Anonim Şirket Genel Kurullarında Kurumsal Temsilci Atanması Zorunluluk mudur?
Bir anonim şirket pay sahibinin genel kurulda azami olarak temsil edilmesinin sağlanması amacıyla öngörülmüş olan Türk Ticaret Kanunu[1] (TTK) m. 428, pay sahibinin temsiline ilişkin önceki Türk Ticaret Kanunu olan 6762 sayılı kanunda yer almayan yeni kurumlar öngörmektedir.
TTK’nın 428/1. maddesinde organın temsilcisi ve bağımsız temsilci düzenlenmektedir. Hüküm uyarınca, “Şirket, kendisiyle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunan bir kişiyi, genel kurul toplantısında kendileri adına oy kullanıp ilgili diğer işlemleri yapması için yetkili temsilcileri olarak atamaları amacıyla pay sahiplerine tavsiye edecekse, bununla birlikte şirketten tamamen bağımsız ve tarafsız bir diğer kişiyi de aynı görev için önermeye ve bu iki kişiyi esas sözleşme hükmüne göre ilan edip şirketin internet sitesine koymaya mecburdur.” Madde metninden anlaşılacağı üzere şirketin, kendisi ile ilişkili bir kişiyi -organ temsilci- pay sahiplerine temsilci olarak önermesi halinde, bu kişiden başka, bağımsız ve tarafsız bir kişiyi – bağımsız temsilci- pay sahiplerine önermek durumundadır. Bir diğer ifadeyle, bağımsız temsilcinin atanması, organ temsilcisi atanmasına bağlıdır ve ancak bu halde mümkündür.
Kurumsal temsilci ise hükmün ikinci ve devamı fıkralarında düzenlenmektedir. Türk hukukuna özgü olan bu hüküm ile büyük sayılara varabilecek pay sahiplerine ilişkin temsil belgesi toplama örgütlenmesini yapabilecek kişilerin önerilmesi, özellikle bu göreve talip olabilecek kişilerin cesaretlendirilmeleri, bunların şirket yönetiminden tamamen bağımsız hareket edebilmeleri ve özellikle güç boşluğunun doldurulması amaçlanmıştır[2]. TTK’nın 428nci maddesinin 2. fıkrasında, “Bundan başka, yönetim kurulu, genel kurul toplantısına çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanacağı ve şirket internet sitesinde yer alacağı tarihten en az kırkbeş gün önce, yapacağı bir ilan ve internet sitesine koyacağı yönlendirilmiş bir mesajla, pay sahiplerini, önerdikleri kurumsal temsilcilerin kimliklerini ve bunlara ulaşılabilecek adres ve elektronik posta adresi ile telefon ve telefaks numaralarını en çok yedi gün içinde şirkete bildirmeye çağırır. Aynı çağrıda kurumsal temsilciliğe istekli olanların da şirkete başvurmaları istenir. Yönetim kurulu, bildirilen kişileri, birinci fıkradaki kişilerle birlikte, genel kurul toplantısına ilişkin çağrısında, adreslerini ve onlara ulaşma numaralarını da belirterek, ilan eder ve internet sitesinde yayımlar. Bu fıkranın gerekleri yerine getirilmeden, kurumsal temsilci olarak vekâlet toplanamaz.” İfadesi yer almaktadır.
Özetlemek gerekirse, kurumsal temsilci ilanının, genel kurul toplantısına çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanacağı tarihten en az kırkbeş gün önce yapılması gereklidir. Bilindiği üzere, TTK m. 414 uyarınca, genel kurulun toplantıya, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılacak ilanla çağrılması gerekir. Bu durumda, basit bir hesap ile, kurumsal temsilci ilanının, genel kurul toplantısından altmış gün önce yapılması gerekecektir ki varılan bu sonuç, genel kurulun ivedilikle toplanması gereken haller için sorun teşkil edici niteliktedir[3]. Bunun yanında genel uygulamada da bir çok zaman genel kurul planlamaları, genel kurulun gerçekleştirilmesi planlanan günden altmış gün önce yapılmamaktadır. Bu nedenle kanunun bu ifadesi uygulama açısından da sorun teşkil etmektedir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, İç Ticaret Genel Müdürlüğü, uygulamayı rahatlatmak amacıyla, 8 Şubat 2013 tarihli görüşünde (“Görüş”), kurumsal temsilci çağırma zorunluluğunun, 428. maddesinin ilk fıkrasında düzenlenen bağımsız temsilci gibi, organ temsilcisinin atanması halinde söz konusu olduğunu belirtmiştir. Ancak kanunun gerekçesi ve metni dikkatlice incelendiğinde, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün bu Görüşünün Kanun’un ruhuna ve lafzına aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekten de, kurumsal temsile ilişkin hükmün lafzı incelendiğinde, bu temsilin, organ temsilcinin atanmasına bağlı olarak gündeme geleceği sonucuna varılması mümkün görünmemektedir. Kurumun ayrı bir fıkrada düzenlenmiş olması bu görüşü destekler niteliktedir. Ayrıca, fıkraya “Bundan başka” ifadesi ile başlanmış olması, ilk fıkrada anılan temsilcilere ek olarak ve onlardan bağımsız yeni bir temsilcinin hükme bağlandığı tezini güçlendirmektedir. Yine maddenin lafzı incelendiğinde, yönetim kurulununun görevlerini açıklayan “çağırır”, “istenir”, yayımlar” gibi ifadeler nedeniyle, bu konuda yönetim kurulunun bir takdir hakkı bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu zorunluluk, doktrinde de “… herhangi bir ayrım gözetilmeksizin tüm anonim ortaklıklar, genel kurul toplantılarından belirli bir süre önce kurumsal temsilciye yönelik hükmü uygulamak zorunda kalacaklardır.” şeklinde ifade edilmiştir[4].
Ayrıca, TTK’nın 428nci maddesinin gerekçesindeki “Şirketin (yönetimin) bağımsız temsilci önerisi zorunluluğundan kurtulmak amacı ile organın temsilcisini göstermemesi mümkündür. Ancak, yönetim bu yola başvursa bile maddenin üçüncü fıkrasındaki kurumsal temsilciler ortaya çıkabilir ve bildirge zorunluluğu gene söz konusu olabilir” şeklindeki açıklamalar da, kurumsal temsilciliğe ilişkin düzenlemenin, ilk fıkradan bağımsız nitelikte olduğunu ortaya koymaktadır.
TTK 428. maddenin gerekçesinde kurumsal temsilci atanması usulü açıklandıktan sonra, “Bu merasime uyulmaması genel kurul kararlarının iptali sebebidir. Bu sonuç 445 inci maddeden çıkar
.” şeklindeki açıklama ile hükme aykırılığın müeyyidesi gösterilmiştir. Gerekçede iptal sebebinin dayanağı olarak işaret edilen TTK 445. madde iptal sebepleri açısından 6762 sayılı eski TTK m. 381′e paraleldir. Ancak 6102 sayılı TTK’nın iptal davası açabilecek kişileri düzenleyen 446. maddesinde, önceki düzenlemeden farklı koşullar aranmaktadır. Özetle TTK 446. maddede genel kurulun iptal nedeni olarak dört ayrı usulsüzlük sayılmıştır. Bunlar, (i) Çağrının usulüne göre yapılmaması, (ii) gündemin gereği gibi ilân edilmemesi, (iii) genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullanması, (iv) genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmemesidir. Bu usulsüzlerin ileri sürülmesinde, pay sahibinin toplantıda hazır bulunup bulunmamasının ya da olumsuz oy kullanıp kullanmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Ancak maddede sayılan dört usulsüzlükten birinin, genel kurul kararında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri iptal davası açabilecekleridir. Bu bağlamda kurumsal temsilci ilanı yapılmaması, çağrıyı usulsüz hale getirecektir. Bu durumda, TTK’nın 446/2. maddesine göre ise çağrının usulüne göre yapılmadığını ileri süren pay sahipleri, bu durumun genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ispat edebilmeleri halinde, iptal davası açabilecektir. Burada aranan etki şartı, ağırlıklı olarak nisap yönünden etkileme olarak yorumlanmaktadır[5]. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yukarıda bahsedilen Bakanlık Görüşü uygulamada kolaylık sağlasa da mahkemeler açısından bağlayıcı bir nitelik taşımamatadır.
Son olarak belirtmek gerekir ki, TTK m. 428 uyarınca öngörülen temsilcilik kurumları, doktrinde özellikle borsaya kote olmuş anonim ortaklıkları ile payları çok sayıda ortağa dağılmış halka açık ortaklıklar için gerekli bulunmuş ve bu kurumun özellikle küçük anonim şirketlere ek maliyet getirmesi sebebiyle hüküm eleştiri konusu olmuştur[6]. Buna karşın, Sermaye Piyasası Kanununun halka açık anonim ortaklık genel kurullarına katılım ve oy haklarınını kullanımına ilişkin 30. maddesinde açıkça, çağrı yoluyla vekâlet toplanmasına ve vekâleten oy kullanmaya ilişkin usul ve esasların Kurulca belirleneceği ifade ettikten sonra, TTK’nın 428. maddesinin bu Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında uygulanmayacağı açıkça hükme bağlamıştır. Sermaye Piyasası Kanununun[7] (SerPK) gerekçesi ise yapılan müdahalenin sebebini açıklamamaktadır[8].
Fakat yukarıda da belirtildiği üzere, kurumsal temsilci kurumunun halka açık olamayan şirketler bakımından çeşitli sıkıntılar doğurması ve halka açık şirketler bakımından da yeni SPK ile birlikte uygulanamayacak olması, uygulamanın ihtiyaçlarına cevap vermeye yönelik ancak kanunun lafzına ve ruhuna aykırı yorum yapılmasına ve bu şekilde olması gereken hukuk düzenine kanun hükmünün adeta dolanılması yoluyla ulaşılmaya çalışılmasına neden olabilmektedir.[9]
Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar ışığında, TTK’nın 428. maddesi ile getirilen kurumsal temsilcilik kurumunun uygulamada önemli sıkıntılar yaratamakta olduğu ve şirketlerin gerçekleştirmiş oldukları genel kurulların TTK 428. Maddesinde belirtilen usullere uymaması halinde iptal edilme riski ile karşı karşıya oldukları açıkça ortadadır. Yapılacak yasal düzenlemeler ile bu belirsizlikler içeren, önemli uyuşmazlıklara yol açabilecek durumun ivedilikle giderilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
[1] Bkz. 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış 6102 sayılı Kanun.
[2] Bkz. TTK Madde Gerekçesi, 428.
[3] Aynı yönde, Abuzer Kendigelen, Yeni Türk Ticaret Kanunu Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, İkinci Bası, İstanbul 2012, s. 329.
[4] Kendigelen, s. 329.
[5] Örnek için bkz. Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 3. Bası, İstanbul 2013, s. 340, N. 15.05.
[6] Kendigelen, s. 329.
[7] 30.12.2012 tarih ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış 6362 sayılı Kanun.
[8] Bkz. SerPK Madde Gerekçesi, 30.
[9] Dünya Gazetesi 14.03.2013 İstanbul Üni. Hukuk Fak. Yard. Doc. Dr. Ali Paslı
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...