Anonim Şirketlerde Organların Eksikliği
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun[i] (“TTK”) m. 530, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından birinin mevcut olmaması veya genel kurulun toplanamaması halini düzenler ve şirketin bu durumunun kanuna uygun hale getirilemediğinde şirketin feshini öngörür. Söz konusu madde, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu (“eTTK”) m. 435’ten esinlenerek düzenlense de, önceki maddeye göre bazı değişiklikler içerir. Bu Hukuk Postası makalesi, hangi durumlarda şirketin organlarının mevcut olmadığının kabul edilebileceği, uzun süre kavramından ne anlaşılması gerektiği, davayı açabilecek kişilerin kimler olabileceği ve mahkemenin yetkilerinin neler olduğu konusundaki tartışmaları ele alır.
Kanunen Gerekli Organların Mevcut Olmaması
Anonim şirkette gerekli organın mevcut olmaması dendiğinde ilk akla gelen şüphesiz yönetim kuruludur. Yönetim kurulunun süresi sona ermiş olmasına rağmen yeni bir yönetim kurulunun seçilmemiş olması, yönetim kurulu üyelerinin istifaları ile kurulun boşalması ve yerlerini doldurma imkanının bulunmaması, veya yönetim kurulunun mevcudiyetine rağmen hiç veya gereği gibi toplanamaması hallerinde yönetim organının mevcut olmadığı kabul edilebilir[ii]. Esasen yönetim kurulunun görev süresi sona erince, yeni üyelerin seçilmesine kadar, görevi ancak mevcut işlerin yürütülmesi amacıyla sınırlı olarak devam eder; ancak bu belirli bir süre için geçerlidir, bekleme süresi makul ölçüleri aştığında organın mevcut olmadığı kabul edilmelidir[iii].
Bağımsız denetime tabi şirketlerde denetçinin veya pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde riskin erken saptanması komitesinin organ olup olmadığı ise değerlendirilmesi gereken bir husustur. Öğretide kanunen zorunlu organların yönetim kurulu ve genel kuruldan ibaret olduğu belirtilir[iv]. Bunlar dışındaki organlar ise, kanunen varlıkları zorunlu olmadığından ve yoklukları kurumsal yapıyı etkilemediğinden, TTK m. 530 kapsamında değillerdir[v]. Zira denetimin anonim şirkette bir işlev olduğu, denetçinin seçilmemesinin açıkça bir sona erme hali olarak düzenlenmediği, benzer şekilde riskin erken saptanması komitesinin de, bulunmaması veya toplanmamasının şirketin sona ermesine neden olacak nitelikte bir zorunlu organ olmadığı savunulur[vi].
Genel Kurulun Toplanamaması
Genel kurulun toplanamaması çağrıya yetkili ve görevli organlar tarafından genel kurulun toplantıya çağrılamaması nedeniyle olabileceği gibi, usulüne uygun olarak çağrısı yapılmış bir toplantıda kanunda veya esas sözleşmede öngörülen toplantı nisabının sağlanamadığı halleri de kapsayabilir. Sonuç olarak önemli olan, bu organın bir kurul olarak toplanamamasıdır.
Uzun Süre Kavramı
TTK m. 530’da öngörüldüğü şekilde mahkemece şirketin feshine karar verilebilmesi için şirketin kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmaması veya genel kurulun toplanamaması hallerinin süreklilik göstermesi gerekir. eTTK’da yer almayan uzun süre şartının TTK’ya eklenmesinin amacı, dava hakkı olanların, yeni yönetim kurulunu seçme girişiminin ilk başarısızlığında hemen mahkemeye başvurmalarını önlemektedir[vii]. Tekinalp’e göre “uzun süreden beri” ibaresi davanın dinlenebilme şartını ifade eder ve bu şart özellikle alacaklıların veya Ticaret Bakanlığı’nın hemen dava açtıkları hallerde önem kazanır; pay sahipleri sorunu çözmeye çalışırken bu kişilerin dava açması kabul edilmemelidir[viii].
Madde metninde veya gerekçesinde “uzun süreden beri” ifadesinden ne anlaşılması gerektiğine herhangi bir yönlendirme yer almaz. Gerekçeye göre, devamlılıktan ne kadar bir sürenin anlaşılması gerektiği hususunda kötüye kullanmaların önüne geçmek ve somut olayın şartlarına göre serbest hareket edebilme imkanı tanımak için takdir yetkisi hakime bırakılmıştır; zira süre konulması halinde kötü niyetli kişilerin hem sürenin varlığını hem de mahkeme sürecini hesaba katarak haksız uygulamalar içerisine girebilecekleri düşünülmüştür[ix]. Tekinalp uzun sürenin pay sahipleri için 10-12 ay, alacaklılar ve Ticaret Bakanlığı için daha uzun bir süre olması gerektiği kanaatindedir[x].
Davada Taraflar, Yetkili ve Görevli Mahkeme
Maddede öngörülen davayı ilgili şirketin pay sahipleri, alacaklıları ve Ticaret Bakanlığı açabilir. Madde gerekçesinde Ticaret Bakanlığı’nın fesih davası açma hakkının anonim şirketlere devletin müdahalesi gibi görülebileceği, ancak Bakanlığın eTTK döneminde bu yetkisini istisnaen ve büyük bir özenle kullandığının belirlendiği ve yetkinin korunmasında yarar görüldüğü belirtilir[xi]. Öğretide bir alacaklının bu davayı ikame edebilmesi için de meşru bir menfaati bulunması gerektiği ifade edilir[xii].
Dava, şirket tüzel kişiliğine karşı açılır.
Şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi görevli ve yetkili mahkemedir.
Mahkemenin Yetkileri
Mahkeme şirketin feshine karar vermeden önce mutlaka yönetim kurulunu dinlemeli ve uygun bir süre vererek şirketin durumunun kanuna uygun hale getirilmesi için olanak sağlamalıdır. Uygun süreye ilişkin düzenleme eTTK’dan alınmakla beraber, yönetim kurulunu dinleme şartı hukukumuza TTK ile girmiştir. Bu şart, fesih davasının genel kurulun toplanamaması veya yönetim kurulunun hiç veya gereği gibi toplanamaması nedeniyle açıldığı hallerde uygulama alanı bulur. Yönetim kurulunun hiç mevcut olmadığı hallerde açılan davalarda ise bu şartın yerine getirilmesinin mümkün olmadığı açıktır.
Açılan davada mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir. Maddede veya gerekçesinde bu önlemlerin neler olabileceği belirtilmez ve hakime geniş bir takdir yetkisi tanınır.
TTK m. 530 hükmüne dayalı olarak açılan fesih davasında davanın TTK m. 531 hükmü uyarınca karar bağlanmasının mümkün olup olmadığı ise öğretide tartışmalıdır. Bilindiği üzere TTK m. 531 uyarınca açılan fesih davasında mahkemenin resen fesih yerine davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebileceği düzenlenir. TTK m. 530’a dayalı davada m. 531 uyarınca karar verilebileceğini savunan görüş, temel olarak feshin son çare olması ilkesine dayanır ve bu çözümün hakimin hukuku resen uygulaması kuralı ile de bağdaşacağını, organsızlığın haklı neden kavramına dahil özel bir hal niteliği taşımasının da bu yorumu desteklediğini savunur[xiii]. Bu görüşe göre, davacı açısından paylarının gerçek değerini alarak şirketten ayrılması ile şirketin feshine karar verilmesi arasında bir fark yoktur ve olmamalıdır[xiv]. Karşı görüş olarak ise hakimin takdir yetkisinin ucunun açık olmadığı, bir maddedeki istisnai hükmün yorum yoluyla genişletilemeyeceği ve başka bir maddeye kıyasen uygulanamayacağı söylenebilir.
Sonuç
TTK m. 530 uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut olmadığı veya genel kurulun toplanamadığı anonim şirketlerde, pay sahiplerine, şirket alacaklılarına ve Ticaret Bakanlığı’na şirketin feshi için dava açma imkanı tanır. Şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler ve bu süre içinde durum düzeltilmezse şirketin feshine karar verir. Maddede öngörülen hallerin uzun süreden beri devam ediyor olması davanın kabulü için şarttır, sürenin belirlenmesinde hakim somut olayın şartlarına göre serbestçe hareket etmelidir. Bu maddeye dayanarak açılan haklı sebeple fesih davalarında TTK m. 531 hükmünde öngörülen fesih dışındaki alternatif çözümlere karar verilip verilemeyeceği konusu ise yargı kararlarıyla şekillenecektir.
[i] TTK (RG, 14.02.2011, S. 27846) 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[ii] TTK m. 530 Gerekçesi.
[iii] Pulaşlı, Hasan: 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanuna Göre Şirketler Hukuku Şerhi, C. II, Ankara 2011, s. 1786.
[iv] Pulaşlı, s. 1785; Karahan/Bozgeyik: Şirketler Hukuku, 1. Baskı, Konya 2012, s. 648.
[v] Tekinalp (Poroy/Çamoğlu): Ortaklıklar Hukuku II, Güncelleştirilmiş 13. Bası, İstanbul 2017, s. 337.
[vi] Karahan/Bozgeyik, s. 648.
[vii] Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), s. 338.
[viii] Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), s. 338.
[ix] TTK m. 530 Gerekçesi.
[x] Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), s. 338.
[xi] TTK m. 530 Gerekçesi.
[xii] Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), s. 338.
[xiii] Ayoğlu, Tolga: “Anonim Ortaklıkların Haklı Nedenle Feshi”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, S. 2013/2 (Prof. Dr. Oğuz İmregün’e Saygı Sempozyumu), s. 230.
[xiv] Ayoğlu, s. 230-231.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...