Anonim Şirketlerde Sona Erme Ve Tasfiye
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“Yeni TTK”), 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılan değişikliklerle birlikte, herhangi bir erteleme olmaksızın 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
Yeni TTK’nın sona erme ve tasfiyeye ilişkin hükümleri, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) döneminde ortaya çıkan ihtiyaçlara göre yeniden düzenlendi. Yeni TTK ile haklı sebeplerle fesih, ek tasfiye ve tasfiyeden dönme kurumları getirildi.
Sona Erme
Yeni TTK m. 529, anonim şirketlerin sona erme sebeplerini sayar. Bu maddenin (a) bendi uyarınca anonim şirketler, sürenin sona ermesine rağmen işlerine fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle sona erer. Bu düzenleme ile, TTK döneminde tartışmalı olan bir konu açıklığa kavuşturuldu. Gerçekten de, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesine rağmen faaliyetlerine fiilen devam eden şirketlerin durumu, TTK’da düzenlenmemekteydi. Yargıtay ise, sürenin sona ermesine rağmen faaliyetlerine devam eden anonim şirketlerin belirsiz süreli hale geldiğini belirterek esas sözleşmelerinin bu duruma uyarlanması gerektiği yönünde karar vermekteydi. Yeni TTK ile bu tartışmalar sona erdirildi.
Yeni TTK m. 529’un (b) bendi uyarınca, işletme konusunun gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız hale gelmesi de sona erme sebepleri arasında yer alır. TTK’daki “şirket maksadı” ifadesi yerine, Yeni TTK ile “işletme konusu” ifadesi tercih edildi.
Yeni TTK m. 530 ve m. 531, özel sona erme hallerini düzenler. Yeni TTK m. 530 uyarınca, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmaması veya genel kurulun (“GK”) toplanamaması durumunda, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, bu durumun kanuna uygun hale getirilmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verilir. Tek kişilik anonim şirket kurulmasının mümkün olması ile birlikte, TTK m. 435’teki pay sahiplerinin sayısının beşten aşağı düşmesi durumu Yeni TTK ile sona erme sebebi olarak kabul edilmez.
Yeni TTK m. 531 ise, TTK’da yer almayan haklı sebeplerle fesih kurumunu düzenler. Bu madde uyarınca, haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilir.Burada, bir azlık hakkı öngörülür. Haklı sebep kavramına hangi hallerin dâhil olduğu maddede belirtilmez. Ancak mahkeme fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.
Yeni TTK m. 532 uyarınca, sona erme iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse, yönetim kurulu (“YK”) tarafından ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir. Sona eren şirket, kanundaki istisnalar saklı kalmak üzere, tasfiye sürecine girer. Yeni TTK m. 533/2, şirketin tasfiyeye girmesiyle birlikte organların yetkilerinin tasfiye amacıyla sınırlı olarak devam edeceğini açıklığa kavuşturur. Yeni TTK ile iflas halinde tasfiye ve şirket organlarının durumu, TTK’ya paralel olarak düzenlenir.
Tasfiye
Yeni TTK m. 536 ve devamı maddeleri, tasfiyeye ilişkin düzenlemeler içerir. Tasfiye memurlarını düzenleyen m. 536 uyarınca, esas sözleşme veya GK kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye YK tarafından yapılır. YK, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Maddenin 3. fıkrası uyarınca, şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hallerde tasfiye memuru mahkemece atanır. Yeni TTK’dan önceki dönemde, bu durumda dahi tasfiye işleri YK tarafından yürütülmekteydi. Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır.
Yeni TTK m. 537/1, atanmış tasfiye memurları veya bu görevi yerine getiren YK üyelerinin, GK tarafından her zaman görevden alınabileceğini düzenler. Maddenin ikinci fıkrası uyarınca, mahkeme tarafından atanan tasfiye memurlarının tescil ve ilan edilmesi için mahkeme kararı yeterli görülür. Tasfiye memurlarının hiçbirinin Türk vatandaşı olmaması veya Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde mahkeme, pay sahiplerinin, alacaklıların veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın istemiyle bu şarta uygun birini tasfiye memuru olarak atar.
Yeni TTK m. 539, tasfiye memurlarının yetkilerinin sınırlandırılması ve genişletilmesini ele alır. Tasfiye memurların yetkileri devredilmez yetkiler olup, ancak belirli işlemlerin yapılabilmesi için bir diğer tasfiye memuruna veya üçüncü bir kişiye temsil yetkisi verilebilir. Tasfiye memurunun üçüncü kişilerle yaptığı tasfiye dışı işlemler de, üçüncü kişinin işlemin tasfiye amacı dışında olduğunu bilmesi veya bilmemesinin mümkün olmaması durumu hariç olmak üzere, şirketi bağlar. Tasfiyenin tescil ve ilan edilmiş olması, bu durumun ispatı için yeterli değildir.
Tasfiye işleri dahilindeki ilk envanter ve bilanço, Yeni TTK m. 540 uyarınca, tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz düzenlenir. Yeni TTK, TTK’dan farklı olarak, gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurulabileceğini öngörür.
Yeni TTK m. 541, alacaklıların çağrılması ve korunmasına ilişkin düzenlemeler getirir. Alacaklı oldukları anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar ise Ticaret Sicili Gazetesi’nde ve şirketin internet sitesinde ve esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona erdiği konusunda bilgilendirilerek alacaklarını bildirmeye çağrılır. Maddenin ikinci fıkrası, alacaklı oldukları bilinenlerin bildirimde bulunmamaları durumunda alacaklarının Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın belirlediği bir bankaya depo edileceğini düzenler.
Tasfiye sonucu dağıtımın nasıl yapılacağı, Yeni TTK m. 543’te düzenlenir. Bu madde uyarınca, tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır. Böylece Yeni TTK ile, önce ödenmiş pay bedellerinin iade edileceği, daha sonra da kalan mevcudun, esas sözleşmede aksi öngörülmemişse pay sahipleri arasında ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları nispetinde dağıtılacağı hükme bağlanır.
Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dâhil olmak üzere belgeler, belgelerin saklanması ve saklama süresini düzenleyen Yeni TTK m. 82 uyarınca saklanır. Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirketin ticaret unvanı, tasfiye memurlarının talebi uyarınca ticaret sicilinden silinir ve yine talep üzerine silinme, tescil ve ilan edilir.
Yeni TTK m. 546 uyarınca pay sahipleri ile tasfiye memurları arasındaki uyuşmazlıklar, basit yargılama usulüne tabi olarak çözülür. Mahkeme, kararını otuz gün içinde verir. Böylece, uyuşmazlıkların hızlı bir şekilde çözülmesi ve kararın da belli bir sürede verilmesi sağlanır.
Ek Tasfiye
Yeni TTK, tasfiyeye ilişkin olarak iki yeni kurum öngörür. Bunlardan ilki olan ek tasfiye, Yeni TTK m. 547’de düzenlenir. Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, YK üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Böylece, tasfiyenin kapanmış olmasına rağmen ek tedbirlerin alınmasının gerekli olması durumunda, şirketin yeniden tescilinin istenmesi mümkün olur. Yeni TTK’nın madde gerekçelerinde şirkete ait bazı aktiflerin tasfiyede dikkate alınmamış olması, malvarlığının dağıtımı sırasında kanuni hükümlere uyulmaması ve organlara karşı sorumluluk davası açılacak olması gibi sebepler, ek tasfiye yapılmasını zorunlu kılabilecek durumlar olarak sayılır. Yine madde gerekçelerinde, ek tasfiyenin talep edilebilmesi üç şartın varlığına bağlanır. Bunlar; yeniden tescil isteğinin korunmaya değer bir menfaate dayanması, yeniden tescilin amaca ulaşmada tek yol olması ve alacağın veya aktifin varlığının kanaat doğurucu şekilde belgelendirilerek silme kararının iptalinin dava olunmasıdır.
Yeni TTK m. 547/2 uyarınca, mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.
Tasfiyeden Dönülmesi
Tasfiyeye ilişkin yeni kurumlardan bir diğeri olan tasfiyeden dönülmesi, Yeni TTK m. 548’te düzenlenir. Tasfiyeden dönme imkanı ile şirket, GK’nın alacağı bir karar ile, tasfiye amacı taşıyan bir şirket olmaktan çıkar ve tekrar kâr elde etme amacı taşıyan bir şirket haline gelir. Şirket sürenin dolmasıyla veya GK kararıyla sona ermiş ise, pay sahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, GK şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Bu kararın sermayenin en az yüzde altmışının oyu ile alınması gerekse de, esas sözleşme ile bu nisabın ağırlaştırılması ve başkaca önlemler öngörülmesi mümkündür. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin GK kararı, tasfiye memuru tarafından tescil ve ilan ettirilir.
Sonuç
Yeni TTK’nın anonim şirketlerde sona erme ve tasfiyeye ilişkin hükümleri, TTK dönemindeki eksiklikler ve gereksinimler de göz önünde bulundurularak yeniden düzenlendi. Şirket süresinin sona ermesine rağmen faaliyetlerinin fiilen devam ettirilmesi durumunda şirketin sona ermeyeceği açıklığa kavuşturuldu. TTK’da yer almayan haklı sebeplerle fesih, Yeni TTK ile kanun kapsamına alındı. Ek tasfiye ve tasfiyeden dönülmesi imkanları ile, tasfiye sürecine giren şirketler bakımından yeni seçenekler öngörüldü. 1 Temmuz 2012 itibariyle yürürlüğe giren Yeni TTK’nın sona erme ve tasfiye işlemlerinin daha rahat işlemesini sağlayacağını umuyoruz.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...