Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Azlık Haklarına İlişkin Yenilikler
Azlık hakları, sermayenin belli bir oranını temsil eden azınlık pay sahiplerinin çoğunluğun hâkimiyetinden kurtarılması bakımından büyük önem taşır. Bu haklarla, şirket bünyesinde yaşanabilecek çıkar çatışmalarının çözülmesinde, çoğunluk ile azınlık pay sahipleri arasında bir denge gözetilmiş olur. Azlık haklarının bu derece önem taşıması, kanun kapsamında özel hükümlerle düzenlenmelerini gerektirir.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda (“Yeni TTK”) azlık hakları, kavramın şirketler hukuku açısından taşıdığı önem göz önüne alınarak, pay sahibinin korunması ilkesine paralel olarak düzenlendi. Azlık hakları genişletildi ve Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ile tanınmış olan haklara yenileri eklendi.
Belirli Grupların Yönetim Kurulunda Temsil Edilmesi
Yeni TTK m. 360 ile belirli pay sahibi gruplarına ve azlığa yönetim kurulunda (“YK”) temsil edilme hakkı tanındı. Bu madde uyarınca; kârda, oyda, tasfiye payında veya herhangi bir malvarlığı hakkında imtiyazlı olan bir pay grubuna YK’da temsil hakkı tanınmasına olanak sağlandı. TTK kapsamında, pay sahibi gruplarına ve azlığa YK’da temsil edilme hakkı tanıyan herhangi bir düzenleme olmamasına rağmen, Yargıtay bu yönde uygulamayı kabul etmekteydi. Yerleşmiş Yargıtay uygulaması Yeni TTK ile kanun kapsamına alınarak yasal temele kavuştu. Hükmün uygulanabilmesi için, azlığın somut olarak belirlenmesi ve diğer pay sahiplerinden ayrılması gerekir. Azlığın açık olarak belirlenmemesi, söz konusu hakkın gereği gibi kullanılmasını ve amacına ulaşmasını engeller. Bu belirleme, pay senedi numaraları aracılığıyla yapılabilir.
Genel Kurulun Toplantıya Çağrılması ve Gündeme Madde Konulması
TTK m. 366, şirket genel kurulunu (“GK”) toplantıya çağırma ve gündeme madde eklenmesini talep etme şeklinde bir azlık hakkı öngörür. Bu madde uyarınca, şirket sermayesinin en az onda biri değerinde paya sahip olan pay sahipleri, GK’nın toplantıya çağrılmasını ve gündeme madde eklenmesini talep edebilir. Bu oran, esas sözleşme ile azaltılabilir.
Yeni TTK ile söz konusu hüküm bazı değişikliklerle tekrar edildi. Yeni TTK, azlık kavramını halka açık ve halka açık olmayan şirketler bakımından farklı yüzdelerle tanımladı. Yeni TTK m. 411/1 uyarınca, sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri, YK’dan GK’yı toplantıya çağırmasını veya GK zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını isteyebilir. Ayrıca, Yeni TTK m. 411/3 uyarınca, çağrı ve gündeme madde konulması istemi noter aracılığıyla yapılır. Böylece, mahkemenin izin verebilmesi için önem taşıyan ve TTK döneminde uygulamada sorun yaratan çağrı için YK’ya başvurulup başvurulmadığı ve başvuru tarihi konuları, açıklığa kavuşturuldu. YK’nın çağrıyı kabul etmesi durumunda GK en geç kırk beş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır, aksi halde çağrı talep sahiplerince yapılır. Böylece, TTK döneminde karşılaşılan talebin kabul edilmesine rağmen toplantının yapılmaması ve toplantıdan elde edilecek yararın ortadan kalkması engellendi.
Yeni TTK m. 412 ise, çağrının YK tarafından kabul edilmemesi durumunda mahkemeye başvurma usulünü düzenler. Yeni TTK, TTK’dan farklı olarak, talebe yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmemesi durumunda da mahkemeye başvurulabileceğini öngörür. Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar.
Gündeme Bağlılık İlkesine Getirilen İstisnalar
Bilindiği gibi, GK toplantılarında görüşülüp karara bağlanabilecek konular bakımından, “gündeme bağlılık ilkesi” söz konusudur. Bu ilke uyarınca GK gündemi toplantıdan önce belli olur, ayrıca ilan ve davet mektuplarında belirtilir. Gündemde belirtilmeyen konularda kural olarak görüşme yapılamaz ve karar alınamaz.
Gündeme bağlılık ilkesi, TTK döneminde, bazı azlık haklarının kullanılması bakımından engel oluştururdu. Yeni TTK, gündeme bağlılık ilkesine getirilen istisnaları genişleterek, azlık haklarının daha etkin bir biçimde kullanılmasını sağladı.
Bu istisnalardan biri, YK üyelerinin görevden alınmalarının gündeme bağlılık ilkesi kapsamında olmamasıdır. Yeni TTK m. 364 uyarınca, haklı sebeplerin varlığı halinde GK, gündemde madde bulunmasa bile YK üyesini azledebilir.
Bir diğer istisna, özel denetçi atanması talepleri bakımından söz konusudur. Yeni TTK m. 438 uyarınca her pay sahibi, GK gündeminde madde olmasa bile özel denetçi atanmasını talep edebilir. TTK döneminde, bu talebin gündeme bağlılık ilkesi kapsamında olup olmadığı tartışmalıydı. Bu istisnanın kanun ile öngörülmemiş olması, kurumun yeterince uygulanamaması sonucunu doğuruyordu.
Finansal Tabloların Müzakeresinin Ertelenmesi Talebi
Yeni TTK m. 420 uyarınca, finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, azlığın bu yönde bir talepte bulunması üzerine, bir ay sonraya bırakılır. Azlık kavramı burada da, halka açık ve halka açık olmayan şirketler bakımından farklı yüzdelerle tanımlanır. Azlığın talebi üzerine, GK’nın erteleme konusunda ayrıca bir karar alması gerekmez; toplantı başkanının bu yöndeki kararı yeterlidir. Bu madde ile Yeni TTK, TTK m. 377’de yer alan ilkeleri genel olarak korudu. Ancak, TTK m. 377 sadece bilançonun tasdikinin ertelenmesini öngörürken, Yeni TTK ile getirilen düzenleme tüm finansal tabloları kapsar.
Özel Denetçi Atanması Talebi
Yeni TTK m. 438, TTK’ya paralel olarak, özel denetçi atanması talebini düzenler. Bu madde uyarınca her pay sahibi, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile GK’dan isteyebilir. Bu talepte bulunabilmek için, özel denetçi atanmasının pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olması ve bilgi alma veya inceleme haklarının kullanılması gerekir. Böylece, talebin kötüye kullanılması ve şirkete zarar verilmesi engellenir.
TTK’dan farklı olarak, GK’nın talebi kabul etmesi durumunda dahi, özel denetçi mahkeme tarafından seçilir. Böylece, tam bir tarafsızlık sağlanır. GK’nın talebi reddetmesi durumunda ise, bir azlık hakkı ortaya çıkar. Red halinde; sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde mahkemeden özel denetçi atamasını isteyebilir.
Kuruluş ve Sermaye Artırımında İbra
Yeni TTK m. 559, kurucuların, YK üyelerinin, denetçilerin, şirketin kuruluşundan ve sermaye artırımından doğan sorumluluklarından ibralarını düzenler. Bu kişiler, şirketin tescilinden itibaren dört yıl geçmedikçe ibra edilemez. Öte yandan, azlığın ibranın görüşüldüğü GK toplantısında ibraya karşı çıkması durumunda ibra, GK tarafından onaylanamaz. Azlık, halka açık olmayan şirketlerde sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleridir. Söz konusu düzenleme, aynı kurumu düzenleyen TTK m. 310 ile aynı doğrultudadır.
Haklı Sebeplerle Fesih Talebi
Yeni TTK m. 531 ile Türk hukukunda var olmayan bir kurum düzenlendi. Bu madde uyarınca, haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri, mahkemeden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilir. TTK’nın şirketin haklı sebeplerle feshine ilişkin herhangi bir hüküm içermemekte olması, söz konusu boşluğun niteliğiyle ilgili tartışmalara yol açmaktaydı. Doktrindeki hâkim görüş ve Yargıtay, boşluğun olumsuz nitelikte olduğunu ve Türk hukukunda böyle bir imkân olmadığını savunuyordu. Yeni TTK ile haklı sebeplerle fesih imkanı getirilerek, söz konusu tartışmalara son verildi.
Yeni TTK’nın ilgili maddesinde, haklı sebeplerin ne olduğu konusunda herhangi bir açıklık yoktu. Kavramın içinin doktrin ve yargı kararları ile doldurulmasının tercih edildiği görülür. Azlık haklarının sürekli olarak ihlali, bilgi alma haklarının kullanılamaması gibi durumlar, haklı sebep olarak değerlendirilebilir. Yeni TTK m. 531, şirketin feshinin son çare olması ilkesine paralel bir düzenleme getirir. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerinin paylarının bedeli ödenip şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen diğer bir çözüme karar verebilir. Duruma uygun düşen çözümlerin neler olabileceği, mahkeme tarafından karara bağlanır.
Yeni TTK tarafından Öngörülen Diğer Azlık Hakları
Yeni TTK ile TTK tarafından öngörülmeyen bir azlık hakkı da düzenlendi. Bu yeni azlık hakkı, nama yazılı pay senetlerinin basılması talebidir. Yeni TTK m. 486/3 uyarınca, azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır. Böylece bazı aile şirketlerinde pay senedinin bastırılmamasının yaratacağı olumsuz sonuçlar engellenmiş olur.
Ayrıca ağırlaştırılmış nisap gerektiren bazı kararların da, tartışmalı olmakla beraber, doktrinde olumsuz azlık hakkı olarak kabul edildiği vurgulanmalıdır.
Sonuç
Yeni TTK ile azlık haklarının kullanılmasını kolaylaştıran bir düzen benimsendi. Hakların kullanılmasını engelleyen düzenlemelerde değişiklikler yapılarak, azlık hakları listesine yenileri eklendi. Pay sahibinin korunması ilkesine paralel olarak, azlık hakları güçlendirildi ve pay sahipleri demokrasisi himaye edildi. Tüm bu düzenlemelerin, şirketlerin belirli çoğunlukların hâkimiyetine tabi olması ve azlığın haklarını talep edememesi tehlikesini ortadan kaldıracağı tartışmasızdır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...