Limited Şirketlerde Haklı Sebeple Fesih
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu[1] (“TTK”) limited şirketlere ilişkin birçok yenilik içerir. TTK, düzenlediği yeni kurumların yanı sıra, mülga Türk Ticaret Kanunu[2] (“ETK”) ile düzenlenen kurumlara da önemli değişiklikler getirir. Bu değişikliklerden biri de limited şirketin haklı sebeple feshine ilişkindir.
TTK ile ilk defa düzenlenen anonim şirketin haklı sebeple feshi[3] ile limited şirketin haklı sebeple feshine ilişkin düzenlemeler birbirine paraleldir. Bununla beraber, haklı sebeple fesih davası açma hakkının anonim şirkette azlığa, limited şirkette ise herhangi bir pay sahibine tanınması, limited şirkette haklı sebeple feshin çıkma ile birlikte değerlendirilmesi ve ETK’dan beri varolan bir kurum olması nedeniyle, limited şirkete ilişkin bu düzenlemenin ayrıca incelenmesi gerekir.
Bu yazıda ETK döneminde de tanınan haklı sebeple fesih kavramından yola çıkarak, TTK’nın getirdiği yenilikler ışığında, limited şirketlerin haklı sebeple feshi ele alınır.
ETK ve TTK Uyarınca Haklı Sebeple Fesih
ETK Düzenlemesi
ETK m. 549, limited şirketin hangi hallerde infisah edeceğini düzenlerdi. Bu hallerden biri, haklı (muhik) sebeplerin varlığı halinde ortaklardan birinin talebi üzerine mahkemenin infisaha karar vermesiydi.
Nitekim ETK m. 551’de düzenlenen çıkma hakkı da dikkate alındığında, şirket ortağı, haklı sebeplerin varlığı halinde ister şirketten çıkmayı[4] isterse şirketin haklı sebebe dayanarak feshini talep edebilirdi.
TTK Düzenlemesi ile Getirilen Önemli Yenilik
TTK, limited şirketin haklı sebeple feshini m. 636’da düzenler. ETK m. 549’daki düzenleme ile benzer şekilde TTK, haklı sebeplerin varlığı halinde her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceğini öngörür.
Bununla beraber, TTK m. 636/3 hükmü önemli bir yenilik içerir: Hâkim, şirketin feshi yerine, davacı ortağın çıkarılmasına veya başkaca duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüme karar verebilir.
Eğer bu yönde bir hüküm ETK’da da yer alsaydı, iki kişilik limited şirketlerde çıkma ve çıkarma olamayacağı için zorunlu olarak şirketin feshine hükmedilen uygulamanın yerleşmesinin önüne geçebilirdi. Hâkimin fesih dışında bir çözüme hükmetmesine olanak sağlanabilirdi.
Bu nedenle TTK m. 636/3 şirketin devamı açısından olumlu bir düzenleme getirir.
Haklı Sebeple Fesih Davasının Özellikleri
Davanın Tarafları, Görevli ve Yetkili Mahkeme
Limited şirketin haklı sebeple feshi davasını herhangi bir ortak açabilir.
Anonim şirketlerde bu hak bir azınlık hakkı olarak düzenlenmişken, limited şirkette herhangi bir ortağın bu davayı açabilmesi ayırt edici bir özelliktir. Ancak limited şirketlerde ETK döneminde de tanınan ve TTK’da korunan ortakların çıkma ve çıkarılma hakları da dikkate alındığında, haklı sebeple fesih davası ortağın çıkması ile birlikte değerlendirilmelidir. Bu nedenle, gerek ETK gerek TTK uyarınca bu hakkın her bir ortağa tanınması yerindedir.
Dava şirket tüzel kişiliğine karşı açılır.
Anonim şirketin haklı sebeple feshinde olduğu gibi, bu davada da görevli ve yetkili mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir.
Haklı Sebep Kavramı
Gerek ETK gerek TTK, haklı sebeple fesih davasını düzenlerken haklı sebebin ne olacağı konusuna bir açıklık getirmez.
TTK’nın madde gerekçelerinde TTK m. 636, anonim şirketin haklı sebeple feshini düzenleyen m. 531’e atıf yapar. Gerekçe açıkça haklı sebebin kanunda tanımlanmadığını, bu kavramın yargı ve öğretiye bırakıldığını belirtir ve İsviçre öğretisinde haklı sebebe ilişkin kabul edilen bir takım örnekler sunar. Bu örnekler, genel kurulun birçok kez kanuna aykırı bir şekilde toplantıya çağrılmış olması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının düzenli azalmasıdır.
Haklı sebebi tanımlarken, ETK döneminde öğreti ve yargı kararlarında kabul edilen haklı sebepler dikkate alınabilir. Öğretide de belirtildiği üzere kolektif şirketlerde haklı sebebe ilişkin düzenlemeler içeren ETK m. 161 ve m. 187, ETK döneminde haklı sebebin nasıl yorumlanacağına ışık tutabilir. Örneğin, ETK m. 187, bir ortağın şirketin yönetimi ve hesaplarının düzenlenmesinde şirkete ihanet etmesi, kendisine düşen esas görevleri yerine getirmemesi, kişisel çıkarları uğruna şirketin unvan ve malvarlığını kötüye kullanması, ya da hastalık veya başka bir sebepten ötürü şirket işlerini yapacak kabiliyet ve ehliyeti kaybetmesini, haklı sebep olarak kabul eder.
Gerek ETK gerekse TTK döneminde Yargıtay’ın çeşitli kararları da ortaklık ilişkisinin devamını çekilmez hale getiren çeşitli nedenlere işaret eder. Çoğunluk gücünün kötüye kullanılması; organların çalışamaz hale gelmesi; ortaklar arasında ciddi anlaşmazlık veya önemli husumet bulunması, çeşitli davalar açılması, suç isnadında bulunulması hatta çekişmelerin fiziksel şiddete varması, güven ilişkisinin zedelenmesi; ortaklara haksız menfaatler sağlanması; mali hakların ihlali, örneğin hiç veya yeterli kâr dağıtılmaması, şirketin devamlı olarak zarar etmesi ve amacını gerçekleştirmesine imkân kalmaması; pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme haklarının ihlali ve şirketin kötü yönetilmesi bu sebeplerden bazılarıdır.
Bu örnekler ışığında haklı sebep, ortaklık ilişkisinin dürüstlük kuralları uyarınca devamını olanaksız kılan hukuki olay olarak tanımlanabilir.
Limited şirketin feshine hükmedilebilmesi için, şirketin devamını sağlayan unsurların ortadan kalkması gerekir. Fesih, ancak davacı ortağın ileri sürdüğü sebeplerin, diğer kişilerin şirketin devamı konusundaki menfaatlerini aşması halinde söz konusu olmalıdır; haklı sebebin bu denli ağır olmaması halinde şirketin feshine karar verilmemelidir.
Özellikle, aşağıda daha ayrıntılı olarak incelenen, TTK m. 636’nın mahkemeye sunduğu, şirketin feshi yerine davacı ortağın şirketten çıkarılması veya kabul edilebilir başka bir çözüme hükmetmesi olanağı dikkate alındığında, haklı sebebin ağır olması gerekliliği önem kazanır.
Hâkimin Hükmedebileceği Diğer Olanaklar
TTK m. 636 uyarınca, mahkeme haklı sebeple fesih davasında davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen başka bir çözüme hükmedebilir. Hakime tanınan bu takdir yetkisi, şirketin ayakta tutulması ve feshe ancak son çare olarak başvurulması açısından çok önemlidir.
Bu hüküm TTK’da ilk defa düzenlenen anonim şirketlerde haklı sebeple feshe ilişkin TTK m. 531 ile paraleldir. TTK, gerek anonim şirket gerekse limited şirketlerde açılan haklı sebeple fesih davasında hâkimin alternatif çözümlere hükmedebileceğini düzenleyerek, feshin, yani şirketin sona erdirilmesinin çok ağır bir sonuç olduğunu kabul eder. Şirketin feshi son çaredir.
TTK m. 636’teki bu yeni düzenleme sayesinde mahkeme, davacı ortağın ileri sürdüğü sebebi haklı bulsa bile şirketin feshine karar vermek durumunda değildir. Eğer şirketin devamı ekonomik ve rasyonel açıdan daha doğru bulunuyorsa, şirketin feshi yerine ortağın çıkarılmasına karar verebilir. Bu düzenleme, limited şirketin feshini talep eden davacı ortağın, ortaklık hakkını alarak şirketten ayrılmasında herhangi bir zarar bulunmayacağını kabul eder. Zira, her iki durumda da ortak, kendi ortaklık haklarını alır ve ortak sıfatı sona erer.
Haklı sebeple fesih davasında mahkeme, yalnızca fesih veya davacı ortağın çıkarılması ile sınırlı olmaksızın, duruma uygun başka çözümlere de karar verilebilir. Ancak bu çözümlerin ne olduğu TTK’da sayılmaz. TTK m. 636 hâkime geniş bir takdir yetkisi tanır. Hâkim somut olayın özelliklerine bakarak çözümlere karar verir.
Hâkimin duruma uygun düşen ve kabul edilebilir çözümler üretirken diğer ortaklar ile davacı ortağın görüşünü almasının “kabul edilebilirlik” ölçütü kapsamında gerekip gerekmediği öğretide tartışmalıdır. Zira hâkimin uygulayacağı çözümler, tüm ortakları etkileyecek nitelikte olabilir. Bununla beraber hâkimin görevi, uzlaşıdan ziyade, şirket menfaatini ön planda tutmak, feshe karar vermeyerek şirketin devamlılığını sağlayacak bir çözüm bulmaktır.
Öğretide hâkimin kâr dağıtımına karar vermesi, şirketin bölünmesi ve çıkmak isteyen ortaklara bölünme sonucunda yeni kurulan şirketten pay verilmesi, çeşitli ortakların veya ortağın müdür olarak atanması gibi çözümlere hükmedebileceği belirtilir.
Sonuç
TTK, ETK’da düzenlenen limited şirketin haklı sebeple feshi kurumunu korur. Bununla beraber, bu davanın açılması halinde hâkimin fesih dışında davacı ortağın çıkarılması veya duruma uygun başka bir çözüme hükmetmesi olanağını düzenleyerek önemli bir yenilik getirir.
Limited şirketin ve anonim şirketin haklı sebeple feshine ilişkin hükümler paraleldir. Bununla birlikte, anonim şirketlerden farklı olarak, azlık oluşturup oluşturmadığına bakılmaksızın limited şirkette herhangi bir ortak haklı sebeple fesih davasını açabilir.
Gerek anonim şirket gerekse limited şirketin haklı sebeple feshi davasında haklı sebebin ne olduğu kanunda belirtilmez. Bu konu öğreti ile yargı kararlarında netleşecektir. ETK düzenlemeleri, öğreti ve Yargıtay’ın bugüne kadarki içtihadı haklı sebebin tanımlanmasına ışık tutabilir.
[1] 14 Şubat 2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı ve 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[2] ETK, TTK ile 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlükten kaldırıldı.
[3] Anonim şirketlerin haklı sebeple feshi Şubat 2014 tarihli Hukuk Postası yazısında ele alınmıştır, bkz. Ercüment Erdem, Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshi http://www.erdem-erdem.av.tr/articles/anonim-sirketin-hakli-sebeple-feshi/ (erişim tarihi 8 Ekim 2014).
[4] İki ortaklı limited şirketlerde çıkma ve çıkarılma ile ilgili olarak ETK ve TTK düzenlemeleri hakkında bkz. Ercüment Erdem, İki Kişilik Limited Şirketlerde Çıkma ve Çıkarılma (Temmuz 2014 tarihli Hukuk Postası yazısı) http://www.erdem-erdem.av.tr/articles/iki-kisilik-limited-sirketlerde-cikma-ve-cikarilma/ http://www.erdem-erdem.av.tr/articles/anonim-sirketin-hakli-sebeple-feshi/ (erişim tarihi 8 Ekim 2014).
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...