Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik
Giriş
Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (“BDDK”) tarafından 04.02.2015 tarihli ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı ve 01.01.2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Yönetmelik, faktoring şirketleri ve bankalarca yapılacak faktoring işlemlerine ilişkin usul ve esasları belirler ve aşağıda Yönetmeliğin getirmiş olduğu yenilikler incelenir.
Mükerrer Fatura Kullanımının Önlenmesi ve Fatura İptali
Yönetmeliğin “Mükerrer Fatura Kullanımının Önlenmesi ve Fatura İptali” başlıklı ikinci bölümü, Türkiye’de kurulmuş ve faaliyette olan faktoring şirketleri ve bankalar için çeşitli yükümlülükler ve birtakım esaslar öngörür. Öncelikle, Yönetmeliğin 4. maddesi, bir faturaya dayanmayan işlemleri engellemeye yönelik bir düzenleme getirir. Bu bağlamda, söz konusu düzenlemede, finansmanın yalnızca müşterilere, onların mal veya hizmet satışları karşılığında sağlanacağı belirtilir. Bunun yanı sıra, söz konusu finansman ile bu finansmandan elde edilen (komisyon, faiz gibi) gelirlerin toplamı, faturada belirtilen meblağı geçemez. Ödeme oranının fatura tutarının %100’ü olduğu hallerde faiz ve komisyon gibi elde edilen gelirler müşterilerden ayrıca tahsil edilebilir. Müşteriler, faturada belirtilen meblağ ile kambiyo senedi veya benzeri araçlarda belirtilen meblağ arasında kalan ve rakamların yukarı yuvarlanmasıyla ortaya çıkan ufak farklardan mesul tutulamazlar. Buna ek olarak, Türkiye’de kurulmuş olan faktoring şirketleri ve bankalar, müşterilerine yabancı para cinsinden ödeme araçlarının ödeme gününde oluşan kur farkları için ilave fatura düzenleyemezler.
Yönetmeliğin 5. maddesi faktoring şirketleri ve bankalar tarafından bir istihbarat sistemi kurulmasını öngörür. Buna göre, Türkiye’de kurulmuş olan faktoring şirketleri ve bankalar hem müşterileri hem de onların faturaları için düzenlenen maddede istihbarat çalışmasını gerçekleştirmekle yükümlüdürler. İlgili hüküm uyarınca, faktoring şirketleri ve bankalar, müşterilerinin yapmış oldukları sözlü beyanla bağlı olmayacaklar, aksine, müşterilerinin verdikleri bilgiler hususunda istihbarat yürütmekle yükümlü olacaklardır. Söz konusu istihbarat asgari surette aşağıdaki hususlardan oluşur:
i) İlgili mevzuatta yer alan, faturanın şekli ve düzenine ilişkin hükümler de dikkate alınarak faturadaki bilgilerin kontrol edilmesi,
ii) Faturalara ilişkin gerekli istihbarat ve araştırma yapılmasını sağlayacak bir iç kontrol sisteminin ve bu faturaların mükerrer olup olmadığının kontrolünü gerçekleştiren bir Merkezi Fatura Kaydı Sistemi kurulması,
iii) Müşterilerin mali durumları değerlendirilerek, bunların işlem geçmişleri de dikkate alınmak suretiyle, gerektiğinde fatura borçlusu ve kambiyo senedi keşidecisine başvurularak, borcun teyit edilmesini sağlayacak yöntemler geliştirilmesi.
Her ne kadar bu hususlar Yönetmelikte sıralanan ve sağlanması gereken asgari unsurlar olsa da, faktoring şirketleri ve bankalar istihbarat konusunda bu unsurlarla sınırlı değildirler. Söz konusu kuruluşlar, yukarıda sayılanların yetersiz kalması durumunda istihbarat amacıyla başka yöntemlere de başvurabilirler.
Mükerrer faturaların kullanımının engellenmesi amacıyla, Yönetmeliğin 6. maddesi özel bir hüküm öngörür. Hükme göre, Türkiye’de kurulmuş ve faaliyet gösteren faktoring şirketleri ve bankalar, müşteri tarafından (veya müşteri yetkililerince) imzalanmış alacak bildirim formunu ve fatura bilgilerini temin ederek Merkezi Fatura Kaydı Sistemi’nde bu faturaların mükerrer olup olmadığının kontrolünü gerçekleştireceklerdir. Bunun yanı sıra, faktoring şirketleri ve bankalar, fatura aslı imajlarını yapılacak denetimlerde tevsik etmek üzere muhafaza etmekle yükümlüdürler. Düzenlemede yer alan “fatura aslı imajları” ibaresi Türk hukuk sistemine yeni bir kavram getirmektedir. İmaj ibaresinin fatura aslının herhangi bir yolla elde edilmiş görüntüsü olarak yorumlanması mümkündür. Bu yoruma göre Yönetmelik, faktoring şirketleri ve bankalara, faturaların görüntülerini (scan copy veya dijital fotoğraf) elektronik ortamda saklama imkanı getirmektedir. Ancak fotokopi de esasen asıl nüshadan alınmış bir imaj olduğundan aynı hükmün fatura asıllarının fotokopi (kağıda basılı) suretleri olarak da yorumlanması mümkündür. Hükmün uygulamasının zamanla netlik kazanacağı kanaatindeyiz.
Yönetmelik ile getirilen bir diğer yenilik ise fatura iptallerine ilişkindir. Yönetmeliğin 7. maddesi uyarınca, faktoring işlemleri gerçekleştiren bankalar ve fakoring şirketleri, fatura iptallerinin bildirilmesi ve iptal edilen faturaların yerine yenilerinin düzenlenmesi durumlarında yeni faturaların kendilerine ibraz edilmesi hususunda müşterilerden taahhüt almakla yükümlüdürler. Aynı hükmün ikinci fıkrasına göre ise, faktoring şirketleri veya bankalar, müşterilerini bu hususta bilgilendirecek ve söz konusu taahhütnameyi BDDK tarafından hazırlanacak standart “bildirim formu” şeklinde alacaklardır.
Alınan Kambiyo Senedi veya Diğer Senetler
Yönetmeliğin, “Alınan Kambiyo Senetleri ve Diğer Senetler” başlıklı üçüncü bölümünde faktoring şirketleri ve bankaların faturalı alacaklara istinaden kambiyo senedi veya diğer senetlerden almaları halinde gözetmeleri gereken usul ve esaslara yer verilir. Bu hallerde, faktoring şirketleri ve bankalar, alınan kambiyo senedi veya diğer senetteki ciro silsilesinde, kambiyo senedi veya diğer senedi ciro edip veren kişinin, devralınan faturada alacaklı olarak gözüken kişi olduğunu teyit etmekle yükümlüdürler. Aynı zamanda, bu kişiden bir önceki cirantanın veya keşidecinin de faturadaki borçlu ile aynı kişi olması gerekir.
Bunun yanı sıra, Yönetmeliğin 8. maddesi faktoring şirketleri ve bankaların müşterilerinden ek teminat olarak devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senetlerin tahsil edilebilmesi için uyulması gereken birtakım şartlar öngörür.
Doğacak Alacakların Devri
Yönetmeliğin 9. maddesi uyarınca, doğacak alacaklar ile ilgili olarak faktoring işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için, (i) devralınan alacakların fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile tevsik edilebilir bir alacak olması ve (ii) alacağın doğduğu anda bu durumun fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile tevsik edildiğinin faktoring şirketi veya banka tarafından takip edilmesi gerekir.
Aynı hükmün ikinci fıkrası, mal veya hizmet satışına bağlı olarak doğacak alacağın devredilebilmesi için gerekli birtakım şartlar öngörür. Bu şartlar aşağıdaki gibidir.
i) Faktoring şirketleri ve bankaların, müşterileri ile aralarında doğacak alacağın devrine yönelik bir sözleşme yapmaları ve bu sözleşmede işin tanımının, alacağın niteliğinin, azami faktoring limiti ile ödeme şartlarının açıkça belirtilmiş olması gerekir.
ii) Sözleşmedeki doğacak alacağa ilişkin belirtilen hususların, müşteri ile borçlu arasında imzalanan sözleşme, sipariş formu, proforma fatura veya akreditif belgeleri ile varsa bunlara ilave olarak doğacak bir alacak olacağını gösteren diğer belgelerle tevsik edilmesi gerekir.
iii) Borçlu ve müşteri arasında mal veya hizmet satışından kaynaklanan bir ticari ilişki bulunduğunu ve devre konu alacakların da bu ticari ilişki çerçevesinde doğacağını ispat eden tüm belgelerin doğruluğunun ve tutarlılığının değerlendirilmesi ve belgelendirilmesi gerekir.
iv) Alacağın doğmasını müteakip düzenlenecek fatura veya fatura yerine geçen belgelerin kuruluş tarafından müşteriden temin edilerek işlem dosyasına eklenmesi gerekir.
Belgelerin Saklanması
Yönetmeliğin 10. maddesi uyarınca, Türkiye’de kurulu faktoring şirketleri ve bankalar, gerçekleştirdikleri faktoring işlemleri ile ilgili ve yürüttükleri istihbarat çalışmaları ve incelemeler sonucu elde edilen bilgi ve belgeleri ilgili kurumun tabi olduğu mevzuatta öngörülen sürelerden az olmamak kaydıyla en az beş yıl süreyle saklamakla yükümlüdürler. Bu hükümde öngörülen beş yıllık saklama yükümlülüğü, faktoring işlemi yapan bankalar için bir yenilik değildir. Zira 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar, yaptıkları işlemler ile ilgili belgeleri on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Dolayısıyla, Yönetmelik’te belirtilen beş yıllık minimum saklama yükümlülüğü yalnızca faktoring şirketleri için bir yenilik teşkil etmektedir.
Sonuç
Sonuç olarak, Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, Türkiye’de kurulu olan faktoring şirketleri ve bankalar için, istihbarat yükümlülüğü, en az beş senelik saklama yükümlülüğü ve mal veya hizmet satışına bağlı olarak doğacak alacakların devralınması gibi hususlarla ilgili yeni usul ve esaslar içermektedir. Söz konusu Yönetmelik, faktoring hizmeti sunan faktoring şirketleri ve bankalar için önem taşımaktadır ve dikkate alınmalıdır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...