Ürünlerin Deniz Yolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Anlaşma Birleşmiş Milletler Tarafından Onaylandı
Son zamanlarda deniz taşımacılığı alanında meydana gelen gelişmeler, deniz ayağı bulunan uluslararası taşımacılığa ilişkin daha modern ve bütünlükçü düzenlemelerin oluşturulmasına yol açmıştır. Hamburg ve Hague-Visby Kuralları gibi önceki mevzuatların yaygın uygulanırlığının bulunmaması ve günün şartlarına uymamaları sebebiyle, yeni bir düzenlemenin oluşturulması gereksinimi doğmuştur. Bu nedenle, Ürünlerin Kısmen veya Tamamen Deniz Yolu ile Taşınmasına İlişkin Anlaşma (“Anlaşma”) 11 Aralık 2008 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından onaylamıştır. Genel hatlarıyla Anlaşma, elektronik ticaret, taşıyanın sorumluluğu, denizcilik işlemleri tarafları ve tahkime ilişkin radikal yenilikler içermektedir.
Anlaşma’nın uluslararası hukuk düzeni üzerindeki etkisini anlayabilmek için öncelikle Anlaşma’nın önceki düzenlemelere nazaran daha kapsamlı olduğu bilinmelidir. Şöyle ki, önceki düzenlemelerin aksine Anlaşma, yalnızca limanlar arası faaliyetlere değil, çok türlü taşıma sözleşmelerine ilişkin düzenlemeler de getirmektedir. Başka bir deyişle, Anlaşma, teslim alma ve teslimat yeri ile yükleme ve boşaltma limanlarının farklı ülkelerde bulunduğu ve bu ülkelerden en az birinin Anlaşma’ya taraf olduğu düzenli hat taşımacılığında kullanılan bütün taşıma sözleşmelerine uygulanacaktır.
Anlaşma’nın getirdiği en önemli yeniliklerden birisi, elektronik taşıma belgelerini kabul eden elektronik ticarete ilişkin düzenlemelerdir. Bilindiği üzere, deniz taşımacılığında elektronik ticarete ilişkin birçok teknik boşluk bulunmaktadır ve Anlaşma bu boşlukları kapatarak elektronik ticareti geliştirecek modern kurallar oluşturmayı amaçlamaktadır. Anlaşma’nın 3. bölümü uyarınca, taşıma sözleşmelerinin elektronik kaydı veya diğer elektronik belgeler, taşıma belgeleri ve eşdeğer matbu evraklar ile aynı etkiye sahiptir. Örneğin, elektronik kayıtlar konşimento ile aynı hukuki değere sahip olacaktır.
Öte yandan Anlaşma, taşıyan ve yükletenin yükümlülüklerine dair detaylı kurallar içermektedir. Öncelikle, taşıyanın sorumluluğu ürünlerin taşıyan veya alt taşıyan tarafından teslim alınması ile teslim edilmesi arasında geçen dönem ile sınırlandırılmıştır. Bu dönem süresince taşıyana yüklenen sorumluluklara ilişkin kurallardan bazıları şu şekildedir:
- Taşıyan ürünleri düzgün ve dikkatli bir şekilde teslim almalı, yüklemeli, taşımalı, istiflemeli, elleçlemeli, muhafaza etmeli, gözetmeli, boşaltmalı ve teslim etmelidir;
- Taşıyan ve yükleten arasındaki sözleşmede teslimat zamanına (açıkça veya zımnen) yer verilmediği sürece, taşıyan, sırf gecikmeden kaynaklanan ekonomik kayıptan sorumlu olmayacaktır;
- Taşıyan ekonomik kayba karşı sorumluluğunu yükün değerinin bir buçuk katıyla kısıtlayabilecek ve fiziksel kayıp veya zarar tazmini için sorumluluğunu daha önceden belirlenecek maksimum bir değer ile sınırlandırabilecektir;
- Her ne kadar Hague-Visby Kuralları taşıyanın gerekli özen yükümlülüğünden doğan sorumluluğunu (due diligence) seferin başlangıcı ve öncesi ile sınırlandırıyor ise de, Anlaşma bu sorumluluğu tüm sefer süresine yaymaktadır.
Yükleten de ürünleri taşımaya uygun bir biçimde teslim etmek ve taşıyana ürünle ilgili gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür. Belirtmek gerekir ki, taşıyanın gecikmeden doğan sorumluluğu Anlaşma’ya tâbi olsa dahi, yükletenin sorumluluğu milli hukuka tâbi olacaktır.
Anlaşma’nın getirdiği bir başka yenilik de “Denizcilik İşlemleri Tarafları” kavramıdır. Denizcilik İşlemleri Tarafı, taşıyan dışındaki bir taraftır ve seferin deniz ayağının herhangi bir bölümünü gerçekleştirir veya tâli servis sağlar. Örneğin, yükleme işçileri ve terminaller artık taşeron olarak değil, denizcilik işlemleri tarafı olarak nitelendirileceklerdir. Bu taraflar, taşıyan ile aynı yükümlülük ve sorumluluklara tâbi olacak, fakat sorumlulukları sadece yükü muhafaza ettikleri dönem boyunca sürecektir. Taşıyan, her şekilde taşıma sözleşmesinin tamamen ifasından sorumlu olacak ve bu nedenle denizcilik işlemleri taraflarının fiillerinden de sorumlu tutulabilecektir. Özetle, Anlaşma taşıyanın sözleşmeden doğan sorumluluklarını arttırmaktadır.
Anlaşma’da, taşıma sözleşmelerindeki yetkili mahkemeye ve tahkime ilişkin kurallar bulunmaktadır. Hamburg Kuralları’na benzer olarak, Anlaşma tarafların yetkili mahkemeyi belirlemelerine ve tahkim hususunda karar vermelerine izin vermektedir. İlk olarak, davacı yükleme ile ilişkili herhangi bir yetkili mahkemede dava açma hakkına sahiptir. Davacının seçebileceği yetkili mahkemelerden bazıları şunlardır: taşıyanın ikametgâhının, teslim alma yerinin, teslimat yerinin ve yükleme ve boşaltma limanlarının bağlı olduğu yetkili mahkemeler. Ayrıca taraflar, belli bir yer mahkemesini de taşıma sözleşmelerinde yetkili kılabilirler; fakat bu mahkeme seçimi Anlaşma’da belirtilen kriterlere uygun olmak zorundadır. İkinci olarak, taraflar taşıma sözleşmelerine tahkim maddesi koyabilir ve ürünlerin taşınmasına ilişkin doğacak her türlü anlaşmazlığın tahkim ile çözümleneceğini kararlaştırabilirler. Taraflar, tahkim yerine de karar vermekte serbesttirler. Özellikle dikkat edilmelidir ki, yargı yetkisi ve tahkime ilişkin Anlaşma maddeleri sadece ilgili ülkenin bu maddelere katılmayı tercih etmesi (opt-in) durumunda geçerlilik kazanacaktır.
Sonuç olarak, Anlaşma’nın özellikle gelişmekte olan ülkelerin yükletenlerine yarar sağlaması beklenmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Anlaşma’yı 23 Eylül 2009’da Rotterdam’da gerçekleştirilecek bir açılış töreni ile üye ülkelerin imzasına açacaktır. Anlaşma’nın geçerlilik kazanması için gereken imza sayısı 20 olarak belirlenmiştir. Anlaşma, deniz taşımacılığına ilişkin hukuki düzeni modernize etmeyi amaçladığı için, uluslararası hukukta Anlaşma’nın kısa zamanda büyük bir etki yaratması beklenmektedir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...