TTK M. 363 Uyarınca Yönetim Kurulu’na Üye Ataması
Giriş
1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 408 uyarınca, yönetim kurulu üyeleri genel kurul tarafından seçilir. Bu seçim, genel kurulun vazgeçilemez yetki ve görevlerindendir. Bununla beraber TTK m. 363, bu hükme bir istisna getirir ve yönetim kurulunun toplanarak kurula üye seçmesini mümkün kılar. Bu maddeye göre, yönetim kurulunun üyeliklerinden biri herhangi bir sebeple boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu yolla seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması hâlinde selefinin süresini tamamlar.
Ancak, TTK m. 363’ün uygulanması sırasında TTK m. 408’ün göz önünde bulundurulması gerekir. Şöyle ki, birden fazla yönetim kurulu üyeliğinin sırayla boşalması ve bu nedenle birden fazla yeni üyenin yönetim kurulu tarafından atanması yoluyla tüm yönetim kurulunun değiştirilmesi, genel kurulun yönetim kuruluna üye atamak yetkisinin devri olarak yorumlanabilir.
İki hükmün birlikte uygulanması, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 22.10.2012 tarih ve 6799 sayılı yazısında (“Bakanlık Görüşü”)[i] incelenmiştir. Bu görüşten de hareketle, TTK m. 363 uyarınca yönetim kuruluna üye atama konusu incelenecek ve Bakanlık Görüşü değerlendirilecektir.
Bakanlık Görüşü
Bakanlık Görüşü’nde, TTK m. 363 ve TTK m. 408 ile ilgili olarak şu değerlendirmelere yer verilmektedir:
“…aynı gün içinde farklı zamanlarda istifa etmek suretiyle ayrılan yönetim kurulu üyelerinin yerine yenisinin atanmasına ilişkin kararlar alındığı ve söz konusu kararlar tescil edilmeksizin atanan yönetim kurulu üyelerinin diğer yönetim kurulu üyelerinin atanmalarına ilişkin kararlara katıldıkları anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yönetim kurulu üyelerinin seçilmeleri genel kurulun devir ve terk edemeyeceği görev ve yetkileri arasında yer aldığından Kanunun 363 üncü maddesi doğrultusunda hareket etmek suretiyle yönetim kurulu üyelerinin tamamının değiştirilmesinin uygun olmayacağı, bu madde ile karar nisabının altında olmayacak sayıda üyeliğin boşalması halinde yeni üye ataması yapılabileceği ve atanan üyelerin ise tescil edilmelerini müteakip yeni kararlara iştirak edebilecekleri değerlendirilmektedir.”
Bakanlık Görüşü’nden anlaşıldığı kadarıyla, bir anonim şirkette aynı gün içinde birbirini takip eden farklı yönetim kurulu kararları alınmıştır. Bu kararların birinde TTK m. 363 uyarınca seçilen yönetim kurulu üyesi, genel kurul onayına sunulmadan ve üyeliği tescil edilmeden, bir diğer üye atama kararına katılmıştır.
Bu olayı değerlendiren Bakanlık Görüşü’nde iki sonuca ulaşılmıştır: (i) yönetim kurulu üyelerinin tamamının TTK m. 363 uyarınca değiştirilmesi TTK m. 408’in varlığı nedeniyle mümkün değildir; (ii) TTK m. 363 uyarınca atanan üyeler, ancak tescil edilmelerini takiben yeni kararlara katılabilirler. Ancak bu noktada, Bakanlık Görüşü’nün “yeni kararlar” tabiriyle üye atamaya ilişkin yeni kararları mı, yoksa yönetim kurulu tarafından alınacak tüm kararları mı kastettiği açık değildir.
TTK m. 408’in TTK m. 363 uyarınca etkisiz bırakılmasını engelleyen görüşün yerinde olduğu savunulabilir. Bununla birlikte, yönetim kurulu üyelerinin faaliyete başlayabilmek ve TTK m. 363 uygulamasına katılmak için tescil edilmesini arayan görüşün kabul edilebilirliği tartışmaya açıktır.
Yönetim Kurulu Üyelerinin Faaliyete Başlaması ve Tescilin Hukuki Niteliği
TTK m. 408 uyarınca genel kurul tarafından seçilen yönetim kurulu üyesi, üyeliği kabul etmekle birlikte yönetim kurulu üyeliğini kazanır. Dolayısıyla, üye olarak atanan kişinin göreve başlayabilmesi için tescil ve ilan edilmesi şart değildir. Bununla birlikte yönetim kurulu üyeleri TTK m. 354/1(g) uyarınca sicile tescil ve ilan edilir. Ancak bu tescil kurucu değil (tescil, yönetim kurulu üye atamasının geçerliğini etkilemez), açıklayıcıdır[ii]. Tescil ve ilanın buradaki işlevi üçüncü kişilerin bilgilenmesini sağlamaktır[iii].
Her ne kadar tescilin kurucu olmadığı kabul edilse dahi, ticaret sicilinde tescil ve ilan edilen hususlarda, örneğin şirketi temsil ve ilzam edecek kişiler, meydana gelen değişikliklerin de tescil ve ilan edilmesi gerekir. Ancak bu durum dahi, üçüncü kişilerle yapılacak işlemlere yöneliktir. Zira, yönetim kurulu üyeliğinde meydana gelen değişikliği tescil ve ilan ettirmeyen şirket adına eski yönetim kurulu üyelerinin yapacağı işlemlerden şirket sorumlu olacaktır; meğer ki üçüncü kişinin müspet vukfu ispatlansın.
Buna rağmen, yukarıda anılan Bakanlık Görüşü, TTK m. 363 uyarınca atanan yönetim kurulu üyelerinin, yapılacak yeni üye atamalarına katılabilmek için tescil edilmesi gerektiğini belirtir ve tescile kurucu bir işlev yükler. Bu tutumun kanun ve doktrin ile uyumlu olmadığı söylenebilir.
Bu durumda ortaya çıkan bir diğer sorun, TTK m. 363 uyarınca atanan ve genel kurul tarafından onaylanan, ancak ilgili genel kurul kararı henüz tescil edilmeyen bir yönetim kurulu üyesinin, TTK m. 363 uyarınca yapılacak yeni üye atamalarına ilişkin kararlara katılıp katılamayacağıdır. Genel kurul tarafından onaylanan bir üyenin, tıpkı genel kurul tarafından atanan üye gibi değerlendirilmesi gerekir. Bakanlık Görüşü bu konuda açık değil ise de, bu durumda dahi tescilin varlığını araması, kendi görüşü açısından tutarlı olacaktır.
Sonuç
Görüldüğü üzere, yönetim kurulunun TTK m. 363 uyarınca yapılacak üye atamalarına katılabilmesi için tescilin zorunlu tutulması kanun ve doktrin görüşleri ile uyumlu değildir. Bununla birlikte, TTK m. 363 hükmünün, genel kurulun yönetim kurulu üyelerini seçme yetkisini bertaraf edecek şekilde kullanılmaması gerekir.
[i] Anılan görüşe http://www.ito.org.tr/wps/portal/tescil-ilan-kurulus?WCM_GLOBAL_CONTEXT=genelgeler linkinden ulaşılabilir. (Erişim tarihi: 25.01.2013)
[ii] Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal/Çamoğlu, Ersin; Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2005, no. 557; Pulaşlı, Hasan, Şirketler Hukuku Şerhi, Ankara 2011, s. 898; Akdağ Güney, Necla; Anonim Şirket Yönetim Kurulu, İstanbul 2012, s. 15.
[iii] Bununla birlikte, TTK m. 359, tüzel kişi yönetim kurulu üyesi ile birlikte temsilcisinin sicile tescilini zorunlu kılar. Bu madde uyarınca gerçekleşecek tescilin niteliği doktrinde tartışmalıdır. Madde metninde bu konuda bir açıklık bulunmasa dahi maddenin gerekçesi buradaki tescilin kurucu olduğunu ifade eder. Gerekçeden hareket eden bir görüşe göre, TTK m. 359 uyarınca gerçekleşecek tescil kurucudur. Bkz. Pulaşlı, s. 898; Kırca, İsmail; Anonim Şirketlerde Tüzel Kişilerin Yönetim Kurulu Üyeliği, Batider 2012/2, s. 53. Diğer bir görüşe göre ise, tescilin kurucu olabilmesi için maddenin bu kurucu niteliği açıkça öngörmesi gerekir ve maddede açıkça öngörülmemesi nedeniyle tüzel kişi temsilcisinin sicile tescilinin kurucu olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bkz. Akdağ Güney, s. 17.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...