Paysahipleri Sözleşmeleri
Uygulamada oldukça yaygın olarak kullanılan paysahipleri sözleşmeleri (“SHA”), şirketler hukuku bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu yoğun kullanımın sebeplerinden en önemlisi de, paysahiplerinin kendi aralarındaki ilişkileri ve şirket ile kurulacak ilişkileri düzenleme konusunda paysahiplerine esnek bir yapı sağlamasıdır. SHA’nın sahip olduğu bu büyük önemi göz önünde bulundurarak makalemizde SHA çerçevesinde oluşan hukuki ilişki ve SHA’nın şirket düzeni bakımından etkileri ele alınacaktır. Son olarak ise, SHA’nın ihlal edilmesinin sonuçları incelenecektir.
Genel
SHA, bir şirketin paysahipleri tarafından, ya da bir şirkette paysahibi olacak kişiler tarafından imzalanan, paysahiplerinin arasındaki ilişkileri ve yine paysahiplerinin şirketle olan ilişkileri ve özellikle de şirkette uygulanması amaçlanan düzen hususlarını düzenleyen sözleşmelerdir. SHA, uygulamadaki kullanımı bakımından da, şirket ana sözleşmesi kapsamında elde edilemeyen esnekliğin elde edilmesi ve paysahipleri arasındaki gizliliğin korunması bakımından büyük önem taşır.
SHA, sözleşme özgürlüğüne tabi olup, borçlar hukuku kapsamında bağlayıcı özellik taşır. SHA paysahiplerine, paysahipliği statüsünden doğan haklarını SHA kapsamında düzenlenen amaçlar doğrultusunda kullanılması yönünde bir yükümlülük yükler[1].
SHA ile Taraflar arasında Kurulan Hukuki İlişki
Bilindiği üzere, ortaklıkların önemli unsurlarından biri de, affectio societatis unsurudur[2]. Bu unsur, ortak bir amacın elde edilebilmesi için yine ortak bir temel üzerinde işbirliği içinde çalışmayı gerektirir. Affectio societatis unsurunun kişi ortaklıklarında daha güçlü olup sermaye ortaklıklarında zayıfladığı belirtilmekteyse de, tamamen ortadan kalkmadığı vurgulanmaktadır[3].
Bu hususla ilgili olarak, SHA imzalanması pratikte oldukça önemli olabilmektedir. Türk doktrininde, SHA’nın tarafları arasında bir adi ortaklık ilişkisi kurulmasını sağladığı belirtilmektedir[4]. Böylece, bir anonim ortaklık kapsamındaki ilişkilerin düzenlenmesi amacıyla SHA imzalandığında, SHA’nın imzalanması bir taraftan anonim ortaklık ve diğer taraftan da adi ortaklıktan oluşan bir ikili sözleşmesel ilişki oluşturmaktadır[5].
Adi ortaklıklara ilişkin olarak, ortak amaç unsurunun söz konusu ortaklığın temel unsurlarından biri olduğu vurgulanmaktadır. Ortak amaç unsuru, adi ortaklık üyelerinin, bu ilişki kapsamında ortak bir amaç etrafında toplanmasını gerektirir. Bu unsur, tüm ortakların adi ortaklığın kurulmasındaki ortak amacı kendi amacı olarak görmesini ve ortak amacın izlenmesini kendi kişisel amaçlarının elde edilmesinde bir araç olarak görmesini gerektirir[6].
Böylece taraflar, ortak amacın gerçekleşmesine yönelik olan işlemlere katılma, diğer ortaklarla işbirliği kurma ve amacın elde edilmesi için çaba gösterme yükümlülüğü altındadır.
SHA’nın Şirket Düzlemindeki Etkileri
Paysahipleri arasındaki ilişkileri ve paysahipliğinden doğan hakları düzenlemesi bakımından, SHA’nın korporatif bir niteliği bulunmamaktadır. SHA gibi korporatif niteliği bulunmayan sözleşmelerden doğan yükümlülükler, anonim şirketler bakımından geçerli olan tek borç ilkesine aykırılık oluşturmaz. Tek borç ilkesi, paysahipliği statüsünden kaynaklanan yükümlülükleri sınırlamakla birlikte, paysahiplerinin kendileri bakımından bağlayıcı olan yükümlülükler altına girmelerini engellemez. Böylece paysahipleri, borçlar hukukuna tabi olan ve paysahipleri arasında bağlayıcı olan yükümlülükler altına girebilecektir.
SHA, geçerli ve tarafları arasında bağlayıcı olup, üçüncü kişiler veya şirket bağlamında hak veya yükümlülük oluşturmaz. Şirket, sözleşmenin hukuki sonuçları bakımından üçüncü kişi konumunda olup, sözleşme anonim şirket kapsamı dışında kalmakta ve ne şirkete ne de şirket organlarına karşı ileri sürülmesi mümkün olmamaktadır[7].
Sözleşmenin ifasına ilişkin talepler, sözleşmenin şirket veya şirket organlarına karşı ileri sürülememesine bağlı olarak değişecektir. SHA’nın ifasına ilişkin olarak, bazı durumlarda, sözleşme hükmünün ifası şirket organlarının yetki alanı ile ilişkili olabilmektedir. Bu durumda söz konusu hükmün ifası, üçüncü kişi konumunda olan şirket organlarından talep edilemeyecektir.
SHA’nın İhlal Edilmesinin Sonuçları
Özel niteliği ve şirket düzlemi ile arasındaki yakın ilişki nedeniyle, SHA’nın ihlal edilmesinin sonuçlarının incelenmesi gerekir.
Ele alınması gereken ilk husus, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen yaptırımların SHA’yı ihlal eden taraf bakımından, söz konusu ihlalin yaptırımı olarak uygulanması meselesidir. Türk doktrininde savunulan görüşe göre, bu yaptırımlar kanunla düzenlenen durumlar bakımından öngörülmüş olup sadece bu durumlara ilişkin olarak geçerlidir. Bu nedenle, SHA’yı ihlal eden taraf bakımından uygulanmaları da mümkün olmayacaktır[8].
Bu tespitin ışığında, SHA’nın ihlali sonucunda uygulanacak yaptırımlar, borçlar hukuku kapsamındaki yaptırımlar olacaktır. Bu yaptırımlar; aynen ifa, tazminat, sinallagmatik sözleşmeler bakımından sözleşmeden dönme, ve korporatif nitelikli sözleşmeler bakımından da sözleşmenin haklı sebeplerle feshi olarak sıralanabilir. Bu seçenekler arasındaki tercih ise, ihlalin niteliğine bağlı olarak değişiklik gösterecektir.
Borçlar hukukunun tazminat konusundaki ilkeleri kapsamında, sözleşmenin ihlal edilmesine rağmen ifanın halen mümkün olması durumunda, aynen ifa esas yaptırım olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, aynen ifanın artık mümkün olmaması durumunda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun sözleşmesel yükümlülüklerin ihlalini düzenleyen 112 ve devamı maddeleri devreye girecektir.
SHA’nın korporatif düzenle yakın ilişkide olması nedeniyle, aynen ifa ve aynen ifanın talep edilebilmesi meselesi büyük önem taşımakta ve aynen ifanın talep edilip edilemeyeceği korporatif yapı ile aradaki ilişkiye göre değişiklik göstermektedir[9].
Sonuç
SHA’nın pratikteki yaygın kullanımı, paysahiplerinin ihtiyaçlarına daha uyumlu bir yapının elde edilmesi amacına dayanır. Paysahipleri SHA kapsamında, paysahipliği statüsüne ilişkin hak ve yükümlülüklerinin düzenlenmesi konusunda detaylı hükümler belirleyebilir. Öte yandan, SHA’nın şirket düzlemiyle yakından ilişkisi, belli bir karışıklığa ve uyuşmazlıklarda da çeşitliliğe yol açabilir. Sonuç olarak, paysahipliği ilişkilerini düzenleme yönündeki ihtiyaç göz önüne alındığında, SHA uygulamada şimdiki gibi yaygın olarak kullanılmaya devam edecektir.
[1]Gül Okutan Nilsson, Anonim Ortaklıklarda Paysahipleri Sözleşmeleri, İstanbul 2004, s. 4.
[2] Reha Poroy/Ünal Tekinalp/Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, Güncelleştirilmiş 9. Basıdan 10. Tıpkı Basım, İstanbul 2005, s. 26-27.
[3] H. Ercüment Erdem, “Les rapports entre la société et le contrat en droit turc”, le Contrat, Travaux de l’Association Henri Capitant – Des Amis de la Culture Juridique Française, Tome LV, 2005, s. 218.
[4] Bakınız Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 91 ; Okutan Nilsson, s. 80 ; Anlam Altay, Anonim Ortaklıklar Hukuku’nda Sermayeye Katılmalı Ortak Girişimler [Equity Joint Ventures], İstanbul 2009, s. 244. Ancak, doktrinde kimi yazarların bu görüşe katılmadığını da belirtmek gerekir. Bakınız İsmail Esin/Tunç Lokmanhekim, Uygulamada Birleşme ve Devralmalar, İstanbul 2004, s. 67.
[5] Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 586-587.
[6] Nami Barlas, Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, 2. Bası, İstanbul 2008, s. 25.
[7] Okutan Nilsson, s. 278. Öte yandan, son zamanlarda doktrinde bu sert ayrımın eleştirildiği görüşler ortaya çıkmaktadır.
[8] Okutan Nilsson, s. 344.
[9] Okutan Nilsson, s. 346.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...