Belirli Senaryolar Kapsamında Finansal Destek Yasağı
Giriş
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ile öngörülen önemli değişikliklerden biri şirket paylarını iktisapta finansal destek yasağıdır. Söz konusu düzenleme şirketin kendi paylarını iktisabına ilişkin sınırlamalar ile bağlantılı olarak düzenlenir. Esas itibariyle, TTK madde 380, madde 379’da öngörülen düzenlemenin dolanılmasını engellemek amacıyla sevk edilmiştir[1]. Bu şekilde kanun koyucu, şirketin kendi paylarını satın almasına ilişkin sınırlamalara paralel olarak, şirketin kendi paylarının satın almasının kendi malvarlığı ile finanse edilmesini ve bu suretle de şirketin işleme katılmayan pay sahipleri ile alacaklılarının potansiyel zararlarının önüne geçmeyi amaçlar.
TTK madde 380/1’de “paylarının iktisap edilmesi amacıyla, şirketin başka bir kişiyle yaptığı, konusu avans, ödünç veya teminat verilmesi olan hukuki işlemler batıldır” hükmünü haizdir. Her ne kadar hükmün lafzı, söz konusu yasağa ilişkin işlemlerin sınırlı sayıda öngörüldüğüne işaret eder mahiyette ise de madde gerekçesinde yer alan ifadeden hareketle, doktrinde bu işlemlerin örnek mahiyetinde sayıldığı kabul görür[2]. Maddenin gerekçesinde “Konusu avans ödünç veya teminat verilmesi olan ibaresinin geniş olarak yorumlanması ratio legis gereğidir. İbare söz konusu işlemlerin bütün türlerini kapsar.” ifadesine yer verilmiştir.
TTK madde 380, yasağın uygulama alanı bulmasını işlemlerin amaçsal bağlantısının bulunması şartına bağlamış olup kronolojik sıralama veya başkaca bir unsur öngörmez. Bununla birlikte finansal destek yasağı kapsamında, gerek birleşme işlemleri gerekse çeşitli diğer yöntemler doktrinde pek çok farklı açıdan ele alınır. Söz konusu ayrımların başında birleşme işleminin yönü yer alır. Buna ek olarak, birleşme işleminin zamanı, birleşme işlemi ile edinim işlemi arasındaki maddi ve işlevsel bağlantı ve benzeri hususların da birleşme işleminin finansal destek yasağı kapsamındaki değerlendirmede önem arz ettiğini savunan yazarlar vardır. Maddenin düzenleniş biçiminin yarattığı belirsizlik ve yaptırımın butlan olması nedeniyle konu doktrinde sıkça tartışılmaktadır.
O halde, çeşitli işlemlerin finansal yardım yasağı kapsamında bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde, finansal yardım yasağına ilişkin şartların, unsurların belirlenmesi önem arz eder. Finansal yardım yasağının uygulama alanı bulabilmesi için şu üç şartın bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlar; (i) pay iktisabı, (ii) finansal yardım işlemi ve (iii) finansal yardımın alıcının pay iktisabı amacıyla yapılmasıdır[3].
Bu bilgiler ışığında, bu çalışmada doktrinde sıklıkla bu yasak kapsamında bulunup bulunmadığı tartışılan üç senaryo değerlendirilecektir.
Aşağı Yönlü Birleşme (Downstream Merger)
Bir şirket, üçüncü bir kişinin kendisini finanse etmesi sonucu, diğer bir şirketin paylarını edinir ve daha sonra onunla birleşirse, bu durumda hedef şirketin, kendi paylarının edinilmesi amacıyla, alıcı şirkete edinim sonrası da olsa “finansal destek vermesinden” söz edilip edilemeyeceği ve dolayısıyla hedef şirketin birleşme kararının geçerli olup olmadığı tartışmalıdır[4]. Bu kapsamda, şirketin kendi paylarının iktisabında finansal destek sağlamasına ilişkin yasağın bertarafı ve payların finansmanının hedef şirketin malvarlığından sağlanması amacıyla kullanılan yöntemlerden biri, hedef şirket paylarının ediniminden sonra alıcı ile hedef şirketin, hedef şirket tüzel kişiliğinin altında birleştirilmesidir.
Bu halde, hedef şirket paylarının alımı için kullanılan finansmana ilişkin yükümlülükler, birleşmede hâkim külli halefiyet ilkesinin sonucunda hedef şirkete geçer. Birleşme işlemi tamamlandığında şirket kendi paylarının alınması için kullanılan finansmana ilişkin yükümlülüklerin borçlusu olacaktır[5]; hedef şirketin malvarlığı kendi paylarının devralınması işleminin finansmanında kullanılır[6]. Bu nedenle söz konusu yöntemin TTK madde 380 kapsamında yasaklanan işlemlerden olup olmadığı hususu doktrinde tartışılmaktadır.
Yukarı Yönlü Birleşme (Upstream Merger)
Yukarı yönlü birleşme yönteminin izlenmesi halinde, hedef şirket paylarının ediniminden sonra alıcı ile hedef şirket, alıcı şirket tüzel kişiliğinin altında birleştirilir. Finansal destek yasağının değerlendirilmesi ile ilgili doktrinde, devralma kapsamındaki birleşme işlemlerinin yönü bakımından ayrıma gidilmektedir[7]. Söz konusu ayrım, yukarı yönlü birleşmede payları iktisap edilen şirketin tüzel kişiliğinin ortadan kalkması[8], işlemin hiçbir aşamasında bu tüzel kişiliğin finansmandan kaynaklanan yükümlülüklerin borçlusu olmamasından kaynaklanır. Ayrıca bu tür birleşme işlemlerinde birleşmeye ilişkin hükümlerin pay sahipleri ve alacaklılara yeterli korumayı sağladığı da belirtilmektedir. Buna karşın bu şekilde birleşmenin geçersizliğini savunan yazarlar da söz konusu finansmana ilişkin yükümlülüklerin hedef şirketin malvarlığı ile ifa edilmesine dayanır.
Kâr Payı Dağıtımı
Doktrinde şirketin kendi paylarının edinilmesinde finansal destek yasağı kapsamında tartışılan bir diğer işlem ise, payların devralınmasını takip eden kar dağıtımıdır. Bu durumda hedef şirketin paylarının edinimi için başvurulan finansmana ilişkin yükümlülükler hedef şirketin işlem sonrası dağıttığı kar payından ifa edilir. Birleşme işlemlerinden farklı olarak, kar payı dağıtımı; esas itibariyle, şirketin düzenli olarak gerçekleştirdiği bir işlem olduğundan yasak kapsamında değerlendirilmesi ihtimali daha düşük bulunmaktadır. Bununla birlikte anılan işlemin hedef şirketin paylarının alıcı tarafından iktisabını kolaylaştırması, bu işlem örgüsünün finansal yardım yasağı tahtında incelenmesini zorunlu kılar[9]. Bununla birlikte, paylarının ediniminden sonra hedef şirket tarafından dağıtılan karın, finansal destek yasağı kapsamında değerlendirilmemesi gerekliliği doktrinde sıklıkla kabul edilmektedir[10].
Sonuç
Şirketin kendi paylarının iktisabında finansal destek sağlanmasına ilişkin yasağın kapsamı hem Türk hem de yabancı doktrinde sıklıkla tartışılır. Söz konusu yasağın kapsamı ve uygulanacağı yöntemlere ilişkin doktrinde görüş birliğine varılamadığı görülür. Pek çok yazar, pay ediniminin finansmanı için gerçekleştirilen birleşme işlemlerinin belirli şartların varlığı halinde söz konusu yasak kapsamında değerlendirilmesi riski bulunduğunu zira pay iktisap edecek kişinin, ilk anda olmasa da son tahlilde, pay iktisabının finansmanını, hedef şirketin malvarlığından sağladığını değerlendirir[11].
Doktrinde bazı yazarlar tarafından yasağın uygulama alanı bulup bulmayacağı birleşmenin yönüne bağlı olarak belirlenir. Buna karşın, birleşmeye ilişkin hükümlerde alacaklı ve pay sahiplerinin korunması bakımından, devrolunan ve devralınan şirkete ilişkin düzenlemeler farklılık gözetmediğinden, bu ayrımın yerinde olmadığını savunan yazarlar da vardır[12]. Buna karşın, pay ediniminin finansmanına ilişkin yükümlülüklerin hedef şirketin dağıttığı kar payı ile ifa edilmesinin yasak kapsamında değerlendirilmeyeceği görüşü ağırlıktadır.
[1] Tekinalp, Ünal: Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, İstanbul, 2013, s. 85.
[2] Gürel, Murat: Şirket Birleşmelerinde Finansal Destek Verme Yasağına ilişkin TTK 380.1 Uygulanabilir mi?, BATIDER, 2013,sp. 211.
[3] Paslı, Ali/Veziroğlu, Cem: Hedef Anonim Ortaklığın Kâr Dağıtımı ve Bu Yöndeki Taahhüdü Finansal Yardım Yasağını (TTK 380/1) İhlal Eder Mi?, İstanbul Hukuk Mecmuası, 2018, 76 (1), s. 259.
[4] Yanlı, Veliye: Şirketin Kendi Paylarını Edinmesinde Finansal Destek Yasağı, Banka Hukuku Dergisi,
29(2012), s. 38.
[5] Yanlı, s. 40.
[6] Yanlı, s. 39.
[7] Yanlı, s. 39.
[8] Gürel, s. 196.
[9] Paslı/Veziroğlu, s. 260.
[10] Paslı/Veziroğlu, s. 273.
[11] Gürel, Murat: Anonim Şirketin Kendi Paylarının İktisabı Amacıyla Finansal Destek Verme Yasağı (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 380.1), Ankara, 2014, s. 162.
[12] Gürel, 208.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...