Şirket Kuruluşlarında Kanuna Karşı Hile
Giriş
Yeni kurulan şirketlerin ticari faaliyetlerine başlarken dikkate alması ve uyum sağlaması gereken pek çok farklı kural vardır. Bu kurallar arasında gözetilmesi gerekenlerden biri de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK") m. 356'da düzenlenen "Kanuna Karşı Hile" maddesidir. İlgili kural, TTK'nın ayni sermaye konmasına ilişkin hükümlerinin dolanılmasını engellemeyi amaçlar. Buna göre, şirket kuruluşlarından itibaren belirli bir süre içinde devralınacak veya kiralanacak işletme veya ayınlar için özel düzenlemeler öngörülür. Bu hukuk postası makalesinde, yeni kurulan şirketlerin "kanuna karşı hile" bakımından dikkat etmesi gereken hususlar ele alınır.
Ayni Sermaye Hükümleri
TTK m. 329/2 ve 480/1 uyarınca anonim şirketlerin pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur ve kanunda öngörülen istisnalar dışında, esas sözleşmeyle pay sahiplerine, pay bedelini veya payın itibarî değerini aşan primi ifa dışında borç yükletilemez. Öğretide "tek borç ilkesi" olarak değerlendirilen bu yükümlülük, farklı usullerle yerine getirilebilir. TTK m. 127 uyarınca sermaye şirketlerine sermaye olarak konabilecek değerler sayılır. Buna göre nakdi sermaye dışında malvarlığı olarak ayni sermaye de konması mümkündür. Ayni sermaye konması halinde uygulanması gereken özel prosedür ise TTK m. 342'de düzenlenir. Kanuna karşı hile maddesinin amacının anlaşılabilmesi için öncelikle şirket kuruluşlarındaki ayni sermaye konmasına ilişkin hükümlerin ele alınmasında fayda vardır.
TTK m. 342 uyarınca üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Ayni sermaye olarak konacak bu malvarlıklarının değerinin nasıl belirlendiği hem şirket hem pay sahipleri hem de ticaret dünyası bakımından büyük önem arz eder. Zira tarafsız ve uzman bir kişi yerine, kendisini şirkete sermaye olarak koyan pay say sahibi tarafından bedeli belirlenen bir ayın; çeşitli riskleri beraberinde getirebilir. Örneğin aynın değeri, gerçek değerinden çok daha yüksek belirlendiği takdirde o aynı koyan pay sahibi şirkette hak ettiğinden daha fazla paya ve sermayeye sahip olacaktır. Böylelikle diğer pay sahiplerinin mağduriyeti gündeme gelebilir. Diğer yandan, şirketin gerçek malvarlığı konusunda bir tutarsızlık olması sebebiyle şirketin alacaklılarının menfaatleri de tehlikeye düşebilecektir. Bu sebeple ayni sermayenin değerinin nasıl belirleneceğine ilişkin TTK’da özel bir düzenleme mevcuttur.
TTK m. 343 uyarınca; konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir. Değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342. maddeye uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır. Hükmün gerekçesinde de hukuki güvenliğe ve sermayenin korunması ilkesine dikkat çekilir.
Yukarıdan anlaşıldığı üzere, ayni sermaye olarak konacak malvarlıklarının değeri bilirkişiler tarafından belirlenmeli ve şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır. Aşağıda detaylarıyla ele alınacak “kanuna karşı hile” düzenlemesi ise, kanun koyucunun burada öngördüğü şeffaf ve tarafsız sürecin dolanılmasını engellemeyi hedefler.
Kanuna Karşı Hile
TTK m. 356’da yer alan kanuna karşı hile düzenlemesi, yürürlükteki TTK'dan önceki mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda da ("Mülga Kanun") yer almaktaydı:
"Bir işletme, tesisat veya başka mal ve hakların esas sermayenin onda birini aşan ve bedel karşılığında şirketçe devralınmasına dair, şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde yapılacak mukaveleler umumi heyetçe tasdik ve ticaret siciline tescil edilmedikçe muteber olmaz. Bu gibi mukavelelerin tasdik ve tescilinden önce bunların ifası maksadıyla yapılmış olan tasarruflar dahi muteber olmaz."
Mülga Kanun döneminde verilen Yargıtay kararları incelendiğinde, ilgili hükmün amacına ilişkin çeşitli değerlendirmeler görülür:
"(…) bu hükmün asıl amacı, anonim şirketin kuruluş aşamasındaki değer saptama kurallarından, şirket kurucularının kurtulmak amacı ile yapacakları devir sözleşmesinin, kuruluştan itibaren iki yıl içinde, bu maddede belirlenen prosedür ve denetime tabi tutularak, böyle bir devir yolu ile kuruluştaki hükümlerin hile yolu ile aşılmasını önlemektir. Bir başka deyişle, şirket ortak ve alacaklarının aleyhine olarak şirket sermayesinin, doktrindeki tabiri ile “saman” sermayeye dönüştürülmesini önlemek amacı ile bu hükmün vaz edildiği kabul edilmektedir."[1]
Yürürlükteki TTK m. 356 hükmüne bakıldığında ise Mülga Kanun'daki düzenlemeye paralel bir hüküm görülür:
"Şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynın, sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin sözleşmeler, genel kurulca onaylanıp ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerli olmaz. Bu sözleşmelerin onaylanmasından ve tescilinden önce, bunların ifası amacıyla yapılmış olan ödemeler dâhil, her türlü tasarruf geçersizdir."
Mülga ve yürürlükteki maddeler incelendiğinde, kanun koyucunun kira sözleşmelerini de kapsam dahiline aldığı dikkat çeker. Aşağıdaki bölümde, ilgili hükmün unsurları ve uygulama alanı değerlendirilir.
Unsurları
Süre Sınırı
Maddede açıkça belirtildiği üzere, yeni kurulan şirketler TTK m. 356’da getirilen düzenlemeye iki yıl süreyle uyum sağlamakla yükümlüdür. Söz konusu süre, şirketin tescil edilmesinden itibaren başlar.
Maddenin lafzına ilişkin dikkat çeken diğer bir husus ise “devralınmaya veya kiralamaya ilişkin sözleşmeler” kısmıdır. Buradaki süre sınırının sözleşmenin akdedilmesine ilişkin olduğu yönünde görüşler mevcuttur. Bu doğrultuda, sözleşmenin ifası iki yıldan daha uzun bir süre sonra olsa dahi, eğer devir ya da kiralama sözleşmesi şirketin kuruluşundan itibaren iki yıl içerisinde yapılmış ise madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği savunulur.[2]
İşletme veya Aynın Devralınması veya Kiralanması
Maddenin öngördüğü düzenleme, işletme veya ayınların devralınması veya kiralanmasını kapsar. Bununla birlikte madde çeşitli istisnaları da barındırır. TTK m. 356/3 uyarınca şirketin işletme konusunu oluşturan veya cebrî icra yoluyla iktisap edilen ayın ve işletmeler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
Ayrıca yukarıda belirtildiği üzere TTK m. 356’ya Mülga Kanun hükmünden farklı olarak kiralama hususu da eklenmiş ve hükmün uygulama alanı böylelikle genişletilmiştir.
Sermayenin Onda Birinin Aşılması
Devralınacak veya kiralanacak işletme veya aynın, bedeli şirket sermayesinin onda birini aşıyor ise TTK m. 356 uygulama alanı bulur. Bu eşiği geçmeyen işletme veya ayın ile ilgili sözleşmeler bakımından genel kurul onayı aranmayacaktır. Akla gelebilecek bir soru, şirket sermayesinin ödenmiş olup olmaması ve ilgili eşiğin buna göre değişiklik gösterip göstermeyeceğidir. Maddenin lafzında bu ayrıma ilişkin herhangi bir ibare bulunmaz. Bu sebeple, esas sözleşmede belirtilen toplam sermaye tutarı üzerinden hesaplama yapılması gerektiği değerlendirilir.
Genel Kurul Onayı
Maddede belirtildiği üzere, sermayenin onda birini aşan bu sözleşmelerin geçerliliği genel kurul onayına bağlıdır. Buna göre, ilgili sözleşmenin onaylanmasına ilişkin bir genel kurul toplantısı gerçekleştirilmeli ve bu toplantıda onay kararı alınmalıdır. TTK m. 356/3 uyarınca, genel kurul toplantı ve karar nisapları için TTK m. 421/3-4’e atıf yapılır. Madde 421’in ilgili fıkralarında ise ağırlaştırılmış nisap öngörülür. Buna göre, sermayenin en az %75’ini oluşturan payların olumlu oyu aranır. Bu nisaba ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır.
Ticaret Siciline Tescil
Genel kurul onayına ek olarak maddede öngörülen diğer geçerlilik şartı, ticaret siciline tescildir. Bu kapsamda, devir veya kiraya ilişkin sözleşmeye taraf olan şirketin bağlı olduğu ticaret sicili müdürlüğü nezdinde tescil işlemi gerçekleştirilmelidir.
Öğretideki görüşlere göre söz konusu tescil kapsamında; sözleşmenin tarihi, genel kurulun onama kararının tarihi, iktisap veya kiralanacak şeyin kimden alındığı ve bedeli belirtilmelidir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanmalıdır.[3]
Sonuç
Ayni sermayeye ilişkin öngörülen değer tespiti hükümleri, çeşitli kişilerin menfaatleri sebebiyle dolanılabilir ve şirketi, pay sahiplerini ve şirket alacaklılarını zarara uğratabilir. TTK m. 356 uyarınca kuruluştan sonra gerçekleştirilecek çeşitli işlemlerde özel bir prosedür aranır. Bu sebeple, şirket kuruluşu gerçekleştiren kişilerin ilgili hükmü göz önünde bulundurması önem arz eder.
- Yargıtay 11. HD., E. 2001/858 K. 2001/3023 T. 10.04.2001 (www.lexpera.com)
- Canbaz, Fatma: Türk Ticaret Kanunu'nda kuruluştan sonra devralma (TTK m.356), Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Kültür Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2021. https://www.lexpera.com.tr/literatur/tezler/turk-ticaret-kanunu-nda-kurulustan-sonra-devralma-ttk-m-356 (Erişim tarihi: 27.10.2023)
- Pulaşlı, Hasan: Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Güncellenmiş 2. Baskı, Ankara, Adalet, 2013, s. 327.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...