Pay Devir Sözleşmelerinde Beyan ve Tekeffüllerden Sorumluluk
Giriş
Satım sözleşmelerinde, satılanın ayıplarından kaynaklanan sorumluluk ve bunların satım sözleşmesine etkisine ilişkin düzenlemelere 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) detaylı olarak yer verilir. Bununla birlikte, esas itibariyle 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (“TTK”) konu payların satımına ilişkin sözleşmeler bakımından özel bir düzenleme bulunmaz.
Her ne kadar pay satım sözleşmelerinin konusunu pay teşkil etse de[1] çoğu kez alıcının pay devir sözleşmesi ile amacı, payın ait olduğu şirketin faaliyetlerinin devralınmasıdır. Bu kapsamda paya ilişkin niteliklere ek olarak şirketin, faaliyetlerini esaslı ölçüde etkileyecek nitelikleri de alıcı bakımından azami düzeyde önem arz eder.
Çalışma kapsamında pay devir sözleşmesine konu payların ait olduğu hedef şirkete ilişkin beyan ve tekeffüllere aykırılığın pay devir sözleşmesi bakımından sonuçları ile satıcının bunlardan kaynaklanan sorumluluğu incelenecektir.
Satım Sözleşmelerinde Beyan ve Tekeffüllerden Sorumluluk
TBK madde 219 uyarınca, “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur”.
Şu halde satım sözleşmesi tahtındaki tekeffül sorumluluğu kanuni ve sözleşmesel olarak ortaya çıkar. Kanuni tekeffül, satım konusu malda normal olarak bulunması gereken özelliklerin bulunmamasından veya değerini azaltan bir kısım ayıpların bulunmasından kaynaklanan sorumluluktur[2].
Sözleşmesel tekeffül ise satıcının, satıma konu malda bulunduğunu bildirdiği özellikler için sorumlu olmasıdır.
TBK madde 227 uyarınca satıcının ayıptan sorumlu olduğu hallerde alıcının seçimlik olarak;
- Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
- Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme,
- Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın onarılmasını isteme ve
- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakları bulunur.
Pay Devir Sözleşmelerinde Beyan ve Tekeffüllerden Sorumluluk
Pay devir sözleşmelerinde esas itibariyle satışa konu şey pay olduğundan satıcının temel tekeffül sorumluluğu esas itibariyle paya ilişkin ayıplar kapsamında doğar. Pay devir sözleşmesi tahtındaki beyan ve tekeffüllere aykırılığa ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Söz konusu sorumluluk yukarıda açıklanan genel hükümlere tabidir. Bu kapsamda satıcı öncelikle, satışa konu payların hedef şirket tarafından usulüne uygun şekilde ihraç edildiğini, şayet mevcutsa pay senetlerinin usulüne uygun şekilde düzenlendiğini ve doğrudan paya ilişkin benzeri diğer hususları taahhüt eder.
Bununla birlikte, yukarıda da açıklandığı gibi alıcının pay devir sözleşmesi ile amacı genel itibariyle payların ait olduğu şirketin faaliyetlerinin devralınması olduğundan şirket ve faaliyetlerine ilişkin nitelikler de alıcı bakımından önem arz eder. Bu nedenle pay devir sözleşmelerinde esas itibariyle satıcının tekeffül veya garanti ettiği hususları içeren geniş bir katalog yer almaktadır. Söz konusu tekeffül ve garantilerin nelerden ibaret olduğu taraf menfaatlerine, varılan mutabakata göre değişmektedir[3].
Bu kapsamda, pay devir sözleşmelerinde devredilen şirketin usulüne uygun olarak kurulduğu, faaliyetlerini yürütmek için gerekli izin ve ruhsatlara sahip olduğu, faaliyetlerini sürdürmek için gerekli malvarlığı unsurları üzerinde hukuka uygun kullanım hakkı bulunduğu, faaliyetlerini mevzuata uygun şekilde yürüttüğü ve benzeri niteliklerine ilişkin beyan ve tekeffüllere yer verilir.
Sözleşmede düzenlenen beyan ve tekeffüllerin, paya değil de şirkete ilişkin olması halinde, (pay devir sözleşmelerinin temel konusunu payın teşkil etmesi nedeniyle), TBK madde 219/1 hükmü anlamında satılana ilişkin olarak alıcıya bildirilen özel nitelik, “zikir ve vaat edilen husus”, olarak kabul edip edilemeyecekleri hususunda doktrinde görüş birliği bulunmamaktadır[4].
Bu kapsamda Tekinalp, hedef şirket paylarının çoğunluğunun devri halinde devredenin maddi ve hukuki ayıplar ile malvarlığındaki eksikliklerden sorumlu olduğuna işaret eder[5].
Tekinalp’e paralel olarak Buz da ortaklığın paylarının satımının kural olarak mal satımı değil hak satımı teşkil ettiği ve ancak ortaklığın paylarının tamamının veya tamamına yakınının devri halinde, ekonomik olarak bir işletmenin satımına benzer bir durum söz konusu olacağını savunur. Buz, bu halde işletmeye ilişkin ayıpların paya ilişkin ayıplar olarak nitelendirilebileceğini ve satıcının bunlardan sorumlu olacağını değerlendirir[6].
Buna karşın Ayoğlu, şirkete ilişkin beyan ve tekeffüllerin TBK madde 219/1 hükmü anlamında satılana ilişkin olarak alıcıya bildirilen özel nitelik olarak kabul edilemeyeceğini değerlendirir[7].
Pay devir sözleşmesine payları konu olan şirket paylarının kıymetli evraka bağlanmış olup olmamasının pozitif düzenlemelerde bir ayrıma konu edilmemesi bu hususun, bu kapsamda yapılacak değerlendirmede önem arz etmediğini not etmek gerekir[8].
Şu halde söz konusu beyan ve tekeffüllerin sonuçlarına ilişkin düzenlemeler kaleme alınırken pay devir sözleşmelerine ilişkin doktrinel görüş ayrılığı göz önüne alınmalıdır. Bu bağlamda ilgili beyan ve tekeffüllere aykırılığın da sözleşmede detaylı şekilde düzenlenmesi tarafların gerçek iradesine ulaşılması bakımından önemlidir.
Sözleşmede düzenlenen beyan ve tekeffüllere ilişkin sonuçlar, alıcı tarafından hedef şirket ve satışa konu paylar üzerinde hukuki, ekonomik, vergisel ve çeşitli diğer kapsamlarda inceleme gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine bağlı olarak da farklılık gösterir.
Hedef şirkete ilişkin gerçekleştirilen incelemelerin sorumluluğa etkilerine ilişkin detaylı bilgi için “Şirket Birleşme ve Devralmalarında Ayıba Karşı Tekeffül ve Hukuki İnceleme” başlıklı makalemize başvurunuz[9].
Sonuç
Pay devir sözleşmelerinin esas konusunu pay oluşturur. Bununla birlikte, çoğunlukla pay devir sözleşmesinde alıcı tarafından payların ait olduğu şirketin faaliyetlerinin devralınması saiki ve amacı ile hareket eder. Bu kapsamda paya ilişkin niteliklere ek olarak hedef şirketin nitelikleri de alıcı açısından azami önem taşır.
Buna karşın TTK ve TBK’da pay devir sözleşmeleri bakımından satıcının hedef şirketin niteliklerinden kaynaklanan sorumluluğuna ilişkin özel bir düzenleme yer almamaktadır.
TBK’nın satım sözleşmesine ilişkin hükümlerinin ortaklık paylarının devrine ilişkin sözleşmeler bakımından yetersiz kalması nedeniyle genellikle taraflar sözleşmede ortaya çıkması muhtemel sorunları ayrıntılı olarak düzenleme yoluna gitmektedirler[10]. Bu kapsamda pay devir sözleşmelerinde hedef şirkete ilişkin beyan ve tekeffüller, satıcının bunlara ilişkin sorumluluğunun kapsamı ile bunların sonuçları tarafların iradesine uygun şekilde detaylı olarak kaleme alınmalıdır.
[1] Ayoğlu, T.: Sermaye Şirketleri Özelinde Şirketler Hukuku Uyuşmazlıklarının Çözümünde Tahkim. On İki Levha Yayıncılık, İstanbul (2018), s. 25.
[2] Ayan, Nurşen: “Taşınır Satımında Satıcının Kanundan Doğan Ayıba Karşı Tekeffül Borcu”, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/262681 (Erişim tarihi: 22.12.2019).
[3] Buz, Vedat: “Ortaklık Paylarının Devrinde Ayıba Karşı Tekeffül Hükümlerinin Uygulanabilirliği Sorunu”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 35. cilt, S. 3, 2019, s. 70.
[4] Söz konusu taahhütlerin, TBK madde 219 kapsamında sonuç doğurmayacağına ilişkin görüş için bkz. Ayoğlu, s. 257. Aksi görüş için bkz. Esin, İsmail G.; Lokmanhekim, S. Tunç. “M&A Transactions Under Turkish Law”, s. 39-40 (aktaran Ayoğlu, s. 257).
[5] Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku I, Yeniden Yazılmış 14. Bası, s. 626-627.
[6] Buz, s. 84.
[7] Ayoğlu, s. 257.
[8] Ayoğlu, s.247.
[9] Orak Çelikboya, Leyla: “Şirket Birleşme ve Devralmalarında Ayıba Karşı Tekeffül ve Hukuki İnceleme”, Erdem&Erdem Hukuk Postası, Ocak 2012.
[10] Buz, s. 69.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...