Ticari İşletme Rehni Kapsamında İşletmeye Ait Olan Gemilerin Rehni
Giriş
Ticari işletme rehni ticaret hayatında önemli bir yere sahiptir. Bir teslimsiz rehin şekli olarak uygulamada yer alan ticari işletme rehni[1], Türk hukukunda 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanunu (“TİRK”) ile düzenlenir. Bu makalede, ticari işletme rehni kavramından yola çıkılarak, ticari işletme kapsamında işletmeye ait olan gemilerin rehni incelenecektir.
Ticari İşletme Rehni Kavramı
Ticari işletme rehni sözleşmesi TİRK m. 2’de belirtilmiştir. İlgili maddeye göre; “Ticari işletme rehni sözleşmesi, tüzel kişiliği haiz ve sermaye şirketi olarak kurulmuş kredi müesseseleri, kredili satış yapan gerçek ve tüzel kişiliği haiz müesseseler ve kooperatifler ile ticari işletmenin maliki bulunan gerçek ve tüzel kişiler arasında yapılır.” Bu sözleşmenin kapsamı da TİRK m. 3’te sayıldığı üzere, ticaret unvanı ve işletme adı, rehnin tescili anında mevcut ve işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan makina, araç, alet ve motorlu nakil araçları ve ihtira beratları, markalar, modeller, resimler ve lisanslar gibi sınai haklardır.
Anılan unsurlardan bazıları, ticari işletme rehni kapsamında dahil edilmek zorundadır; bu kurala uyulmaması ticari işletme rehninin geçersizliğine neden olur. Bu kapsamda, ticari işletmenin ticaret unvanı, işletme adı ve menkul işletme tesisatını sözleşme kapsamı dışında bırakılamazlar. İhtira beratları, markalar, modeller, resimler ve lisanslar gibi sınai haklar ise istenildiği takdirde ticari işletme rehni dışında bırakılabilir.
Anıldığı şekilde bir durumun olmaması halinde menkul işletme tesisatının tamamının rehin kapsamında olması gereklidir ve TİRK m. 4 uyarınca sözleşmede, rehne dair unsurların tam listesi de ayırt edilmelerini mümkün kılacak özellikleri ile birlikte yer almalıdır[2].
Ticari işletme rehni, bir ticari işletmenin kanunda sayılan unsurlarının teslimi gerekmeksizin rehnedilmesini sağlayan özel bir düzenlemedir. Bu bakımdan menkul işletme tesisatının tamamı üzerinde sınırlı bir ayni hak olan rehin hakkı, bunların teslimi gerekmeksizin tesis edilmektedir.
Ticari işletmenin menkul işletme tesisatında aynı zamanda gemilerin bulunması halinde bunların akıbetinin ne olacağı ayrıca incelenmeyi gerektirmektedir. Keza, uygulamada sicile kayıtlı bir geminin ticari işletme rehini kapsamında rehin edilmesi halinde Gemi Sicili Memurluğu, gemi siciline yapılan bildirim üzerine durumu şerh etmeyi reddetmektedir. Konunun aydınlatılması bakımından, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ve TİRK hükümlerinin birlikte incelenmesi uygun olacaktır.
Ticari İşletme Rehni Kapsamında Gemi
Yukarıda belirtildiği üzere, TİRK m. 3, ticari işletme rehni kapsamına giren unsurları saymaktadır. Buna göre, menkul işletme tesisatı olarak da isimlendirilen “Rehnin tescili anında mevcut ve işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan makina, araç, alet ve motorlu nakil araçları” ticari işletme rehni kapsamındadır ve hatta TİRK m. 4 uyarınca rehnin zorunlu unsurudur.
TTK m. 936, sicile kayıtlı olup olmadıklarına bakılmaksızın bütün gemileri taşınır eşya olarak nitelendirdiği üzere, bir işletmenin sahip olduğu gemiler de menkul işletme tesisatı dahilinde kabul edilmelidir. Bu sebeple, geminin de, kural olarak ticari işletme rehni kapsamında teslimi gerekmeksizin rehin verilebileceği sonucu çıkmaktadır.
Bu sebeplerden dolayı, ticari işletme rehni sözleşmesi yapılırken, gemilerin de, kural olarak listede gösterilmesi zarureti ortaya çıkar. Aksi halde, motorlu nakil aracı mahiyetinde olan geminin unutularak sözleşmede gösterilmemiş olduğuna istinaden sözleşmenin dürüstlük kuralına dayanarak geçersiz olmadığının ileri sürülmesi de, somut hayat tecrübeleri dâhilinde gemilerin haiz olduğu önem nazara alınırsa pek mümkün görünmemektedir.
Ticari İşletme Rehni Dahilinde Sicile Kayıtlı ve Kayıtlı Olmayan Gemi Ayrımı
TİRK m. 3’ün son fıkrası, gemi ipoteğine ilişkin hükümleri saklı tutar. Dolayısıyla, ticari işletme rehni kapsamında sicile kayıtlı ve kayıtlı olmayan gemilerin hukuki durumunun ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir. TTK m. 1014 doğrultusunda sicile kayıtlı bir geminin sözleşmeye dayalı rehni ancak gemi ipoteği ile sağlanır.
TTK’nın yukarıda belirtilen açık hükmünün TİRK’in gemi ipoteği ile ilgili hükümleri istisna tutması ve TİRK’in amacının, menkul işletme tesisatı üzerinde kurulacak rehnin teslim şartıyla kurulmasının ticaret hayatında yaşatacağı sakıncaları bertaraf etmek olduğu birlikte ele alınırsa, sicile kayıtlı gemilerin üzerinde tıpkı taşınmazlarda olduğu gibi rehin hakkı tesisi için ipotek kurulması gerektiği sonucuna varılmalıdır.
Burada kanun koyucunun, tıpkı taşınmazlarda olduğu gibi, ekonomik değeri yüksek olan geminin üzerinde bir sınırlı ayni hak tesisi için ayrıca gemi sicilinde ipotek kurulmasını aradığı varsayılabilir. Aksi halde, ticari işletmelerin sahip olduğu gemilerin sayısı ve denizcilik için tuttuğu ekonomik değerin önemi dikkate alındığında, TTK m. 1014 hükmünün güttüğü amacın tamamen engellenmiş olacağı sonucuna varılabilirdi.
Aynı hükümler sebebiyle, sicile kayıtlı bir geminin ticari işletme rehini kapsamında üzerinde rehin tesis edilmesi hususunda anlaşılsa bile bu gemi üzerinde sınırlı ayni hak kurulamayacaktır. Bu durumda, rehin sözleşmesinin tanzimi için rehne dâhil unsurlar arasında sicile kayıtlı gemiler gösterilemez.
Gemi siciline kayıtlı olmayan gemiler ise, büyüklükleri ve nitelikleri ne olursa olsun, ticari işletme rehni kapsamında üzerlerinde rehin hakkı kurulabilir ve bu gemilerin rehin sözleşmesinin ekinde gösterilmemesi halinde ise, rehin sözleşmesinin geçersiz olacağı sonucuna varılmalıdır. Ancak sicile kayıtlı gemiler üzerinde rehin hakkının ticari işletme rehniyle kurulamaması, ticari işletme rehni sözleşmesinin geçerliliğine bir etki etmemelidir.
Sonuç
Gemiler, birer taşınır mal olmaları sonucunda, kural olarak ticari işletmenin menkul işletme tesisatına dahillerdir ve bu sebepten ticari işletme rehnine konu olabilirler. Ancak, TTK’nın özel hükümleri ve TİRK’in bu hükümlere yaptığı atıfla gemi ipoteğine ilişkin düzenlemeleri saklı tutması, ticari işletme rehni açısından sicile kayıtlı gemiler ile sicile kayıtlı olmayan gemiler arasında bir ayrım yapılmasını gerektirmektedir. TTK m. 1014 sicile kayıtlı gemilerin üzerinde her türlü rehin hakkı tesisinin ancak gemi ipoteğiyle olabileceğini düzenlemesinden dolayı, ticari işletme rehni ile bu gemiler üzerinde rehin hakkı tesis edilemez. Sözleşmenin tarafları, sicile kayıtlı gemileri de rehin kapsamında teminat olarak göstermek istiyorlarsa bunu ayrıca gemi ipoteği kurmak yoluyla sağlamak zorundadırlar.
[1] Ticari işletme rehni kapsamında rehnedilen malvarlığı unsurlarının rehin alana teslim edilmesi gerekmez ve rehin veren, bu unsurları rehin kurulduktan sonra da kullanmaya devam edebilir.
[2] Şayet ekli listede, menkul işletme tesisatına ilişkin kimi unsurlar yazılmaz ise işletme rehni sözleşmesinin akıbetinin ne olacağı bakımından doktrinde farklı görüşler ileri sürülmektedir. Doktrindeki hâkim görüşe göre, taraflar menkul işletme tesisatındaki kimi unsurları bilerek rehin kapsamı dışında bırakmak istemişlerse sözleşme geçersiz olmalıdır. Ancak, unutkanlık sebebiyle birtakım unsurlar listeye eklenmemişse, sözleşme dürüstlük kuralına göre geçerli kabul edilmelidir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...