Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi
Giriş
Anonim şirketin haklı sebeple feshi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ile Türk Şirketler Hukuku sistemine girmiş bir kavramdır. Haklı sebeplerle fesih kavramı, mehaz kanun olan İsviçre Borçlar Kanunu (“İsv. BK”) m. 736/b.4’te yer almasına rağmen, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“Eski TTK”)’nda karşılığı yoktu.
TTK m.531 tahtında düzenlenen anonim şirketlerin haklı sebeple feshi ileride mahkeme kararlarına ve doktrin incelemesine konu olacağından ayrıntılı bir inceleme gerektirir. Bu çalışmada TTK m. 531’da düzenlenen haklı sebeple fesih ele alınır.
TTK m. 531 uyarınca haklı sebeple fesih
Anonim şirketlerin haklı sebeplerle feshinin TTK m.531’de düzenlenmesiyle anonim şirketler için yeni bir sona erme hali ortaya çıkar. Bilindiği gibi, anonim şirketlerde çıkma hakkı bulunmaz. Bu noktada anonim şirketin haklı sebeplerle feshi, ortaklık ilişkisi çekilmez hale gelen anonim şirketler bakımından büyük önem taşır. Anonim şirketin haklı sebeplerle feshinin, sürekli borç ilişkilerinin haklı sebeple feshedilebileceği yönündeki temel ilkeye dayandığı söylenebilir.
Davada Taraflar
TTK m. 531 uyarınca haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri mahkemeden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Kanun koyucunun bu dava hakkını bir tür azlık hakkı olarak değerlendirdiği ve tek bir paya sahip olan ortağa bu hakkı vermediği görülür. Sermayenin en az onda birini (halka açık şirketlerde yirmide birini) temsil eden paylar tek bir ortağa ait olabileceği gibi birden fazla ortağa da ait olabilir. Birden fazla ortak olması durumunda bunlar birlikte hareket ederler.
Bu düzenlemenin odak noktası, kurumsal yönetim ilkeleri ışığında, azlık pay sahiplerine çoğunluk karşısında etkin ve orantılı bir korunmanın sağlanmasıdır.
Dava, şirket tüzel kişiliğine karşı açılır.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Bu davada görevli ve yetkili mahkeme ise şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir.
Haklı Sebepler
Haklı sebep, varlığı halinde sürekli borç ilişkilerinin sona erdirilebilmesini sağlayan bir kavram olarak ortaya çıkar. Haklı sebeplerle fesih, ortakların kişisel özellikleri ve aralarındaki ilişkilerin önemli olduğu şahıs ortaklıklarında önemli bir yere sahipken, sermaye şirketi niteliğindeki anonim şirketler bakımından haklı sebeplerle fesih kurumuna dikkatli yaklaşılır.
TTK m. 531, haklı sebeplerin varlığı halinde anonim şirketin feshedilebileceğini düzenlemiş olmasına rağmen, haklı sebebi tanımlamaz ve hangi sebeplerin haklı sebep olarak değerlendirilebileceği konusunda herhangi bir sınırlama getirmez. Gerçekten de TTK’nın madde gerekçelerinde, “Haklı sebep Tasarıda tanımlanmamış, haklı sebepler örnek olarak da gösterilmemiş, bu kavramın niteliklerinin gösterilmesi ve tanımlanması yargı kararlarıyla öğretiye bırakılmıştır.” denilerek, söz konusu kavramın içeriğinin içtihatlar ve doktrin tarafından belirleneceği söylenir.
Şirkette çoğunluk gücünün kötüye kullanılması, İsviçre uygulaması ve Türk hukukunda anonim şirketin haklı sebeplerle feshini gerektirecek en temel durum olarak ortaya çıkar. İsviçre doktrininde, anonim şirketin haklı sebeplerle feshi davasının amaçlarından en önemlisinin, çoğunluk pay sahiplerinin çıkarlarını şirketin çıkarları üzerinde tutması ve şirketteki oy haklarını da yine bu amaçla kullanarak azlık pay sahiplerinin haklarının ihlal edilmesinin engellenmesi olduğu belirtilir. Pay sahiplerinin mali haklarının ihlali de anonim şirketin haklı sebeplerle feshine yol açan sebepler arasında sayılabilir.
Anonim şirketlerde pay sahiplerinin haklarının ve menfaatlerinin dengede tutulması bakımından, pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme hakları önemli yer tutar. Bilgi alma ve inceleme hakkı olmaksızın pay sahiplerinin ortaklıktaki menfaatlerinin korunması ve ortaklığın gidişatı hakkında bilgi almaları mümkün olmaz. Pay sahiplerinin bilgi alma hakkının sistematik reddi, örneğin şirket belgeleri ve kayıtlarını inceleme hakkının etkin bir şekilde kullanılamaması, şirket hesaplarının daha ayrıntılı olarak kontrol edilmesi yönündeki taleplerin reddedilmesi gibi hususların da haklı sebep oluşturduğu söylenebilir.
Bilindiği üzere sermaye şirketi olan anonim şirketlerde, pay sahiplerinin kişisel ilişkileri şahıs ortaklıkları kadar önemli değildir. Ancak buna rağmen, özellikle payları birçok ortak arasında dağılmış durumda olmayan, kapalı anonim şirketler bakımından pay sahipleri arasındaki kişisel ilişkilerin şirket işleyişinde önemli rol oynayabileceği göz ününde bulundurulmalıdır. Bu nedenle hakimin önüne gelen olayın özelliklerine göre, istisnai olarak ya da diğer haklı sebeplerle birlikte, kişisel sebepleri de ortaklığın haklı sebeplerle feshine ve en azından davacı pay sahiplerinin ortaklıktan çıkarılmasına karar verirken dikkate alabileceği düşünülebilir.
İstem ve Mahkemenin Hükmedebileceği Çözümler
TTK m. 531 uyarınca davacı, mahkemeden anonim şirketin haklı sebeple feshini isteyebilir. Ancak haklı sebeplerin bulunması halinde dahi mahkeme şirketin feshine karar vermek zorunda değildir. Anonim şirketin haklı sebeplerle feshinin, istisnai bir çözüm yolu olması ve şirketin tüzel kişiliğine son vermesi nedenleriyle, son çare olarak uygulanması gerektiği tartışmasızdır. Bunun için mahkeme öncelikle haklı nedenleri ortadan kaldıracak diğer çözüm yollarına başvurmalı, eğer bunlardan sonuç alınamayacaksa veya böyle çözümler yoksa ancak son çare olarak ortaklığın feshine karar vermelidir. Bu yaklaşım usul ekonomisi açısından ve şirketin devamlılığı bakımından da daha yerinde olur.
TTK m. 531 uyarınca mahkeme davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına karar verebilir. Bununla birlikte, hâkim, duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme de karar verebilir. Burada hâkime geniş takdir yetkisi tanındığı görülür. Karar verilebilecek çözümler içtihatlarla birlikte genişleyecek ve açıklığa kavuşacaktır. Ancak hakimin karar verdiği çözümün duruma uygun düşmesi ve kabul edilebilir olması gerekir. Duruma uygun çözüm, somut olaya çare olan, davacıların ve şirketin çıkarlarını koruyan dengeli bir çözümdür. Bu alternatif çözüm, somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirlenir ve çözümün haklı sebebi ortadan kaldırması ve davacıları tatmin etmesi gerekir. Karar verilecek çözümün ayrıca kabul edilir olması aranır. Burada kastedilen davacı pay sahipleri ile şirket tüzel kişiliğinin çıkarları arasında bir dengenin sağlanmasıdır. Orantılı çözümler kabul edilebilir çözüm olarak değerlendirilir.
Bu bağlamda İsviçre öğretisinde duruma uygun çözüm olarak mahkemelerin verdiği kararlara ilişkin örneklerden yararlanılabilir. Bu çözümlerden bazıları kar dağıtma zorunluluğu, sermaye azaltma yolu ile kısmı tasfiye şeklinde ortaya çıkar. Ayrıca şirketin bölünerek, bölünen kısımda yalnızca davacının ortak olacağı yeni bir şirket oluşturulması ve bölünerek kurulan yeni şirketin sermayesinin davacının paylarının gerçek değerine eşit olması çözümü de dikkate alınabilir. Haklı sebeple fesih davası sonucunda bölünmeye karar verilebileceği, Türk doktrininde de kabul gören bir görüştür.
Haklı Sebeple Fesih Hükümlerinin Zaman Bakımından Uygulanması
Yukarıda değinildiği üzere anonim şirketlerin haklı sebeplerle feshi TTK ile Türk hukukuna girmiş bir kurum olduğundan, ilgili maddenin zaman bakımından uygulanması da incelenmelidir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun (“Uygulama Kanunu”) m. 2, Eski TTK ve TTK’nın zaman yönünden uygulanma alanlarını düzenler. İlgili madde uyarınca, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükteyken meydana gelmişlerse o kanun hükümleri uygulanır.
Yine Uygulama Kanunu m. 3 uyarınca ise, tarafların iradelerinden bağımsız olarak, kanunla düzenlenen hukukî ilişkilere, bunlar TTK yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, TTK hükümleri uygulanır.
Bu noktada, sürekli bir uygulama çerçevesinde meydana gelmiş olan, ancak bir bütün olarak değerlendirildiğinde haklı sebep olarak kabul edilebilecek olguların bir kısmının TTK’nın yürürlük tarihinden önce, bir kısmının yürürlük tarihinden sonra meydana gelmesi halinde, önceki olguların TTK döneminde açılan haklı sebeple fesih davasında ileri sürülmesinin mümkün olup olmadığı sorunu gündeme gelir. Haklı sebeplerin kavramsal niteliğine özgü durum nedeniyle, Eski TTK’nın yürürlüğü sırasında meydana gelmiş olan, ancak TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleşmiş olan olgularla bağlantılı olan hukuki olay veya işlemlerin TTK m. 531 kapsamında haklı sebepler çerçevesinde ele alınabilir. Ayrıca Yargıtay da limited şirketlere ilişkin verdiği bir kararda Uygulama Kanunu m. 3’den hareketle aynı sonuca varır (11. HD, 13.6.2013, E. 2011/14131, K. 2013/12400, Batider, 2013, C. XXIX, S. 2, s. 331-335). Gerçekten de, aksi halde ilgili hükmün TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra uzunca bir süre uygulanamaması sonucu doğacaktır.
Sonuç
Anonim şirketin haklı sebeplerle feshi Türk hukukunda ilk defa TTK ile birlikte uygulama alanı bulur. Bu düzenleme ile azlık hakkı sahiplerinin haklı sebeplerin varlığı halinde mahkemeden anonim şirketlerin feshini talep etme imkanı doğar. Mahkemeler ise feshe yahut duruma uygun düşen veya kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. Hakimlere haklı sebebin değerlendirilmesinde ve uygun bir çözüme hükmetmede önemli bir takdir yetkisi sağlayan TTK m. 531’in Türk hukukunda önemli bir içtihat oluşturacağı açıktır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...