Ticaret Sicil Yönetmeliği’nde Şirketler Topluluğu Düzenlemeleri
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 195 ila 209’uncu maddeleri Türk hukukunda ilk kez topluluk şirketlerine ilişkin esasları düzenler. Bu hükümler, topluluğun tanımını yapar, topluluk şirketlerine belirli bazı tescil, bildirim, raporlama ve denetim yükümlülükleri getirir, topluluk içinde hâkimiyetin kötüye kullanılması hallerine dayalı sorumluluk ve yaptırımları belirler, özel bazı özellikli halleri kurala bağlar.
27 Ocak 2013 tarihli ve 28541 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ticaret Sicil Yönetmeliği (“TSY”), TTK’ya bağlı ticaret siciline ilişkin ikincil mevzuat kapsamında yürürlüğe girmiş olup, şirketler topluluğuna ilişkin düzenlemeler de içermektedir.
Bu çalışma kapsamında TSY ile şirketler topluluğuna ilişkin m. 105 ila 108 ile getirilen düzenlemeler ve bu düzenlemelerin TTK hükümleri karşısındaki durumu incelenecektir.
Topluluk Tanımı ve Diğer Temel Kavramlar
TTK, topluluk tanımını “teşebbüs” ve “hâkimiyet” kavramlarından yola çıkarak yapar ve fakat bu kavramların tanımlarına yer vermez. TTK m. 195/f.4-5 uyarınca topluluk, hâkim şirket(ler), yavru şirket(ler) ve var ise tepedeki teşebbüsten oluşur. Diğer bir deyişle, TTK uyarınca şirketler topluluğunun oluşması için aralarında hâkimiyet ilişkisi bulunan en az iki ticaret şirketinin varlığı gerekir[1]. Ayrıca yine, TTK’da topluluk tanımı, yalnızca sermaye şirketlerine ve tepe kavram olarak ticari işletmeye bağlanmamış, bunun yerine ticaret şirketi veya teşebbüs ifadeleri kullanılmak vasıtası ile, daha geniş bir kapsam ifade edilme amacı güdülmüştür[2]. Kaldı ki kanunun gerekçesindeki açıklamalar da teşebbüs kavramının gerek tüzel gerek gerçek kişileri içine alır şekilde yorumlandığını ortaya koymaktadır[3].
TSY, topluluğu, bir ticaret şirketi ile buna doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan en az iki ticaret şirketi şeklinde ifade eder. TSY m. 105, topluluktan bahsedebilmek için bir hâkim şirkete bağlı en az iki şirket veya ticaret şirketi olmayan bir hâkim teşebbüs söz konusu ise, buna bağlı ikiden fazla şirket olması gerektiğini düzenler. Diğer bir deyişle, TSY uyarınca topluluktan bahsedebilmek için en az üç ticaret şirketinin içinde bulunduğu bir yapı gerekir. Bu bakımdan, TSY m. 105’te yer alan bu sayısal belirleme amacını aşmakta ve şirketler topluluğuna TTK’da aranmayan bir özellik atfetmektedir.
TTK, şirketler topluluğunu düzenlerken “hâkimiyet” ilişkisinden yola çıkar ve hâkim şirket ve bağlı şirket arasındaki ilişkiye değinir. Ancak bunu yaparken hâkimiyet kavramına ilişkin bir tanım ortaya koymaz. Yalnızca hâkim şirket ve bağlı şirket arasındaki hâkimiyet ilişkisinin tespiti bakımından “kontrol” ölçütü çerçevesinde bazı hâkimiyet vasıtalarını açıklar ve fakat “kontrol” kavramının tanımına da TTK’da yer vermez. Bu bakımdan temel kavramların tanımlanması ve içinin doldurulması, doktrin ve mahkeme içtihatlarına bırakılmıştır. Doktrinde, hâkimiyet kavramı, bir şirketin yatırım, işletme ve finansman politikalarını belirleme ve kontrol etme gücü olarak tanımlanır[4]. Kontrol ise, bir şirketin diğerinin karar mekanizmalarına etki edebilme ve yönlendirebilme imkânı veren hukuki araçlara (oy çokluğu, yönetimde çoğunluk gibi) sahip olması haline bağlanan sonucu ifade eder[5].
Kontrol ve hâkimiyet kavramları, TTK’da olduğu gibi TSY’de de tanımlanmamıştır.
Hâkimiyet Sözleşmesi
TTK m. 195/f. 1 ile düzenlenen hâkimiyet vasıtaları; pay sahipliği yolu ile hâkimiyet, sözleşme yolu ile hâkimiyet ve diğer yollardan hâkimiyet olarak sınıflandırılır. TSY bu vasıtalardan yalnızca hâkimiyet sözleşmelerine değinmekte, pay sahipliği yolu ile hâkimiyete ilişkin her hangi bir düzenleme getirmediği gibi, diğer yollardan hâkimiyete dair bir örnek de vermemektedir.
TSY m. 106, hâkimiyet sözleşmesini tanımlar. Buna göre, “hâkimiyet sözleşmesi, aralarında doğrudan veya dolaylı iştirak ilişkisi bulunmayan, bulunsa bile bu ilişkiden bağımsız ve soyutlanmış bir şekilde taraflardan birinin, sermaye şirketi olan diğerinin yönetim organına hiçbir şarta bağlı olmadan talimat verme yetkisini içeren sözleşme” olarak tanımlanır. Bu tanım, hâkimiyet sözleşmesi niteliğinde kabul edilecek sözleşmeleri oldukça sınırlar. Zira bu tanıma göre, sözleşme ile tanınan talimat verme yetkisinin iştirak ilişkisinden tamamen bağımsız ve soyutlanmış olması ve hiçbir şarta bağlı olmaması gerekmektedir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi TTK, hâkimiyet ilişkisini ve bu çerçevede de şirketler topluluğunu belirli kalıp ve sınırlar içine hapsetmeksizin, olabildiğince geniş ifade etme amacı taşır. Zira madde metninde, pay sahipliği ve sözleşme ilişkisinin yanı sıra, diğer yollardan hâkimiyet denilerek hâkimiyet doğuran her tür vasıta da bu kapsama dâhil edilmiştir. Oysa TSY ile bu vasıtalardan bir tanesi olan sözleşmenin bu denli kısıtlı şekilde tanımlanması, bu amaçla yapılmış bir kısım sözleşmenin tanım dışında kalmasına ve hâkimiyet sözleşmesi olarak yorumlanmamasına sebep olabilir. Örneğin, uygulamada, özellikle hâkimiyetin sözleşme ile kurulduğu durumlarda çoğunlukla, talimat verme yetkisi tarafların anlaşmasına bağlı olarak bazı şartlara bağlanabilmektedir. Bu durumda TSY’nin tanımı dikkate alındığında, bu tür şartlar içeren sözleşmeler hâkimiyet sözleşmesi olarak değerlendirilemeyecektir.
TSY, kredi sözleşmelerinde öngörülen işlem öncesi kredi kuruluşundan onay alma yönünde öngörülmüş yükümlülüklerin bu sözleşmeleri hâkimiyet sözleşmesi tanımına dâhil etmeyeceği yönünde açık hüküm içerir. Yine, şirketin taraf olmadığı hissedarlar anlaşması türü sözleşmelerin hâkimiyet sözleşmesi olarak nitelendirilmeyeceği açıkça düzenlenir.
TTK m. 198/3’e uygun olarak, TSY’de de hâkimiyet sözleşmesinin geçerlik şartı olarak bağlı şirketin genel kurulunca onaylanması ve sicile tescil edilmesi aranır. Buna göre, hâkimiyet sözleşmesinin, hâkim şirketin bağlı olduğu sicil müdürlüğünde veya hâkim şirketin yurt dışında olması halinde bağlı şirketin merkezinin bulunduğu müdürlükte tescili gerekir. Sözleşme yabancı dilde ise, noter onaylı Türkçe çevirisinin müdürlüğe verilmesi gerekir. Bu kapsamda sicil müdürlüklerine başka belgeler de talep edebilme imkânı verilmiştir.
Bildirim, Tescil ve İlan Yükümlülükleri
TTK m. 198 uyarınca, bir teşebbüsün, bir sermaye şirketinin sermayesinin, doğrudan veya dolaylı olarak, yüzde 5, 10, 20, 25,33, 50, 67, 100’ünü temsil eden miktarda paylarına sahip olması veya paylarının bu yüzdelerin altına düşmesi halinde; teşebbüs, durumu söz konusu işlemlerin tamamlanmasını izleyen on gün içinde, söz konusu sermaye şirketine ve yetkili makamlara bildirmekle yükümlüdür. Payların yukarıda belirtilen oranlarda kazanılması veya elden çıkarılması, yıllık faaliyet ve denetleme raporlarında ayrı bir başlık altında açıklanır ve sermaye şirketinin internet sitesinde ilan edilir. Ayrıca, teşebbüsün ve sermaye şirketinin yönetim kurulu üyeleri ile diğer yöneticileri için de belirli bildirim yükümlülükleri düzenlenir. TTK m. 198 uyarınca, tescil ve ilan yükümlülüğü yerine getirilmediği sürece, ilgili paylara ait oy hakkı dâhil, diğer haklar donar.
TSY, m. 102/2, söz konusu bildirim yükümlülüğünü, ancak payları iktisap eden veya elden çıkaran teşebbüsün ya da ticaret şirketinin, bir şirketler topluluğuna dâhil olması haline bağlamıştır. Bu yönde bir sınırlama TTK’da yer almamaktadır. Bunun yanı sıra, TSY’nin şirketler topluluğu tanımını da daralttığı dikkate alındığında, kanun tarafından öngörülen bu bildirim yükümlülüğünün kapsamı daha da sınırlanmış olmaktadır. Diğer bir deyişle, TTK uyarınca hisse devri işlemleri sonucu belirtilen eşikleri aşan tüm işlemlerin ilgili sicile bildirilmesi gerekirken, TSY uyarınca, öncelikle içinde üç ticaret şirketinin yer aldığı bir yapı, diğer bir deyişle bir şirketler topluluğu olup olmadığı değerlendirilerek buna göre bildirim yapılması gündeme gelecektir.
TSY uyarınca, dolaylı iştirakin varlığı durumunda bildirim, eşikleri aşan veya eşiklerin altına düşen tüm teşebbüs veya ticaret şirketleri ile ilgili olarak bunlardan bir tanesi tarafından yapılabilir. Bildirimin yapılmaması halinde, söz konusu paylara bağlı hakların donmasına ilişkin yaptırım TSY’de de tekrar edilmiştir.
Bildirim yükümlülüklerine ilişkin açıklamaların yanı sıra, ilgili madde, eşiklere ilişkin oy ve pay oranları ile, var ise karşılıklı iştirak oranlarının hesaplanmasında hangi hususların dikkate alınacağını ve hesaplamanın nasıl yapılacağına ilişkin ayrıntılı düzenleme içermektedir.
Topluluğun Denetimi
TSY m. 108 uyarınca, topluluk denetçisi ana şirketin genel kurulunca seçilir. Denetçinin, her faaliyet dönemi için, faaliyet döneminin dördüncü ayının sonuna kadar ve her halde görevini yerine getireceği faaliyet dönemi bitmeden seçilmesi şarttır. Seçimden sonra yönetim kurulu, gecikmeksizin denetleme görevinin hangi denetçiye verildiğini tescil ettirir. Ana şirket genel kurulunda topluluk denetçisi ayrıca seçilmemişse, ana şirketin denetçisi topluluk denetçisi olarak tescil edilir.
Değerlendirme
TTK ile şirketler topluluğu düzenlemelerinin yaygın bir uygulamaya sahip olması amaçlanırken, TSY’nin bunun tam tersi bir amaca yönelik, kısıtlayıcı hükümleri içerdiği görülmektedir. Bu bakımdan kanun koyucunun amacı ve kanunun ruhu ile uyuşmaz şekilde uygulama alanını daraltan hükümler getirilmesi, yönetmeliğin düzenleme amacının dışına çıktığı sonucunu doğurmaktadır.
[1] OKUTAN NILSSON, Gül, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’na göre Şirketler Topluluğu Hukuku, 1. Baskı, İstanbul, 2009, s. 71
[2] Bknz. Adalet Alt Komisyon Raporu, m. 195, 198 gerekçeleri.
[3] OKUTAN NILSSON, s. 73
[4] OKUTAN NILSSON, s. 98
[5] OKUTAN NILSSON, s. 210, s. 211 atfıyla Grundmann, European Company Law, Belgium 2007, s. 342.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...