Yabancı Sermayeli Şirketlerin Taşınmaz Mülkiyeti ve Sınırlı Aynî Hak Edinimi
Yabancı yatırımcıların Türkiye’de kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinimine ve kullanımına ilişkin usul ve esaslar Yabancı Sermayeli Şirketlerin Taşınmaz Edinimine İlişkin Yönetmelik (RG, 12 Kasım 2008, S. 27052) ile düzenlenmekteydi. Yabancı sermayeli şirketlerin taşınmaz mülkiyeti ve sınırlı aynî hak edinimi Yabancı Sermayeli Şirketlerin Taşınmaz Mülkiyeti ve Sınırlı Ayni Hak Edinimine İlişkin Yönetmelik (RG, 6 Ekim 2010, S. 27721) ile yeniden düzenlendi ve 2008 tarihli Yönetmelik yürürlükten kaldırıldı.
Yabancı Sermayeli Şirketlerin Taşınmaz Mülkiyeti ve Sınırlı Ayni Hak Edinimini Mümkün Kılan Hukuki Dayanaklar
Yabancı yatırımcılar tarafından kurulan veya yabancı yatırımcıların iştirakçisi olduğu tüzel kişilerin Türkiye’de taşınmaz edinmeleri, 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu (“DYYK”) m. 3/d’de düzenleniyordu. Bu hüküm uyarınca yabancı yatırımcıların Türkiye'de kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı aynî hak edinmeleri serbestti. Ancak, söz konusu düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin 11 Mart 2008 tarihli kararı uyarınca iptal edildi.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle oluşan boşluk, Yabancı Sermayeli Şirketlerin Taşınmaz Edinimine İlişkin Yönetmelik (“Eski Yönetmelik”) ile dolduruldu. Eski Yönetmelik Yabancı Sermayeli Şirketlerin Taşınmaz Mülkiyeti ve Sınırlı Ayni Hak Edinimine İlişkin Yönetmelik’in (“Yeni Yönetmelik”) yürürlüğe girdiği 6 Ekim 2010 tarihine kadar uygulanmaya devam edildi.
Yurt Dışında İkamet Eden Türk Vatandaşlarına Uygulanacak Hükümler
Eski Yönetmelik m. 1’de yönetmeliğin amacının yabancı yatırımcıların Türkiye’de kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinimine ve kullanımına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtiliyordu. Yeni Yönetmelikte, bu maddeye yeni bir fıkra eklenerek yurtdışında ikamet eden Türk vatandaşlarına yönelik bir düzenleme de getirildi. Yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşları, doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenler ve kendileri ile birlikte işlem gören çocukları tarafından Türkiye’de kurulan veya iştirak edilen şirketleri, şirkette yabancı ortak olmaması kaydıyla, Türk vatandaşlarının tabi olduğu hükümler çerçevesinde taşınmaz mülkiyeti ve sınırlı ayni hak edinebilir. Böylece uygulamada sorun yaratan bir konu da açıklığa kavuşturuldu.
Kimler Yabancı Yatırımcıdır?
Eski Yönetmelikte, yabancı yatırımcı kavramı tanımlanmıyordu. Bu eksiklik, Yeni Yönetmelikte giderildi. Yeni Yönetmelik m. 3 uyarına yabancı yatırımcı, Türkiye'de yeni şirket kuran ya da menkul kıymet borsaları dışında hisse edinimi veya menkul kıymet borsalarından en az %10 hisse oranı veya aynı oranda oy hakkı sağlayan edinimler yoluyla mevcut bir şirkete ortak olan yabancı ülke vatandaşlığına sahip gerçek kişiyi, yabancı ülkelerin kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişiyi ve uluslararası kuruluşu ifade eder.
Başvuru Usulü ve Başvuruların Değerlendirilmesi
Yeni Yönetmelik m. 4 uyarınca, taşınmaz mülkiyeti edinmek isteyen şirketler, maddede sayılan belgelerle, taşınmazın bulunduğu yerdeki Valilik İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğüne başvurur. Yeni Yönetmelik, mülkiyet edinimi talebinin şirketin ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet konusu çerçevesinde olup olmadığının, Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünce incelenmesi usulünü kaldırdı. Artık tüm inceleme Koordinasyon Müdürlüğünce yürütülür. Yeni Yönetmelik m. 4’te sayılan belgeler sınırlı sayıdadır. Yatırımcıdan bundan başka belge istenemez. Bu hüküm çeşitli kamu kuruluşlarının keyfi uygulamalarının önüne geçmesi açısından yerindedir. Ancak başvuru belgelerinin tam ve eksiksiz olması gerekir. Başvuruya ilişkin işlemler bu şartla başlatılır.
Başvuru sadece ipotek tesisine yönelikse, başvuru taşınmazın bulunduğu yerdeki tapu sicil müdürlüğüne yapılır.
Taşınmazın Bulunduğu Bölgenin Belirlenmesi
Yeni Yönetmelik, Eski Yönetmeliğe paralel olarak, askeri yasak bölge, askeri güvenlik bölgesi, Genelkurmay Başkanlığı’nın teklifi üzerine askerî yasak bölgelere yakınlığı veya diğer stratejik nedenlerle tespit edilecek bölgeler ve özel güvenlik bölgelerini, farklı hükümlere bağlar. Yeni Yönetmelik m. 6 uyarınca, taşınmazın bu bölgelerde yer alması durumunda Valilik, diğer başvuru belgelerinin birer suretini Genelkurmay Başkanlığı veya yetkilendireceği komutanlıklara göndererek, mülkiyet edinimi talebinin ülke güvenliği açısından uygun olup olmadığını, on beş gün içinde bildirmesini talep eder. Bu süre içinde cevap verilmediği takdirde mülkiyet edinimi talebinin ülke güvenliği açısından uygun olduğuna hükmedilerek işlem yapılır.
Eğer taşınmaz yasak kapsamında değilse, Valilik tarafından tescil işleminin yapılması için şirkete ve tapu sicil müdürlüğüne yazılı bilgi verilir. Tescil talebi de, bu bildirimin şirkete ulaşmasından itibaren üç ay içinde yapılır. Süre aşılırsa, başvuru yenilenir. Süre aşımının bu kadar ağır bir yaptırıma bağlanması gereksizdir. En azından mücbir nedenlerin varlığı halinde bir istisna getirilmesi uygun olurdu.
Sınırlı aynî hak edinimlerinde de aynı usul uygulanır. İpotek tesisi için talep valiliğe başvurulmasızın doğrudan taşınmazın bulunduğu yerdeki tapu sicil müdürlüğüne yapılır.
Başvuru sonucu olumsuz çıkarsa, Valilik tarafından şirkete, işleme karşı kanun yolları ve süreleri de belirtilerek, bilgi verilir.
Yerli Sermayeli Şirketlerin Yabancı Sermayeli Hale Gelmesi
Bir şirketin yabancı sermayeli şirket haline geldiği, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği (RG, 20 Ağustos 2003, S. 25205) uyarınca Hazine Müsteşarlığına bildirilir. Hazine Müsteşarlığı bu bilgileri aylık olarak Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne gönderir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, bu şirketlerin Eski Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra edindikleri taşınmazlarla ilgi bilgileri valiliklere gönderir. Valilikler de taşınmaza ilişkin bilgileri Genel Kurmay Başkanlığı veya yetkilendireceği komutanlıklara göndererek taşınmazın yasak bölge kapsamında bulunup bulunmadığını araştırır. Taşınmaz yasak bölge kapsamında değilse, şirketten Yeni Yönetmelik m. 4 (c)’de düzenlenen taahhütname istenir. Taşınmaz yasak bölge kapsamındaysa Yeni Yönetmelik m. 4 (c) ve (d)/(e)’de sayılan belgeler istenir ve ilgili birimler konuyu ülke güvenliği açısından inceler. Değerlendirme sonucunda mülkiyet edinimi ülke güvenliği açısından sakıncalı bulunursa, şirketin de görüşü alınarak konu valilik bünyesinde oluşturulan Komisyona iletilir. Komisyon, şirkete, sakıncaları gidermesi için 45 gün süre verebilir. Yeniden yapılan inceleme sonucunda sonuç olumsuz olursa, Komisyon Yeni Yönetmelik m. 14 uyarınca taşınmazın tasfiyesi için valiliğe bildirimde bulunur.
Edinilen Taşınmazların Kullanımı
Yeni Yönetmelik kapsamında edinilen taşınmazların veya sınırlı aynî hakların şirketin ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet konuları çerçevesinde kullanılıp kullanılmadığı Komisyon tarafından değerlendirilir. İncelemeler öncelikle dosya üzerinden gerçekleşir. Gerekli görülürse yerinde inceleme de yapılır.
Taşınmazın veya sınırlı aynî hakkın Yeni Yönetmelik hükümlerine aykırı kullanıldığı anlaşılırsa, durum şirkete bildirilir ve şirketten 30 gün içinde cevap istenir. Komisyon tarafından şirkete bir defaya mahsus olmak üzere 6 aylık bir süre verilerek, kullanımın ana sözleşme hükümlerine uygun hale getirilmesi istenir. Eğer yapılan değerlendirme sonucunda sonuç olumsuz çıkarsa, taşınmazın Yeni Yönetmelik m. 14 uyarınca tasfiye edilmesi amacıyla valiliğe bildirimde bulunulur.
Taşınmazın Tasfiyesi
Taşınmaz veya sınırlı aynî hakların Tapu Kanunu ve Yeni Yönetmelik hükümlerine aykırı kullanıldığının saptanması durumunda valilik tarafından Maliye Bakanlığına bildirimde bulunulur. Maliye Bakanlığı da şirkete tasfiyeyi gerçekleştirmesi için 6 aylık süre verir. Bu süre haklı sebeplerin varlığı halinde bir defaya mahsus uzatılabilir. Bu süre içinde tasfiyenin gerçekleştirilememesi durumunda tasfiye, genel hükümler uyarınca Maliye Bakanlığı tarafından gerçekleştirilir. Tasfiyeden elde edilen gelir, masraflar düşüldükten sonra, hak sahibi adına açılacak bir banka hesabına yatırılır.
Geçiş Hükümleri
Yeni Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 6 Ekim 2010 tarihinden önce başlamış ve henüz sonuçlandırılmamış işlemler hakkında Yeni Yönetmelik hükümleri uygulanır.
Yeni Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce edilen taşınmazların ve sınırlı aynî hakların şirket ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet konuları çerçevesinde kullanılıp kullanılmadığı Yeni Yönetmelik uyarınca değerlendirilir.
Sonuç
Eski Yönetmeliğin eleştirilen pek çok yönünün yapılan değişikliklerle düzeltildiği görülüyor. Öncelikle, yabancı yatırımcı kavramının tanımı verilerek, doğabilecek karışıklıklar önlendi. Taşınmaz mal ediniminin şirket ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet konularına uygunluğunun denetlenmesi sisteminden vazgeçildi, şirketten bu yönde alınan taahhüt yeterli görüldü. Başvurunun herhangi bir basamağında inceleme yapması öngörülen kurumlara bir süre sınırı getirildi ve böylece işlemlerin keyfi uzamasının önüne geçildi. Ayrıca başvuru sırasında istenecek belgelerin sınırlı olarak sayılmasıyla farklı uygulamalar önlendi. Bu yeni hükümlerin, farklı Valiliklerin uygulamasında bir yeknesaklık sağlanması kaydıyla, yabancı yatımcıların taşınmaz mal ve sınırlı aynî hak kazanımlarını önemli ölçüde kolaylaştıracağını ve hızlandıracağını düşünüyorum. Ancak, konunun önemi ve özellikle tasfiyeye ilişkin hüküm ve sonuçları dikkate alındığında Kanunla düzenlenmesi daha uygun ve hukuk güvenliği açısından daha yerinde olurdu. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesinin DYYK m. 3/d’yi iptal kararı üzerine doğan bir boşluğun kanun yapma tekniği açından Yönetmelikle değil yine bir kanun hükmüyle doldurulması gerekirdi.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...