Genel Kurul Çağrı Davaları
Giriş
Türk ticaret hukuku mevzuatı uyarınca, anonim şirketlerde olağan genel kurulun her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılması gerekir.[1] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) uyarınca, genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi (TTK m. 410) ve görevi (TTK m. 375) esasen yönetim kuruluna aittir. Öyle ki, yönetim kurulunun süresi dolmuş olsa dahi genel kurul toplantıya çağrılabilir.[2]
Öte yandan, bazı hallerde genel kurul kendisine kanunen yetki verilen organ ve kişiler tarafından da toplantıya davet edilebilir. Bu çerçevede, i) tek pay sahibinin ve ii) azlık pay sahibinin mahkemeye başvurarak genel kurulun toplanmasını sağlama imkânı bulunur. Bu Hukuk Postası makalesinde TTK m. 410/2 uyarınca tek pay sahibinin mahkemenin izniyle genel kurulu toplantıya çağrı imkânı ile TTK m. 412 uyarınca azlığın mahkemeye başvurusu üzerine genel kurulun toplantıya çağrılması imkânı açıklanır.
TTK m. 410/2 Uyarınca Tek Pay Sahibinin Genel Kurulu Toplantıya Çağrı İmkânı
TTK m. 410/2 uyarınca, yönetim kurulunun devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle, tek pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir.
Aynı doğrultuda bir düzenleme, 28.11.2012 tarihli 28481 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik (“Genel Kurul Yönetmeliği”) m. 9/2’de de mevcuttur. Buna göre; “Yönetim kurulunun mevcut olmaması veya devamlı olarak toplanamaması yahut toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması halinde, Kanunun 410 uncu maddesinin ikinci fıkrasına göre, mahkemeden izin alan pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir”.
Anılan hükümlerin amacı, şirket işleyişinin devamını sağlamak ve şirkette TTK m. 530 anlamında organ yokluğunu engellemektir.[3] Bu hüküm genel kurulun bazı olağanüstü durumlarda toplantıya çağrılabilmesini sağlamak amacıyla Adalet Komisyonu’nda Tasarıya eklenmiştir.[4] Hüküm özellikle farklı gruplar arasındaki uyuşmazlık ve çekişme dolayısıyla yönetim kurulunun toplanamaması, nisapların gerçekleşmemesi gibi hallerde kitlenmeye giren şirketin çıkar yol bulabilmesi itibariyle önem arz eder.
6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu döneminde, Bakanlığın bir uygulaması olarak, tüm pay sahipleri noterde beyanda bulunarak genel kurulu toplantıya çağırabiliyordu. Fakat bu sistem özellikle şirket içi menfaat çatışmalarının bulunması halinde düzgün işleyemiyordu.[5]
TTK uyarınca m. 410/2 anlamında dava hakkının kullanılabilmesi için tek bir paya sahip olmak yeterlidir. Kanunun (ve yönetmeliğin) lafzında açıkça ifade edildiği üzere, mahkemenin pay sahibine genel kurulu toplantıya çağırabilmesi için izin vermesi için yönetim kurulunun i) devamlı olarak toplanamaması, ii) toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması veya iii) mevcut olmaması[6] şarttır. Bununla birlikte, pay sahibinin hakkı kullanabilmesi için ek olarak mahkemenin izin kararı gerekir. Bu kapsamda kanun koyucunun, kötü uygulamalara engel olmak için pay sahibinin bu çağrıyı mahkeme kararı aracılığıyla yapabilmesini uygun gördüğü anlaşılmaktadır.
TTK m. 410/2 uyarınca tek pay sahibinin genel kurulu toplantıya çağrısına ilişkin mahkeme kararı kesindir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurma imkânı bulunmaz. Aşağıda ortaya konulacağı üzere TTK m. 412 yönünden kanun koyucunun açık düzenlemesi karşısında TTK m. 410/2’de düzenlenen hak bakımından mahkemenin dosya üzerinden mi yoksa duruşmalı mı karar vereceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
TTK m. 412 Uyarınca Azlık Pay Sahibinin Mahkemeye Başvurusu Üzerine Genel Kurulun Toplantıya Çağrılması
Halka kapalı şirketlerde sermayenin en az onda birini oluşturan pay sahipleri, diğer deyişle azlık, yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını isteyebilir (TTK m. 411). Aşağıda açıklanacağı üzere, TTK m. 412’de[7] ise, bu isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmemesi halinde azlığın mahkemeye başvuru hakkı düzenlenir.
Genel Kurul Yönetmeliği de konuya ilişkin açıklamalar içerir. Buna göre;
“(3) Şirket sermayesinin en az onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan veya esas sözleşmede öngörülmesi halinde daha az sayıdaki pay sahiplerince oluşturulan azlık pay sahipleri, yönetim kurulundan, gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulun toplantıya çağrılmasını veya genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri hususların gündeme konulmasını yazılı olarak noter aracılığıyla isteyebilirler. Gündeme madde konulması isteminin, çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olması gerekir.
(4) Azlık pay sahiplerinin, genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin yönetim kuruluna yaptıkları başvurunun kabul edilmesine rağmen kırkbeş gün içerisinde toplantı çağrısının yönetim kurulu tarafından yapılmaması halinde azlık pay sahipleri, genel kurulu toplantıya çağırabilir.
(5) Azlık pay sahiplerinin, genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin talebinin yönetim kurulu tarafından reddedilmesi veya yedi iş günü içerisinde olumlu cevap verilmemesi üzerine Kanunun 412 nci maddesi gereğince mahkemece atanmış kayyım tarafından genel kurul toplantıya çağrılabilir.”
Bu dava hakkının kullanılabilmesi için gereken pay, tek bir pay sahibine ait olabileceği gibi, azlık oranı birden fazla pay sahibinin bir araya gelmesi ile de sağlanabilir. Bununla birlikte, esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip pay sahiplerine tanınabilir. Örneğin, halka kapalı bir anonim şirketin esas sözleşmesine hüküm konularak, sermayenin en az %6’sını oluşturan pay sahiplerinin genel kurulu toplantıya çağırabileceği kararlaştırılabilir. Buna karşın, şirket esas sözleşmesine hüküm konularak kanunun öngördüğü nisaplar ağırlaştırılamaz.[8]
Çağrı istemi noter aracılığıyla yapılır. Kanunda böylesi şekil şartının öngörülmüş olması çağrı sürecindeki sürelerin başlangıcının saptanması bakımından önemlidir.[9] Madde gerekçesinde şu açıklamalar yer alır:
“Uygulamada çağrı için yönetim kuruluna başvurulup başvurulmadığı ve başvuru tarihi sorun yaratmakta, bu konu da mahkemenin izni yönünden sorun doğurmaktadır. Çünkü mahkemenin izin verebilmesi için yönetim kuruluna başvuru yolunun tüketilmiş olması gerekir. Ayrıca yönetim kurulunun cevap vermekte gecikmiş olması da mahkemenin izni bakımından önem taşır. Bu sebeple, Tasarıda çağrı ve gündeme madde konulması talebinin noter aracılığıyla yapılması zorunluluğu getirilmiştir.”
İstemin Yönetim Kurulunca Kabulü
Yönetim kurulunun azlık tarafından yapılan istemi kabul etmesi halinde, genel kurul en geç kırk beş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır. Madde gerekçesinde; uygulamada, eski kanun döneminde çoğu kez yönetim kurulu istemi kabul ettiğinden fakat toplantının aylar sonra yapılabildiğinden bahisle toplantıdan beklenen yararın elde edilemez hâle geldiği ifade edilir. Bu sebeple, TTK ile toplantının kabul tarihinden itibaren kırk beş gün içinde yapılması zorunluluğu getirilmiştir.
Kırk beş günlük sürenin başlangıcı, yönetim kurulunun azınlığın talebini kabul ettiğine dair karar tarihidir. Gerekçede “Sürenin başlangıcını belirlemek sorun yaratmamalıdır. Yönetim kurulunun karar tarihi sürenin başlangıç tarihidir” denilerek konuya açıklık getirilmiştir.
Azlığın isteminin kabulüne rağmen kırk beş günlük süre içinde, yönetim kurulu çağrıyı bizzat yapmazsa çağrı yetkisi talepte bulunan azlık pay sahibine geçer. Yani bu ihtimalde çağrı doğrudan istem sahiplerince (azlık) yapılabilir. Bu halde, ayrıca mahkemeden izin alınmasına gerek yoktur (TTK m. 411/4).[10] Kanunda, azlığın doğrudan genel kurulu toplantıya çağırma yetkisinin nasıl kullanılacağı düzenlenmediğinden ortaya çıkan sorunların nasıl aşılacağına dair ise çeşitli görüşler vardır.[11]
İstemin Yönetim Kurulunca Reddi veya Yedi Günlük Süre İçinde Olumlu Cevap Verilmemesi
Öte yandan, pay sahiplerinin çağrı istemlerinin yönetim kurulunca reddedilmesi veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap verilmemesi halinde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, asliye ticaret mahkemesi genel kurulun toplantıya çağrılmasına karar verebilir. Maddede “aynı pay sahiplerinin başvurusu” zorunlu tutulmuş olup yönetim kuruluna başvuran kişilerle mahkemeye müracaat eden kişilerin aynı olması gerekliliği vurgulanmalıdır.[12]
Genel kurul toplantısının yapılmasına ilişkin dava şirkete yöneltilir. Başka bir ifade ile, davanın davacısı azlık pay sahipleri, davalısı ise şirket tüzel kişiliğidir. Davayı görmeyi yetkili mahkeme, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir. Öte yandan, dava dilekçesinde talep edilen gündemin belirtilmesi gerekir.[13]
Kural olarak mahkeme talebi dosya üzerinden inceler. Bununla birlikte, madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, zorunluluk halinde mahkeme duruşma yapabilir. Mahkemenin duruşma yapılmasına karar vermesi halinde, duruşma yapmanın neden zorunlu olduğunu açıklamalıdır.[14]
Mahkeme genel kurul toplantısının gerekli olduğuna kanaat getirirse, gündemi düzenlemek ve kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Mahkeme kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir. TTK m. 410/2’den farklı olarak genel kurula çağrı, hak sahibi (azlık pay sahibi) tarafından değil, mahkeme (mahkemenin tayin ettiği kayyum) tarafından yapılır. TTK m. 412 uyarınca mahkemenin kararı kesindir.
Sonuç
TTK m. 410/2 ile TTK m. 412 şirket pay sahiplerine (TTK m. 410/2 bakımından tek pay sahibine, TTK m. 412 uyarınca azlık pay sahibine) genel kurulu toplantıya çağrı imkânı sağlayan davalardır. Bununla birlikte, her iki dava bakımından kanunda ifade edilen hem şekli hem maddi şartların yerine gelmesi önemlidir. Her iki dava bakımından da hak sahibinin doğrudan genel kurulu çağrı yetkisi olmayıp haklar ancak belli koşullar gerçekleştikten ve belli aşamalar tüketildikten sonra genel kurulun toplantıya çağrılması mümkün olur.
[1] Bkz. TTK m. 409/1; Genel Kurul Yönetmeliği m. 7/1(a)
[2] TTK ile eski Türk Ticaret Kanunu döneminde tartışmalı olan bu husus açıklığa kavuşturulmuştur. Bkz. TTK m. 410’un gerekçesi.
[3] Karahan, Sami: Şirketler Hukuku, 2012, Aralık, s. 503
[4] Pulaşlı, Hasan: 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt 1, 2011, Ankara, s. 714
[5] Karahan, s. 503
[6] Üçışık, Güzin / Çelik, Aydın: Anonim Ortaklıklar Hukuku, Cilt 1, 2013, Ankara, s. 245. Yazar uygulamada, çeşitli sebeplerle özellikle gruplar arasındaki uyuşmazlık ve çekişme dolayısıyla yönetim kurulunun toplanamaması, üye eksikliğinden veya bazı azlık haklarının kötüye kullanılması dolayısıyla toplantı nisabının gerçekleşememesi, toptan istifa veya kaza gibi nedenlerle yönetim kurulunun mevcut olmaması hallerine sıkça rastlandığını ifade eder.
[7] Öte yandan, işbu makalenin konusu olmamakla birlikte, bu maddeler uyarınca genel kurul zaten toplanacak ise, bu kişiler karara bağlanmasını istedikleri konuların gündeme konmasını isteyebilir.
[8] Altaş, Soner: Türk Ticaret Kanununa Göre Anonim Şirketler, 2021, Ankara, s. 133
[9] Poroy, Reha / Tekinalp, Ünal / Çamoğlu, Ersin: Ortaklıklar Hukuku, Cilt 1, 2014, İstanbul, s. 483. Yazar yeni kanunla getirilen talebin noter yoluyla yapılması hükmünün çağrı sürecindeki sürelerin başlangıcının saptanması açısından zorunlu olduğunu ifade eder.
[10] Karahan, s. 505
[11] Poroy / Tekinalp / Çamoğlu, s. 485-485. Yazar, azlığın gerekmesi halinde TTK m. 412’ye paralel olarak yargıdan yardım alabileceğini, hâkimden kayyım ataması isteyebileceğini ifade eder.
[12] Altaş, s. 134
[13] Karahan, s. 505
[14] Poroy / Tekinalp / Çamoğlu, s. 486
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...