Anonim Şirketlerde Veto Hakkı
Giriş
Anonim şirketler bakımından, pay sahipliği oranları aynı olmayan ortakların, ortak kontrol sağlayabilmesinin çeşitli yöntemleri vardır. Bunlardan ilki oyda imtiyaz yaratılması suretiyle payları azınlıkta olan ortak veya ortaklara çoğunluk pay sahipleri ile eşit oy hakkı tanınarak ortak kontrol sağlanmasıdır. Bir diğer ortak kontrol sağlama metodu da ilgili organda (Genel Kurul veya Yönetim Kurulu) yeter sayıların artırılmasıdır. Gerek toplantı yeter sayıları gerekse karar yeter sayıları arttırılarak hakim pay sahibi dışındaki pay sahiplerinin de şirketin kontrolünde söz sahibi olmaları sağlanabilir. Bu çalışmada detaylandırılarak incelenecek, ortak kontrolü sağlama yöntemlerinden biri de belirli konularda, belirli paylara veya pay sahiplerine veto hakkı verilmesidir. Bu veto hakkı; belirli stratejik konularda genel kurula ilişkin toplantı ve karar nisaplarının artırılması veya bu konularda belirli pay gruplarının olumlu oyu olmaksızın karar alınamaması şeklinde düzenlenebilir. Bunların yanında korporatif nitelikte olmayan şekilde paya bağlı olmayan pay sahibine bağlı olan veto hakkı da yaratılabilir.
Veto Hakkının Hukuki Niteliği
Veto hakkı, belirli bir kararın alınmasında iradesi etkili olan kişilerden herhangi birine, birkaçına veya her birine tanınan ve sahibine söz konusu kararın alınmasını önleme yetkisini bahşeden haktır[1]. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere veto hakkı sahibi, karar alınmasına ilişkin tüm koşulların oluştuğu hallerde, aksi yöndeki iradesini açıklayarak söz konusu kararın alınmasını engelleyebilmektedir[2].
Veto hakları için yapılabilecek ilk ayrım veto hakkının kaynağı üzerinden yapılabilir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 421’inci maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan pay sahiplerinin taahhütlerini arttırma ve şirket merkezinin yurt dışına taşınmasına ilişkin kararlarda oybirliği aranmasına ilişkin düzenleme, her bir pay sahibine bu konularda veto hakkı tanır. Bu kararlara TTK m. 462/3’te düzenlenen şirket fonları kullanmaksızın nakdi sermaye artırımı yapılmasına ilişkin kararlarda oybirliği aranacağına ilişkin düzenleme de eklenebilir. Bu konularda her bir pay sahibine tanınan veto hakkı, kanuni veto hakkıdır.
Karar yetersayılarının yükseltilmesinin yanında, uygulamada görülen bir diğer yöntem ise, genel kurulda belirli bir gruba ait payların temsil edilmemesi veya yönetim kurulunda belirli bir pay grubunu temsil eden yönetim kurulu üyesinin katılmaması halinde, toplantı yeter sayısının oluşmayacağına ilişkin düzenlemenin esas sözleşmeye eklenmesidir.
Bunun yanında sözleşmesel veto hakkı ise, pay sahiplerinin iradesi ile esas sözleşme veya pay sahipleri sözleşmesine yansıtılan veto hakkıdır. Bu bağlamda, pay sahipleri belirli kararların alınmasında iradesini etkili kılmak istedikleri kimselere o kararlara özgü olarak esas sözleşmede veya ortaklar sözleşmesinde veto hakkı tanır[3].
Sözleşmesel veto hakkı, belirli konulara belirli pay grubuna tanınabileceği gibi, belirli pay sahiplerine de tanınabilir. Bu ayrım veto hakkının hukuki niteliği açısından önem taşır. Belirli pay grubuna bağlanan, esas sözleşmede yer alan ve genel kurulda kullanılması söz konusu olan veto hakları hukuki nitelik bakımından imtiyaz veya yetersayı düzenlemesi olarak nitelendirilir. Yetersayının ağırlaştırılmasından farklı olarak, belirli bir pay grubunun alınacak kararda olumlu oyunun aranması şeklinde oluşan paya bağlanmış veto hakkının esas sözleşmede düzenlenmesi halinde, kanun veya esas sözleşmede o konuda öngörmüş olduğu yeter sayılara ulaşılsa dahi, söz konusu veto hakkı sahibi pay grubunun olumlu oyu olmaksızın ilgili karar alınamayacaktır.
Bu bağlamda, genel kurulda alınacak kararlar kapsamında, veto hakkına sahip pay grubu belirli kararların alınmasını önleme gücüne sahip olduğundan, diğer paylara nazaran üstün bir hakka sahiptir. Bu sebeple belirli bir pay grubuna tanınan bu çeşit veto hakkı imtiyaz olarak nitelendirilir.
TTK sisteminde imtiyazın paya tanınacağı öngörülmüştür. Paya değil de kişiye, sıfata, makama bağlanan haklar, yetkiler ve üstünlükler TTK’ya göre imtiyaz değildir. Bu şekilde kişiye tanınan veto hakkı – geçerli olduğu kabul edilse dahi – imtiyaz olarak değerlendirilmez; “akdi (sözleşmesel) hak” olarak adlandırılır ve sözleşmesel bir hakkın esas sözleşmeye yazılması ona anonim ortaklık hukukuna ait bir hak niteliği vermez[4].
Esas sözleşmenin gerçek içeriğine dâhil olmayan şahsa tanınan veto hakkı korporatif nitelikte değildir ve ilgili pay sahibi ile anonim ortaklık arasında sözleşmesel bir ilişki konusudur. Buna karşılık genel kurula ilişkin toplantı ve karar yeter sayılarının yükseltilmesi veya stratejik kararların alınmasında belirli pay grubunun olumlu oyunu öngören esas sözleşme düzenlemeleri yoluyla bir veto hakkı yaratılması halinde bu veto hakkı korporatif niteliktedir[5].
Pay sahipleri sözleşmesi ile tanınan hakların ve esas sözleşmede yer alan fakat gerçek esas sözleşme hükmü niteliğinde olmayan, diğer bir deyişle korporatif olmayan hakların, korporatif nitelikteki esas sözleşme hükümlerinden hukuki nitelik ve etki açısından farkı, ortaklıklar hukuku çerçevesinde değil borçlar hukuku çerçevesinde değerlendirilmesi ve esas sözleşmenin korporatif hükümlerinin sağladığı yaptırım gücüne sahip olmamalarıdır[6]. Diğer bir deyişle korporatif nitelikte olmayan veto hakkının ihlali halinde, aynen ifanın elde edilmesindeki güçlük nedeniyle, tanınan veto hakkının yerine getirilmesi çoğu kez sağlanamaz.
Korporatif nitelikteki esas sözleşme hükümleri yalnızca o sırada paya sahip olan, esas sözleşmeyi imzalayan veya esas sözleşme değişikliğine olumlu oy veren pay sahiplerini değil, mevcut ve gelecek tüm pay sahiplerini bağlayan, ortaklıksal nitelikte bir hükümdür[7]. Bu nedenle veto hakkının bireysel olarak pay sahibine tanınması yerine, paya bağlanarak imtiyaz niteliğinde belirli bir pay grubuna tanınması, hakkın hem etkisini hem de yaptırım gücünü arttıracak ve ortaklıklar hukukunun kapsamına dâhil edecektir.
Paya bağlanarak imtiyaz niteliği kazanan veto hakkı, TTK m. 454 hükümleri uyarınca emredici hükümle koruma altında olup, veto hakkı tanınmış olan payların sahibinin olumlu oyu olmaksızın kaldırılamaz niteliktedir.
Genel kurulda belirli kararların alınması için belirli pay gruplarının olumlu oyunun aranması şeklinde düzenlenen veto hakkı ile yönetim kurulunda belirli bir pay grubunun menfaatini temsil eden yönetim kurulu üyelerine tanınan veto hakkı hukuki nitelik ve etki bakımından birbirlerinden farklı değerlendirilmelidir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, yönetim kurulunda belirli bir pay grubunun menfaatini temsil eden yönetim kurulu üyelerinin olumlu oyu olmaksızın belirli kararların alınamayacağı şeklinde tanınan veto hakkı, pay ile bağlantılı olan hatta daha doğru bir ifade ile “paydan kaynaklanan” bir hak olması itibariyle geçerlidir[8]. Bu veto hakkı düzenlemesi belirli konularda yetersayıların arttırılması ile aynı etkiyi yaratsa da, yetersayıların ağırlaştırılmasında olumlu oyu hangi pay grubunun verdiğine bakılmaksızın karar alınabilmekteyken, bu durumda olumlu oy sayısı ne olursa olsun belirli pay grubunu temsil eden yönetim kurulu üyesinin olumlu oyu olmaksızın o konularda alınamayacağı için ilgili pay grubuna daha yüksek bir koruma sağlayan bir veto hakkı çeşididir.
Yetersayıların ağırlaştırılmasını da kapsayan veto hakkı düzenlemelerinin tüm kararlar için değil, belirli stratejik kararlar için düzenlenmesi şirketin işleyişinin akıcılığı, kilitlenme hallerinin ortaya çıkmaması açısından önemlidir. Hatta pay sahipleri için önemli stratejik kararların alınması konusunda, hem karar yeter sayıların ağırlaştırılması, hem de belirli bir pay grubunun olumlu oyu aranması bir arada kullanılarak o konularda karar alınması konusunda belirli pay grubunun iradesinin gerekliliği kuvvetlendirilebilir.
Sonuç
Sonuç olarak, yukarıda da bahsedildiği gibi veto hakkının çeşitli yöntemlerle düzenlenmesi mümkündür. Önemli olan amaca hizmet eden doğru yöntemle düzenlenecek veto hakkı ile belirli stratejik konularda ilgili belirli grup pay sahiplerinin iradeleri dışında o stratejik konularda karar alınmasının engellenmesidir.
Hem genel kurulda hem de yönetim kurulunda şirketin yapısına ve işleyişine ilişkin stratejik kararlar alınabilmektedir. Bu nedenle belirli stratejik kararların alınmasında belirli grup paylara sahip ortakların iradelerinin o kararlara yansıtılması için hem yönetim kurulunda hem de genel kurulda veto haklarının birlikte düzenlenmesi gerekebilmektedir.
Veto hakkı ister esas sözleşmede isterse pay sahipleri sözleşmesinde düzenlensin, geçerli olacak şekilde ve uygulanabilir biçimde kaleme alınmalıdır. Aksi durumlarda belirli pay sahiplerinin iradesinin arzu edildiği ölçüde korunması mümkün olmayacaktır.
[1] Altay, Sıtkı Anlam: Anonim Ortaklıklar Hukuku’nda Sermayeye Katılmalı Ortak Girişimler, Vedat Kiktapçılık, 2009, s. 491.
[2] Altay, s. 492.
[3] Altay, s. 492.
[4] Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku, Cilt-I, Yeniden Yazolmış 13. Bası, Vedat Kiktapçılık, 2014, s. 566.
[5] Altay s. 473.
[6] Okutan Nilsson, Gül: Anonim Ortaklıklarda Paysahipleri Sözleşmeleri, İstanbul 2003, s. 112.
[7] Okutan Nilsson, s. 113.
[8] Altay, s. 498.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...