Türk Hukukunda Deniz Yolu ile Eşya Taşımalarında Taşıyanın Sorumluluğu
Giriş
Hukuk sistemimizde esas olan kişisel ve sınırsız sorumluluktur[1]. Bununla beraber, kanun koyucu bazı hallerde, menfaat dengelerini dikkate alarak, sorumluluğu sınırlandırmak yoluna gider. Bu kapsamda, Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) deniz taşıyanı için de, belli esaslar dâhilinde olmak üzere sınırlı sorumluluk rejimini kabul eder. TTK, ayrıca, bazı özel durumlardan kaynaklanan zararlara ilişkin olarak taşıyanın sorumluluğunu tamamen kaldırır ve böylelikle taşıyana önemli ölçüde ekonomik menfaat sağlar. Bu makalede deniz taşıyanın sorumluluğu ve sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin TTK düzenlememeleri incelenir.
Taşıyanın Sorumluluğu
Taşıyan, kural olarak, taşıma sözleşmesinin ifasında özellikle eşyanın yüklenmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması ve boşaltılmasında dikkat ve özenle davranmakla yükümlüdür. Söz konusu dikkat ve özen yükümlülüğü, tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özenden az olamaz. Bununla birlikte taraflar, sözleşmeye koyacakları bir kayıt (örn. FIO kaydı) ile yükleme, istifleme ve boşaltmanın gönderen ve alıcı tarafından yapılacağını kararlaştırabilirler.
TTK’nın 1178. maddesine göre taşıyan; eşyanın zıyaı, hasarından veya geç tesliminden doğan zararlardan söz konusu zıya, hasar veya teslimde gecikmeye sebebiyet veren olgunun eşya taşıyanın muhafazası altında iken meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur. TTK’nın 1191. maddesi uyarınca, taşıyanın sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler, fiilî taşıyanın taşımayı bizzat gerçekleştirdiği bölümler açısından geçerlidir. Bununla birlikte, taşımanın tamamının veya bir bölümünün fiili taşıyan tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine bakılmaksızın taşıyan, taşımanın tamamından sorumludur. Bu itibarla, TTK’da taşıyanın adamları veya fiili taşıyanın kusur ve ihmalinden kaynaklanan zararlarda, taşıyanın kusursuz sorumluluğu öngörülmüştür. Söz konusu sorumluluk süresi, malın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu, yükleme ile boşaltma limanı arasındaki “limandan limana” süreyi kapsar.
Öte yandan, zıya veya hasarın geminin teknik yönetimi veya yangın sebebiyle meydana gelmesi halinde, zıya veya hasar taşıyanın kendi kusurundan kaynaklanmadığı müddetçe, taşıyan sorumlu olmaz. Bir başka deyişle, bu halde, zarar ve hasar taşıyanın adamlarının ihmal veya kusurundan kaynaklanmış olsa dahi, taşıyan sorumlu tutulmaz. Ek olarak, taşıyan, denizde can ve eşya kurtarmadan veya kurtarma teşebbüsünden ileri gelen zararlardan sorumlu değildir.
Taşıyanın sorumluluğu, prensipte, kusur sorumluluğudur[2]. Bununla birlikte zarar gören taraf, zıya veya hasara sebebiyet veren olgunun eşya taşıyanın hâkimiyetinde iken meydana geldiğini ortaya koyarsa, taşıyanın kusurlu olduğu kabul edilir. Kusur veya ihmalin bulunmadığını ispat yükü taşıyan üzerindedir.
Taşıyanın kusurlu olduğu yönündeki varsayımı çürütmek için taşıyan; zararın kendisinin, temsil ettiği kişilerin veya adamlarının kusur veya ihmalinden kaynaklanmadığını veya payı bulunmadığını ispatlamak zorundadır. Bu varsayım çürütülmediği müddetçe taşıyanın kusurlu olduğu kabul edilir.
Bununla birlikte, TTK’nın 1182. maddesinde öngörülen bazı özel durumlarda, taşıyanın kusurlu olduğu yönündeki kabul tersine döner. TTK’nın 1182. maddesine göre, aşağıda yer alan hallerden birinin varlığı halinde taşıyan kusursuz sayılır:
- Denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer sulardaki tehlike ve kazalar,
- Savaş olayları, karışıklık ve ayaklanmalar, kamu düşmanlarının hareketleri, yetkili makamların emirleri veya karantina sınırlamaları,
- Mahkemelerin el koyma kararları,
- Grev, lokavt veya diğer çalışma engelleri,
- Yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve adamlarının fiil veya ihmalleri,
- Hacim veya tartı itibarıyla kendiliğinden eksilme veya eşyanın gizli ayıpları ya da eşyanın kendisine özgü doğal cins ve niteliği,
- Ambalajın yetersizliği,
- İşaretlerin yetersizliği.
Bu kapsamda, zıya, hasar veya teslimde gecikme yukarıda yer verilen sebeplerden birinden kaynaklanırsa; zıya, hasar veya teslimde gecikmenin meydana gelmesinde taşıyan, taşıyanın temsil ettiği kişiler veya adamlarının kusur veya ihmalinin bulunmadığı kabul edilir. Bu durumda, zarar gören; zararın taşıyanın kusur veya ihmalinden kaynaklandığını ispat etmelidir[3].
Taşıyanın ödemesi gereken tazminatın toplamı, eşyanın boşaltma limanındaki ve boşaltma tarihindeki değerine göre hesaplanır. Eşyanın değeri, borsa fiyatına veya böyle bir fiyat yoksa, cari piyasa fiyatına veya her ikisinin de yokluğu hâlinde aynı nitelikte ve kalitede eşyanın olağan değerine göre belirlenir.
Teslimde Gecikme
Eşya; taşıma sözleşmesinde belirlenen boşaltma limanında açıkça kararlaştırılmış olan süre veya açıkça kararlaştırılmış bir süre yoksa olayın özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın tesliminin makul olarak istenebileceği süre içinde teslim edilmediği takdirde, teslimde gecikme olduğu varsayılır. TTK’nın 1178/5. maddesi uyarınca, teslim süresinin dolmasından itibaren aralıksız altmış gün içinde teslim olunmayan eşyayı zayi olmuş sayabilir.
Sorumluluğun Sınırlandırılması
Eşyanın cinsi ve değeri, yüklemeden önce yükleten tarafından bildirilmiş ve denizde taşıma senedine yazılmamış ise, eşyanın zıya veya hasar veya teslimde gecikme nedeniyle taşıyanın sorumluluğu, her hâlde, hangi sınır daha yüksek ise o sınırın uygulanması kaydıyla, koli veya ünite başına 666,67 Özel Çekme Hakkı veya zıya ya da hasara uğrayan eşyanın brüt ağırlığının her bir kilogramı için iki Özel Çekme Hakkını karşılayan tutarla sınırlıdır. Eşya topluca bir konteyner, palet veya benzeri bir taşıma gerecine konmuş ise, denizde taşıma senedine söz konusu taşıma gerecinin içeriği olarak yazılmış her koli veya ünite, ayrı bir koli veya ünite sayılır. Aksi hâlde, böyle bir taşıma gereci, tek bir koli veya ünite sayılır. Eşyanın değeri bildirilmiş ve taşıma senedinde belirtilmiş ise, taşıyan sorumluluğu sınırlandıramaz ve belirtilmiş olan bedeli tazminle yükümlüdür.
Öte yandan, TTK’nın 1186/8 numaralı maddesi uyarınca, taraflar yukarıda yer verilen sorumluluk limitlerini, taşıma sözleşmesine koyacakları bir kayıt ile arttırabilirler. Bu durumda, tarafların üzerinde uzlaştıkları değer sorumluluk limiti olur.
Taşıyanın, eşyanın geç teslim edilmesinden doğan sorumluluğu, geciken eşya için ödenecek navlunun iki buçuk katı ile sınırlıdır. Ancak bu tutar, taşıma sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun miktarından fazla olamaz. Eğer teslimde gecikme nedeniyle eşya hasara uğrar veya zayi olursa, taşıyanın sorumluluğu bakımından zıya veya hasara ilişkin öngörülen sorumluluk limitleri uygulanır.
Sınırlı Sorumluluktan Yararlanma Hakkının Kaybı
Kast ve pervasızca hareket, taşıyanın sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkının kaybına yol açar. TTK’nın 1187/1 numaralı maddesi uyarınca, zarar veya teslimdeki gecikmeye, taşıyanın kasten veya pervasızca bir davranışı ve böyle bir zararın veya gecikmenin meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiil veya ihmali sebebiyet vermiş ise taşıyan, sorumluluk sınırlarından yararlanamaz. Bu hüküm taşıyanın adamları ve temsil ettiği kişiler açısından da uygulama alanı bulur.
[1] Sözer, Bülent, Deniz Ticareti Hukuku, 2. Bası, İstanbul, s. 602.
[2] Sözer, s. 617.
[3] Damar, Duygu, Carrier’s Liability for Passengers, Baggage and Cargo, Transport Law in Turkey, 2013, s.165.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...