Türk Ticaret Kanunu’nda Kurucu İntifa Senetleri
Giriş
İntifa senetleri, sahibine sadece malvarlıksal haklar sağlayan ve hisse senetlerinden farklı olarak herhangi bir payı temsil etmeyen kıymetli evrak niteliğindeki senetlerdir. Bu durum, intifa senetlerinin hükümlerini düzenleyen, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 503’ten anlaşılır. Maddede, intifa senetleri sahiplerine pay sahipliği haklarının verilemeyeceği açıkça ifade edilir.
İntifa senetleri genel olarak, TTK m. 502 ile düzenlenir. Bu maddeye göre şirket genel kurulu, esas sözleşme uyarınca veya esas sözleşmeyi değiştirerek, bedeli kanuna uygun olarak yok edilen payların sahipleri, alacaklılar veya bunlara benzer bir sebeple şirketle ilgili olanlar lehine intifa senetleri çıkarılmasına karar verebilir. Bu intifa senetleri emre veya hamiline yazılı olabilir.
TTK m. 502, intifa senetlerine TTK m. 348’in uygulanacağını belirtir. TTK m. 348, kurucu menfaatlerine ve intifa senedi sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin sınırlamalar içerir. Bu maddeye göre dağıtılabilir kârdan kanunda öngörülen yedek akçe ile pay sahipleri için yüzde beş kâr payı ayrıldıktan sonra kalanın en çok onda biri intifa senetleri bağlamında kuruculara ödenir.
Kurucu İntifa Senetlerinin Çıkarılması
TTK m. 502’de, intifa senetlerinin esas sözleşme uyarınca veya esas sözleşme değişikliği ile çıkarılabileceği düzenlenir. 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlükten kalkan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“eTTK”) döneminde intifa senetlerini düzenleyen m. 402’de de benzer bir hüküm bulunmaktaydı. Ancak eTTK m. 402/2, ilk esas sözleşmede yer verilmedikçe kurucular lehine intifa senetlerinin düzenlenemeyeceğini öngörmekteydi. Bu nedenle, eTTK döneminde, ilk ana sözleşmede öngörülmedikçe kurucular lehine intifa senedi çıkarılması mümkün değildi.
Bununla birlikte, ilk esas sözleşmede öngörülmemiş olsa dahi, sermaye artırımı hallerinde kurucu intifa senedinin çıkarılması kabul edilmekteydi. Bu kabul, dayanağını sermaye artırımını düzenleyen eTTK m. 392’de bulurdu. Zira bu madde, yeni hisse senetleri çıkarmak suretiyle sermaye artırımının şirket kuruluşuna ait hükümlere tabi olduğunu belirtir. Bu nedenle, şirket kuruluşu sırasında öngörülebilen kurucu intifa senetlerinin, sermaye artırımı sırasında da çıkarılabileceği gerek doktrin, gerek Yargıtay tarafından kabul edilmekteydi.
Görüldüğü üzere TTK, eTTK düzenlemesine göre bazı farklılıklar içerir. Bu nedenle, kurucu intifa senetlerinin hangi hallerde çıkarılıp çıkarılamayacağı 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe giren TTK bakımından tartışılmalıdır.
Yukarıda değinildiği üzere TTK, intifa senetlerinin esas sözleşme uyarınca veya esas sözleşme değişikliği uyarınca çıkarılmasını kabul ederken, kurucu intifa senetlerinin ilk esas sözleşmede öngörülmüş olması zorunluluğunu da ortadan kaldırır. Buna rağmen, herhangi bir esas sözleşme değişikliği ile kurucu intifa senetlerinin çıkarılması mümkün görünmez. Kurucu intifa senetlerinin varlık nedeni incelendiğinde, böyle bir kabulün mümkün olmadığı anlaşılır. Zira, kurucu intifa senedinin amacı, kuruluşta emeği geçenlerin ödüllendirilmesi ve şirket kuruluşu girişimlerinin özendirilmesidir. Kurucu intifa senetlerini düzenleyen TTK m. 348’in gerekçesi de bu amacı ortaya koyar.
TTK kapsamında gerçekleşecek sermaye artırımı işlemleri sırasında da kurucu intifa senedi çıkarılamaz. Zira sermaye artırımının kuruluş işlemlerine tabi olacağını öngören eTTK m. 392 hükmü TTK’ya alınmadı. TTK’da, eTTK’nın aksine, kuruluş işlemlerine genel atıf yapılması yerine, kuruluşa ilişkin bazı maddelere özel olarak atıf yapılır. Bu kapsamda sermaye artırımı işlemlerine, kuruluşa ilişkin m. 353 (Fesih Davası), m. 354 (Şirketin Tescili ve İlanı), m. 355 (Tüzel Kişiliğin Kazanılması), m. 342 ve m. 343 (Ayni Sermaye Taahhüdü), m. 344 ve m. 345 (Bedellerin Ödenmesi), m. 346 (Halka Arz Edilecek Paylar), m. 347’nin (Primli Paylar) kıyasen uygulanacağı ayrıca belirtilir. Ancak bu maddeler içinde, kurucu intifa senetlerinin sermaye artırımı sırasında da çıkarılabileceğine ilişkin herhangi bir hüküm yoktur.
Kurucu İntifa Senedi Sahiplerine Tanınan Haklar
TTK m. 503, intifa senetleri sahiplerine pay sahipliği haklarının verilemeyeceğini, ancak bu kişilere net kara, tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni çıkarılacak payları alma hakkı tanınabileceğini düzenler. Madde, eTTK m. 403’ün tekrarıdır. Gerekçe de maddenin aynen tekrar edildiğini belirtir. Bu nedenle, eTTK döneminde, “net kar”dan veya “tasfiye sonucu kalan tutar”dan ne anlaşılması gerektiğine ilişkin tartışmalar TTK döneminde de geçerliliğini korur.
TTK m. 348/3 ile kurucu intifa senetleri sahibine bir ayrıcalık tanınır ve şirkette dağıtabilecek kârın mevcut olduğu durumlarda şirket kârın dağıtılmamasını kararlaştırmış olsa dahi kurucu intifa sahiplerinin esas sözleşmede öngörülen kâr paylarını alacağı öngörülür.
Birleşme Halinde İntifa Senedi Sahiplerinin Durumu
İntifa senedi sahiplerinin, şirket genel kurulu kararlarına, genel olarak, engel olmak haklarının bulunmadığı kabul edilir. Bu durum şirket menfaatlerinin şirkette pay sahibi olmayan kişilerce engellenmesinin arzu edilmemesi olarak açıklanır. Bununla birlikte, şirkette mali hakları bulunan intifa senedi sahiplerinin de şirket genel kurulu tarafından alınan kararlardan zarar görmemesi sağlanmalıdır. TTK m. 140/5 bu amaçla, birleşme halinde intifa senedi sahiplerinin durumunu düzenler.
Anılan maddeye göre devralan şirket, devrolunan şirketin intifa senedi sahiplerine eş değerli haklar tanımak veya intifa senetlerini, birleşme sözleşmesinin yapıldığı tarihteki gerçek değeriyle satın almak zorundadır. Dolayısıyla, devrolunan şirkette mevcut kurucu intifa senedi sahiplerinin haklarının devralan şirkette aynen korunması gerekir. Bu durumda devrolunan şirkette mevcut intifa senedi sahiplerine devralan şirkette intifa senedi vermek hukuki bir zorunluluktur.
Birleşme sırasında intifa senedi sahiplerinin korunması açısından TTK m. 142 de göz önünde bulundurulmalıdır. Anılan madde, ortakların haklarının korunması için sermaye artırımı yapılmasının zorunlu olduğunu belirtir. Madde her ne kadar ortakların haklarının korunmasını düzenliyor olsa da, intifa senedi sahiplerinin haklarının korunması açısından bu maddenin kıyasen uygulanması ve sermaye artırımının intifa senetleri sahipleri de göz önünde bulundurularak yapılması gerekir.
Halka Arz Halinde İntifa Senetleri Sahiplerinin Durumu
Birleşme işleminde, devrolunan veya devralan şirketin halka açık anonim şirket olması durumunda, şirketlerin alacağı genel kurul kararları, intifa senedi sahiplerinin özel olarak toplanıp alacakları kararla onaylanmadıkça uygulanamaz. Ancak, bu kararın nasıl alınacağı konusu tartışılmalıdır. Zira bilindiği gibi, eTTK’da intifa senedi sahipleri genel kurulu tahvil sahipleri genel kuruluna yapılan atıfla düzenlenmişti. Ancak TTK tahvil sahipleri genel kuruluna yer vermez ve TTK’da intifa senedi sahipleri genel kuruluna ilişkin farklı bir düzenleme de yoktur. Bu nedenle, Sermaye Piyasası mevzuatından kaynaklanan intifa senedi sahipleri genel kurulunun onayının yasal temelini yitirdiği savunulabilir.
Bununla birlikte, halka arz konusunda TTK m. 348/2’ye de değinmek gerekir. Anılan madde, TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra kurulan anonim şirketlerin, pay senetlerini halka arz etmeden önce kurucu intifa senetlerini, herhangi bir bedel ödemeden iptal edeceklerini; aksi hâlde intifa senetleri kendiliğinden geçersiz sayılacağı hükmünü içerir. Bu fıkranın, şirket kurucularını caydıracağı gerekçesiyle doktrinde eleştirilmesine rağmen madde olduğu gibi kabul edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, 1 Temmuz 2012’den sonra kurulan ve kurucularına kurucu intifa senedi sağlayan anonim şirket halka arza karar verdiği anda, kurucu intifa senetlerini iptal etmesi gerekir. Aksi halde bu senetler kendiliğinden geçersiz sayılır.
Senetlerin Sona Ermesi
Yukarıda değinildiği üzere, intifa senetleri, sahiplerine şirkette paysahipliği hakkı vermez. İntifa senedi sahipleri ile şirket arasında sözleşmesel bir ilişkinin var olduğu kabul edilir. Bu nedenle, intifa senetleri, sözleşmeye taraf olan senet sahiplerinin onayları ile sona erdirilebilir. Bununla birlikte, süreli düzenlenen bir intifa senedi, öngörülen sürenin sonunda sona erer. Ancak birleşme veya tür değiştirme durumlarında intifa senetleri sona ermez; meğer ki şirket intifa senetlerini birleşme tarihindeki gerçek değeri üzerinden satın alsın (TTK m. 140/5). Bununla birlikte intifa senetleri, yukarıda değinilen TTK m. 348/2 uyarınca halka arz sırasında da sona erebilir.
Sonuç
TTK ile eTTK’nın intifa senetlerini etkileyen hükümlerinde yapılan değişiklikler, kurucu intifa senetlerinin çıkarılabileceği hallerin sınırlandırılması, özellikle sermaye artırımı sırasında kurucu intifa senetlerinin çıkarılmaması sonucunu doğurur. Bu sonuçların, kanun koyucu tarafından özellikle istenip istenmediği belirsizdir. Ancak yürürlükteki hukuki düzenlemeler bu sonucun kabul edilmesini gerektirir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...