Yeni TTK Uyarınca Şirketin Kendi Paylarını İktisabı
1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“Yeni TTK”) 379 ve devamı maddeleri ile reform niteliğinde bir yenilik getirmektedir. Yeni TTK’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte artık şirketler kendi paylarını iktisap edebilir ve payları üzerinde kendi lehlerine tesis edilecek rehni kabul edebilir. Bu makalemizde kısaca hâlihazırdaki iktisap yasağı ve sermaye piyasası mevzuatında yasağın kapsamının daraltılmasına yönelik gelişmeler irdelenecek, sonrasında da Yeni TTK ile getirilen şirketin kendi paylarını iktisap etmesi imkânının tabi olduğu koşullar ve kanuna aykırı iktisapların sonuçları incelenecektir.
TTK ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun İlke Kararı
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 329. maddesi uyarınca anonim şirketlerin kendi paylarını ivaz karşılığı iktisap etmesi veya rehin olarak kabul etmesi yasaktır. Yasağa aykırı olarak yapılan işlemler kesin hükümsüzdür. Bu yasak ile şirketin sermayesinin, şirket alacaklılarının ve ortaklarının korunması amaçlanmış, keza, hakim pay sahibinin borsadaki zararını şirkete yüklemesi, sermayenin iadesi gibi sakıncalar engellenmek istemiştir. Bununla beraber, şirketin kendisini korumak için (örneğin manipülasyonları önlemek) hisselerini iktisap etme imkânı da bu yasak ile ortadan kalkmaktadır[i].
329. maddede bu yasağın istisnaları sınırlayıcı olarak sayılmıştır. Bu istisnalar, şirketin ancak sermaye azaltma kararına dayanarak, iştirak taahhüdü haricinde şirket alacaklarının ödenmesi amacıyla, malvarlığı veya işletmenin küllen devralınması yoluyla, yasak konusu işlemlerin şirketin iştigal konusu olması halinde, yönetim kurulu üyeleri, müdürler ve memurların yükümlülüklerine karşı paylarını rehin olarak yatırması ya da iktisabın ivazsız olması hallerinde kendi paylarını devralabilmesidir. Bu istisnalardan biri kapsamında iktisap edilen paylar genel kurulda temsil edilmez.
Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”) 2011/31 sayılı SPK haftalık bülteninde 10 Ağustos 2011 tarihli ve 26/767 sayılı bir karar yayınlayarak payları İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda (“İMKB”) işlem gören şirketlerin kendi paylarını iktisabına ilişkin ilkeleri düzenlemiştir. SPK’nın bu ilke kararında payları İMKB’de işlem gören bir şirket, ödenmiş/çıkarılmış sermayesinin %10’unu aşmamak ve payları azami üç yıl elinde tutmak kaydıyla İMKB’de işlem gören paylarının iktisabı için yönetim kurulunu yetkilendirebilir[ii]. Pay bedelleri düşüldükten sonra kalan şirket aktifi, şirketin sermayesi ile dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamından az olamaz. Kararda iktisabın ne zaman yapılacağı, hangi hallerde özel durum açıklamalarının yapılacağı ve bu açıklamaların içeriği detaylı olarak düzenlenmiştir.
Her ne kadar SPK’nın bu kararı ile Yeni TTK’nın yürürlüğe girmesinden önce payları İMKB’de işlem gören şirketlerin kendi paylarının iktisabına imkân tanınmış olsa da bu kararın geçerliliği tartışmalıdır. Zira SPK, TTK ile yasaklanan, Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılmasına açıkça cevaz verilmemiş olan bir işleme düzenleyici bir işlem olan ilke kararı ile izin vermektedir. Hâlbuki düzenleyici işlemin kanuna uygun olması gerekir; aykırılık halinde ise üstün norm durumunda bulunan kanun uygulanır. Özellikle de TTK’da düzenlenen kendi paylarını iktisap yasağını ihlal eden işlemin kesin hükümsüz olduğu düşünüldüğünde SPK’nın bu ilke kararı ciddi sorunlar doğurmaya müsaittir. TTK madde 329’daki istisnalar haricinde SPK’nın ilke kararının TTK’ya aykırılığı ve buna dayanarak yapılan işlemlerin de geçersiz olması tehlikesi mevcuttur[iii].
Yeni TTK Rejimi
Yeni TTK, 379 ve devamı maddelerde şirketin kendi paylarını iktisap etme imkânını düzenlemektedir. Yeni TTK’nın gerekçesinde bu maddelerin kaynağının Avrupa Birliği’nin şirketlere ilişkin 77/91 sayılı genelgesi olduğu belirtilmiştir. Aşağıda Yeni TTK uyarınca şirketin kendi paylarını iktisap edebileceği veya rehin olarak kabul edebileceği haller irdelenmektedir.
379. madde uyarınca şirket, esas sermayesi veya çıkarılmış sermayesinin %10’unu aşmadığı müddetçe kendi hisselerini ivazlı olarak iktisap veya rehin olarak kabul edebilir. Üçüncü kişinin şirket hesabına yaptığı iktisap ile yavru şirket tarafından yapılan iktisaplar da bu yüzdenin hesaplanmasında dikkate alınır.
Şirket, pay adedi, toplam itibari değeri ile ödenebilecek pay bedelinin alt ve üst sınırlarını belirleyerek yönetim kurulunu bu işlemi yapmak üzere azami beş yıl süre ile yetkilendirebilir[iv]. Böylelikle, genel kurula iktisaba ilişkin kontrol imkânı tanınmıştır[v]. İktisap edilen pay bedelleri düşüldüğünde, şirketin aktifi en az esas sermaye veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar olmalıdır. Bu madde uyarınca iktisap edilen payların bedelinin tamamen ödenmiş olması aranır. Sermayenin korunmasına ilişkin kaygıların giderilmesi için 388. maddede açıkça şirketin kendi paylarını taahhüt edemeyeceği düzenlenmiştir.
381. maddede, 379. maddede aranan şartlardan biri olan genel kurulun yetki kararı olmaksızın pay iktisabı düzenlenmiştir. Bu maddeye göre yönetim kurulu, herhangi bir yetkilendirme kararı olmaksızın, ciddi ve yakın bir kayıptan kaçınmak için pay iktisabında bulunabilir. Ancak bu durumda yönetim kurulu, toplanacak ilk genel kurulda bu alımın amacı, toplam iktisap edilen pay adedi, itibari değerinin toplamı ve sermayeye oranı ile ödenen bedel ve ödeme şartları hakkında bilgi verir.
382. maddede ise, TTK madde 329’a paralel biçimde, yukarıda düzenlenen şart ve sınırlamalara tabi olmaksızın şirketin belli hallerde paylarını iktisap edebileceği düzenlenmiştir. Bu haller sermayenin azaltılması için, külli halefiyet gereği, şirket alacağının cebri icradan tahsili amacına yönelik olarak yapılan veya menkul kıymetler şirketlerinin yaptığı iktisaplardır.
Son olarak, madde 383, şirketin kendi paylarını veya yavru şirketin ana şirket paylarını yukarıda belirtilen sermayenin yüzde onunu aşmama sınırına tabi olmaksızın karşılık ödemeden (ivazsız) iktisap edebileceğini düzenlemektedir.
Şirketin kendi paylarını iktisap etmesi halinde pay sahipliği haklarının akıbeti konusunda Yeni TTK madde 389’da TTK’ya benzer bir düzenleme bulunmaktadır. Bu paylar genel kurul nisap hesabında dikkate alınmaz. 383. madde uyarınca ivazsız pay alma hakkı haricinde devralınan paylar şirkete pay sahipliği hakkı vermez.
Yeni TTK, şirketin kendi paylarını iktisap etmesi imkânını tanımakla beraber, ilgili maddelerinin dolanılmasını engellemek amacıyla 380. maddede finansal yardım yasağını düzenlemektedir. Ayrıca incelenmesi gereken bu madde uyarınca şirket, üçüncü bir kişiye, kendi paylarının iktisap edilmesi amacıyla konusu avans, ödünç veya teminat vermek olan işlemleri gerçekleştiremez; bu işlemler batıldır.
İktisap Edilen Payların Elden Çıkarılması
TTK’nın 329. maddesi uyarınca iktisap edilen payların sermaye azaltılması için iktisap edilmesi halinde derhal imha edilmesi, diğer hallerde de mümkün olan ilk fırsatta elden çıkarılması gerekir. Bu maddeye aykırı iktisaplarda elden çıkarma süresi öngörülmemiştir, zira söz konusu iktisabın geçersiz olacağı öngörülmüştür. SPK’nın ilke kararı, bu kararda belirtilen koşullara uygun olarak iktisap edilen payların üç yıl içerisinde, kararda belirtilen sermayenin yüzde onu eşiğini aşan payların ise altı ay içerisinde elden çıkarılması gerektiğini düzenlemektedir.
Yeni TTK ise, kanuna uygun olarak işlem yapılması halinde iktisap edilen payların tamamına ilişkin elden çıkarma yükümlülüğü getirmemektedir. Madde 384’te düzenlenen elden çıkarma yükümlülüğü şirketin iktisap ettiği paylarının sermayesinin yüzde onunu aşan paylar için uygulanır. Bu maddeye göre, 382. maddede (payların imha edildiği sermayenin azaltılması hali hariç olmak üzere) belirtilen istisnai hallerde devralınan ve madde 383 uyarınca ivazsız olarak iktisap edilen payların şirket için kayba yol açmayacak şekilde mümkün olan ilk fırsatta ve azami üç yıl içinde elden çıkarılması gerekmektedir.
385. maddede de ayrıca 379 ve 381. maddelere aykırı iktisap edilen payların akıbeti düzenlenmiştir. Kanuna aykırı iktisap edilen bu payların iktisap tarihinden itibaren en geç altı ay içinde elden çıkarılması veya üzerlerinde tesis edilen rehnin kaldırılması gerekir. Yeni TTK’da açıkça düzenlenmemiş olmakla beraber, bu madde hükmünden, kanuna aykırı işlemlerin geçerli olacağı sonucuna varılabilir. Zira TTK madde 329’un aksine Yeni TTK’da yukarıda incelenen maddelere aykırı iktisap işlemlerinin geçersiz olacağı düzenlenmemiştir[vi]. Aksine bu şekilde iktisap edilen payların elden çıkarılması öngörülmüş, dolayısıyla da şirketin kendi paylarını bu düzenlemelere aykırı olarak dahi iktisap edebileceği kabul edilmiştir.
Sonuç
TTK, şirketin kendi paylarının iktisabını belli istisnalar haricinde yasaklamış ve geçersiz saymıştır. Halka açık şirketlerin İMKB’de işlem gören hisselerini SPK’nın yayınladığı 10 Ağustos 2011 tarihli ilke kararına göre geçerli olarak iktisap edip edemeyeceği, TTK’da düzenlenmiş yasağa aykırı olması nedeniyle tartışmalıdır.
Yeni TTK ise önemli bir yenilik getirerek genel kuruldan yönetim kuruluna verilecek bir izin ile şirket sermayesinin %10’unu aşmamak kaydıyla şirketlerin kendi paylarını iktisap edebileceğini düzenlemiştir. Ayrıca, şirketin karşılaştığı ciddi ve yakın kayıp tehlikesinin bulunması halinde yönetim kurulu izin almadan bile bu iktisaplar gerçekleştirebilecektir. Sermaye azaltımı ya da külli halefiyet gibi belli istisnaların bulunması ya da payların bedelsiz olarak iktisap edilmesi halinde de şirketlerin kendi paylarını devralabilme veya rehin olarak kabul edebilme imkânları muhafaza edilmiştir.
Bununla beraber, iktisap imkânını düzenleyen maddelerin dolanılmasını engellemek amacıyla kanunda finansal yardım yasağı düzenlenmiştir. Bu yasak uyarınca şirketin, üçüncü kişilerin kendi hisselerini alması için yapacağı finansman işlemleri geçersiz olacaktır. Bu düzenleme, hukuk postamızda ayrı bir makale kapsamında irdelenecektir.
[i] Şirketin kendi paylarını iktisap etmesinin fayda ve sakıncaları için bkz. Prof. Dr. Ünal Tekinalp, Yeni Anonim ve Limited Ortaklıklar Hukuku ile Tek Kişi Ortaklığının Esasları, 2. Bası, İstanbul, 2011, par. 9-18 ila 9-21; Dr. Alihan Aydın, Anonim Ortaklığın Kendi Paylarını Edinmesi, İstanbul, 2008, sf. 66 vd.
[ii] SPK’nın bu ilke kararında yeni TTK tasarısının esas alındığı görülmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Çağlar, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Anonim Şirketin Kendi Paylarını İktisap Etmesi, Kazancı Hakemli Hukuk Dergisi, www.doktrinbank.com.
[iii] SPK’nın ilke kararının TTK 329’daki düzenlemenin dışına çıktığı ölçüde kanuna aykırı olduğu, buna dayanarak yapılacak pay iktisabı işlemlerinin geçersiz olacağı ve üçüncü kişi iktisabında iyi niyetin korunmayacağı görüşünde bkz Prof. Dr. Veliye Yanlı, Doç. Dr. Gül Okutan, Şirketin Kendi Paylarının İktisabına İlişkin 10.08.2011 tarih ve 26-767 sayılı SPK İlke Kararının 6762 Sayılı TTK Çerçevesinde Değerlendirilmesi, 10 Şubat 2012, Arslanlı Bilim Arşivi, www.arslanlibilimarsivi.com.
[iv] Maddenin gerekçesinde genel kurulun bu yetkinin kullanılmasını belirli bir amaca bağlayabileceği de belirtilmiştir.
[v] Prof. Dr. Ünal Tekinalp, a.g.e., par. 9-29.
[vi] 379 ve devamı emredici hükümlere aykırılığın yaptırımı hakkındaki tartışmalar için bkz. Dr. Alihan Aydın, a.g.e., sf. 313 vd.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...