Hâkimiyet Sözleşmeleri
Giriş
Şirketler topluluğu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) ilk kez düzenlenir. TTK’da şirketler topluluğunun tanımı yapılmasa da, şirketler topluluğunun türleri ve esaslarına ilişkin açıklamalar yapılmıştır. Şirketler topluluğu, bir ticaret şirketine veya bir teşebbüse doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan ticaret şirketleri sayısının ikiyi aştığı durumlarda meydana gelir. Böylece ana şirket hâkim şirket olarak nitelendirilirken, yavru şirketler ise bağlı şirket konumunda olur.
Hâkimiyet kavramı, şirketler topluluğu gibi TTK’da ilk kez düzenlenmiştir. Hâkimiyet, paysahipliği yoluyla, sözleşme yoluyla ve diğer yollarla tesis edilebilir. Bu ayki hukuk postasında, sözleşme yoluyla tesis edilen hâkimiyete, yani hâkimiyet sözleşmelerine değinilecektir.
Hâkimiyet Sözleşmesinin Tanımı
Hâkimiyet sözleşmesi, 27.01.2013 tarihli ve 28541 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin (“Yönetmelik”) 106. maddesinde tanımlanmıştır. Böylece, aralarında doğrudan veya dolaylı iştirak ilişkisi bulunmayan, bulunsa bile bu ilişkiden bağımsız ve soyutlanmış bir şekilde taraflardan birinin, sermaye şirketi olan diğerinin yönetim organına hiçbir şarta bağlı olmadan talimat verme yetkisini içeren sözleşmeler hâkimiyet sözleşmesi olarak tanımlanır.
Hâkimiyet ilişkisinde talimat veren şirket hâkim şirket, talimat alan şirket ise bağlı şirket olarak nitelendirilir. Bağlı şirket ile arasında oluşan hâkimiyet ilişkisi sonucunda hâkim şirket, bağlı şirketin yönetim organına talimatlar vererek onu sevk ve idare eder.
Hâkim şirket ile bağlı şirketler arasındaki hâkimiyet ilişkisi ile topluluk şirketleri açısından yeknesak bir yönetim şekli sağlanmaktadır. Böylece, hâkimiyet sözleşmesi neticesinde doğan yeknesak yönetim şekli, şirketler topluluğunun menfaatine yönelik bir amacı gerçekleştirir[1].
Hâkim şirket, bağlı şirkete; hedeflerin tespiti, işletmenin faaliyetlerinin koordine edilmesi ile üst düzey yönetiminin belirlenmesi gibi şirketin idaresine ilişkin temel konularda talimat verir, bağlı şirketin günlük faaliyetlerine ve işleyişine müdahale etmez[2].
Hâkimiyet ilişkisinin kurulması için, bağlı şirketin yönetiminin tüm yetkilerinin hâkim şirketin kontrolüne geçmesine gerek bulunmaz. Hâkim şirketin, bağlı şirket yönetiminin bir veya birkaç alandaki faaliyetine ilişkin olarak sevk ve idare yetkisini kullanması halinde de hâkimiyet ilişkisinden bahsetmek mümkündür.
Hâkimiyet Sözleşmelerinin Hukuki Niteliği
Hâkim şirket ile bağlı şirket arasında borçlar hukuku bağlamında bir hâkimiyet sözleşmesi kurulur. Hâkimiyet sözleşmeleri ile sözleşmesel haklar ve borçlar doğar. Sözleşmesel şirketler topluluğunun temelinde ise hâkimiyet sözleşmeleri yatar.
Sözleşmesel şirketler topluluğunda hâkimiyetin dayanağı ne sermaye ne de yönetim organlarında üye çoğunluğudur; aksine sadece, iki veya daha fazla şirket arasında, hâkim şirketin sevk ve yönetimi altında bulunmaya olanak sağlayan borçlar hukuku anlamında bir hâkimiyet sözleşmesinin varlığıdır[3].
Hâkimiyet Sözleşmelerinde Genel Kurulun Onayı
Hâkimiyet sözleşmeleri bağlı şirketin genel kurulunun onayına tabidir. Hâkimiyet sözleşmesinin yapılmasıyla, bağlı şirketin yönetimi değişir ve bağlı şirket, şirketler topluluğunun menfaatine göre hareket etmeye başlar.
Hâkimiyet sözleşmesi yoluyla bağımsız olan bir şirketin bağımlı hale gelmesi, yani bağlı şirketin kendi organları vasıtasıyla oluşan iradesi doğrultusunda yönetilme olanağını yitirmesi ve böylece başka bir şirketin kontrolüne girmesinin olağan dışı bir hadise olarak değerlendirilmesi nedeniyle bunun genel kurulun onayına sunulması gerektiği savunulur[4].
Ancak uygulamada sıkça rastlanıldığı üzere, hâkim şirket aynı zamanda bağlı şirketin hissedarı olarak da rol alabilir. Böylece, hissedar olan hâkim şirketin, bağlı şirketin genel kurulunda oy kullanması gerekliliği doğar. Ancak TTK md. 436 uyarınca, hissedar, kendisinin hâkimiyeti altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe ve işleme ilişkin müzakerelerde oy kullanamaz. Böylece, bağlı şirket hissedarının, hâkim şirketin ancak özel menfaat sağlamak amacı taşımayan bir iş ve işleme ilişkin müzakerelerde oy kullanması mümkündür.
Hâkimiyet Sözleşmelerinin Tescili
Yönetmelik’in 106/2. maddesi uyarınca, hâkimiyet sözleşmesinin geçerlilik kazanması için bağlı şirketin genel kurulu tarafından onaylanmasının ardından ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesi gerekir. Hâkimiyet sözleşmesinin tescil ve ilan edilmesi üçüncü kişilerin akdedilen söz konusu hakimiyet sözleşmesinden haberdar olmalarını sağlar.
Hâkimiyet sözleşmesi ticaret siciline tescil ve ilan edilmezse geçersiz olur; ancak TTK 198/3 uyarınca, hâkimiyet sözleşmesinin geçersizliği TTK ile diğer kanunlardaki şirketler topluluğuna dair yükümlülüklere ve sorumluluklara ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel olmaz. Bir başka deyişle, ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmeyen hâkimiyet sözleşmesinin geçersiz hale gelmesi, hâkim şirketin ve hâkim şirketin yönetim organının yükümlülüklerine ve sorumluluklarına gidilmesine engel olmaz.
Hâkimiyet Sözleşmesinden Doğan Sorumluluk
Hâkim Şirket Açısından Sorumluluk
Hâkim şirket, hâkimiyet sözleşmesi ile gücünü hukuka aykırı olarak bağlı şirkete karşı kullanamaz. Hâkimiyetin hukuka aykırı kullanılması sebebiyle hâkim şirketin doğan sorumluluğu TTK md. 202’de belirtilen yeni düzenlemeler ile önlenmeye çalışılmıştır.
Hâkim şirketin bağlı şirketi kayba uğratması halinde bağlı şirketin uğradığı kaybın denkleştirilmesini talep etmesi mümkündür. Denkleştirmenin hâkim şirket tarafından yerine getirilmemesi halinde ise, bağlı şirketin her pay sahibi, hâkim şirketten ve onun kayba neden olan yönetim kurulu üyelerinden şirketin zararının tazmin edilmesini isteyebilir. Denkleştirmenin yapılmaması halinde ise bağlı şirket pay sahiplerine ve alacaklılarına dava hakkı tanınmıştır.
Buradaki hukuka aykırılık, hâkim şirketin bağlı şirketi yönlendirdiği işlemin, bağlı şirketin kaybına sebep olmasından ve bağlı şirkete, paysahiplerine ve şirket alacaklılarına zarar vermesinden ve bağlı şirket yönünden haklı bir sebebin bulunmamasından kaynaklanmaktadır.
Bağlı şirket yönetim kurulu üyeleri kendilerinin sorumluluğunu gerektirebileceklerini düşündükleri için yapmaktan kaçınacakları bazı tasarrufları hâkim şirketten gelen talimatlar nedeniyle yapmak zorunda kalırlar. Böylece bağlı şirket yönetim kurulu üyeleri, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı doğabilecek sorumluluklarının tüm hukuki sonuçlarının hâkim şirket tarafından üstlenmesi için hâkim şirketle sözleşme yapabilir.
Bağlı Şirket Açısından Sorumluluk
Hâkimiyet sözleşmesi doğrultusunda bağlı şirket yönetim kurulu, kendi iradesi ile karar almak yerine hâkim şirketin talimatlarına uyma yükümlülüğü altına girer, uymadıkları takdirde sorumlulukları doğar. Ancak, hâkim şirketin bağlı şirkete hukuka aykırı talimatlar vermesi halinde, bağlı şirketin yönetim organı verilen talimatı yerine getirmekle yükümlü değildir.
Bununla birlikte, hâkim şirketin bağlı şirket üzerindeki tam hâkimiyet kurması halinde bağlı şirketin doğacak sorumluluğuna değinmekte fayda vardır. TTK md. 203 uyarınca, hâkim şirketin bağlı şirket üzerinde tam hâkimiyet kurması halinde, yani hâkim şirketin paylarının ve oy haklarının doğrudan veya dolaylı olarak yüzde yüzüne sahip olması halinde, hâkim şirketin yönetim kurulu, topluluğun belirlenmiş ve somut politikalarının gereği olmak şartıyla, kaybına sebep olabilecek nitelik taşısalar bile, bağlı şirketin yönlendirmesine ve yönetimine ilişkin talimatlar verebilir ve bağlı şirketin organları talimatlara uymak zorundadır. Bu talimatlara uyulması halinde bağlı şirketin yöneticileri, pay sahipleri veya bağlı şirkete karşı sorumlu tutulamazlar.
Sonuç
Hâkimiyetin şirketler arasında bir sözleşme ile tesis edilmesi halinde, sözleşmesel şirketler topluluğun varlığından söz edilebilir. Hâkim şirket ile bağlı şirket arasında kurulan hâkimiyet sözleşmesi sonucunda şirketler arasında yeknesak bir yönetim şekli oluşturularak, şirketler topluluğunun menfaatine yönelik bir amaca ulaşılır.
- YANLI, Veliye, “Hâkimiyet Sözleşmeleri”, Regesta Cilt: 3, Sayı: 1, Yıl: 2013, s. 6.
- YANLI, Veliye, “Hâkimiyet Sözleşmeleri”, Regesta Cilt: 3, Sayı: 1, Yıl: 2013, s. 6-7.
- PULAŞLI, Hasan, Yeni Şirketler Hukuk Genel Esaslar, Ankara 2012, s. 226.
- PULAŞLI, Hasan, Yeni Şirketler Hukuk Genel Esaslar, Ankara 2012, s. 225.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Temsilcilik sözleşmelerinin en sık rastlanan görünümleri üç ana başlık altında toplanabilir. Bunlar Acentelik Sözleşmesi, Distribütörlük Sözleşmesi ve Franchise Sözleşmesi olarak sıralanabilir...
Halka açık veya kapalı bir şirketin sermayesinin bir kısmına ya da tamamına çalışanların sahip olması anlamına gelen çalışanların sermayeye ortaklığı, ülke ekonomisine, uygulayan şirketlere ve çalışanlara sağladığı avantajlar nedeniyle başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde...
Yeni kurulan şirketlerin ticari faaliyetlerine başlarken dikkate alması ve uyum sağlaması gereken pek çok farklı kural vardır. Bu kurallar arasında gözetilmesi gerekenlerden biri de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK") m. 356'da düzenlenen "Kanuna Karşı Hile" maddesidir. İlgili kural, TTK'nın ayni sermaye...
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...