7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kapsamında Çekte İbraz ve Mücbir Sebep
Tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan yeni tip koronavirus hastalığı (“Covid-19”) ve salgınına karşı alınan önlemler kapsamında 25.03.2020 tarihli ve 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Kanun”) 26.03.2020 tarih ve 31080 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun, diğer düzenlemelerin yanında Covid-19 salgınına ilişkin idari ve hukuki tedbirler öngörmektedir. Aşağıda Kanun’un Geçici 1’inci maddesi, 5941 sayılı Çek Kanunu (“Çek Kanunu”) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) kapsamında ve özellikle TTK’da düzenlenen çeke özgü mücbir sebep halinin uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin olarak incelenecektir.[1]
7226 sayılı Kanun Geçici Madde 1 hükmü
Kanun’un Geçici Madde 1 hükmü ile de aşağıdaki düzenlenmenin yapıldığı görülür:
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
- ….ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; … 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,
- …itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.
Geçici madde hükmü ile adli ve idari yargıdaki süreler 13.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar durduruldu. Bu süreler, 30.04.2020 tarihli ve 31114 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 29.04.2020 tarihli ve 2480 sayılı Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanı Kararı ile, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç, 01.05.2020 (bu tarih dahil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar, salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere, uzatılmıştır. Ancak maddede geçen “ibraz” kelimesi ve “bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler” ifadesi, doktrinde bir kısım müellif tarafından[2], çekteki ibraz sürelerinin de hükmün kapsamında olduğu şeklinde yorumlanmakta ve dolayısıyla 13.03.2020 ilâ 15.06.2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında çek ibrazının mümkün olmadığı veya böyle bir ibrazın sonuç doğurmaması gerektiği yargısına varılmaktadır. Bu görüş kabul edildiğinde yukarıda belirtilen tarihler arasında çek hamilleri ellerindeki çekleri bankaya ibraz edemeyecekler; ibraz etseler bile bankalar karşılığını ödeyemeyecek yahut karşılık bulunmuyorsa Çek Kanunu m. 3/4 uyarınca karşılıksızdır işlemi yapamayacak; Çek Kanunu m. 3/3 uyarınca ödenmesi zorunlu asgari tutar olan 2.225.-TL ödemesini gerçekleştiremeyeceklerdir. Ayrıca ibraz yapılamadığından Çek Kanunu m. 3/7 uyarınca çekin ibrazında hesapta karşılığın bulunmasına rağmen banka tarafından ödenmemesi halinde bankanın gecikme cezası ödeme yükümlüğü ve karşılığı olan çekin bedelini ödemeyen banka görevlisinin Çek Kanunu m. 7/5 uyarınca cezai sorumluluğu da doğmayacaktır. Yine TTK m. 793/1 uyarınca ibraz süresinin geçmesinden sonra yapılan cironun alacağın temliki hükümlerini doğurması, TTK m. 799 uyarınca düzenleyenin çekten cayması, TTK m. 808 ve devamı hükümleri uyarınca hamilin başvuru hakkının doğması söz konusu olamayacaktır.
Kanun Geçici maddesi ile çekte ibraz süresinin durduğu kabul edilirse (Cumhurbaşkanı tarafından ayrı bir uzatma kararı alınmadıkça), duran süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlayacak, 13.03.2020 itibarıyla bitimine on beş veya daha az gün kalmış olan çeklerin ibraz süreleri, 15.06.2020 tarihi mesai bitiminde sona erecektir. Buna göre üzerinde yazılı düzenleme tarihi 30.04.2020 ve sonrası olan çekler (Cumhurbaşkanı tarafından ayrı bir uzatma kararı alınmadıkça) Çek Kanunu Geçici m. 3/5 uyarınca düzenleme tarihlerinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibraz edilemeyecektir. İbraz süresi 13.03.2020 tarihinde başlayan veya daha önceki bir tarihte başlamış olup da 13.03.2020 tarihinde henüz sona ermemiş olan çekler, Kanun’un Geçici m. 1 kapsamındadır.[3] Burada da TTK m. 796 uyarınca bir ayrım yapmak gerekecektir. İbraz süresi TTK m. 796/1 uyarınca 10 gün olan çekler 15.06.2020 tarihinden itibaren 15 gün uzayarak 30.06.2020 tarihine kadar (bu tarih dâhil) ibraz edilebilir olacaktır.
TTK m. 796/2 uyarınca ibraz süreleri bir ay ve üç ay olan çekler için ise 13.03.2020 tarihi itibariyle ibraz sürelerinin bitmesine on beş günden daha fazla bir süre varsa, bu durumda sürenin işlemesi duracak ve ibraz süresi 15.06.2020 tarihinden itibaren tekrar kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır. Aksi halde bu çekler için de 30.05.2020 tarihi (bu tarih dâhil) ibraz için son süre olacaktır.
Bilindiği üzere, kanunların başlangıç hükümlerinde kanunun “amacı ve kapsamı” maddesi altında kanunun uygulanma çerçevesi çizilir ve bu madde, özellikle yorum faaliyetinde önem kazanır. Ancak Kanun’un “torba yasa” niteliği nedeniyle bu tür bir hüküm öngörülmemiştir. Bu çerçeveden bakıldığında, maddenin giriş kısmında, “Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla” ifadesine yer verilmiştir. Dolayısıyla maddenin lafzi yorumu esas alınırsa, öngörülen düzenlemenin yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi ile sınırlı olduğu sonucuna varılabilir.
Kanaatimizce, Geçici Madde 1’in birinci fıkrası altında (a) ve (b) bentleri altında sayılan sürelerin 15.06.2020 tarihine (bu tarih dâhil) kadar duracağı düzenlenmiştir. Maddede sayılan “Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler” ifadesinin kapsamı, yargılama faaliyetine ilişkin ve/veya yargılama faaliyeti kapsamındaki süreler ile sınırlıdır. Çek ve genel olarak kıymetli evrakın ibraz süreleri ise yargılama faaliyetine ilişkin bir süre olarak kabul edilemez, dolayısıyla süreler işlemeye devam edecektir ve karşılığı bulunmayan bir çek hakkında “karşılıksızdır” işlemi yapılabilecektir.
Çekte Mücbir Sebep
Çeke özel bir mücbir sebep hali TTK’da yer aldığından Kanun Geçici m. 1’de ibraza ilişkin ayrıca bir düzenleme yapılmasına gerek olmadığı da düşünülebilir. TTK m. 811/1 uyarınca “Kanunen belirli olan süreler içinde çekin ibrazı veya protesto edilmesi veya buna denk bir belirlemenin yapılması, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli olan süreler uzar”. Hükmün amacı, mücbir sebep süresince sürelerin uzatılması suretiyle hamilin ibraz gibi, kendisi için hukuken bir külfet niteliğinde olan eylem ve işlemleri gerçekleştirememesinden dolayı alacağına kavuşma imkânını kaybetmesinin ve hak kaybına uğramasının önüne geçmektir. Madde doktrinde kabul edildiği üzere keşideci için bir hüküm doğurmaz.
Maddede sayılan devletin mevzuatı veya mücbir sebep, “aşılması imkânsız engel”e örnek olarak verilmiş olup numerus clausus niteliği taşımaz.[4] Ancak, aşılması imkânsız sebebin objektif nitelikte olması gerekir. Bu husus hem maddede geçen mücbir sebep ifadesinin doktrinde yapılan genel tanımından hem de “Hamilin veya çeki ibraz etmekle, protesto çekmekle ya da aynı nitelikte bir belirlemeyi yaptırmakla görevlendirdiği kişinin, sadece kendileriyle ilgili olgular mücbir sebep sayılmaz” şeklindeki TTK m. 811/5 hükmünden anlaşılır.[5]
Covid-19 salgınının hamil açısından objektif nitelikte aşılması imkânsız bir engel olup olmadığını değerlendirmek gerekir. Bankalar, çalışma saatlerinde kısıtlamaya gitmiş veya bazı şubelerini kapatmak zorunda kalmış olsalar da, faaliyetlerine devam ettiğinden hamiller açısından aşılmaz bir engel teşkil edecek nitelikte, bankalardan kaynaklanan ibrazı engelleyici bir durum bulunmadığı söylenebilir.
Ancak İçişleri Bakanlığınca 21.03.2020 tarihinde çıkarılan 6235 sayılı Genelge uyarınca 65 yaş ve üstü, bağışıklık sistemi düşük ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp/damar hastalığı, böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olanlar ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan vatandaşlar ile 20 yaş altındaki hamiller açısından sokağa çıkma yasağı söz konusu olduğundan bu kapsamdaki hamiller açısından TTK m. 811/1’de belirtilen “devletin mevzuatından” kaynaklanan objektif nitelikte aşılamaz bir engelin varlığı söz konusu olabilir. Kanaatimizce bahsi geçen idari kısıtlamaya tabi olamayan hamiller açısından da Covid-19 salgını TTK m. 811 kapsamında mücbir sebep olarak nitelendirilebilir ve TTK m. 811/3 uyarınca çek hamillerinin mücbir sebebin ortadan kalkmasından sonra gecikmeksizin çeki ödeme amacıyla ibraz etmek ve gereğinde protesto veya buna eş değerde bir belirlemeyi yaptırmak zorunlulukları vardır.
Yine TTK’da düzenlenen çeke özel mücbir sebebe dayanabilmek için, çek hamilinin TTK m. 811/2 uyarınca mücbir sebebi gecikmeksizin kendi cirantasına ihbar etmeye ve bu ihbarı çeke veya alonja kaydedip, bunun altına, yerini ve tarihini yazarak imzalamak zorunluluğu vardır.
TTK m. 811/4 uyarınca ibraz süresinin bitiminden önce olmak şartıyla, hamilin mücbir sebebi TTK m. 811/2 uyarınca kendinden önce gelen borçluya ihbar ettiği günden itibaren on beş günden fazla devam ederse, çekin ibrazına ve protesto çekilmesine veya buna eş değerde bir belirlemeye gerek kalmaksızın başvurma hakkı kullanılabilir.
Sonuç
Yukarıda yapılan değerlendirme kapsamında, Kanun’un Geçici m. 1 hükmünün yargılama faaliyetine ilişkin sürelerin durmasına yönelik bir düzenleme getirdiği, kıymetli evrakın ibrazı sürelerini durdurmadığı ve çekler yönünden “karşılıksızdır” işlemi yapılmasını engellemediği, çek hamilleri açısından TTK m. 811 hükmünden yararlanılmasının mümkün olduğu düşünülmektedir.
[1] Sarıkaya, Sinan: 7226 Sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesinin Çeklerin İbrazı ve Karşılıksız Çek Suçuna Etkisi, blog.lexpera.com.tr (Erişim tarihi 25. 04.2020).
[2] Deynekli, Prof. Dr. Adnan: “7226 Sayılı Kanunla Yapılan Düzenlemenin Sürelere Etkisi Yönünden Değerlendirme,” 1 Nisan 2020, https://app.e-uyar.com/blog/index/478d6362-2806-49be-a6c2-89976b382794;
Paslı, Dr. Ali: “COVID-19 Salgınının Çek Hukukuna Etkisi: Güncel Koşullar Sürerken Çek İbrazı Mümkün Müdür?” 31 Mart 2020, http://www.ticaretkanunu.net/ali-pasli-covid-19-salgininin-cek-hukukuna-etkisi-guncel-kosullar-surerken-cek-ibrazi-mumkun-mudur/; Dural , Dr.Ali: “COVID-19 Salgını Nedeniyle Yürürlüğe Giren 7226 Sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesinin Çek Açısından Sonuçları” 9 Nisan 2020, https://blog.lexpera.com.tr/covid-19-salgini-nedeniyle-7226-sayili-kanunun-cek-acisindan-sonuclari/ (Erişim tarihi: 25.04.2020)
[3] Dural, a.g.e.
[4] Öztan, Fırat: Kıymetli Evrak Hukuku, 2. bası., Ankara 1997. Poroy, Reha / Tekinalp, Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 22. bası, Istanbul 2018.
[5] Dural, a.g.e.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...