Limited Şirket Müdürlerinin Kanuni Sorumluluğu
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ile limited şirketler bakımından esas sözleşmede aksine bir düzenleme yapılmadığı sürece tüm ortakların idare ve temsil konusunda görevlendirildiği özden organ ilkesi tamamen terkedilerek şirketin yönetim ile temsilinin esas sözleşme ile düzenleneceği açıkça hükme bağlanmıştır.[1] Bu doğrultuda, TTK m. 623/1 ve m. 616/1-(b) uyarınca şirketin yönetim ve temsil yetkisi esas sözleşme veya ortaklar genel kurulu kararıyla bir veya birden fazla ortağa tanınabileceği gibi üçüncü kişilere de bırakılabilir. Bununla birlikte, şirketin yönetimi ve temsili tamamen üçüncü kişilere bırakılamaz. En azından bir ortağın şirketi yönetim ve temsil hakkının bulunması gerekir.
Müdürler, kanunla veya şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler.
TTK ile müdürlerin birden fazla olması halinde, bir kurul oluşturacakları belirtilerek, anonim şirketlerdeki yönetim kuruluna özgü bir işleyiş anlayışının uygulanması öngörülür. TTK m. 624’e göre şirketin birden fazla müdürü bulunduğu takdirde bunlardan biri, müdürler kurulu başkanı olarak atanır. Başkan olan müdür, genel kurulun toplantıya çağrılması ve genel kurul toplantılarının yürütülmesinde yetkilidir, bununla beraber genel kurul başka bir yönde karar almadığı veya esas sözleşmede farklı bir düzenleme öngörülmediği hallerde tüm açıklamaları ve ilanları da başkan olan müdür yapar.
Müdürlerin birden fazla olması halinde kararlar çoğunlukla alınır. Eşitlik halinde ise başkanın oyu üstün sayılır.
Yeni düzenlemede tüzel kişilerin de müdür olarak seçilebileceği kabul edilir. Bu düzenleme çerçevesinde limited ortaklığa bir dernek, bir anonim yahut limited veya kolektif ortaklık müdür olarak seçilebilir. Bu durumda müdürlük sıfatı tüzel kişide olur. TTK m. 623/2 uyarınca “şirketin müdürlerinden biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, bu kişi bu görevi tüzel kişi adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirler”. Dolayısıyla müdür sıfatına tüzel kişi sahip olmakla birlikte, müdürlük görevi, tüzel kişi tarafından seçilen bir gerçek kişi temsilci tarafından yerine getirilir. Böylece, seçilen gerçek kişi ancak ve ancak tüzel kişinin talimatları çerçevesinde bir temsilci olarak hareket eder.[2]
Limited şirket müdürlerinin T.C vatandaşı olması veya yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması aranmaz. Bu doğrultuda tüzel kişiliğe sahip olan yabancı şirketlerin de limited şirket müdürü olarak atanması mümkündür.
Müdürlerin Sorumluluğu
Limited şirketlerde müdürlerin sorumluluk hükümleri anonim şirketlere yapılan atıfla düzenlenir. Bu nedenle, anonim şirketlerde sorumluluk rejimini düzenleyen bazı hükümlerin değerlendirilmesi gerekir. TTK m. 644/1-(a) yollaması ile limited şirket müdürlerinin sorumluluklarına, belgelerin ve beyanların kanuna aykırılığına ilişkin m. 549; sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi hakkında m. 550, değer biçilmesinde yolsuzluğa dair m. 551 ve kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen m. 553 uygulanır.
Bu doğrultuda, limited şirketlere de uygulanan 549 ilâ 551 inci maddelerine aykırı hareket edenler, 562 inci maddenin sekizinci ilâ onuncu fıkralarında öngörülen cezalarla cezalandırılırlar.
Tüzel kişinin müdür olarak atanması, sorumluluk bakımından önem taşır. Tüzel kişi de gerçek kişiler gibi sorumluluk durumunda tüm malvarlığı ile sorumludur. Sorumluluk halinde kural olarak alacaklıların müdür olarak atanmış tüzel kişinin ortaklarının malvarlığına başvurması mümkün değildir.
Tüzel kişilerin müdür olarak atanması durumunda, sorumluluk, tüzel kişi adına eylemde bulunan ve işlem yapan gerçek kişiye değil, doğrudan tüzel kişiye ait olur.
Limited şirket müdürlerinin sorumluğu aşağıda anlatılan hükümler ile düzenlenir.
Belgelerin ve Beyanların Kanuna Aykırı Olması (TTK m. 549)
TTK m. 549 uyarınca, şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme gibi işlemlerle ilgili belgelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile söz konusu belge ve beyanlara katılanlar sorumludur.
Madde hükmü ile belge ve beyanlara katılanların sorumluluğu açıkça kusurlarının varlığı şartına bağlanır. Bundan ötürü, belgeleri düzenleyen veya beyanda bulunanlar bakımından kusursuz sorumluluk esasının benimsendiği sonucuna varılır.
Sermaye Hakkında Yanlış Beyanlar ve Ödeme Yetersizliğinin Bilinmesi (TTK m. 550)
TTK m. 550 uyarınca, tamamen taahhüt edilmeyen şirket sermayesini taahhüt edilmiş gibi gösteren kişilerin, bu payları taahhüt etmiş kabul edilecekleri ve bu payların karşılıklarının yanı sıra ayrıca şirketin uğradığı zararı da faizi ile birlikte ödemekle yükümlü olacakları hükme bağlanır. Şirket yetkilileri için kusur sorumluluğu esası benimsenir. Dolayısıyla, şirket yetkilileri maddenin ihlalinde kusurlarının bulunmadığını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, kuruluş veya sermaye artırımı sırasında sermaye taahhüdünde bulunan bir kişinin ödeme yeterliliğinin olmadığını bilen ve buna rağmen taahhüde onay veren kişiler, sermaye taahhüdü dolayısıyla oluşan borcun ödenmemesinden doğan şirket zararından yine kusur esasına dayalı olarak sorumlu tutulmuşlardır.
Değer Biçilmesinde Yolsuzluk (TTK m. 551)
Kuruluş ve sermaye artırımında uygulanır. Sorumluluk gerekçeleri arasında değerlemede yüksek fiyat biçilmesi, işletme ve aynın niteliğini veya durumunu farklı göstermek ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapmak sayılır. Maddede özel bir düzenleme öngörülmediğinden sorumluluğun kusur esasına dayalı olduğunu kabul edilir.
Kurucuların, Yönetim Kurulu Üyelerinin, Yöneticilerin ve Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu (TTK m. 553)
TTK m. 553 uyarınca müdürler, kanundan ve esas sözleşmeden veya iş görme koşullarını saptayan diğer hükümlerden doğan yükümlülükleri kusuruyla ihlal ettiği takdirde şirkete, ortaklara ve şirket alacaklılarına karşı sorumludur. Burada 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu düzenlemesinde bulunan kusur karinesi kaldırılır. Böylece ispat yükü yer değiştirir, müdürün kusurunun ispatı sorumluluğu ileri süren kimseye yüklenir.
Yeni düzenlemede, kanundan veya esas sözleşmeden kaynaklanan bir görev veya yetkinin başkasına devri halinde, görev veya yetkiyi devralan kişinin fiil ve kararlarından, devreden kişi, devrin kanuna dayalı olarak, yani kanunun izin verdiği yerlerde ve ölçüde yapılması ve makul derecede özen gösterdiğini ispat etmek şartıyla sorumlu olmaz. İspat yükü iddia edene aittir.
Kamu Borçlarından Dolayı Sorumluluk
Limited şirketlerden tahsil edilemeyen kamu borçlarından dolayı şirket tüzel kişiliği ile birlikte, ortakların yanında kanuni temsilciler de şahsen sorumludur. Kanuni temsilcilerin bu sorumluluğu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası, Vergi Usul Kanunu (“VUK”) ile Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun (“AATUHK”) uyarınca tahsil edilir.
VUK m. 10 kanuni temsilcilerin sorumluluğunu şu şekilde düzenler: “Tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödev kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir. Kanuni temsilcilerin bu ödevlerini yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin malvarlıklarından alınır”.
Bu maddeye göre, limited şirkete ait vergi ve buna bağlı borçların müdürlerin malvarlığından alınabilmesi için vergi alacağının müdürlerin vergi ile ilgili ödevlerini yerine getirmemiş olması nedeniyle vergi idaresi tarafından tahsil edilememesi gerekir. Müdür, vergi ile ilgili sorumluluktan ancak vergi ile ilgili ödevlerin zamanında yerine getirilmemesinin kendi kusurundan kaynaklanmadığını ispat ederek kurtulabilir.
Kanuni temsilcilerin limited şirket vergi borcundan dolayı kişisel sorumluluğuna ilişkin diğer düzenleme olan AATHUK mükerrer 35. maddesi uyarınca tüzel kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından tahsil edilir. Mükerrer 35. madde kanuni temsilcilerin malvarlıklarına başvurma hususunda ödevlerini yerine getirip getirmeme konusunda bir şart aramaz.
“Ancak kamu alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olması hâlinde bu şahısların müteselsilen sorumlu tutulmalarını öngören sorumluluk düzenlemesi somut norm denetimi yolu ile Danıştay Dördüncü Dairesi tarafından iptal istemi ile Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü.
Anayasa Mahkemesi de bu düzenlemenin, vergi ve diğer mali ödev ve sorumluluklarını zamanında ve eksiksiz olarak yerine getiren kanuni temsilcilerin, sonradan kendilerinin görevde olmadığı ve müdahale şanslarının bulunmadığı bir dönemde gerçekleşen bir eylemden müteselsilen sorumlu tutulmaları sonucunu doğuracağını, bu durumun da adalet ve hakkaniyet ilkeleri karşısında, bireyin belirsiz ve güvencesiz bir biçimde kendi kusurundan kaynaklanmayan bir nedenle başkalarının eylem veya ihmali sonucu oluşacak sorumluluğa ortak olmasına neden olacağını ifade etmiş ve bu düzenlemeyi hukuk devleti ilkesine aykırı bularak iptal etmişti (Anayasa Mahkemesi’nin E. 2014/144 ve K. 2015/29 sayılı kararı).”[3]
AATHUK mükerrer madde 35 2. fıkrası ile madde hükmünün “yabancı şahıs veya kurumların Türkiye"deki mümessilleri hakkında da” uygulanacağı belirtilir. Bu hüküm, yabancı tüzel kişi müdürün, tüzel kişiliğin malvarlığı ile sorumlu olacağı şeklinde anlaşılmalıdır.
Ayrıca, kanuni temsilcilerin veya şirket yetkililerinin kamu borçlarından sorumluluğu için herhangi bir tutar sınırı öngörülmemiştir.
Sonuç
Çalışmanın içeriğinden de anlaşılabileceği gibi, limited şirket müdürlerinin sorumluluğu konusunda, kanun koyucunun açık bir düzenleme getirmeyerek anonim ortaklıklara atıf yapması ve ayrıca gerek VUK gerekse AATHUK’ta da bu konuda düzenlemeler yapılması nedeniyle konu hakkındaki uygulama ve kararlar çeşitlilik göstermektedir.
[1] Kendigelen, Abuzer: Yeni Türk Ticaret Kanunu Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, XII Levha Yay., 2011 s. 472.
[2] Tekinalp, Ünal: Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2015, s. 594.
[3] Naklen, İnelli Ender, www.vergidegundem.com, 17 Ağustos 2018.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...