Hisse Devir Sözleşmeleri Kapsamında Tazminat Maddeleri
Giriş
Hisse devir sözleşmelerinde, satıcı tarafından alıcıya, devredilen şirketin özellikleri hakkında çeşitli sözleşmesel beyan ve tekeffüller verilir. Sözleşme kapsamındaki tazminat maddeleri, alıcıyı, satıcı tarafından verilen beyan ve tekeffüllerin ihlaline karşı korur ve risk ve sorumluluğu taraflar arasında paylaştırır. Bu Hukuk Postası makalesi, satıcının alıcıyı tazmin etme yükümlülüğü, satıcının sorumluluğunu sınırlandırma yöntemleri, söz konusu sınırlandırmaların uygulanmayacağı haller, üçüncü şahıs talepleri, alıcının zararları hafifletme yükümlülüğü ve çifte tazminat yasağı dahil olmak üzere tazminat maddelerini çeşitli açılardan inceler.
Tazmin Yükümlülüğü
Hisse devir sözleşmelerinde tazminat taleplerine yol açabilecek ihlaller tek tek belirlenebileceği gibi, genel bir ihlal ve tazminat maddesi yazılması da mümkündür. Tazminat maddeleri satıcının alıcıyı beyan ve tekeffüllerin ihlalinden doğan tüm zarar ve kayıplara karşı tazmin etmesini ve bunlardan ari tutmasını düzenler. Bu zararların dolaylı zararları ve kar kaybını kapsayıp kapsamayacağı tarafların anlaşmasına bağlıdır.
Sözleşme kapsamında tazminle yükümlü olan taraf, satıcı veya birden fazla satıcı olması halinde, satıcılar veya satıcılardan yalnızca biri olarak belirlenebilir. Tüm satıcılar müşterek ve müteselsil sorumlu tutulabileceği gibi, her bir satıcı, satışa konu şirketteki ortaklık payıyla orantılı olarak da sorumlu tutulabilir. Tazmin edilen taraf, alıcı ve/veya bahse konu şirket olabilir.
Sorumluluğun Sınırlandırılması
Satıcıların hisse devir sözleşmeleri kapsamındaki sorumlulukları sınırsız değildir. Taraflar satıcıların sorumluluğunu özellikle zamansal ve parasal açıdan sınırlayan hükümlere yer verirler. Sorumluluğun ne derecede sınırlandırılacağı tarafların müzakerelerine bağlıdır.
Bununla birlikte, hemen hemen tüm hisse devir sözleşmelerinde, taraflar satıcının sorumluluğun sınırlandırılmasının belirli durumlarda uygulanmayacağını kararlaştırırlar. Bu durumlara örnek olarak şunlar verilebilir: (i) eğer talep satıcı tarafından yapılan herhangi bir hileli eylem veya kasıtlı yanlış ifadeden kaynaklanıyorsa; (ii) aşağıdaki bölümlerde açıklandığı üzere, talebin, satıcının hisselerinin mülkiyetiyle ilgili olduğu oranda; veya (iii) bir cezai ya da yasal para cezası veya yaptırımının tazmini için yapılan bir talebin, kapanış öncesi gerçekleşen bir olay veya durumla ilgili olduğu oranda.
Zamansal Sınırlamalar
Zamansal anlamda ilk sınırlama çeşidi, alıcının talebe sebebiyet veren olay, olgu veya durumdan haberdar olmasından itibaren satıcıya bildirimde bulunması gereken zaman dilimidir. Pratikte bu süre genellikle on beş ila otuz gün arasında düzenlenir. Sürenin alıcının söz konusu olay, olgu ya da durumdan haberdar olduğu veya makul olarak haberdar olması gereken zamanda başlayacağı da düzenlenebilir. Haberdar olma yükümlülüğü satışa konu şirketi, alıcının bağlı şirketlerini ve bunların yöneticilerini, çalışanlarını veya danışmanlarını da kapsayabilir.
İkinci sınırlama çeşidi ise genel sınırlamadır; satıcı bu sürenin bitmesini takiben sorumluluktan tamamıyla kurtulur. Bu süre genellikle farklı konulardan doğan talepler için ayrı ayrı düzenlenir. Örneğin, vergisel tekeffüllere ilişkin talepler genellikle kapanış tarihinden itibaren altı yıl ile sınırlanır (uygulanacak hukukta vergi talepleri için geçerli olan yasal zamanaşımı süresine bağlı olarak); diğer talepler on sekiz ila otuz altı ay arasında değişen süre sınırlamalarına tabi olur; ve satıcının yetkisine, hisselerin mülkiyetine ve geçerliliğine ilişkin talepler ise hisse devir işlemlerinde taşıdıkları önem ve işlemin temelini oluşturmaları sebebiyle hiçbir zamansal sınırlamaya tabi tutulmazlar.
Satıcının sözleşme kapsamındaki tazmin yükümlülüğü, herhangi bir yanıt vermesine ya da ihbarda bulunmasına gerek olmaksızın, belirtilen sürelerin sonunda bildirilen ihlallere ilişkin olarak ortadan kalkar. Sözleşmede ayrıca, ilgili talep bildiriminin, satışa konu şirketin alıcının iştiraki olması durumunun sona ermesinden sonra yapılması halinde, satıcının söz konusu talepten sorumlu olmayacağı da düzenlenebilir.
Parasal Sınırlamalar
Tazminat maddelerinde parasal sınırlamalar da iki kategori altında düzenlenir: üst limitler ve alt limitler.
Satıcının sorumluluğu genellikle satışa konu şirketin satış bedelinin belirli bir yüzdesiyle sınırlandırılır. Satıcının hisse devir sözleşmesi tahtındaki bir talepten doğan toplam sorumluluğunun, diğer tüm taleplerle toplandığında, söz konusu belirlenmiş yüzdeyi geçmeyeceği kararlaştırılabilir. Bununla birlikte, yukarıda zamansal sınırlamalar altında açıklanan duruma benzer olarak, farklı konulardan doğan talepler ayrı ayrı düzenlenebilir ve daha önemli beyan ve tekeffüller için daha yüksek yüzdeler belirlenebilir. Satıcının yetkisi ve hisselerin mülkiyeti ile geçerliliğine ilişkin talepler genellikle hisse devir bedelinin %100’ü ile sınırlanır veya hiç sınırlanmaz. Tazminat maddelerinde söz konusu parasal üst limitlerin kümülatif olmadığının düzenlenmesi de önemlidir; başka bir deyişle, bir beyan ve tekeffül kapsamındaki talepler, diğer bir beyan ve tekeffül kapsamındaki taleplere ilişkin limitleri de düşürür.
Üst limitlere ilaveten, hisse devir sözleşmelerinde asgari bir tutar belirlenerek, herhangi bir talepten doğan sorumluluk miktarı söz konusu tutarı geçmedikçe satıcının sorumlu olmayacağı düzenlenir. Bu tutar belirli bir rakam olarak belirlenebileceği gibi, satış bedelinin bir yüzdesi olarak de belirlenebilir (genellikle %0,1 ila %1,5 arası).
Ayrıca, bir talep asgari tutarın üzerinde bile olsa, alıcının satıcıya karşı talepte bulunabilmesi için sözleşmede ulaşılması gereken bir toplam tutar (diğer bir deyişle biriken tutar) belirlenebilir. Böylece, bir talebin ve sözleşme tahtında yapılan diğer tüm taleplerin toplamı (her biri asgari tutardan yüksek olmak üzere) hisse devir bedelinin belirli bir yüzdesini aşmadıkça, satıcının bu talepten sorumlu olmayacağı kararlaştırılır. Satıcının sorumluluğunun toplam talep tutarının yalnızca biriken tutarı aşan kısmıyla mı sınırlı olacağı yoksa satıcının sadece aşan kısımdan değil de tüm tutardan mı sorumlu olacağı taraflar arasındaki anlaşmaya bağlıdır.
Sorumsuzluk Halleri
Son olarak, tazminat maddeleri, alıcı tarafından yapılan taleplere ilişkin olarak satıcının hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağı halleri de düzenler. Bu hallere örnek olarak şunlar verilebilir: Bir talebin (i) alıcı tarafından kapanış tarihinden sonra yapılan bir fiil, ihmal ya da işlemden; (ii) yeni çıkarılan vergiler de dahil olmak üzere, kapanış tarihinden sonra kanunlardaki veya kanunların genel kabul gören yorumlarındaki değişikliklerden; (iii) alıcının hisse devir sözleşmesi tahtındaki yükümlülüklerinin ihlalinden; (iv) satıcı tarafından alıcının talebi üzerine yapılan iş veya ihmallerden; (v) alıcıya veri odasında, hesaplarda veya başka bir yerde ifşa edilen veya hisse devir sözleşmesinin imzalanmasından önce kamuya açık olan olay, olgu ya da durumlardan; (vi) şirketin alıcıya sağlanan hesaplarında karşılık ayrılmış olan konulardan kaynaklandığı veya bunlar sebebiyle arttığı haller.
Diğer Hükümler
Üçüncü Şahıs Talepleri
Satıcının tazminat sorumluluğunun doğmasına yol açabilecek olay, olgu veya durumun resmi kurumlar da dahil olmak üzere üçüncü kişilerin talep, iddia ve davalarından kaynaklanması halinde – ki bunlar hisse devir sözleşmeleri kapsamında üçüncü şahıs talepleri olarak adlandırılırlar – alıcı ve/veya satışa konu şirket genellikle söz konusu olay, olgu ya da durumdan haberdar olmasından itibaren belirli bir süre içinde satıcıyı yazılı olarak bilgilendirmekle yükümlü tutulur.
Sözleşmede alıcının, satıcının talebi üzerine, satıcının kendi yasal temsilcileri aracılığıyla ve masrafları kendisine ait olmak üzere dava veya takibi üstlenmesine ve alıcı ve/veya satışa konu şirket adına üçüncü şahıs talebine karşı savunma yapmasına izin vereceği düzenlenebilir. Alıcı da söz konusu dava veya takibe katılmayı seçebilir. Davanın satıcı tarafından yürütülmesi halinde, satıcının gerekli savunmayı yapabilmesini teminen, alıcının satıcıya gerekli tüm bilgi, belge ve desteği vermesi, satıcının şirketin tesislerine, hesap ve kayıtlarına erişimini sağlaması ve bunların şirket tarafından da yapılmasını temin etmesi gerekir. Savunmanın satıcı tarafından üstlenilmemesi ve dolayısıyla alıcı tarafından yürütülmesi halinde, gerekli bilgileri sağlama yükümlülüğü satıcıda olur. Hisse devir sözleşmeleri ayrıca, alıcının, satıcının yazılı ön inini almaksızın herhangi bir uzlaşma yapmayacağını ve sorumluluk kabul etmeyeceğini ve satışa konu şirketin de uzlaşma yapmamasını ve sorumluk kabul etmemesini sağlayacağını düzenler.
Zararların Hafifletilmesi
Tazminat maddeleri alıcıyı, satıcıya herhangi bir talep yöneltmeden önce, maruz kaldığı her türlü kayıp ve zararın önlenmesi veya azaltılması için makul olan tüm önlemleri alma ve satışa konu şirketin de almasını sağlama yükümlülüğü altına sokabilir.
İhlallerin Düzeltilmesi
Tazminat maddeleri ihlallerin düzeltilmesine olanak sağlayabilir. Bu amaçla, herhangi bir talebe neden olan olay, olgu veya durum düzeltilebilir olduğu ve satıcı tarafından veya masrafı satıcıya ait olacak şekilde belirlenen süre içerisinde düzeltildiği ölçüde satıcının söz konusu talepten sorumlu olmayacağı düzenlenir ve alıcı için söz konusu düzeltme sürecinde satıcıyla işbirliği yapma yükümlülüğü öngörülebilir. İhlalin düzeltilebilir olduğu bu gibi hallerde alıcı, ancak ihlal düzeltilmemiş ise satıcıya talebini yöneltebilir.
Çifte Tazminat Olmaması
Tazminat maddeleri genellikle herhangi bir talebin aynı olay, olgu veya durumdan kaynaklanması halinde alıcının birden fazla kez tazmin edilmesinin önüne geçer. Ayrıca, satıcı alıcıya talebi doğrultusunda herhangi bir tazminat ödemesi yapmışsa ve alıcı ve/veya satışa konu şirket söz konusu talebe ilişkin olarak başka bir kişiden veya herhangi bir sigorta kapsamında tazminata hak kazanmışsa, alıcı söz konucu alacağını satıcıya devretmekle veya, söz konusu ödeme yapılmışsa, bu ödemeyi satıcıya iade etmekle yükümlü olur.
Başka Çare Olmaması
Taraflarca genellikle, satıcının hisse devir sözleşmesi tahtındaki sorumluluğunun münhasıran sözleşme hükümlerine tabi olacağı, alıcının satıcıdan yalnızca sözleşme hükümleri kapsamında tazminat talep edebileceği ve uygulanacak hukuk kapsamında öngörülmüş olan diğer çarelerin uygulanmayacağı kararlaştırılır. Bununla birlikte, böyle bir düzenlemenin uygulanacak hukuk bakımından mümkün olmayabileceği ve uygulanacak hukukun emredici kurallarının tarafların aksi yöndeki anlaşmasına rağmen geçerli olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Sonuç
Hisse devir sözleşmeleri alıcıyı satıcı tarafından verilen beyan ve tekeffüllerin ihlaline karşı korumak ve risk ve sorumluluğu taraflar arasında paylaştırmak amacıyla tazminat maddeleri içerir. Ancak satıcının söz konusu tazmin yükümlülüğü, satıcının hileli eylem veya kasıtlı yanlış ifadesinden kaynaklanan talepler hariç olmak üzere, özellikle zaman ve miktar açısından sınırlandırılır. Sınırlamanın kapsamı talebin konusuna göre değişiklik gösterebilir. Tazminat maddeleri ayrıca alıcının üçüncü şahıs taleplerine ilişkin bildirim yükümlülüğünü, alıcının satıcıya karşı bir talep yöneltmeden önce maruz kaldığı kayıp ve zararın önlenmesi veya azaltılması için makul olan tüm önlemleri alma yükümlülüğünü, herhangi bir talebin konusunu oluşturan olaya ilişkin birden fazla kez tazmin edilme yasağını ve uygulanacak hukuk tahtında öngörülmüş olan diğer çarelerin uygulanamayacağını düzenler.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...