Avrupa Birliği Komisyonu E-Ticaret Sektör Araştırmasının Tüketim Malları Açısından Değerlendirilmesi
Giriş
Avrupa Birliği Komisyonu’nun (“AB Komisyonu”) 6 Mayıs 2015 tarihinden beri yürüttüğü e-ticaret sektörüne ilişkin sektör araştırması tamamlanarak, nihai rapor (“E-ticaret Raporu”) yayınlandı[1]. AB’de son yıllarda düzenli bir büyüme trendi içinde olan e-ticaret pazarı, dünyanın en büyük pazarlarından biri haline geldi. İnternet üzerinden alış veriş yapan kişilerin oranı 2007 yılında % 30 iken, 2016 yılında % 55’e yükselmiş durumda[2]. E-ticaret Raporu, AB Komisyonu’na anılan pazardaki tüm dinamikleri, rekabet hukuku anlamındaki problemleri ve pazardaki uygulamaları yakından izleme olanağı da verdi. Bu anlamda AB rekabet hukukunda, önümüzdeki dönemde anılan raporun sonuçları bağlamında çeşitli değişiklikler görülebilir.
AB Komisyonu’nun sektör araştırması sırasında e-ticaret pazarında faaliyet gösteren 1700’den fazla teşebbüsten bilgi aldığı ve ayrıca 28 Üye ülkenin görüşlerine de başvurduğu görülüyor. Ayrıca AB Komisyonu’nun sektör araştırması kapsamında 9.000 adet sözleşmeyi de incelediği anlaşılıyor. Bu denli geniş bir gruptan bilgi toplanması AB Komisyonu’nun pazarı, çeşitli yönleriyle ele aldığını ortaya koyan önemli bir işaret.
E-ticaret Raporu’nun iki ana bölümü olduğu görülür. İlk bölümde tüketim malları, ikinci bölümde ise dijital içeriğe ilişkin e-ticaret konuları işlenmektedir. Bu yazı kapsamında raporun tüketim mallarına ilişkin değerlendirmeler yapılacaktır.
Raporun Ana Sonuçları
Sektör araştırması kapsamında AB Komisyonu’nun özellikle son on yılda e-ticaret sektöründe yaşanan büyük gelişimi vurguladığı görülüyor. AB Komisyonu, bu durumun teşebbüslerin dağıtım kanalları konusundaki stratejilerinde ve tüketici davranışları üzerinde önemli etkiler doğurduğunu ifade etmektedir. AB Komisyonu’nun temel bulguları şu şekildedir;
- E-ticaret pazardaki fiyat şeffaflığını artırır. Komisyon, tüketicilerin online olarak aldıkları ürünlere ilişkin fiyatları kıyaslama ve sağlayıcı değiştirme olanağına sahip olduklarını ifade eder. Ancak bu durumun geleneksel dağıtım kanalında yer alan perakendeciler ile e-ticaret kanalında faaliyet gösteren satıcılar arasında bedavacılık sorununu (free riding problem) doğurduğu tespit edilmektedir.
- Online olarak fiyat karşılaştırması yapılması fiyat rekabetini artırır. Tüketicilerin online fiyat karşılaştırma olanağına kavuşması sadece e-ticaret kanalındaki satıcılar arasında değil, geleneksel dağıtım kanalındaki satıcılar arasındaki rekabeti de artıran bir unsurdur.
- Artan fiyat şeffaflığı teşebbüslere fiyatlarını izleme olanağı sağlar. Komisyon, sektör araştırması sırasında önemli oranda teşebbüsün bilgisayar programları aracılığıyla kendi ürünlerinin ve rakiplerinin fiyatlarını takip ettiğini ifade eder. Böylelikle tavsiye edilen fiyatlardan herhangi bir sapma olması durumunda bunun tespit edilmesi kolaylıkla mümkün olur. Gerçek zamanlı online fiyat bilgisi Komisyon’a göre fiyatların koordine edilmesini de tetikleyebilmektedir. Komisyon genel olarak bu programların belirli şartlar altında rekabetçi endişeler doğurabileceğini ifade eder.
- Alternatif online dağıtım kanallarının varlığı teşebbüslerin müşterilere ulaşmasını kolaylaştırır. Düşük yatırım yapma olanağına sahip perakendeciler online platformlar aracılığıyla çeşitli üye ülkelerdeki müşterilere mallarını satabilirler. Ancak Komisyon bu hususun üreticilerin dağıtım ve marka stratejileri açısından problem yaratabileceğini de belirtmektedir.
E-ticaret raporu kapsamında Komisyon’un pazardaki trendleri de izlediği ve çeşitli tespitler yaptığı görülmektedir. Bu tespitlerden biri üreticilerin e-ticaretin gelişmesiyle birlikte tüketicilere doğrudan kendi sahip oldukları online satış kanalları üzerinden satış yapmaya başlamalarıdır. Böylelikle üreticiler kendi perakendecileri ile rekabet içine girmektedirler. Bir başka tespit selektif dağıtım sistemlerindeki yaygınlaşma ile ilgilidir. Üreticilerin bu yolla dağıtım kanallarını daha iyi kontrol etmeye çalıştığı ifade edilmektedir. Üreticiler sadece dağıtım kalitesi açısından değil, aynı zamanda fiyat konusunda da perakendiciler üzerinde kontrollerini artırmaya çalışmaktadırlar. Son on yılda selektif dağıtım sistemlerinin kullanılmasındaki yaygınlaşma bunu göstermektedir.
Temel Rekabetçi Endişeler
Selektif Dağıtım Sistemleri
AB Komisyonu dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti düzenlemeleri uyarınca nitel ve nicel selektif dağıtım sistemlerinin, çeşitli şartlar altında uygulanabildiğini ve ağır kısıtlama olarak değerlendirilmediğini ifade eder. Komisyon, sektör araştırması neticesinde bu konuda bir değişikliğe gitmeye gerek duymamaktadır. AB Komisyonu, bazı üreticilerin sadece online satış yapmak isteyen perakendecilere izin vermediklerini, bunun yanında geleneksel anlamda bayilik yapılması şartını öne sürdüklerini belirtir. Komisyon, geleneksel anlamda bayilik yapma şartının dağıtım hizmetini artırmak amaçlı olmadığını, sadece online satış yapmak isteyen satıcıları dışlama amaçlı olduğunu ifade eder. Bu nedenle olayın özelliklerine bağlı olarak geleneksel bayilik faaliyeti gösterilmesi ile ilgili getirilecek yükümlülüklerin, dağıtım kalitesi veya başkaca etkinliklerle bir ilgisi kurulamıyorsa daha dikkatli incelenmesi gerekir.
Online Satış ve Pazarlama Kısıtlamaları
Bu kapsamda en fazla uygulanan kısıtlama % 42 ile fiyat kısıtlamalarıdır. AB Komisyonu yeniden satıcıların fiyat belirleme serbestisinin kısıtlanamayacağını hatırlattıktan sonra bu konudaki şüphelerini dile getirir. Hem üreticilerin hem de yeniden satıcıların online fiyatları kıyaslama amacıyla çeşitli programlar kullandıklarını ve tavsiye edilen fiyatlara uyulmaması halinde bunu kolaylıkla tespit edebildiğini ifade eder. Ayrıca bu şekilde sağlanan fiyat şeffaflığı, pazarda bir fiyat birlikteliğini de kolaylaştıracaktır.
Online satış platformlarına ilişkin kısıtlamalar ise AB Komisyonu tarafından daha dikkatli incelenmiştir. Bu platformlarda yapılacak satışların üreticiler tarafından kısıtlanması ile ilgili rekabetçi kaygılar bulunduğu ifade edilmiştir. AB Komisyonu, bayilerin büyük ölçüde (% 90) kendi online mağazalarını kullandıklarını tespit etmesine rağmen, online platformların öneminin gitgide arttığını tespit etmiştir. Ayrıca özellikle küçük ve orta ölçekli perakendeciler açısından online platformların büyük satıcılara göre daha büyük öneme sahip olduğu da belirtilmektedir.
Perakendecilerin % 18’i sağlayıcıları ile arasındaki anlaşmalarda online platformlara ilişkin kısıtlama olduğunu belirtmektedir. Bu kısıtlamalar genelde selektif dağıtım sistemlerinde görülmektedir.
E-ticaret Raporu’nun belki de en önemli tespitlerinden biri olan selektif dağıtım sistemlerinde uygulanan online platformlara ilişkin kısıtlamalar konusunda AB Komisyonu kesin bir tespit yapmaktan kaçınmıştır. AB Komisyonu online platformlara ilişkin getirilen bu tarz yasaklamaların otomatik olarak bir ağır ihlal (harcore restrictions) olarak kabul edilemeyeceğini belirtir. AB Komisyonu olay bazında özellikle pazar şartları çerçevesinde bunların değerlendirilmesini önermektedir.
AB Komisyonu “geo blocking” denilen coğrafi kısıtlamalarla ilgili de anılan raporda bazı tespitler yapmaktadır. Perakendecilerin % 11’i sattıkları ürünlerin en az bir tanesine ilişkin coğrafi kısıtlamalar bulunduğunu belirtmektedir. Komisyon ise bu tarz kısıtlamaların çeşitli rekabet endişelerine neden olabileceğini ifade etmektedir.
Son olarak ele alınan husus e-ticarette kullanılan büyük veri, yani “big data” ile ilgidir. AB Komisyonu büyük miktarlarda verinin toplanması ve işlenmesinden oluşan “big data”nın e-ticaret açısından gitgide önem kazandığını tespit etmiştir. Raporda, teşebbüslerin elde ettiği verinin değerli bir malvarlığı olduğu, bu verilerin teşebbüslerin daha iyi mal ve hizmet sağlamalarını sağlayabileceği ifade edilmektedir. Ancak bu etkinlik kazanımlarının yanında teşebbüslerin büyük miktarlarda veri elde etmelerinin, özellikle rekabete duyarlı bilgileri elde etmeleri halinde, çeşitli rekabet problemlerine yol açabileceği söylenmektedir. Özellikle aynı pazarda faaliyet gösteren online satış platformları ve online perakendeciler arasında bu tarz verilerin paylaşılması riskli görülüyor.
Sonuç
E-ticaret Raporu’nun en önemli sonucu, AB Komisyonunun dikey anlaşmalara ilişkin yaklaşımının temel anlamda değişmeyeceğini göstermesidir. Bu anlamda e-ticaret pazarına ilişkin çeşitli dikey kısıtlamalar ele alınmasına rağmen, dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti sisteminde esaslı bir değişikliğe gerek duyulmadığı anlaşılmaktadır.
AB rekabet hukuku kurallarının e-ticaret alanında en geniş kapsamlı şekilde uygulanmasını hedefleyen Komisyon, ayrıca bu amaç doğrultusunda üye ülkelerin rekabet otoriteleri ile e-ticaret konusunda daha fazla diyalog yürütülmesi gerektiğini belirtmektedir.
E-ticaret Raporu birçok açılardan önümüzdeki dönemde daha çok tartışılacak konuları gündeme getirmiştir. Online olarak fiyat karşılaştırması yapan bilgisayar programları, online platformlar ve coğrafi olarak kısıtlamalar getirilip getirilemeyeceği zaman içerisinde daha çok tartışılacak konulardır.
[1] Ayrıntılı bilgi için bkz;
http://ec.europa.eu/competition/antitrust/sector_inquiry_final_report_en.pdf (Erişim Tarihi: 24.05.2017).
[2] Ayrıntılı bilgi için bkz; E-ticaret Raporu, s.3.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...