Unidroit ve Milletlerarası Ticarete İlişkin Unidroit Prensipleri
Milletlerarası Ticarete İlişkin Unidroit Prensipleri’nin Hazırlanması
Unidroit’nın (Özel Hukukun Yeknesaklaştırılması için Uluslararası Enstitü - International Institut for the Unification of Private Law) temel amacı ülkelerin özel hukuklarının yeknesaklaştırılması ve koordinasyonu için metotlar araştırmak ve yeknesak bir özel hukuk uygulamasının gelişimini hazırlamaktır.
Unidroit, 1926’da, Ernst Rabel ve Vittorio Scialoja öncülüğünde, Milletler Cemiyeti’ne bağlı olarak özel hukukun yeknesaklaştırılması amacıyla çalışmalar yürütmek üzere kurulmuş ve daha sonra bağımsız bir kurum olarak varlığını sürdürmüştür.
Unidroit’nın faaliyetleri, değişik ülkelerden gelen ve Genel Kurulca her beş yılda bir seçilen yirmi beş uzman hukukçudan oluşan Yönetim Konseyi (Governing Council) tarafından yürütülür.
1971’de Unidroit Yönetim Konseyi, Çalışma Programı’na uluslararası ticaret hukukunun aşamalı kodifikasyonunu eklemiş; 1980’de Prof. Michael Joachim Bonell başkanlığında bir Çalışma Grubu (Working Group) oluşturulmuştur. Çalışma Grubu’nda değişik hukuki ve sosyo-ekonomik sistemleri temsil eden, sözleşme hukuku ve uluslararası ticaret hukuku alanında uzman akademisyenler, hâkimler ve memurlar yer almıştır. Mayıs 1994’te Milletlerarası Ticarete İlişkin Unidroit Prensipleri metni Unidroit Yönetim Konseyi tarafından onaylanmış; Prensipler, İngilizce ve Fransızca olarak yayımlanmıştır. 1997’de Unidroit Yönetim Konseyi, Unidroit Prensipleri’nin yeni konular eklenerek geliştirilmesine karar vermiştir. 2004 Unidroit Prensipleri, Nisan 2004’te Unidroit Yönetim Konseyi tarafından oybirliğiyle kabul edilmiş ve bir ay sonra da yayımlanmıştır. 2004 Unidroit Prensipleri, 1994 Unidroit Prensipleri’nin bazı ifadelerini değiştirmekte, ancak var olan hükümlerde köklü bir farklılık yaratmamaktadır. 2004 Unidroit Prensipleri ile yeni bazı konulara ilişkin düzenlemeler eklenmiştir.
Milletlerarası Ticarete İlişkin Unidroit Prensipleri’nin Özellikleri
Unidroit Prensipleri’nin hazırlanmasında hukuk sistemlerinin farklılığı göz önünde bulundurulmuştur. Unidroit Prensipleri’nin 1994 metninin hazırlanması on dört seneden uzun sürmüştür. Bu kadar uzun sürenin geçmesinin sebebi, Prensipler’in her türlü uluslararası ticari sözleşmeye uygulanabilecek bir kurallar bütünü oluşturmasıdır.
Unidroit Prensipleri Genel Kurallar İçermektedir
Unidroit Prensipleri’nin genel kurallar belirlemesi, kısa ve ayrıntısız düzenlemeler içerdiğini değil, sözleşmeler hukukunun geniş bir alanını kapsadığını ifade etmektedir.
Unidroit Prensipleri’nin amacı, her türlü uluslararası ticari sözleşmelere uygulanabilecek, mevcut ulusal hukuk sistemleri bakımından müşterek olan, taraflara eşit ve adil bir konum yaratan ve uluslararası ticari ilişkilerin gereklerine ve hızlı gelişimine en uygun kurallar bütünü oluşturmaktır. Prensipler, herhangi bir zümrenin çıkarları dikkate alınarak hazırlanmadığından, sözleşmenin her iki tarafının hak ve yükümlülüklerini adil şekilde dengeleyen tarafsız hükümler içermektedir.
Unidroit Prensipleri, sadece belirli bir hukuk sisteminde kullanılan terimleri kullanmaktan kaçınmış ve böylece tarafları hukuken eşit durumda bulundurmayı amaçlamıştır. Unidroit Prensipleri’nde, genellikle, tüm dillerde karşılığı bulunan terimlere yer verilmiş; kolay anlaşılabilir, somut ifadeler kullanılmasına gayret edilmiştir.
Unidroit Prensipleri sadece belli bir sözleşme tipi için kabul edilmemiş; sözleşmeler hukukunun genel bölümünü düzenlemeyi amaçlamıştır. Bu nedenle belirli bir sözleşme tipine ilişkin özel kurallar içermemekle birlikte (örneğin satım sözleşmesinde mülkiyetin geçişi ya da inşaat sözleşmesinde taşeronlar vs.), satım, ödünç, inşaat gibi birçok sözleşmeye uygulanabilir. Unidroit Prensipleri her sözleşmesel ilişkinin özel şartlarına ve tarafların değişik menfaatlerine uyarlanabilecek şekilde esnek olarak hazırlanmıştır. Bu esneklik, Prensipler’in uluslararası ticaret alanındaki sürekli ve hızlı teknik ve ekonomik değişikliklere de ayak uydurmasını sağlamaktadır.
Unidroit Prensipleri, her konuda en çok sayıda ülke hukukunca kabul edilen çözümü (common core approach) benimsememiştir; bazı konularda sınır aşan ticari ilişkilere uygulanması daha uygun görülen değişik çözümler (better rule approach) de kabul edilmiştir.
Unidroit Prensipleri taraf iradesi esasına dayanmaktadır. Ancak, geleneksel olarak kabul edilen ve tacirlerin her zaman eşit konumda oldukları ve en iyi şekilde haklarını koruyabilecekleri yaklaşımı benimsenmemiştir. Zira, uluslararası alanda ticari sözleşmeler akdeden taraflar arasında eğitim ve teknik beceriler bakımından farklar vardır ve tacirler de diğer tüm insanlar gibi zayıf veya bağımlı tarafı sömürmek eğilimi içinde olabilirler. Bu nedenle, Prensipler’in diğer hükümlerinin aksi taraflarca serbestçe kararlaştırılabilirse de, iyi niyet ve hakkın kötüye kullanılmaması (good faith and fair dealing) ile aşırı yararlanmaya (gross disparity) ilişkin hükümler emredici hükümlerdir; bunların aksi kararlaştırılamaz.
Uluslararası Sözleşmelere İlişkin Olması
Unidroit Prensipleri’nin uluslararası sözleşmelere özgülenmesinin iki ana sebebi vardır. Öncelikle, ancak sözleşmenin birden fazla ülke hukukuyla ilişkili olması halinde ilgili ulusal hukuk kurallarının çatışması söz konusu olacaktır. İlgili mesele, uluslararası bir antlaşma ile düzenlenmemiş ise, uygulanabilecek ulusal hukuk kurallarının konuya ilişkin düzenlemeleri, ülkeler arasındaki ekonomik ve politik koşul ve gelişmelerin de değişkenliği sebebiyle, oldukça farklı olacaktır. Bununla beraber, devletler, kendi vatandaşlarının yabancı rakipleriyle aynı şartlara sahip olmalarını arzuladıklarından, yabancılık unsuru taşıyan sözleşmelere kendi ulusal hukuk kurallarını uygulamak konusunda diretmeyip bu sözleşmeleri akdedenlere daha geniş bir irade özgürlüğü sağlarlar.
Unidroit Prensipleri, hangi sözleşmelerin “uluslararası” nitelik taşıdığını belirlememiştir. Prensipler, yabancılık unsurunun en geniş anlamıyla anlaşılması gerektiğini kabul etmektedir. Buna göre, hiçbir yabancılık unsuru içermeyen, tüm yönleriyle (tarafların vatandaşlığı, uygulanacak maddi hukuk, ifa yeri vb.) sadece tek bir ülke hukukunu ilgilendiren sözleşmeler kapsam dışı kalacaktır. Her ne kadar Unidroit Prensipleri uluslararası ilişkileri hedeflese de, taraflar, Unidroit Prensipleri’ni iç ilişkilerinde de kullanabilirler; ancak bu halde ulusal hukuklarının emredici kurallarıyla bağlı olacakları şüphesizdir.
Ticari Sözleşmelere İlişkin Olması
Unidroit Prensipleri anlamında “ticari” sözleşmeler, farklı ülke hukuklarında farklı yorumlara sebep olabilecek tarafların statüsüne (tacirler arası) ya da sözleşmenin niteliğine (ticari iş) dayanan “ticari” sözleşmeler değildir. “Ticari” terimi ile Prensipler’in “tüketici sözleşmeleri”ne uygulanmayacağı belirtilmek istenmiştir.
Ticari sözleşmeler ile sadece sınır aşan alışverişi amaçlayan malların temini veya değişimine yönelik sözleşmeler değil, yatırım, imtiyaz ve servis sözleşmelerini içeren daha geniş bir yelpaze hedeflenmiştir. Bu anlamda, ticari sözleşmeler, ortak girişim (joint venture), lisans, teknik yardım, yönetim, franchise, anahtar teslim, ürün paylaşımı, risk hizmeti, finansal kiralama gibi sözleşmeleri içermektedir. Bir başka deyişle, Unidroit Prensipleri, klasik anlamda tüketici sözleşmesi sayılamayacak olan ve mal, sermaye, hizmet, teknoloji veya diğer ekonomik ve finansal malvarlığının sınır aşan dolaşımına ilişkin, kâr amacı güden tüm sözleşmelere uygulanabilir.
Sonuç
Unidroit Prensipleri üzerine çok sayıda uluslararası konferans ve sempozyum düzenlenmiş; doktrinde birçok yabancı yazar bu konuda eserler vermiş; Prensipler ulusal hukuk reformu projelerini etkilemiş; taraflar uluslararası ticari sözleşmelerin hazırlanmasında Prensipler’den faydalanmıştır. Prensipler, birçok hakem kararına ve bazı ulusal mahkeme kararlarına da konu olmuştur.
Yabancı doktrinde Prensipler’in kullanımının yaygınlaştırılmasını savunan görüş kuvvet kazanmakta ve Unidroit nezdinde Prensipler’in geliştirilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Milletlerarası Ticaret Odası’nın değişik sözleşme tipleri için hazırlamış olduğu birçok model sözleşmede uygulanacak hukuk olarak Unidroit Prensipleri’ne atıf yapılmaktadır. Zira, Milletlerarası Ticaret Odası’nın model sözleşmeler hazırlamaktaki temel amaçlarından biri olan sözleşmenin her iki taraf için de dengeli ve adil hükümler içermesi sonucuna Unidroit Prensipleri uygulamasıyla ulaşılacağı kabul edilmektedir. Gerçekten, Unidroit Prensipleri’nin uluslararası ticari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde etkili olması sonucunda daha adil, öngörülebilir ve yeknesak çözümlere ulaşılacaktır.
Türk uluslararası ticaret uygulamasında Türk işadamlarının yabancılarla olan ticari ilişkilerinde uygulanacak hukuk olarak Türk hukukunu kabul ettirmekte zorlandıkları bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, genellikle, Türk işadamları, kendilerine yabancı bir ulusal hukukun uygulanmasını kabul etmek zorunda kalmakta; uyuşmazlık doğduğunda da bilmedikleri sularda yüzmek zorunda bırakılmaktadırlar. Oysa, Unidroit Prensipleri gibi adil ve dengeli düzenlemeler yabancı işadamları tarafından kolayca reddedilemeyecek ve Türk işadamları bakımından da “güvenli bir liman” teşkil edecektir. Bu nedenle, Türk işadamlarının ellerinde olan bu imkandan faydalanabilmeleri için Unidroit Prensipleri konusundaki farkındalıklarının artması ve sözleşmelerde Unidroit Prensipleri’nin kullanımının yaygınlaşması gerekmektedir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...