Anonim Şirketlerde Kendi Paylarını Taahhüt Yasağı
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun[1] (“TTK”) anonim şirketlere ilişkin hükümleri arasında yer alan 388. maddesine göre şirket kendi paylarını taahhüt edemez. Üçüncü kişinin veya bir yavru şirketin kendi adına fakat şirket hesabına şirketin payını taahhüt etmesi de, şirketin kendi payını taahhüt etmesi sayılır. Bu kural, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda (“ETTK”) açıkça ve doğrudan doğruya öngörülmese de kabul edilen bir ilkeydi. TTK ile birlikte bu kurala açıklık getirildi; yasağın kapsamı ve uymamanın yaptırımları düzenlendi. Bu Hukuk Postası makalesi, şirketin kendi paylarını taahhüt yasağının gerekçesini, uygulama alanlarını ve sonuçlarını inceler.
Yasağın Gerekçesi ve Mehaz Mevzuat
TTK m. 388 düzenlemesi kaynağını temel olarak Avrupa Birliği’nin 13 Aralık 1976 tarihli ve 77/91/EEC sayılı İkinci Ortaklıklar Yönergesi ile Alman Paylı Ortaklıklar Kanunu m. 56’da bulur. Kendi paylarını taahhüt yasağı ifadesi hukukumuza TTK ile girmiş olsa da, TTK m. 388’in gerekçesinde ETTK m. 285/1’de ifadesini bulan “muvazaadan ari” ibaresinin bu kuralı da içerdiğinin söylenebileceği belirtilir[2]. Dolayısıyla, TTK m. 388 yeni bir hüküm olsa da, temel kural ETTK döneminden beri süregelir.
Şirketin kendi paylarını taahhüt yasağı, sermayenin gerçekten konulması ilkesinin gereğidir ve mutlak bir yasaktır[3]. Aksi bir durum, şirkete ait olan malvarlığının tekrar şirketin kendi malvarlığına sermaye olarak konulması, yani aynı sermayenin iki defa kullanılması anlamına gelir[4] ve şirketin sermayesiz olarak kurulmasına veya arttırılan sermaye miktarı kadar rizikonun tüm veya bazı pay sahiplerinden alınarak şirkete yüklenmesi sonucunu doğurarak eşit işlem ilkesine de aykırılık oluşturur[5].
Yasağın Kapsamı ve Uygulama Alanı
Madde gerekçesine göre, hüküm, kuruluşta ve sermaye artırımında ihraç edilecek payları taahhüt, esas ve kayıtlı sermaye sisteminde rüçhan hakkının devralınması yoluyla taahhüt, şartlı sermaye artırımında değiştirme ve alım hakkının kullanılması gibi, payın her türlü aslen iktisabı halini kapsamayı amaçlar[6]. İç kaynaklardan sermaye artırımı (yedeklerin, yeniden değerleme fonunun, taşınmaz ya da iştirak satış kazançlarının ve dağıtılması kararlaştırılan kâ rın sermayeye dönüştürülmesi yoluyla) halinde ise kendi paylarını taahhüt yasağının geçerli olmadığı; zira bu sermaye artırım türünde dışarıdan şirketin malvarlığını arttırıcı yeni bir katkı yapılmadığından, sermayenin gerçek olarak ödenmesi ve korunması ilkelerinin ihlalinin mümkün olmadığı savunulur[7].
TTK m. 388/1 genel ilke olarak şirketin kendi paylarını taahhüt edemeyeceğini belirtirken, maddenin ikinci fıkrası üçüncü kişinin veya bir yavru şirketin kendi adına fakat şirket hesabına şirketin payını taahhüt etmesinin de şirketin kendi payını taahhüt etmesi sayılacağını hüküm altına alarak yasağın kapsamını genişletir. Kuruluşta, anonim şirket henüz var olmadığı için kendi paylarını taahhüt edemeyeceği düşünülebilirse de, bir yavru şirketin kendi adına fakat şirket hesabına şirketin payını taahhüt etmesi de aslında şirketin kuruluşta bile kendi paylarını taahhüt ettiği anlamına gelir. Maddenin son fıkrasına göre, birinci fıkra hükmü, ana şirketin paylarını taahhüt eden yavru şirketlere kıyas yoluyla uygulanır.
Üçüncü kişinin veya bir yavru şirketin kendi adına fakat şirket hesabına şirketin payını taahhüt etmesinin de yasak kapsamında olduğunun maddede açıkça belirtilmesinin nedeni madde gerekçesinde şu şekilde açıklanır: “Hükmün öngörülme amacı birinci fıkradaki yasağın danışıklı işlemlerle etkisiz bırakılmasına engel olmaktır. Tasarıda bu hüküm bulunmasaydı, belki kanuna karşı dolanma hükümleri aracılığı ile (ve kısmen de) üçüncü fıkraya dayanılarak aynı sonuca varılabilirdi. Ancak zihinlerde uyanabilecek tereddütler, farklı yaklaşımlar ve yorumlar birinci fıkrada öngörülen yasaktan beklenen yararı ortadan kaldırabilirdi. Yavru şirketin açıkça zikredilmesinin sebebi, onun bazı varsayımlarda üçüncü kişi sayılmayabileceği endişesidir. Kuruluşta ve sermaye artırımında, bir üçüncü kişinin veya bir yavru şirketin, bir anonim şirketin paylarını kendi adına fakat kurulmakta bulunan ya da mevcut olan anonim şirket hesabına taahhüt etmesi halinde, mezkûr paylar anılan anonim şirket adına taahhüt edilmiş sayılır ve birinci fıkradaki yasağın kapsamına girer. Üçüncü kişi, gerçek veya tüzel bir kişi veya bir tek kişi işletmesi olabilir. Yavru şirket, 195 inci maddeye göre tanımlanır. Hüküm, yavru şirketin tek kişi işletmesi olması halinde de hüküm uygulanır. Hesaba taahhüt, komisyon, vekâlet veya iş görme sözleşmesinin herhangi bir türü olabilir veya karma sözleşme niteliği taşıyabilir. İkinci fıkranın uygulanması için şirketin rizikoyu taşıması yeterlidir. Esas sermaye ve kayıtlı sermaye sistemleriyle şarta bağlı sermaye artırımları hükmün kapsamındadır.”[8]
Şirketin kendi paylarını iktisap veya rehin olarak kabul etmesi, diğer bir ifadeyle devren iktisaplar TTK m. 379 ve devamı hükümlerine tabi olduğu için, bu tür iktisaplar TTK m. 388’in kapsamına dahil değildir[9] [10].
Yasağa Aykırılık ve Sonuçları
TTK m. 388/3 uyarınca, kendi paylarını taahhüt yasağına aykırılık halinde, söz konusu payları, kuruluşta kurucular, sermaye artırımlarında yönetim kurulu üyeleri taahhüt etmiş sayılır ve bunlar pay bedellerinden sorumlu olurlar. Şirket yönünden ise, kanuna aykırılık nedeniyle taahhüt geçersiz olur ve hukuki bir sonuç doğurmaz; bu payların kurucular ve yönetim kurulu üyeleri tarafından taahhüt edilmiş sayılması şirket yönünden geçersizliği etkilemez[11].
Aynı fıkranın devamında, kanuna aykırı taahhütte herhangi bir kusurları bulunmadığını ispat eden kurucuların ve sermaye artırımlarında yönetim kurulu üyelerinin sorumluluktan kurtulacağı düzenlenir. Dolayısıyla TTK, bir kusur karinesi kabul eder ve söz konusu kişilere kusursuzluğun ispatı yolu ile sorumluluktan kurtulma olanağı tanır. Kusursuzluğunu ispatlayanların dışındaki kurucular ve yönetim kurulu üyelerinin ise sorumluluğu ortadan kalkmaz. Ödenmeyen bedellerden doğan sorumluluk müteselsildir[12].
Hükmün gerekçesi, maddenin, taahhüdün, kuruluşta kurucular ve sermaye artırımlarında yönetim kurulu tarafından yapılmış olduğu varsayımı üzerine kurulu olduğunu belirterek, maddenin düzenini kusur karinesine de dayalı olarak şu şekilde açıklar: “Kurucular veya yönetim kurulu üyeleri kusurlu değillerse taahhüt (geçersiz olduğundan) hem sonuç doğurmaz, hem de geçersiz taahhüdün yerine bir varsayımla başka taahhüt geçmez. Kurucular veya yönetim kurulu üyeleri kusurlu ise, geçersiz taahhüt yerine bunların taahhüdü bir kanunî varsayımla geçer. Tereddütleri ortadan kaldırmak amacıyla kusura vurgu yapılmıştır.”[13]
TTK m. 388/4 uyarınca, yasağa aykırılığın sonuçlarını düzenleyen üçüncü fıkra hükmü, ana şirketin paylarını taahhüt eden yavru şirketlere de kıyas yoluyla uygulanır ve söz konusu paylar yavru şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından taahhüt edilmiş kabul olunur. Üyeler pay bedellerinden sorumludur. Fıkrada sorumlu olanın yavru şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğuna vurgu yapılır ve çok istisnai bir durum olduğu için yavru şirketin kurucularının sorumluluğu açıkça düzenlenmez; ancak maddede tercih edilen bu söylem, gereğinde yavru şirketin kurucularının da sorumluluğuna gidilmesini engellemez[14].
Sonuç
Sermayenin gerçekten konulması ilkesinin bir gereği olarak, TTK’da şirketin kendi paylarını taahhüt etmesi yasaklanır. Kendi paylarını taahhüt yasağı ifadesi hukukumuza TTK ile girmiş olsa da, ETTK m. 285/1’de ifadesini bulan “muvazaadan ari” ibaresinin bu kuralı da içerdiği söylenebilir. Üçüncü kişinin veya bir yavru şirketin kendi adına fakat şirket hesabına şirketin payını taahhüt etmesi de, şirketin kendi payını taahhüt etmesi sayılır. Bu yasağa aykırılık halinde, taahhüt şirket açısından bir sonuç doğurmaz. Kuruluşta kurucular, sermaye artırımlarında ise yönetim kurulu üyeleri kusursuzluklarını ispat etmedikleri sürece söz konusu payları taahhüt etmiş sayılırlar ve bunlar pay bedellerinden sorumlu olurlar.
[1] TTK (RG, 14.02.2011, S. 27846) 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[2] TTK m. 388 Gerekçesi.
[3] TTK m. 388 Gerekçesi.
[4] Nilsson, Gül Okutan: Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’na Göre Şirketler Topluluğu Hukuku, İstanbul 2009, s. 209; Çapa, Mehmet Sadık: Anonim ve Limited Şirketlerin Kendi Paylarını İktisap Etmesi, İstanbul 2013, s. 138.
[5] Pulaşlı, Hasan: 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanuna Göre Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt II, Ankara 2011, s. 1243; Çapa, s. 139
[6] TTK m. 388 Gerekçesi.
[7] Pulaşlı, s. 1243 ve orada anılan yazarlar.
[8] TTK m. 388 Gerekçesi.
[9] TTK m. 388 Gerekçesi.
[10] Şirketin kendi, paylarını iktisabı hakkında ayrıca bkz. Leyla Orak Çelikboya, Yeni TTK Uyarınca Şirketin Kendi Paylarını İktisabı
[12] TTK m. 388 Gerekçesi.
[13] TTK m. 388 Gerekçesi.
[14] TTK m. 388 Gerekçesi.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...