Limited Şirketlerde Ortaklıktan Çıkma ve Çıkarılma
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır.
Limited şirket ortağına ve şirketin kendisine tanınan bu hakların kullanılması sonucunda ayrılacak ortağın mali haklarına ilişkin düzenlemeler de yine çıkma ve çıkarılma düzenlemelerini takiben TTK m. 641 ve m. 642’de ayrılma akçesine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Limited Şirketten Çıkma
TTK m. 638 limited şirkette bir ortağın çıkması için iki temel olanak düzenlemektedir. Bunlar, (i) şirket esas sözleşmesinde çıkma hakkı öngörülebilir ve bu hakkın kullanılması belirli şartlara bağlanabilir veya (ii) haklı sebeplerin varlığı halinde mahkemeden çıkma talep edilebilir. Bunların yanında, TTK m. 639 uyarınca söz konusu iki sebepten biri kendisi açısından gerçekleşmiş olan ortak, başka bir ortağın açmış olduğu çıkma davasına da katılabilir.
Şirket Sözleşmesinde Öngörülen Sebebe Dayanarak Çıkma
TTK m. 638/1 uyarınca şirket esas sözleşmesinde ortakların çıkma hakkı düzenlenebilir. Bu hakkın kullanımı yine esas sözleşmede belirlenecek şartlara bağlanabileceği gibi serbest de bırakılabilir. Bu şartlar belirli bir duruma ya da zaman aralığına yönelik olabilir. Ancak bazı ortaklara çıkma hakkı tanınıp, diğerlerine tanınmamasına yönelik bir düzenlemenin, TTK m. 357’de düzenlenen eşit işlem ilkesi gereğince geçersiz olacağını belirtmek gerekir.
Esas sözleşmeye dayanan çıkma hakkının şartları oluştuğunda (ya da şartsız olarak düzenlendiyse istendiği zaman) ortak şirkete çıkma beyanında bulunur. Bu yenilik doğurucu bir irade beyanıdır ve kural olarak şekle bağlı değildir; ancak istenildiği taktirde çıkma beyanı ortaklık sözleşmesinde şekle bağlanabilir.
Haklı Sebebe Dayanarak Çıkma
Haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkma TTK m. 638/2’de düzenlenir. Bu hakkın kullanılması için şirket sözleşmesinde öngörülmüş olması gerekmez.
Haklı sebep genel anlamda, ortaklık ilişkisinin devamını olanaksız kılan bir durumdur. Bu durum ortaklık işlerinden ya da ortakların kişisel ilişkilerinden kaynaklanmış olabilir. Durumun meydana gelmesinde çıkacak olan ortağın kusurunun bulunup bulunmadığı da çıkma hakkının kullanılması açısından önemli değildir.
Haklı sebep TTK’da tam olarak tanımlanmamış olsa da bazı haller haklı sebep olarak sayılmıştır. Örneğin TTK m. 245’te, “bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması” veya “bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi” ve bunlara benzer haller haklı sebep olarak nitelendirilmiştir. Kanunda sayılan bu haller örnek niteliğindedir; her somut olayda haklı sebep bulunup bulunmadığı çıkma hakkını kullanan ortağın kişisel özellikleri ve şirketin yapısı da göz önünde bulundurulmak üzere ayrı ayrı incelenir.
Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi 2017 tarihli bir kararında[1] “Limited şirket ortaklığından çıkmak için geçerli haklı sebep kavramının ne olduğu konusunda yasada açıkça bir düzenleme bulunmamakla birlikte, doktrinde ve Dairemiz uygulamasında haklı sebep kavramı; ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kuralına göre ortaklık ilişkisinin sürdürülmesinin ortaktan beklenemeyeceği haller olarak kabul edilmiştir. Haklı sebep kavramının her somut olayda mahkeme tarafından takdir edilmesi gerekmekle birlikte, ortaya konulan haklı sebebin nesnel ve objektif ölçülere uygun olması gerekir.” şeklinde bir hüküm vermiştir.
TTK m. 638/2, haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma hakkının dava yoluyla kullanılmasını öngörür. Ancak öğreti mahkemeye başvuru öncesinde, çıkacak ortağın şirkete çıkma bildiriminde bulunabileceğini kabul eder. Şayet şirket bu istemi reddederse, ortak, talebini mahkeme önünde yineler.
TTK m. 638/2’nin ikinci cümlesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda bulunmayan ve TTK’ya İsviçre hukukundan alınan bir hükümdür. Bu cümleye göre, haklı sebeple çıkma davası açılması durumunda hâkim, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarının bazılarını ya da tümünü dondurabilir veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması için diğer önlemleri alabilir.
Çıkmaya Katılma
TTK m. 639 ile düzenlenen çıkmaya katılma hakkı, usul ekonomisi ve eşit işlem ilkesini gözetir. Buna göre bir ortak çıkma talebini şirkete yöneltir ya da çıkma davası açarsa, bu durum TTK m. 639/1 uyarınca müdürler tarafından diğer ortaklara bildirilir. Bu ortaklar arasında çıkma sebebini haiz olanlar, haberin kendilerine ulaşmasını takip eden 1 ay içinde müdürlerden veya mahkemeden çıkmaya katılmayı talep edebilir.
Çıkmaya katılan ortağın dayanacağı çıkma sebebi ile hâlihazırda çıkma talebi yöneltmiş olan ortağın dayandığı sebebin aynı olmasının gerekip gerekmediği konusunda TTK açık bir hüküm içermekten özellikle kaçınmıştır. Kanunun gerekçesinde bu konuya ilişkin tartışmalar öğreti ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Ancak mahkeme, haklı sebebi her ortak için ayrı ayrı değerlendirmek durumundadır.
Limited Şirketten Çıkarma
Limited şirkette bir ortağın ortaklıktan çıkarılması iki durumda mümkündür. Bu durumlardan biri sözleşmede öngörülen sebeplerin varlığı halinde ortaklık kararıyla çıkarma, diğeri ise haklı sebebin varlığı halinde mahkeme kararıyla çıkarmadır.
Ortaklık Kararıyla Çıkarma
TTK’nın 640’ıncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, şirket esas sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir. Ancak bunlar objektif olarak kabul edilebilir ve eşit işlem ilkesine uygun sebepler olmalıdır. Bu sebeplerin gerçekleşmesi durumunda ilgili ortak alınacak bir genel kurul kararıyla şirketten çıkarılabilir. Bu karar, TTK m. 621 uyarınca, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir.
Çıkarılan ortak, kararın noter aracılığıyla kendine bildirilmesinden itibaren 3 ay içinde, mahkemeden ortaklar genel kurulu kararının iptalini talep edebilir. Bu talep sonucunda hâkim, temel olarak düzenlenmiş sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğini inceler. Düzenlenmiş sebebin geçerliliği ise ancak kişilik hakları ve genel ahlaka istinaden incelenir; sözleşmede düzenlenen sebebin ortaklar açısından önemli olacağı kabulünden hareketle sebebin ayrıca haklı olup olmadığı incelenmez. Eğer sebep kişilik hakları ile genel ahlaka uygunsa ve sebep gerçekleşmişse, genel kurul kararının iptali istemi reddedilir.
Mahkeme Kararıyla Çıkarma
Haklı sebeplerin varlığı halinde, çıkmada olduğu gibi, ortaklık sözleşmesinden bağımsız olarak, şirketin ortağı çıkarma hakkı doğar. TTK'nın 640. maddesinin 3’üncü fıkrası gereğince haklı sebebe dayalı olarak ortağın şirketten çıkarılması için ancak şirket dava açabilir. Ortağın bir başka ortağın şirketten çıkarılmasını isteyebileceğine dair yasada düzenlenmiş bir hüküm bulunmamaktadır.
Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi 2017 tarihli bir kararında[2] “Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, TTK’nın 640/3 madde ve fıkrasında, limited şirketlerde şirketin istemi üzerine haklı sebebin varlığı halinde ortağın mahkeme kararıyla ortaklıktan çıkarılmasının düzenlendiği, anılan yasal düzenleme uyarınca şirket ortaklığından çıkarma davasının şirket tarafından açılması gerektiği, taraf sıfatı dava şartı olup, re’sen nazara alınması gerektiği, somut olayda şirketin ikiden fazla ortağı bulunduğu ve davanın şirket tarafından açılmadığı gerekçesiyle, davanın HMK’nın 114/1-d ve 115/2 m. uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir” şeklinde karar vermiştir.
Yargıtay’ın yerleşik kararlarında şirketin bu davayı açabilmesi için de genel kurulun bu konuda bir karar vermesi gerektiğini belirtmekte ve haklı sebeple ortaklıktan çıkarma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartı olduğuna hükmetmektedir.
Ayrılma Akçesi
TTK 641’inci maddesinin 1’inci fıkrası hükmü "Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir." düzenlemesi getirmektedir. Gerçek değerin tespiti konusunda da Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi 2017 tarihli bir diğer kararında[3] , ortaklıktan çıkma payının, şirketin karar tarihine en yakın tarihteki mal varlığının gerçek değeri saptanarak buna göre belirlenmesi gerektiğini ve şirketin defter kayıtlarına göre bilanço esas değeri üzerinden ayrılan ortağın payına isabet eden miktarı belirlenmesinin uygun olmadığını belirtmiştir.
Aynı maddenin 2’nci fıkrasında yer alan düzenleme ile, şirketin esas sözleşmesinde öngördüğü ayrılma hakkı dolayısıyla, yine şirket esas sözleşmesinde ayrılma akçesini farklı bir şekilde düzenleyebilir.
TTK 642’nci maddesi ayrılma akçesinin (i) şirketin kullanılabilir bir özkaynak üzerinde tasarruf edebildiği, (ii) ayrılan ortağın payları devredilebiliyorsa, (iii) esas sermaye, ilgili hükümlere göre azaltılmışsa ayrılma anında muaccel olup ödenebileceğini düzenlemektedir.
Sonuç
TTK anonim şirketten farklı olarak limited şirkette haklı sebeplerin varlığı durumunda ortaklıktan çıkma veya çıkarmayı mümkün kılan hükümler düzenlemektedir. Bu çalışmada aktarılan hükümlerin yanında limited şirketin haklı nedenle feshini talep eden davacının ortaklıktan çıkarılmasını düzenleyen TTK m. 636/3 hükmü mevcuttur. Şirketin devamlığının esas olduğu ticaret hukuku düzeninde, bir diğer çıkma ve çıkarılma görünümü de fesih davaları sonucunda ortaya çıkmaktadır.
- Yargıtay 11. HD. 21.11.2017, E. 2016/4188, K. 2017/6392
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/1133, K. 2017/3662, T. 13.6.2017
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/2571, K. 2017/5023
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...