Ayni Sermaye Olarak Fikri Mülkiyet Hakları
Giriş
Pay sahipleri tarafından şirketlere nakdi veya ayni sermaye konması mümkündür. Nakdi sermaye Türk Lirası üzerinden konulabilir ve ödenebilirken, ayni sermaye birçok farklı değerden oluşabilir. Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir.
Ayni Sermaye Çeşitleri
Türk Ticaret Kanunu’nun[1] (“TTK”) 127. maddesine göre, bir ticaret şirketine sermaye olarak konulabilecek değerler şunlardır:
(i) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar[2],
(ii) Fikrî mülkiyet hakları,
(iii) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
(iv) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,
(v) Kişisel emek,
(vi) Ticari itibar,
(vii) Ticari işletmeler,
(viii) Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler,
(ix) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,
(x) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer.
TTK bu hakları sınırlı sayıda olacak şekilde saymamıştır. Bu nedenle devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen başkaca haklar da ayni sermayeye konu olabilir. Ancak TTK’nın 342 ve 581. maddeleri anonim ve limited şirketler bakımından çeşitli sınırlamalar öngörmektedir. Buna göre; hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar bu şirketlere sermaye olarak konamaz.
Ayni Sermaye Olarak Fikri Mülkiyet Hakları
TTK’nın 342. ve 581. maddelerine göre, üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dahil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Bu hükümle birlikte aynı zamanda, elektronik varlıklar mülkiyet hakları olarak kabul edilmiştir[3]. TTK’da elektronik varlıklara ilişkin kullanım haklarının da ayni sermaye olarak konulup konulamayacağına ilişkin kesin bir hüküm bulunmamakla birlikte, bunu engelleyici bir hüküm de yoktur[4].
TTK’nın gerekçesi, mülga kanunda sınai haklarla sınırlı olan düzenlemenin, WIPO ve TRIPS tarafından da kullanılan ve fikir ve sanat eserleri ile bağlantılı haklar, markalar, tasarımlar, patentler, faydalı modeller, bitki çeşitleri (yani ıslahçı hakları) vb. dahil birçok hakkı kapsayan daha geniş bir terim olan “fikrî mülkiyet” ile değiştirildiğini açıklamaktadır. Ancak gerekçede, bazı fikri mülkiyet haklarının, özellikle fonogram yapımcısı hakları gibi bağlantılı hakların ayni sermaye olarak konulmaya elverişli olmayabileceği ya da bu hakların değerlendirme veya değerlemelerinde sorun çıkabileceği belirtilmektedir. Mahkemece atanan bilirkişilerin bir malvarlığı değerinin ayni sermaye olarak konulmaya uygun olup olmadığını da değerlendirmek zorunda olmasının sebeplerinden biri de budur.
Ayrıca belirtilmelidir ki, fikri mülkiyet haklarının ayni sermaye olarak değerlendirilebilmeleri için tescil edilmiş olmaları zorunludur. Bir fikri mülkiyet hakkı herhangi bir şekilde, örneğin haksız rekabet hükümleri uyarınca korunuyor olsa dahi, tescil edilmiş olmadıkça ayni sermaye olarak konulamaz[5].
Değerleme
Şirket ana sözleşmesinde ayni sermayenin Türk Lirası üzerinden parasal değerinin belirtilmesi gerektiği için, ayni sermaye konulmasının önemli unsurlarından biri değerlemedir.
Ayni sermaye olarak taahhüt edilen bir malvarlığı unsurunun parasal değerinin belirlenmesi, şirket merkezinin bulunduğu/bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişi tarafından yapılır. Bu düzenleme, konulan sermayenin parasal değerine ilişkin bir güvence sağladığından sermayenin korunması ilkesinin gereğini yerine getirmektedir[6]. Bilirkişi tarafından belirlenen değer, ilgili şirketin ana sözleşmesinde mutlaka belirtilmelidir.
Bilirkişinin değerleme raporunda, değerleme yönteminin herkes için en adil ve uygun seçim olduğu ve sermaye olarak konacak alacakların gerçekliği, geçerliliği ve TTK’nın 342. maddesine uygunluğunun tespit edildiği belirtilmelidir. Rapor aynı zamanda ilgili malvarlığı unsurlarının tahsil edilebilirlikleri ile tam değerlerini, ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığını içermelidir. Raporun tatmin edici gerekçelere dayanması ve hesap verme ilkesinin icaplarına uygun olması gerekir. Kurucular ve menfaat sahipleri bu rapora itiraz edebilir.
Fikri mülkiyet haklarının değerlemesi oldukça karmaşıktır ve somut olaya özgüdür. Bu konu son yıllarda bilirkişilerin ilgisini giderek daha çok çeken bir alan haline gelmiştir. Avrupa Komisyonu da, fikri mülkiyet haklarının değerlemesine ilişkin bir uzman grubu oluşturmuştur. Grup, hazırladığı nihai raporda bu karmaşıklığın nedenini, herhangi iki fikri mülkiyet unsurunun birbiri ile aynı olmaması olarak açıklamıştır[7]. İlgili rapor uyarınca “bir fikri mülkiyet unsurunun özgünlüğü, diğer fikri mülkiyet unsurlarıyla karşılaştırma yapmayı zorlaştırır; bu da karşılaştırma esasına dayalı fiyatlamanın işe yararlığını sınırlar. Bu sebeple değerlemeler sıklıkla, fikri mülkiyet unsurunun gelecek kullanımına, hangi dönüm noktalarına ulaşılacağına ve hangi yönetim kararları alınacağına ilişkin varsayımlara dayandırılır.” Dolayısıyla, fikri mülkiyet haklarının değerlemesi uzmanları tarafından ve somut olaya özgü olarak yapılmalıdır.
Tescil
Ayni sermaye konulmasına ilişkin bir diğer önemli prosedür ise, bunların varsa özel sicillerine kaydedilmesidir. TTK, ayni sermaye olarak konulacak fikri mülkiyet haklarının bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle ilgili sicile şerh edilmesini zorunlu tutar. Bu usule ilişkin olarak, Şirketlerde Yapı Değişikliği ve Ayni Sermaye Konulmasında Siciller Arası İşbirliğine İlişkin Tebliğ[8] madde 4/6 uyarınca, belirli mal ve hakların şirkete ayni sermaye olarak konulduklarına dair ilgili sicillere şerh verilmesine rağmen, ilgili müdürlükçe tescil edilinceye kadar söz konusu mal ve hakların başkasına devredilmesi veya üzerinde ayni bir sınırlama getirilmesi halinde ilgili sicilleri tutan kurumlar durumu derhal ticaret siciline bildirir; bildirim üzerine, ticaret sicili söz konusu devir veya sınırlamayı gerekçe göstererek tescil talebini reddeder.
Şirketin ve/veya sermayenin tescilinden sonra, ilgili ticaret sicili, söz konusu fikri mülkiyet hakkının şirket adına tescilinin yapılabilmesi için ilgili özel sicili derhal ve re’sen bilgilendirir. Fikri mülkiyet hakkı, ancak ilgili sicil müdürünün bu bildirim üzerine şirket adına yapacağı tescille kazanılır; tescil kurucudur[9].
Ayni sermaye konulması üzerine tamamlanması gereken diğer bir usuli işlem ise buna ilişkin detaylara kurucular beyanında yer verilmesidir. Bu beyanda kurucular, ayni sermayeye verilecek karşılığın uygunluğuna ve bu tür sermayenin gerekliliğine ve şirkete olan yararlarına ilişkin belgeli, gerekçeli ve kesin ifadeli açıklamalara yer vermelidir.
Sonuç
Üzerlerinde sınırlı ayni hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurlarının tescil edilmiş olmaları şartıyla ayni sermaye olarak konulması mümkündür. Şirketin veya sermayenin tescili, konulan ayni sermayenin şirkete devrini tek başına sağlamaz; fikri mülkiyet hakkının mülkiyeti ancak ilgili ticaret sicilinin derhal yapacağı bildirim üzerine yapılacak tescille birlikte şirkete geçer. Fikri mülkiyet haklarının ayni sermaye olarak konmasında değerleme, karmaşık ve somut olaya özgü olması nedeniyle büyük önem taşır.
[1] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 14 Şubat 2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[2] Lütfen alacağın sermaye olarak değerlendirilmesi ile ilgili önceki Hukuk Postası yazısına bakınız: Sermaye Şirketlerinde Alacağın Sermaye Olarak Değerlendirilmesi, http://www.erdem-erdem.com/articles/sermaye-sirketlerinde-alacagin-sermaye-olarak-degerlendirilmesi/; Tuna Çolgar (erişim tarihi: 19 Ekim 2015).
[3] Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 3. Bası, İstanbul 2013, s. 156.
[4] Tekinalp, s. 156.
[5] Tekinalp, s. 157.
[6] TTK Madde 343 Gerekçesi.
[7] Avrupa Komisyonu Fikri Mülkiyet Haklarının Değerlemesine İlişkin Uzman Grubunun 29 Kasım 2013 tarihli Nihai Raporu, s. 5, https://ec.europa.eu/research/innovation-union/pdf/Expert_Group_Report_on_Intellectual_Property_Valuation_IP_web_2.pdf (erişim tarihi: 19 Ekim 2015).
İşbu rapor fikri mülkiyet haklarının değerlemesine ilişkin yaklaşımları, yöntemleri ve standartları inceler ve olası düzenlemeler için tavsiyelerde bulunur.
[8] Şirketlerde Yapı Değişikliği ve Ayni Sermaye Konulmasında Siciller Arası İşbirliğine İlişkin Tebliğ 31.10.2012 tarihli ve 28453 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı ve aynı tarihte yürürlüğe girdi.
[9] Hasan Pulaşlı, Yeni Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Ankara 2012, s. 800.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...