Acentelik Ve Tek Satıcılıkta İkale Sözleşmeleri
Giriş
Taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiyi sona erdirmenin yollarından biri de ikale sözleşmeleridir. Taraflardan birinin tek taraflı fesih beyanı ile sözleşme ilişkisini sona erdirmesinden farklı olarak, ikale sözleşmeleri tarafların müşterek iradeleriyle sözleşmesel ilişkiyi sona erdirir, tarafların sözleşmesel hak ve borçlarının yerine getirildiğinin tespit edilmesini sağlar ve aynı zamanda taraflar arasındaki sözleşme sonrası ilişkiyi düzenler.
Taraflar ikale koşullarını, ikalenin yürürlük tarihini ve ikale sözleşmesinin unsurlarını belirlemekte uygulanacak hukukun izin verdiği ölçüde serbesttirler. İkale sözleşmesinin içeriği, sona erdirilecek asıl sözleşmenin özellikleri ve tarafların niyeti dikkate alınarak belirlenmelidir. Tarafların tercihine göre ikalenin yürürlüğü sözleşmenin imza tarihi veya imzadan sonra belirli bir tarih ya da bir olayın tarihi olarak belirlenebileceği gibi, ikalenin geçmişe etkili olarak yürürlüğe gireceği de kararlaştırılabilir.
Her iki taraf da asıl sözleşme tahtındaki yükümlülüklerini yerine getirdiyse ve diğer tarafın ifalarını yeterli buluyorsa, ikale sözleşmesinde tarafların sona erdirilecek sözleşme tahtındaki görev ve yükümlülüklerinden ibrasına ilişkin bir hüküm öngörülebilir. İbra hükmü uygulanacak hukukun kurallarına aykırı olamaz. Uygulanacak hukuk ve uyuşmazlık çözüm merciinin, sona erdirilecek asıl sözleşmede düzenlenenden farklı şekilde belirlenmesi mümkündür.
Bu Hukuk Postası makalesi acentelik ve tek satıcılık sözleşmelerini sona erdiren ikale sözleşmelerinin özelliklerini ve temel içeriğini inceler. Her iki sözleşme tipine uygulanabilir olan temel prensipleri açıklar ve gereken yerlerde farklılıklarına da değinir.
Stokların Kullanılması ve Geri Alınması
İşin olağan akışı kapsamında acenteler stok bulundurmaz. Tek satıcılık sözleşmelerinin ikalesinde ise, stokların tek satıcı tarafından kullanılmaya devam edilip edilmeyeceği veya sağlayıcı tarafından geri alınıp alınmayacağı tarafların anlaşmasına bağlıdır. Tek satıcı tarafından geri alınması halinde, geri almaya konu malların durumunun (örneğin yeni olup olmadıkları, orijinal paketinde saklanıp saklanmadıkları, vb.) ikale sözleşmesinde açıkça belirlenmesi önem taşır. Geri alım fiyatının belirlenmesine dair esaslar tek satıcılık sözleşmesinde düzenlenmemiş ise, tarafların geri alma fiyatı üzerinde de anlaşmaya varması gerekir. Fiyat belirlenirken malların durumu göz önünde bulundurulur.
Verilerin Yok Edilmesi ve Gizlilik
Acentelik ve tek satıcılık ilişkisi kapsamında genellikle sağlayıcının gizli bilgi ve belgeleri, acente veya tek satıcı ile paylaşılır. Bu nedenle, ikale sözleşmesi söz konusu bilgi ve belgelerin akıbetine ilişkin hükümler içermeli ve bu doğrultuda acente veya tek satıcının uhdesinde bulunan veriler yok edilmeli veya sağlayıcıya iade edilmelidir. Tarafların ikale sonrası gizlilik süresi belirleyebilmesi yürürlükteki rekabet hukuku kısıtlamalarına tabidir. Rekabet Kurumu tarafından yayımlanan Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz[1]’da kamuya mal olmamış know-how’ın kullanılması ve açıklanmasının süresiz olarak yasaklanabileceği belirtilir. Avrupa Birliği Komisyonu’nun 330/2010 sayılı Tüzüğü[2] (“Tüzük”) de Türk hukukundakine paralel bir düzenleme içerir ve kamuya açık olmayan know-how’ın kullanımı ve açıklanmasına ilişkin olarak tek satıcıya süre bakımından sınırsız bir kısıtlama getirilmesine izin verir.
Rekabet Etmeme Yükümlülüğü
İkale sözleşmelerinde sona erme sonrası rekabet etmeme yükümlülüğüne yer verilebilir. İlgili hükümlerde rekabet yasağına tabi bölgenin kapsamı, ürün veya hizmetlerin neler olduğu ve yasağın süresi mutlaka belirtilmelidir. Rekabet yasağı tek satıcılar için bir yıl, acenteler için ise iki yıldan fazla süreyle getirilemez.
Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”)[3] acentelik ilişkilerini düzenleyen 123. maddesi acenteye uygun bir tazminat ödenmesi şartıyla sözleşmenin sona ermesinden sonra rekabet yasağı getirilmesine izin verir. Madde uyarınca, rekabet yasağı anlaşması yazılı şekilde yapılmalı ve anlaşma hükümlerini içeren ve müvekkil tarafından imzalanmış bir belge acenteye verilmelidir. Anlaşma fesih tarihinden itibaren en fazla iki yıllık süre için yapılabilir ve yalnızca acenteye bırakılmış olan bölgeye veya müşteri çevresine ve acentenin kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerle ilgili konulara ilişkin olabilir. Avrupa Birliği Konseyi’nin 86/653/EEC sayılı Yönergesi[4] (“Yönerge”) de acenteye tazminat ödenmesi şartı dışında benzer hükümler içermekle birlikte, ulusal mevzuatların konu hakkında başkaca sınırlamalar getirmelerine olanak tanır. Rekabet etmeme yükümlülüğü öngörülmesi acentelik ilişkileri için genellikle kabul edilen bir uygulamadır.
Tek satıcılık sözleşmelerinin sona erdirilmesi sonrası rekabet etmeme yükümlülüğü öngörülmesi ise kural olarak ne Tüzük ne de Rekabet Kurumu’nun 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliği[5] uyarınca mümkündür. Ancak her iki mevzuatta da tek satıcıya şu şartlarla en fazla bir yıl süreyle rekabet yasağı getirilebileceği belirtilir: (i) yasaklamanın, anlaşma konusu mal ya da hizmetlerle rekabet halindeki mal ve hizmetlere ilişkin olması, (ii) anlaşma süresince tek satıcının faaliyette bulunduğu tesis ya da arazi ile sınırlı olması ve (iii) sağlayıcı tarafından tek satıcıya devredilen know-how’ı korumak için zorunlu olması.
Müşterilerin Devri
Müşterilerin devri konusunda acentelik ve tek satıcılık ilişkileri farklı hukuki düzenlemelere tabidir. Acentelik ilişkisinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, acentenin ilgili bölgedeki müşterilerini müvekkile devretmesi ve geçiş sürecinin sorunsuz ve etkin bir şekilde yürütülmesi için müvekkile destek vermesi gerekir.
Tek satıcılar ise kendi nam ve hesaplarına hareket ettiklerinden, müşterilerini sağlayıcıya devretmeleri beklenmez. Ancak bu durum, ikale sözleşmesinde müşterilerin devrine ilişkin bir düzenleme yapılmasına engel değildir. Böyle bir düzenleme rekabet etmeme yükümlülüğünün bir uzantısı olarak öngörülebilir.
Her iki sözleşme türünde de, acente ve tek satıcıların ilgili bölge içindeki tüm satışlarını, satış tekliflerini, ürünlerin reklam ve promosyonlarını durdurmaları ve sağlayıcıyı temsil etmeyi bırakmaları gerekir.
Sona Erme Sonrası Komisyon
Yönerge uyarınca acentelerin sona erme tarihinden sonra kurulan işlemler için de komisyon isteme hakkı vardır. Ancak bunun için (i) işlemin büyük ölçüde acentenin acentelik ilişkisi sırasındaki çabaları ile ve sona erme tarihinden sonra makul bir süre içerisinde kurulmuş olması; veya (ii) sözleşme sırasında olsaydı acentenin ücret isteyebileceği bir işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin icabının acentelik sözleşmesinin sona ermesinden önce müvekkile veya acenteye ulaşmış olması gerekir. TTK m. 113/3 de sona erme sonrası ücrete hak kazanım için aynı koşullara yer verir.
İhbar Süreleri
Bir sözleşmede belirli bir süre yer almıyorsa ya da almasına rağmen her iki taraf da bu sürenin bitiminden sonra sözleşmeyi uygulamaya devam ediyorsa, o sözleşme belirsiz süreli sayılır. Yönerge belirsiz süreli sözleşmelerin sona erdirilmesindeki asgari ihbar sürelerini ihbarın verilme zamanına göre düzenler. Buna göre; sözleşmenin ilk yılı süresince ihbar süresi bir ay, ikinci yılda iki ay ve üçüncü ve devamındaki yıllarda üç aydır. Taraflar daha kısa ihbar süreleri kararlaştıramazlar.
Üye ülkelerin ulusal düzenlemelerinde dördüncü yıl için dört ay, beşinci yıl için beş ay, altıncı ve devamındaki yıllar için altı ay olmak üzere daha uzun ihbar süreleri öngörülebilir. Ayrıca üye ülkeler tarafların bunlardan daha kısa ihbar süreleri kararlaştıramayacağını düzenleyebilirler. Türk hukukunda ise ihbar süresi üç ay olarak belirlenir.
Taraflar yukarıda belirtilenlerden daha uzun ihbar süreleri kararlaştırmakta serbest olduğundan, buna ilişkin bir hüküm ikale sözleşmelerinin önemli unsurlarından biridir. Sözleşmede daha uzun ihbar sürelerine yer verilmesi halinde, müvekkil tarafından uyulması gereken sürenin acente tarafından uyulması gereken süreden daha kısa olamayacağı ve buna dair feragatin geçersiz olacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Denkleştirme İstemi veya Zararın Tazmini
Yönerge, üye ülkelere acenteye denkleştirme istemi veya zararın tazminini talep etme hakkı tanınması arasında seçim hakkı sağlar. Buna göre, üye ülkeler mevzuatlarında denkleştirme istemi veya zararın tazmini hükümlerine yer vermelidirler. Acentelik sözleşmesinin sona erdirilmesinden önce taraflar acentenin zararına olacak şekilde denkleştirme veya tazminat hükümlerinden vazgeçemezler. Acentenin sözleşmenin sona erdirilmesinden itibaren bir yıl içinde denkleştirme veya tazminat istemi hakkını ileri sürmesi gerekir; aksi halde acente bu haklarını kaybeder.
Acenteye (i) sözleşme acentenin kusuru sebebiyle müvekkil tarafından feshedilmişse; (ii) müvekkilin feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan veya acentenin yaşı, maluliyeti ya da hastalığı gibi sonucunda faaliyetlerini devam ettirmesi acenteden makul şekilde beklenemeyecek sebepler dışındaki sebeplerle sözleşme acente tarafından feshedilmişse; veya (iii) acente sözleşme tahtındaki hak ve yükümlülüklerini başka bir kişiye devretmişse, denkleştirme istemi veya zararın tazmini hükümleri uyarınca bir ödeme yapılmaz.
Zararın Tazmini
Sona erme sonucunda acente özellikle normalde hak kazanacağı komisyondan mahrum kalmışsa ve bu sırada müvekkil acentenin faaliyetlerinden kaynaklanan bir menfaat elde etmişse ya da acente müvekkilin önerisi üzerine sözleşmenin ifası için maruz kaldığı masraf ve giderleri geri alamadıysa, uğradığı zararlarının tazminini talep etme hakkına sahiptir.
Denkleştirme İstemi
Yönerge uyarınca acente tarafından ancak şu koşullarda denkleştirme isteminde bulunulabilir: (i) acente yeni müşteriler getirdiyse veya mevcut müşterilerle yapılan işlem hacmini önemli ölçüde arttırdıysa ve müvekkil bu müşterilerle yürütülen işlerden önemli menfaatler elde etmeye devam ediyorsa ve (ii) somut olayın özellikleri ve özellikle söz konusu müşterilerle yapılan işlemlerde acente tarafından kaybedilen komisyon değerlendirildiğinde ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa.
Türk hukukunda da acentenin denkleştirmeye hak kazanma koşulları Yönerge’de sayılanlar ile benzerdir. Ayrıca TTK’nın 122. maddesi ilgili hükümlerin hakkaniyete aykırı düşmediği ölçüde tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hallerinde de uygulanacağını belirtir.
Sonuç
Acentelik ve tek satıcılık sözleşmelerinin sona erdirilmesine ilişkin ikale sözleşmeleri genellikle rekabet etmeme yükümlülüğünü, denkleştirme istemini, stokların durumunu, ihbar yükümlülüklerini ve süreleri düzenleyen hükümlere yer verir. Bu hükümler, sözleşme serbestisi ilkesi kapsamında, ikaleye konu asıl sözleşmenin nitelikleri ve tarafların niyetine bağlı olarak başkaca konuları içerecek şekilde genişletilebilir. Uygulanacak hükümler ülkeden ülkeye değişiklik gösterdiği için ikale sözleşmeleri hazırlanırken yerel mevzuat mutlaka dikkate alınmalıdır.
[1] Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz 3 Haziran 2009 tarihinde yayımlandı. Gizli bilgiye ilişkin hüküm Kılavuz’un 40. paragrafında yer alır. Kılavuza ulaşmak için bkz. http://www.rekabet.gov.tr/File/?path=ROOT%2F1%2FDocuments%2FBa%C5%9Fvuru+Rehberi%2Fdikey.pdf (erişim tarihi: 09.07.2015).
[2] Avrupa Birliği Komisyonu’nun 330/2010 sayılı Dikey Anlaşma Türlerine ve Uyumlu Eylemlere Avrupa Birliğinin İşleyişi Hakkında Antlaşma Madde 101(3)’ün Uygulanmasına İlişkin Tüzüğü 23 Nisan 2010 tarihinde yayımlandı. Know-how’ın gizliliğine ilişkin hüküm Tüzüğün 5/3 numaralı maddesinde yer alır. Tüzüğün İngilizce metnine ulaşmak için bkz. http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:32010R0330&from=EN (erişim tarihi: 09.07.2015).
[3] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 14 Şubat 2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[4] Avrupa Birliği Konseyi’nin 86/653/EEC sayılı Üye Ülkelerin Bağımsız Çalışan Ticari Acentelere İlişkin Hukuklarının Koordinasyonuna İlişkin Yönergesi 31 Aralık 1986 tarihinde yayımlandı. Acentelerin fesih sonrası rekabet etmeme yükümlülüğüne ilişkin hüküm Yönerge’nin 20. maddesinde yer alır. Yönerge’nin İngilizce metnine ulaşmak için bkz. http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:31986L0653&from=EN (erişim tarihi: 09.07.2015).
[5] 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliği 14 Temmuz 2002’de yayımlandı ve aynı tarihte yürürlüğe girdi. Tek satıcıların fesih sonrası rekabet etmeme yükümlülüğüne ilişkin hüküm Tebliğ’in 5(b) numaralı maddesinde yer alır. Tebliğ’e ulaşmak için bkz. http://www.rekabet.gov.tr/File/?path=ROOT%2f1%2fDocuments%2fTebli%25c4%259f%2fteblig35.pdf (erişim tarihi: 09.07.2015).
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...