Anonim Şirket Kanuni Temsilcilerinin Kamu Borçlarından Sorumluluğu
Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin kamu borçlarından sorumluluğu ve bu sorumluluğun kapsamının belirlenmesi, uygulamada büyük önem taşır. Zira, anonim şirketlerden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen kamu borçlarının şirket kanuni temsilcilerinden tahsil edilmesi söz konusu olabilir. Bu konu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un ilgili maddesi ışığında, bu ayki makalemizde incelenecektir.
Genel Olarak
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (“6183 sayılı Kanun”) Mükerrer 35. maddesi, tüzel kişilerden kamu alacaklarının tahsilini düzenler. Buna göre, tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından, ilgili kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde uyarınca, kamu alacaklarının anonim şirketten tahsil edilememesi durumunda, tahsil edilemeyen alacaklardan anonim şirketin kanuni temsilcilerinin şahsi mal varlıkları ile sorumlu olur.
Kanuni Temsilci Kavramı
Anonim şirketlerin kanuni temsilcilerinin kamu borçlarından sorumluluğunda öncelikle kimlerin “kanuni temsilci” kapsamına girdiği saptanmalıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 365 uyarınca anonim şirket, yönetim kurulu (“YK”) tarafından yönetilir ve temsil olunur. Bir başka deyişle YK, kanun uyarınca anonim şirketi yönetmek ve temsille görevlendirilmiştir. Bu hüküm ayrıca, kanundaki istisnai hükümlerin saklı olduğunu düzenler. Bu bağlamda, TTK m. 367/1 uyarınca YK, esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç YK üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Böylece YK yönetimi kısmen veya tamamen devredebilir.
YK, TTK uyarınca şirketi yönetmeye ve temsile yetkili organ olduğuna göre YK üyeleri de 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesi anlamında “kanuni temsilci”dir. Bu konuda, Yargıtay’ın birçok kararı bulunur[1]. Yargıtay kamu borçlarından sorumlu tutulacak kişinin şirketi temsil ve ilzama yetkili olması gerektiğini vurgular. YK üyeleri, temsil yetkilerini TTK m. 370/2 uyarınca murahhas üyelere ya da murahhas müdürlere devredebilir. Ancak bir YK üyesinin temsil yetkisine sahip olması şarttır. YK üyeleri temsil yetkilerini bu şekilde devretmedikçe, ilgili madde uyarınca sorumludur.
Temsil yetkisinin murahhas üye veya murahhas müdürlere devri halinde, sorumluluk kendisine yetki devri yapılan kişilerdedir. Eğer temsil yetkisi bu şekilde devredilmişse kamu alacaklarının bu kişilerden tahsil edilmesi ve diğer YK üyeleri hakkında işlem yapılmaması gerekir. Danıştay bir kararında, şirketi temsil yetkisinin murahhas üyelere bırakılması durumunda, diğer yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulmasına ilişkin bir ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiğini ifade eder[2]. Yargıtay da, şirketi temsil yetkisinin YK üyelerinin birine veya birkaçına bırakılması durumunda, diğer YK üyelerinin sorumluluktan kurtulacağına ve temsil yetkisinin bırakıldığı YK üyelerinin müteselsilen sorumlu tutulacağına karar vermiştir[3].
Yukarıda atıf yapılan kararlar incelendiğinde, hem Yargıtay hem de Danıştay’ın, temsil yetkisinin murahhaslara bırakılması durumunda kamu borçlarından dolayı sorumluluğun da bu murahhaslar üzerinde olacağına karar verdiği görülür.
11.09.2013 tarihli ve 28762 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tahsilat Genel Tebliği’nde (Seri: A Sıra No: 1) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 5) de, anonim şirketlerde kanuni temsilcilerin kimler olduğu hakkında açıklamalar içerir. İlgili tebliğin “VIII. Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlığı altındaki açıklamalara bakıldığında, “6102 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulu üyelerinden en az birinin bulunması koşuluyla yönetim kurulu tarafından müdür olarak atanmış üçüncü kişiler olacaktır.” ifadesinin yer aldığı görülür.
Ticari Vekiller Bakımından Sorumluluk
Murahhas üye ve murahhas müdür sıfatı olmaksızın kendilerine sadece temsil yetkisi verilen kişilerin kanuni temsilcilerden ayırt edilmesi gerekir. TTK m. 368 uyarınca YK ticari vekiller atayabilir. Bilindiği üzere ticari vekil bir kanuni temsilci olmayıp, 6098 sayılı Borçlar Kanunu m. 551 uyarınca iradi olarak atanan temsilcidir. Ticari vekilin şirketi temsil yetkisi kanundan değil, şirket ile arasındaki sözleşmesel ilişkiden doğar.
Ticari vekil iradi bir şekilde ve bir vekâlet sözleşmesi ile atanmış olduğundan, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesi anlamında “kanuni temsilci” olarak değerlendirilemez. Bunun aksinin kabulü durumunda kendisine iradi temsil yetkisi verilen her kişinin, örneğin gümrük işlerini takip için kendisine vekalet verilen gümrük müşavirlerinin ilgili madde uyarınca sorumluluğunun doğması gerekir. Halbuki 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesi ile böyle bir sonucun amaçlanmadığı açıktır.
Tahsilat Genel Tebliği’nde (Seri: A Sıra No: 1) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri: A Sıra No: 5), “VIII. Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” başlığı altındaki açıklamalar uyarınca, “6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi uygulamasında kanuni temsilci;
- Mülga 6762 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişiler,
- 6102 sayılı Kanuna göre şirket esas sözleşmesi ile atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş yönetim kurulu üyeleri veya yönetim kurulu üyelerinden en az birinin bulunması koşuluyla yönetim kurulu tarafından müdür olarak atanmış üçüncü kişiler olacaktır”.
Vergi Usul Kanunu Kapsamında Sorumluluk
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun (“VUK”) 10. maddesi, kanuni temsilcilerin sorumluluğunu düzenler. Bu maddeye göre, tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir. Bu kişilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır.
VUK’nun 1. maddesi, kanunun kapsamını belirler. İlgili madde uyarınca VUK, genel bütçeye giren vergi, resim ve harçlar ile il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar hakkında uygulanır.
Bu noktada, kamu borcunun vergi borcu niteliğinde olması durumunda, hangi hükümlerin uygulanacağı önem taşır. Danıştay 7. Dairesi’nin 09.06.2003 tarihli ve 2002/4619 E., 2003/3476 K. sayılı kararı uyarınca, VUK 10. madde kapsamına giren ve buna bağlı alacaklarda, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesi hükümleri uygulanmaz.
VUK bakımından kanuni temsilcinin hangi kişileri kapsayacağı konusunda ise, Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu’nun bir kararında[4], genel müdür yardımcısı sıfatını haiz bir kişiye 2. Derece ve 2. Grup imza yetkisinin tanınmış olmasının, kişiye kanuni temsilcilik sıfatı kazandırmadığına hükmetmiştir. Görüldüğü üzere VUK kapsamındaki içtihat da, 6183 sayılı Kanun’a ilişkin yaptığımız açıklamalarla paralellik gösterir.
Sonuç
Anonim şirketlerin kanuni temsilcilerinin kamu borçlarından sorumluluğu, 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesinde düzenlenir. Bu madde uyarınca, ilgili şirketlerden tahsil edilemeyen alacaklar, şirketlerin kanuni temsilcilerinden tahsil edilebilir. Kanuni temsilcinin, TTK hükümleri uyarınca şirketi yönetme ve borç altına sokma yetkisine sahip kişiler olarak kabul edilmesi gerektiği, Yargıtay ve Danıştay kararlarında vurgulanır. Kamu borcunun vergi borcu niteliğinde olması durumunda ise, VUK m.10 uygulanır. Bu maddeye ilişkin içtihatlarda da, kişiye sadece belli bir imza yetkisi tanınmış olmasının, sorumluluk için yeterli sayılmayacağının altı çizilir.
[1] Bkz. Yargıtay 10 Hukuk Dairesi’nin 09.11.2005 tarihli, 2005/9158 E., 2005/11380 sayılı kararı, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2011 tarihli, 2010/379 E., 2011/2028 K. sayılı kararı. Kaynak: www.kazanci.com.tr.
[2] Danıştay 11. Dairesi’nin 24.02.2000 tarihli, 1998/4697 E., 2000/745 K. sayılı kararı.
[3] Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2011 tarihli, 2011/4753 E., 2011/7389 K. sayılı kararı.
[4] Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu’nun 13.11.2013 tarihli, 2013/353 E., 2013/546 K. sayılı kararı.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...