Anonim Şirketlerde Oy Hakkının Kullanılma Usulü
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) sistematiği altında pay sahibinin oy hakkı, “Genel Kurul” başlığı altında yer alan bölümde düzenlenir. Bu bölüm içinde, genel kurulun yetkileri, toplantılara ilişkin usul ve toplantı nisaplarını düzenleyen hükümlerin ardından, pay sahibinin kişisel hakları sayılır. Pay sahibinin kişisel hakları arasında, genel kurula katılma (TTK m. 425 vd.), oy kullanma (TTK m. 434 vd.), bilgi alma ve inceleme hakkı (TTK m. 437) ve özel denetim isteme hakkı (TTK m. 438 vd.) düzenlenir.
Bu hukuk postası makalesinin konusunu, halka kapalı anonim şirketlerde oy hakkının kullanılmasına ilişkin düzenlemeler oluşturur. Öncelikle oy hakkının kullanılmasına ilişkin genel ilkelere değinilir. Ardından, pay sahiplerinin sahip olduğu birden fazla paydan doğan oylarını kullanma usulüne ilişkin tartışmalar aktarılır.
Oy Hakkını Genel Kurulda Kullanma Zorunluluğu
Pay sahibinin genel kurula katılma ve oy hakkı, birbiriyle doğrudan bağlantılı iki hak olarak karşımıza çıkar. Öyle ki, oy hakkının, genel kurula katılma hakkının ardılı olarak görülmesi de mümkündür. Zira aşağıda anılacağı üzere, oy hakkının genel kurulda kullanılması sebebiyle, ancak genel kurula katılma hakkını kullanan pay sahibi oy kullanabilir. Genel kurula katılmak, örneğin oydan yoksunluk örneğinde görüldüğü gibi, oy hakkının kullanılması için yeterli olmasa da, yukarıda açıklandığı yönüyle oy hakkının kullanılmasının öncülü niteliğindedir.
TTK m. 434/1 ilk cümlesinde, oy hakkının kullanılması bakımından genel kuralı şu şekilde düzenler: “Pay sahipleri, oy haklarını genel kurulda, paylarının toplam itibari değeriyle orantılı olarak kullanır”. Alıntılanan hüküm, oy hakkına ilişkin üç temel ilkeyi barındırır: (i) pay sahiplerince, (ii) genel kurulda ve (iii) payların toplam itibari değeriyle orantılı olarak kullanılması.
İlk olarak, oy hakkının pay sahibince kullanılması ilkesi kapsamında TTK m. 432/2 anılmalıdır. Hüküm, oy hakkının pay sahibi tarafından kullanılması ilkesine bir istisna getirerek, pay üzerinde intifa hakkı bulunması halinde, kural olarak, oy hakkının intifa hakkı sahibi tarafından kullanılacağını düzenler. Öte yandan pay sahibinin oy hakkını asaleten kullanmasının haricinde temsilci vasıtasıyla kullanması mümkün olması anılan ilkeye aykırılık teşkil etmez. Zira temsilci, intifa hakkı sahibinin aksine, kendi adına değil, pay sahibinin iradesini temsilen genel kurula katılır.
İkinci ilke olan, oy hakkının genel kurulda kullanılmasının en önemli sonucu, yönetim kurulunun aksine[1] elden dolaştırma yoluyla karar alınamamasıdır. Düzenlenen genel kurul toplantısı esnasında oy kullanılması esastır. Bu kapsamda, genel kurula katılımın fiziksel veya elektronik ortamda (TTK m. 1527); asaleten veya temsilci aracılığıyla gerçekleşmesi, payların genel kurulda kullanılması ilkesine aykırılık teşkil etmez. Zira pay sahibi, her ne kadar toplantı salonunda fiziksel olarak bulunmasa da, toplantıyı canlı takip etme ve toplantıya katılma imkanına sahiptir ve gerçek zamanlı olarak genel kurul toplantısında oy kullanır.
Son olarak, pay sahibinin sahip olduğu oy hakkı, oyda imtiyaz öngörülmediği sürece, sahip olduğu payların itibari değerinin toplam sermaye içindeki oranı kadardır.
Her Pay Sahibinin En Az Bir Oy Hakkına Sahip Olması
6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu (“eTTK”) m. 373, “her hisse senedi en az bir rey hakkı verir” hükmünü içerir. 2011 yılında kabul edilen 6102 sayılı TTK m. 434/2 ise, eTTK’dan farklı olarak, “Her pay sahibi sadece bir paya sahip olsa da en az bir oy hakkını haizdir” ifadesine yer verir. Görüldüğü üzere, asgari oy hakkı hem eTTK hem TTK’da, bir oy hakkı olarak düzenlenir. Fakat eTTK oy hakkını pay senedine bağlı olarak tanımlarken TTK, asgari oy hakkını tanımlamak için pay sahibi kavramını çıpa olarak kullanır.
TTK’nın lafzındaki bu değişiklik, doktrin tarafından ilkesel bir değişiklik olarak yorumlanmış ve anonim şirketin tam anlamıyla bir sermaye ortaklığı olduğunu ortaya koyan mülga düzenlemeden ayrılma olarak[2] ifade edilir. Öte yandan yine doktrin tarafından bu düzenlemeye ilişkin TTK Gerekçesi’nde herhangi bir hüküm bulunmamasının altı çizilir[3].
Pay Sahibinin Birden Fazla Paydan Doğan Oy Hakkını Farklı Yönde Kullanması
Yukarıda açıklandığı üzere, eTTK döneminde oy hakkı bakımından payı merkez alan anlayışın en önemli sonucu, pay sahibinin aynı anda farklı yönde oy kullanmasına ilişkin tartışmalardır. Doktrinde pay sahibinin birden fazla paydan doğan oy haklarına sahip olması halinde, bir öneri hakkında bir kısım olumsuz, geri kalan kısmı olumlu oy kullanabileceği savunulmaktaydı[4]. Bu görüş, oy vermenin, pay sahibine göre değil paya göre saptanması gerekliliğine ve her payın bağımsız devredilebilmesinden hareketle oy hakkının bağımsızlığına vurgu yapar[5]. Özellikle oy sözleşmeleri[6] kapsamında oyların bölünerek kullanılmasının mümkün olacağı değerlendirilir[7].
Aksi yöndeki görüşün ise tarihsel dayanağı ise Alman İmparatorluk Yüksek Mahkemesi’nin 1927 yılında verdiği karardır[8]. Anılan kararda, şirketin karar organı olan genel kurulda oy kullanırken çelişkiye düşer şekilde oy kullanılamayacağı belirtilerek, yeknesak oy kullanma gerekliliğine hükmedilir. Doktrinde, anılan kararla aynı yönde görüşe sahip yazarlar da, her pay bağımsız olsa dahi bir kişide birden fazla oy hakkı toplandığı durumda, hakkın şahsileştiğini ileri sürerek[9], farklı yönde oy kullanmanın tutarsız olduğunu ve hukuken korunmaya değer bir davranış olmadığını değerlendirir[10].
Pay Sahibinin Temsilci Aracılığıyla Genel Kurula Katılması
Pay sahibinin oy hakkını kullanma usulüne ilişkin bir diğer konu ise, asaleten ve vekâleten katılma olasılıkları olabilir. İlki, pay sahibinin kendisine ait paylardan doğan oy hakkını kullanmak için yetkilendirdiği bir temsilci ile aynı anda toplantıya katılması ihtimalidir. Bu durumda pay sahibinin temsilcisinin temsil yetkisini toplantı öncesinde her zaman geri alabileceğini belirtmek gerekir. Fakat bu yönde bir azil söz konusu olmadığı durumlarda, doktrinde öncelik ilkesine atıf yapılarak, genel kurul toplantısına katılım ve oy hakkı öncelikle kimin tarafından kullanılırsa diğerinin yetkisi kalmayacağı savunulur[11].
İkinci bir ihtimal olarak pay sahibinin, sahip olduğu paylardan doğan bir kısım oy hakkının kendisi tarafından, kalan oy hakkının ise temsilci tarafından kullanılmasına yetkilendirmesi düşünülebilir. Doktrinde, payların bir kısmının asaleten temsil edilmesinin, geri kalan kısmının ise temsilci aracılığıyla temsil edilmesinin mümkün olduğunu savunan yazarlar vardır[12]. Öte yandan, pay sahibinin farklı yönde oy kullanmasına ilişkin tartışma bu konuda da geçerlidir. Zira tek pay sahibinden doğan oy hakkının farklı yönde kullanılması bakımından çelişkili davranılmasına ve yeknesak bir irade oluşmamasına ilişkin çekinceler bu örnekte de ileri sürülebilir.
Son olarak, pay sahibinin birden fazla payından doğan oy hakkının birden fazla temsilci aracılığıyla kullanılması düşünülebilir. Bu konuya ilişkin olarak, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik (“Yönetmelik”) m. 18/8, hüküm içerir. Yönetmelik maddesinin anılan fıkrası şu şekildedir:
“Her pay sahibinin genel kurulda sadece bir kişi tarafından temsil edilmesi esastır. Ancak birden fazla kişiye temsil yetkisinin verilmesi veya tüzel kişi pay sahiplerini temsil ve ilzama yetkili birden fazla kişinin genel kurula katılması durumlarında ise bunlardan ancak birisi tarafından oy kullanılabilir. Oy kullanmaya kimin yetkili olduğunun yetki belgesinde gösterilmesi şarttır.”
Görüleceği üzere, anılan Yönetmelik uyarınca anonim şirket genel kurullarında pay sahiplerinin oy kullanmaya yetkili birden fazla temsilci ile temsil edilmesi mümkün olmayacaktır.
Sonuç
Anonim şirket genel kurullarında, bir pay sahibine ait, birden fazla paydan doğan oyların farklı yönde kullanılmasına ilişkin TTK ve alt mevzuatta açık hüküm bulunmaz. Bu konuda doktrinde (i) payların bağımsızlığını vurgulayarak ayrı yönde oy kullanılabileceğini savunan ve (ii) çelişkili davranma yasağına atıf yaparak tek pay sahibine ait oyların aynı yönde kullanılması gerektiğini savunan olmak üzere iki görüş vardır.
Pay sahibinin bir kısım payını asaleten, bir kısım payı ise vekâleten temsil edilerek genel kurula katılmasına ilişkin açık hükme rastlanmaz. Buna karşın oy kullanma yetkisine sahip birden fazla temsilci ile genel kurula katılamayacağına ilişkin Yönetmelik m. 18/8 hükmüyle karşılaşılır.
[1] TTK m. 390/4 hükmü, yönetim kurulu kararlarının, karar önerisinin elden dolaştırılması usulüyle alınmasını mümkün kılar. Bu hüküm uyarınca yönetim kurulu üyeleri, fiziksel olarak bir araya gelmeksizin, karar taslağına salt çoğunluğun imzasıyla yönetim kurulu kararı alabilir.
[2] Teoman, Ömer: “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı'na Göre Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Oy Hakkı” (“Tasarı”) Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 25. Cilt, No. 3, 2009, s. 9.
[3] Teoman, Tasarı, s. 9; Kendigelen, Abuzer: Yeni Türk Ticaret Kanunu: Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, On İki Levha Yayıncılık, Mayıs 2016, s. 335.
[4] Teoman, Ömer: “Anonim Ortaklık Genel Kurulunda Birden Fazla Paya Sahip Olan Ortaklar Bir Öneri Konusunda Aynı Zamanda Olumlu ve Olumsuz Oy Kullanabilirler” (“Olumlu ve Olumsuz Oy”), Tüm Makalelerim Cilt I-II (1971-2001). On İki Levha Yayıncılık, Nisan 2012.
[5] Teoman, Olumlu ve Olumsuz Oy.
[6] Oy sözleşmelerine ilişkin bkz. http://www.erdem-erdem.av.tr/yayinlar/hukuk-postasi/turk-hukukunda-oy-sozlesmeleri/.
[7] Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 2003, N. 982.
[8] Alman İmparatorluk Yüksek Mahkemesi (Reichsgericht) Kararı, S. I 21/37, 16.09.1927.
[9] Arslanlı, Halil: Anonim Şirketler, İstanbul 1960, II-III 47, 48.
[10] Pulaşlı, Hasan: Şirketler Hukuku Şerhi, Adalet Yayınevi, Ankara 2011, s. 1325.
[11] Üçışık/Çelik: Anonim Ortaklıklar Hukuku, I. Cilt, Ankara 2013, s. 294.
[12] Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), N. 982.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...