Vesikalı Krediler için Yeknesak Teamül ve Uygulamalar
Uluslararası ticaretin finansmanında kullanılan akreditif muamelelerindeki teknikler ve metodlar Uluslararası Ticaret Odası (ICC) tarafından 1933 yılında Vesikalı Krediler için Yeknesak Teamül ve Uygulamalar (UCP) yayınlanarak standart hale getirilmiştir. ICC, UCP’yi düzenli olarak revize ederek geliştirmiştir, UCP’nin güncel versiyonu ise UCP600’dür. UCP’nin global bir etkisi olduğundan, bunun sonucu kuralların yeknesaklaştırılmasına dair en başarılı uluslararası girişim olarak görülmüştür. UCP600 olarak adlandırılan son revizyon 1 Temmuz 2007’de başlamış olup kuralların yürürlüğe girme tarihi olan 1933 yılından beri altıncı revizyondur.
Akreditifin uygulanacak kurallar açısından hüküm içermemesi halinde, UCP600 akreditife kendiliğinden uygulanmaz.
Aşağıda UCP500 ve UCP600 nezdinde önemli bazı değişikliklere dair bir karşılaştırma sunulmuştur.
Önemli değişiklikler
UCP500’ün altı maddesi yürürlükten kaldırılmıştır:
Madde – 5 – Akreditif Açmaya/Değiştirmeye dair Talimatlar; Madde – 6 – Dönülebilir ve Dönülemez Akreditifler; Madde 8 – Akreditifin İptali; Madde – 12 – Eksik veya Belirsiz Talimatlar; Madde – 30 - Navlun Komisyoncuları Tarafından Düzenlenen Taşıma Belgeleri; Madde – 38 – Diğer Belgeler.
Birçok madde birleştirilmiştir:
UCP500’ün 2, 6, 9, 10, 20, 21, 22, 30, 31, 33, 35, 36, 46 ve 47 maddelerinin içeriği birleştirilmiş veya revizyon metni içinde başka şekillerde düzenlenmiştir.
Yeni tanım “ibrazın karşılanması”
UCP600, UCP500’ün aksine tanımlar maddesi içermektedir. Bununla birlikte, İhbar Bankası, Amir, Lehdar, Amir Banka gibi terimlerin tanımları UCP500’deki gibidir. UCP600’de “İbrazın karşılanması” ve “İştira” gibi yeni tanımlar da bulunmaktadır. “İbrazın karşılanması” tanımı yalnızca “ibrazın karşılanması” kelimesini getirir ve hangi ödemelerin “ibrazın karşılanması” olarak kabul edilebileceğini gösterir. Belirtilen hükmü düzenleyen 2. madde üç tür ödeme şekli sayar; (i) akreditif belgelerin ibrazı üzerine ödeme yöntemiyle kullanımda ise ibrazda ödeme, (ii) akreditif vadeli ödeme yöntemiyle kullanımda ise vadeli ödeme yükümlülüğüne girmek ve ödeme vadesinde ödeme, (iii) akreditif poliçe kabulü yöntemiyle kullanımda ise lehtar tarafından çekilen poliçeyi kabul etmek ve poliçenin ödeme vadesinde ödeme. İştira akreditifi altında gerçekleştirilen ödeme, amir banka ve varsa teyit bankası için ibrazın karşılanması değildir. Ancak, “iştira” teriminin tanımına göre, iştira, iştira akreditifi ile çerçevelenmiş olmalıdır. Görevli banka tarafından yapılan her alım iştira olarak kabul edilebilir ve amir banka tarafından gerçekleştirilen ibrazda veya vadesinde ödeme iştira olarak değerlendirilemez.
İştira, iştira akreditifi dışındaki akreditifler aracılığıyla da oluşturulabilir
UCP500, amir banka tarafından iştira için görevlendirilen bankanın iştira edebileceğini öngörmüş ve “iştira” terimini “dikkate alma” olarak tanımlamıştır. Bunun anlamı, iştiranın sadece iştira akreditifi altında gerçekleşebileceğidir. Bununla birlikte, UCP600 tarafından yapılan yeni “iştira” tanımı şu şekildedir; “uygun bir ibraz altında poliçelerin (görevli bankadan başka bir banka üzerine çekilen poliçelerin) ve/veya belgelerin, görevli bankanın ramburse edilmesi gereken banka iş gününde veya daha önce görevli banka tarafından lehtara avans ödeme yapılarak veya avans ödeme yapılacağı kabul edilerek satın alınması”. Görüldüğü üzere, akreditifin iştira akreditifi olmasına dair bir koşul bulunmamaktadır. Güncel tanım nezdinde, görevli bir bankanın ön ödemesi iştira olarak kabul edilebilir ve görevli banka tanımına göre, akreditifin kullanıma müsait olduğu banka görevli bankadır. Dolayısıyla, akreditifin amir banka nezdinde poliçe kabulü yoluyla kullanımda olmasını öngörmesi halinde, amir bir banka görevli banka olabilir. Amir banka ön ödeme yapar ise, iştira eder. UCP600’ün 12. maddesinin (b) hükmüne göre, “bir poliçe kabul etmesi veya vadeli ödeme yükümlülüğüne girmesi için bir bankayı görevlendirmekle, amir banka o görevli bankanın kabul ettiği bir poliçeyi veya girdiği vadeli ödeme yükümlülüğünü satın alması veya ön ödeme yapması için o görevli bankayı yetkili kılar”. Bunun anlamı, poliçenin kabulüne veya vadeli ödemeye bağlı akreditifin iştira akreditifi olabileceğidir. UCP600 nezdinde iştira “satın alma” anlamını taşır.
Amir bankanın görevli bankaya ayrı bir geri ödeme yükümlülüğü
UCP600, amir bankanın, lehtara karşı yükümlülüğünden farklı olarak görevli banka için ayrı bir yükümlülük öngörmektedir. Dolayısıyla, akreditifin görevli banka öngördüğü durumlarda iki yükümlülüğü içerdiği anlaşılabilir: biri lehtara, diğeri görevli bankaya. Her iki yükümlülük birbirinden bağımsızdır.
İhbar bankası alınan akreditifin koşul ve şartlarına görüş verme yükümlülüğü altındadır
Bu durum standart akreditif uygulamasının bir sonucu olup, ISP98’in 2.05 (a) (ii) ve gözden geçirilmiş UCC’nin 5-107 (c) kuralları ile uyum halindedir.
Görevli banka ön ödeme yapmaya ve yükümlülüğünü satın almaya yetkilidir
UCP 600’e eklenen “bir poliçe kabul etmesi veya vadeli ödeme yükümlülüğüne girmesi için bir bankayı görevlendirmekle, amir banka o görevli bankanın kabul ettiği bir poliçeyi veya girdiği vadeli ödeme yükümlülüğünü satın alması veya ön ödeme yapması için o görevli bankayı yetkili kılar.” ifadesi, vadeden önce yapılan indirimle ilgili olarak meydana gelen olayların yarattığı karışıklığı gidermek amacıyla getirildi. Bu yenilik ile, tartışmalı olan, görevli bankanın kabul veya vadeli ödeme yöntemiyle akreditifte ön ödeme yapması UCP600’de düzenlenmiştir.
Lehtarın ve amirin farklı adreslerine, bunlar konişmentoda alıcı bilgisinin bir parçası olmadıkça izin verilmektedir
Lehtarın ve amirin farklı adreslerde bulunması, amir ve lehtarın tanımlanması ve altında yatan işlemin birbirini etkilememesine rağmen, bankalar tarafından daima bir red sebebi olarak kullanılmıştır. Akreditifin bankalar tarafından bir ödeme aracı olarak kabul edilmesini öngören ICC, bu tarz asgari tutarsızlıklara red sebebi olarak itibar etmemektedir. Ancak UCP600’da iki istisnadan bahsedilmektedir; ilki akreditifin olduğu ülkeden farklı bir ülkenin belirtilmesi, diğeri ise konişmentoda alan veya ihbar edilen taraf alanına ilişkin farklı adreslerin belirtilmesidir. Dikkat çekilmesi gereken bir diğer husus, akreditifin, akreditifte öngörülen lehtar veya amir adreslerinin bir belgede bulunmasını, bu belgede gösterilen adresin akreditifte gösterilen ile aynı olmasını özellikle gerektirip gerektirmediğidir.
Makul süre şartı, beş iş günü olan belirli süre ile kaldırılmıştır
UCP600 uyarınca, reddin zamanı konusunda akreditifte sarih ve zımni bir anlaşma bulunmadığı zamanlarda, “makulluk testi” kaçınılmaz olmakta ve esnek bir yorum ve tekil olaylarda uygulama gerektirmekte ve bu durum da bankaların uygulamasında karışıklık ve belirsizlik yaratmaktadır. UCP600, “makulluk testi”nden kaçınmak üzere bankaların incelemesi ve belgelerin reddi için “makul süre” kelimeleri yerine 5 iş günü olan belirli bir süre kullanmıştır.
Red Bildirimi
İki nokta önemlidir ve bu iki noktaya dikkat edilmelidir:
(i) UCP500 sadece zımnen gerektirmesine rağmen UCP600 red bildiriminin “bankanın iştirayı veya ibrazı reddettiğini” belirtmek zorunda olduğunu öngörmektedir.
(ii) UCP600, red bildiriminin “amir bankanın akreditif amirinden rezerv kaldırma talimatı alıp bunu kabul etmeyi uygun görünceye kadar veya rezerv kaldırma talimatını kabul etmeyi uygun görmeden önce ibraz edenden yeni talimat alıncaya kadar belgeleri elde tutmakta olduğunu” belirtmesine cevaz verirken UCP500’de buna izin verilmemekteydi. Zira, bu tarz şarta bağlı bir bildirim, sadece amir banka tarafından dayatılan fakat lehtar tarafından kabul edilmemiş olarak UCP’nin d(ii) maddesinin sadece tek taraflı değişimi olması sebebiyle, hukuken lehtar için bağlayıcı olmayacaktır. UCP600 bu tarz şarta bağlı bildirimi lehtara sunarak bildirimi tek taraflı olmaktan çıkarmaktadır.
Buna rağmen lehdar, belgeler karşılığında kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığı sürece belgelerin kendisine ait olduğunu göz önünde tutmalı, yukarıda tartışılan tasarruf hükmünün akreditif kapsamına dâhil edilmesi veya UCP’de yer alması durumunda, bunun lehdarı malları 3. kişilere satma hakkından mahrum bırakabileceğini; lehdarın kendisine red bildiriminde bulunulmasının ardından yeni bir alıcıyı tercih etmesinin, özellikle bazı mallarda (örneğin, çabuk bozulan mallar) sürastarya ücretinin yüksek olması nedeniyle, sık görülen bir durum olduğuna dikkat etmelidir. Böylece, yukarıda UCP kapsamında tartışılan yeni şartların kabul edilmesi ile, lehdar veya ibraz eden, amir bankanın çelişkili noktalardan feragat etmesi ve söz konusu belgeleri kabul etmesi halinde, redde konu belgelerden tasarruf hakkından otomatik olarak feragat etmiş olacaktır. Bu bağlamda, hükmün UCP’ye veya akreditife dâhil edilmesi, ibraz eden veya lehdar bakımından haksız ve aleyhe bir durum yaratacaktır. Bu nedenle, ibraz eden veya lehdar, bu tür bir hükmün dâhil edilmesinin etkisini ve sonuçlarını tamamen özümsemelidir.
Multimodal Taşıma
ICC, uluslararası ticaretteki multimodal taşımaya gittikçe artan ilgiyi göz önünde tutmuş, multimodal taşıma şartlarını UCP600’de ilk sıraya taşıyarak, taşıma şartlarının konumunu ve sırasını değiştirmiştir.
Teslim alma yerinin yükleme limanından farklı olması durumunda yükleme kaydı
UCP600 uyarınca, sunulan konişmentolarda “yükleme limanı” kısmının akreditifte kararlaştırılan yükleme limanını açıkça işaret etmesi durumunda, teslim alma yeri söz konusu limandan başka bir yeri işaret etse dahi, yükleme kaydının akreditifte kararlaştırılan yükleme limanını ve malların yüklendiği geminin adını içermesi zorunlu değildir.
Kaptanın adının belirtilmesinin zorunlu olmaması
Konişmentonun kaptanın vekili tarafından imzalanması durumunda, mevcut taşımacılık uygulaması uyarınca, kaptanın adının belirtilmesi zorunlu değildir.
Havayolu Taşıma Belgesinin (AWB) düzenlenme ve uçuş tarihi
UCP600, AWB’de düzenlenme tarihinin belirtilmesi gerektiğini hüküm altına alır. Uçuş/sefer tarihine dair özel bir kayıt bulunmaktaysa; akreditifte, AWB’de gözüken uçuş/sefer tarihi şart koşulması dikkate alınmaksızın, kayıttaki tarih yükleme tarihi olarak kabul edilecektir. UCP600, taşıma belgeleri ve özellikle konişmento açısından bu tarz bir zorunluluk öngörmemektedir. Bu sonuncusu, UCP500 Madde 27(a) (iii) hükmünü ve ICC’nin önceki görüşlerini nakzetmektedir.
Sigorta belgeleri sigorta şirketi, sigortacı adına veya lehine acentenin yanı sıra vekil tarafından da imzalanabilir
Söz konusu durum ICC Resmi Görüş Belgelerinin sigorta uygulamasını dikkate almasının sonucudur.
Bir sigorta belgesi herhangi bir risk muafiyeti klozuna atıf yapan bir kayıt içerebilir
Öngörülen özel muafiyet klozlarının listelenmesi, ICC Resmi Görüş Belgelerinin bir sonucudur. Ancak, belirtilen listelemenin sınırlı bir sayım olmaması, bankaların hangi muafiyetlerin kabul edilebilir, hangilerinin ise kabul edilemez olduğunu değerlendirmelerinde belirsizlik sorunu yaratmaktadır. Dolayısıyla, bazı bankalar, yukarıda belirtilen hükümde sayılmayan bir muafiyet klozu içeren sigorta belgelerini reddedebilir. Bu tür bir uygulama ise, sigorta uygulamasına karşıt olur; çünkü sigorta uygulamasında, sigortacı açısından muafiyet klozları konulması genel bir uygulamadır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...