Anonim Şirketlerde Genel Kurul Kararlarının İptali Ve Etki Kuralı
Giriş
Pay sahipleri, yönetim kurulu ve her bir yönetim kurulu üyesi, gerekli şartların bulunmasına bağlı olarak, genel kurul kararlarının iptali için dava açma hakkına sahiptir. 6012 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) iptal sebeplerinin; kanunlara, şirket esas sözleşmesine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırılık olduğu belirtilir. Bu makale özellikle azlık pay sahipleri tarafından öne sürülen iptal davalarını ve etki kuralının uygulamasını ele alır. Bununla birlikte, makalede usul kuralları ele alınmamıştır.
Kararların İptali
Genel kurul kararlarının iptalini talep hakkı, azlık pay sahiplerinin, çoğunluk pay sahiplerinin haklarını kötüye kullanmalarına karşı başvurabilecekleri başlıca savunma mekanizmasıdır. Bu hak esas sözleşme veya genel kurul kararı ile sınırlandırılıp kaldırılamayacağı gibi, hakkın ileri sürülmesi talepte bulunan pay sahibinin taahhüt ettiği sermayeyi ödeyip ödemediğinden de bağımsızdır. TTK md. 446 kararlara karşı dava açabilecek olan pay sahiplerini iki gruba ayırmıştır: toplantıya katılıp olumsuz oy kullanan pay sahipleri ve toplantıya hazır bulunup bulunmadıkları dikkate alınmayan pay sahipleri.
Toplantıya Katılan Pay Sahipleri
Genel kurul toplantılarına katılan pay sahipleri, olumsuz oy kullanmaları ve muhalefet şerhlerini toplantı tutanağına geçirtmeleri şartıyla genel kurul kararlarına karşı dava açabilirler. Bir genel kurul toplantısında alınan kararların tamamına karşı ya da her bir karar için ayrı ayrı muhalefet şerhi kaydettirmek mümkündür.
Katılım Dikkate Alınmaksızın Pay Sahipleri
(i) Toplantıya çağrının usulüne uygun olarak yapılmadığını, (ii) toplantı gündeminin usulüne uygun olarak duyurulmadığını, (iii) genel kurula katılma yetkisini haiz olmayan kişilerin ya da bu kişilerin temsilcilerinin toplantıya katılmış olduklarını ve toplantıda oy kullandıklarını, veya (iv) toplantıya katılmalarının ve toplantıda oy kullanmalarının haksız olarak engellendiğini iddia eden pay sahipleri, bu ihlallerin her halükarda kararın alınmasında etkili olduğunu ileri sürerek, toplantıya katılıp katılmadıkları dikkate alınmaksızın genel kurul kararlarına karşı iptal davası açabilirler. İptal davasının değerlendirilebilmesi için bu şartlardan birinin varlığı gerekir.
- Toplantıya Çağrı: Genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun olarak yapılmaması toplantıya katılamayan bir pay sahibi için karara karşı dava açma sebebi olabilir. Bununla birlikte, çağrıdaki eksikliğin özelliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Toplantıya çağrının varlığından söz edebilmek için, söz konusu çağrının tüm pay sahiplerine yapılması, şirketin yetkili organlarınca yapılması ve toplantının belli bir yer ve zamanda gerçekleştirileceğinin pay sahipleri tarafından anlaşılması gerekir. Bu özellikleri taşımayan bir çağrı yok hükmündedir; bu sebeple çağrı yapılmadan gerçekleştirilmiş genel kurul toplantısı da hiç toplanmamış sayılacak ve mevcut olmadığı için iptal edilemeyecektir. Toplantıya çağrıyla ilgili diğer aykırılıklar ise iptal davası için sebep teşkil eder. Ancak, talep hakkı iyi niyet kuralları ile sınırlı olmalıdır. Örneğin, toplantıya katılıp olumlu oy kullanan bir pay sahibinin çağrının usulüne uygun yapılmadığından bahisle yapacağı talep, söz konusu aykırılığın karar üzerinde bir etkisi bulunsa dahi, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmeli ve reddedilmelidir.
- Gündemin İlan Edilmesi: Gündemin usulüne uygun olarak veya hiç ilan edilmemesi de iptal davası için bir sebeptir. Usulüne uygun olarak ilan edilmiş gündem, TTK ve esas sözleşmede belirtilen usul uyarınca yapılan çağrıda yer almalıdır. Bununla beraber, gündem maddeleri pay sahiplerine toplantıda müzakere edilecek hususlar hakkında açıkça fikir vermelidir. Burada önemli olan kıstas, eğer gündem usulüne uygun olarak ilan edilseydi, talepte bulunan pay sahibinin toplantıya katılıp katılmayacağı ve kullanacağı oyu ile kararı değiştirebilecek olup olmamasıdır.
- Yetkisiz Kişilerin Katılımı: Toplantıya katılmaya yetkili olmayan kişilerin veya bu kişilerin temsilcilerinin toplantıya katılarak oy kullanmaları halinde pay sahipleri genel kurul kararına karşı dava açma hakkına sahiptirler. Pay üzerinde rehin, hapis hakkı, saklama veya kullanım ödüncü hakkı sahibi olanlar da bu yetkisiz kişiler arasında değerlendirilir. İptal davası açabilmek için toplantıya katılan pay sahiplerinin olumsuz oy kullanıp muhalefet şerhlerini toplantı tutanağına geçirtmiş olmaları şartı aranmaz.
- Katılımın Haksız Sebeple Engellenmesi: Pay veya intifa hakkı sahiplerinin hile, tehdit veya fiziksel müdahale ile toplantıya katılarak oy kullanmalarının engellenmesi de iptal davası için sebep teşkil eder. Pay sahiplerinin toplantıdan usule aykırı olarak çıkarılmaları da söz konusu engelleme kapsamında değerlendirilir.
Etki Kuralının Kapsamı ve Uygulaması
Yukarıda da bahsedildiği üzere bir pay sahibinin yukarıda belirtilen sebeplerle bir genel kurul kararına karşı iptal davası açabilmesi için o pay sahibinin söz konusu ihlalin kararın alınmasında etkili olduğunu ispat etmesi gerekir. Bu kural, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda bu kadar geniş olarak düzenlenmemekle birlikte Yargıtay tarafından uygulanmaktaydı.
Etki kuralı, eğer söz konusu aykırılık olmasaydı genel kurulun o kararı alamayacağı olgusu olarak tanımlanabilir[1]. Türk mahkemeleri etki kuralını nisaplara dayanarak uygular: İddia edilen aykırılık gerçekleşmeseydi, örneğin eğer pay sahibinin toplantıya katılmasına izin verilseydi, talepte bulunan pay sahibinin oylarının kararı değiştirmeye yetecek olduğu durumlarda karar üzerinde etkinin mevcut olduğu varsayılacaktı. Pay sahibinin oy adedi veya oranı sonucu değiştirmek için yeterli değilse, söz konusu pay sahibinin toplantıda bulunmamasının kararın üzerinde herhangi bir etki yaratmadığı kabul edilir. Bu uygulama göz önünde bulundurulduğunda, bir pay sahibinin toplantıya katılmasının engellendiği durumlarda, söz konusu pay sahibinin eğer toplantıya katılabilseydi diğer pay sahiplerinin oylarını etkileyebilecek bilgi veya belgeleri sağlayabilecek olması ihtimali Türk mahkemelerince dikkate alınmamaktadır. Bu yaklaşım, pay sahipliği haklarının yalnızca oy kullanmaya indirgenmesine ve etki kuralının sadece sayısal anlamda yorumlanmasına yol açar.
TTK ile paralel olarak, İsviçre Borçlar Kanunu da etki kuralına yer verir; ancak, kuralın uygulaması yetkisiz kişilerin genel kurul toplantısına katıldıkları haller ile sınırlıdır. Bu durum etki kuralına sınırlı uygulama alanı verir ve yukarıda sayılan diğer ihlaller söz konusu olduğunda pay sahiplerine toplantıya katılıp katılmadıklarına bakılmaksızın kararlara karşı iptal davası açma imkânı tanır. Tekinalp, etki kuralının TTK’da geniş olarak düzenlenmesinin sebebinin küçük miktarda paya sahip olan azlık pay sahiplerinin yalnızca kendilerini ilgilendiren hafif aykırılıklara dayanarak dava açmalarının önlenmesi olduğunu belirtir[2]. Böylece usul ekonomisine de katkı sağlanmış olacaktır.
Sonuç ve Değerlendirme
TTK’da anonim şirketlerde pay sahiplerinin genel kurul kararlarına karşı açacakları davaların dayanakları sınırlı sayıdadır. Pay sahipleri bu sebeplerden birine dayanmakla yükümlüdürler. Yerleşmiş içtihat doğrultusunda TTK, iptal davalarını aykırılığın kararın alınması üzerinde etkili olması şartına bağlar. Pay sahipleri kararı iptal ettirebilmek için söz konusu aykırılığın genel kurul kararının alınmasını etkilediğini ispat etmekle yükümlüdürler. Bu konuda Yargıtay kararlarının yerleşmiş hukuk haline gelmiş olması sebebiyle, TTK genel kurul kararlarının iptali ile ilgili olarak İsviçre veya Almanya mevzuatında bulunan hükümleri benimsememiştir[3].
[1] Ersin Çamoğlu, Anonim Ortaklıklarda Genel Kurul Kararının İptalinde Etki Kuralı, Yaklaşım Dergisi, Ağustos 2014, s. 217.
[2] Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, s. 343.
[3] Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, s. 341.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...