Şirketler Topluluğu’nda Bağlılık Raporu
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), şirketler arasındaki hâkimiyet ilişkisinden yola çıkarak şirketler topluluğuna ilişkin düzenlemeler getirir. Bu düzenlemeler uyarınca, bir ticaret şirketi, diğer şirketin doğrudan veya dolaylı olarak (a) oy haklarının çoğunluğuna sahip olması, (b) yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlama hakkına sahip olması,(c) tek başına veya başka ortaklarla birlikte bir sözleşmeye dayanarak oy haklarının çoğunluğunu oluşturması halinde; ya da bir hâkimiyet sözleşmesi ile veya başka yolla diğer şirketi hâkimiyeti altında tutuyorsa hâkim konumdadır. Bu şekilde bir hâkimiyet ilişkisine taraf olan hâkim şirket ve hâkimiyet altındaki bağlı şirketler, şirketler topluluğunu oluşturur. Ticaret Sicil Yönetmeliği[1] m. 105/1 de, TTK m. 195/4 uyarınca şirketler topluluğunun varlığından bahsedebilmek için bir hakim şirket ve en az iki bağlı şirketin varlığını öngörür.
Hâkimiyet ilişkisi nedeniyle hâkim şirketin bağlı şirket üzerinde olumsuz etkilerini engellemek amacıyla TTK, hâkim ve bağlı şirketlere bazı yükümlülükler getirir. Bunların başlıcası, hâkim şirketin hâkimiyetini hukuka aykırı kullanmaması yükümlülüğüdür. Hâkim şirket, hâkimiyetini hukuka aykırı kullanırsa ve bu şekilde bağlı şirketini herhangi bir kayba uğratırsa, bağlı şirketin bu kaybını denkleştirme yoluyla gidermelidir. Böylelikle bağlı şirketin pay sahiplerinin ve alacaklılarının zarar görmesinin engellenmesi amaçlanır. Şayet denkleştirme yerine getirilmemişse, bağlı şirketin pay sahipleri zararların tazminini talep edebilir ve bağlı şirketin alacaklıları şirketin zararının yine şirkete ödenmesi için talepte bulunabilir.
Bağlılık Raporu
Yukarıda anılan sistemin işlerlik kazanabilmesi ve bağlı şirketin pay sahipleri ile alacaklarının, bağlı şirketin topluluk şirketleri ile olan ilişkisi hakkında bilgilendirilmesi amacıyla TTK m. 199, bağlı şirketin her yıl “bağlılık raporu” düzenlemesini öngörür. Bu raporda, bağlı şirketlerin diğer bağlı şirketler ve hâkim şirket ile aralarındaki ilişkiler ve bu ilişkilerden ortaya çıkan sonuçlar ele alınır.
Bağlılık raporu, içerdiği bilgiler nedeniyle, TTK’da pay sahipleri ve alacaklılar lehine öngörülen bazı hakların kullanılmasında da temel oluşturur. Şöyle ki, pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme haklarını kullanmaları sırasında kullanılacak bilgiler arasında bağlılık raporunda saptanan konuların önemi büyüktür. Yine, hâkim şirketin denkleştirme yapmasını gerektiren durumlarda bu denkleştirmenin yapılmaması nedeniyle açılacak tazminat davalarında da bu bilgiler incelemeye esas alınır. Bu nedenle TTK m. 199/2 bağlılık raporunun doğru ve dürüst hesap verme ilkelerine uygun olarak hazırlanacağı hükmünü amirdir.
Bağlılık Raporu Hazırlamakla Yükümlü Şirketler
Yukarıda değinildiği üzere bir hakim şirketin hakimiyeti altında bulunan bağlı şirketlerin tamamı bağlılık raporu düzenlemekle yükümlüdür. Bir hakim şirkete bağlı şirketin iştiraklerinin ve bağlı şirketlerinin bulunması, o şirketin bağlılık raporu düzenleme yükümlülüğünü kaldırmaz. Burada önemli olan konu, bağlılık raporu düzenleyecek olan şirketin herhangi bir şekilde başka bir hakim şirketin hakimiyetinde bulunmasıdır. Bağlı şirketin rapor düzenlemesi için anonim şirket olması gerekli değildir.
Bağlılık Raporu’nun İçeriği
Bağlılık raporunun hazırlanmasını öngören TTK m. 199, raporda yer alacak bilgileri belirtir. Bu madde uyarınca düzenlenecek bağlılık raporunda, genel olarak, şirketin hâkim şirket ve hâkim şirket kontrolünde bulunan diğer bağlı şirketlerle ilişkileri açıklanır. Bu ilişkiler kapsamında (i) şirketin edimleri ve karşı edimler, (ii) hakim şirketin veya diğer bağlı şirketlerin zarara uğramaması için alınan veya alınmasından kaçınılan önlemler, bu önlemlerin sebebi ve şirkete yarar ve zararları ile (iii) zararın varlığı durumunda denkleştirmenin gerçekleşip gerçekleşmediği ve denkleştirmeye ilişkin bilgiler bağlılık raporunda yer alır.
Özetle bağlılık raporunda değinilecek konular üç ana grupta toplanır: diğer şirketlerle yapılan hukuki işlemler, bu şirketler yararına alınan veya alınmasından kaçınılan önlemler ve uğranılan zarar hakkında yapılan denkleştirme işlemi.
Önlemler ve denkleştirme konularında kanun metni açıktır. Ancak raporda yer verilecek hukuki işlemlerin kapsamının dikkatle belirlenmesi gerekir. Zira maddenin ifadesi, farklı yorumlara neden olabilir.
Maddenin hukuki işlemlere yönelik metni şu şekildedir: “şirketin … hâkim şirketle, hâkim şirkete bağlı bir şirketle, hâkim şirketin yönlendirmesiyle onun ya da ona bağlı bir şirketin yararına yaptığı tüm hukuki işlemlerin”. Şöyle ki, “hakim şirketin yönlendirmesi” ifadesi ile kastedilmek istenenin ne olduğu madde metninden kesin olarak anlaşılamamaktadır. Maddenin gerekçesinde de bu konuda bir açıklık yoktur.
Kanımızca, hakim şirket ve bağlı şirketlerle yapılan tüm işlemler, başka herhangi bir şarta bağlı olmadan bağlılık raporunda yer alır. Hakim şirket veya bağlı şirketle yapılmayan, bu şirketlerin taraf olmadığı işlemlere de raporda yer verilir. Ancak bu işlemlerin rapora dahil edilebilmesi için bu işlemlerin hakim şirket veya bağlı şirketin yararına olması ve bu işlemlerin hakim şirketin yönlendirmesiyle gerçekleşmiş olması gerekir. Dolayısıyla, bağlılık raporunda üç grup hukuki işleme yer verilecektir: (i) hakim şirketle yapılan tüm işlemler, (ii) hakim şirkete bağlı şirketle yapılan tüm işlemler (iii) hakim şirketin yönlendirmesiyle ve hakim şirket veya hakim şirkete bağlı şirketler yararına üçüncü kişilerle yapılan işlemler[2].
Bağlılık raporunda yer alacak işlem türleri konusunda ise kanunda herhangi bir sınırlama yoktur. Topluluk içi şirketler arasında yapılan tüm satım, kira, hizmet vb. sözleşmeler ile şirketlerin birbirleri lehine teminat göstermesi gibi durumlar raporda yer verilmesi gereken bilgilere örnek olarak verilebilir. Ayrıca, TTK m. 202’de yer alan sorumluluk halleri, bağlılık raporunda yer alacak bilgiler açısından değerlendirilebilir.
Hakim şirket tarafından hazırlanacak bağlılık raporunda, hakim şirketin kendi bağlı ortaklıkları ile yaptıkları işlemlerin yer alıp almayacağı da değerlendirilmelidir. TTK m. 199/1-3 kapsamında incelenen bağlılık raporunda böyle bir zorunluluk öngörülmemektedir. Gerçekte buna gerek de yoktur. Zira, bağlı şirket kendisi de bir hakim şirket durumundaysa, onun bağlı şirketleri bu konulara kendi düzenleyecekleri bağlılık raporunda yer verir. Örneğin (A) AŞ hakim şirket, (B) AŞ, (C) AŞ ve (D) AŞ de bağlı şirketler ise, (B), (C), ve (D) AŞ’ler (A) AŞ ile olan ilişkileri nedeniyle bağlılık raporu düzenler. Bunlardan (B) AŞ, kendisi de (V) AŞ, (Y) AŞ ve (Z) AŞ ile olan ilişkileri açısından hakim şirket durumundaysa, (B) AŞ, düzenleyeceği bağlılık raporunda (V), (Y), ve (Z) AŞ’lerle olan ilişkilerine yer vermez. (V), (Y), ve (Z) AŞ’ler kendi düzenleyecekleri bağlılık raporlarında bu ilişkileri ele alırlar.
Hakim şirketler ise bu bağlı şirketlerle olan ilişkilerine, TTK m. 199/4 uyarınca istem üzerine hazırlayacakları hakimiyet raporunda yer vermekle yükümlüdür. Yukarıda örnek çerçevesinde (A) AŞ, (B), (C) ve (D) AŞ’lerle olan ilişkileri, (B) AŞ ise (V), (Y) ve (Z) AŞ’lerle olan ilişkileri açısından hakimiyet raporu düzenlerler.
Bağlılık Raporu ile Faaliyet Raporu Arasındaki İlişki
Bağlılık raporu ile faaliyet raporu, şirket pay sahiplerinin ve alacaklıların bilgilendirmesi amaçları bakımından paralellik gösterir. Bu paralelliğin yanında, bu iki rapor kapsam bakımından farklıdır. Bununla birlikte, TTK m. 199/3 uyarınca, bağlılık raporunda yer alan bazı bilgilere faaliyet raporunda da yer verilmesi gerekir. Bu konuda maddenin ifadesi şu şekildedir: “Yönetim kurulu raporun sonunda şirketin, hukuki işlemin yapıldığı veya önlemin alındığı veya alınmasından kaçınıldığı anda kendilerince bilinen hâl ve şartlara göre, her bir hukuki işlemde uygun bir karşı edim sağlanıp sağlanmadığını ve alınan veya alınmasından kaçınılan önlemin şirketi zarara uğratıp uğratmadığını açıklar. Şirket zarara uğramışsa, yönetim kurulu ayrıca zararın denkleştirilip denkleştirilmediğini de belirtir. Bu açıklama sadece yıllık faaliyet raporunda yer alır.”
Görüldüğü üzere madde, bağlılık raporunda bir sonuç bölümünün de yer almasını öngörür ve bu bölümde yazılacak hususları belirtir. Bununla birlikte bağlılık raporunun tümüyle pay sahiplerine açıklanmamasıyla[3] da paralel olarak faaliyet raporunda, bağlılık raporunda yer alan her işlem hakkında bilgilendirme yapılmaz, sadece bağlılık raporunun sonuç bölümü faaliyet raporuna da aktarılır.
Yapılan açıklamaların yanında, uygulamada önemli sorunlara yol açabilecek bir başka ifadeye de değinmekte yarar vardır. Madde metninde görüldüğü üzere şirket yönetim kurulu değerlendirmesini, “kendilerince bilinen hal ve şartlara göre” yapar. Dolayısıyla madde metni, “bilinmeyen ancak bilinmesi gereken hal ve şartları” dışlar görünür. Bununla birlikte maddenin gerekçesinde, “Yönetim kurulunun sorumluluğu açısından kurulca bilinmesi gereken hal ve şartların da dikkate alınıp alınmayacağı, öğreti ve içtihat faaliyeti gerektirir.” cümlesi yer alır. Dolayısıyla, yönetim kurulu bağlılık raporunu hazırlarken yapacağı değerlendirmesi sırasında, sadece bildiği değil, bilmesi gereken hal ve şartlardan da sorumlu tutulabilir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu döneminden beri süregelen uygulama nedeniyle, madde metninde yer alan “bilinen” ifadesinin zamanla “bilinmesi gereken” şeklinde anlaşılması gerekeceğinin doktrinde ve yargı kararlarında kabul edilmesi kuvvetle olasıdır. Bu nedenle, bağlılık raporu hazırlanırken, değerlendirmenin “bilinmesi gereken hal ve şartlara” göre yapılmasında yarar vardır.
Sonuç
Sonuç olarak, TTK m. 199 uyarınca bağlı şirketler bağlılık raporu hazırlamakla yükümlüdür. Bu raporda bağlı şirket, hakim şirket ile, hakim şirketin iştirakleri olan diğer bağlı şirketler ile yapılan tüm işlemlere, hakim şirketin yönlendirmesiyle hakim şirket veya hakim şirkete bağlı şirketler yararına yapılan hukuki işlemlere, bu şirketlerin yararına olacak şekilde alınan veya alınmasından kaçınılan önlemlere ve şirketler topluluğu ilişkisi nedeniyle uğranılan zarar ve bu zararın denkleştirilmesine ilişkin bilgilere yer verir.
Bağlılık raporunun sonuç bölümünün ise faaliyet raporuna alınarak pay sahipleri ile paylaşılması gerekir.
Hakim şirketler ise bağlı şirketlerle olan ilişkileri açısından, istem üzerine, TTK m. 199/4 uyarınca hakimiyet raporu düzenlerler.
[1] RG, 27.01.2013, S. 28541.
[2] Hâkim şirket veya diğer bağlı şirketlerle yapılmayan işlemlerin bağlılık raporuna yazılabilmesi için işlemin, hakim şirket veya bağlı şirketin yararına olması ve bu işlemlerin hakim şirketin yönlendirmesiyle gerçekleşmiş olması şartının bir arada bulunmasının gerekmediği, hakim şirket veya bağlı şirket yararına tüm işlemlerin ve hakim şirketin yönlendirmesiyle gerçekleşen tüm işlemlerin bağlılık raporunda ayrı ayrı yazılması gerektiği de savunulan görüşler arasındadır.
[3] Bağlılık raporuna aleniyet verilip verilmemesi hususu TTK’nın hazırlanışı sırasında alt komisyonda tartışılmış ve raporun tamamının pay sahiplerine açıklanmasına gerek olmadığı yönünde karar verilmiştir. Bu nedenle kanun metnine, “sadece” sonuç kısmının faaliyet raporunda yer alacağı hükmü eklenmiştir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...