Bölünmeye Katılan Şirketlerin İkinci Derecede Sorumluluğu
Giriş
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), bölünme işlemine katılan şirketin alacaklılarına ilişkin çeşitli korumalar içerir. Zira bölünmede, devreden ortaklığın alacaklılarının teminatı olan şirket malvarlığının bir parçası onların rızası olmaksızın devredilebilir[1]. Böylelikle alacaklıları için sorumluluk temeli küçüldüğünde, bölünen ortaklıkta bir sermaye azaltımı yapılması gerekebilir[2]. Buna ek olarak, bölünme halinde alacaklılar açısından tehlike, inter alia borçlunun değişmesinden, malvarlığının bölünmesinden veya teminatın parçalanmasından, kefalet veya garanti verenin tüzel kişiliğinin ortadan kalkmış olmasından da kaynaklanabilir. Alacaklıların potansiyel zarar tehlikesi, tam veya kısmı olarak bölünen (devreden) şirkette gündeme gelebileceği gibi bölünmeye konu malvarlığı unsurlarının aktif-pasif dağılımına bağlı olarak devralan şirkette de gündeme gelebilir. Bu kapsamda TTK hem m. 174 ile bölünme işlemi sırasında çeşitli aşamalarda ilan yapılması, m. 175 ile teminat sağlanması yükümlülükleri öngörür hem de bölünmeye katılan şirketler bakımından genel hükümlerden ayrılan sorumluluk düzenlemeleri içerir.
Bunlara ek olarak TTK borçlar bakımından m. 168/3’de bölünmede herhangi bir şirkete tahsis edilmeyen borçlardan müteselsil sorumluluğu ve m. 176’da bölünmeye katılan şirketlerin ikinci derecede müteselsil sorumluluğunu düzenler. Bu çalışma kapsamında bölünmeye katılan şirketlerin ikinci derecede sorumlulukları incelenecektir.
İkinci Derece Sorumluluk
Yukarıda açıklandığı gibi, TTK kapsamında bir bölünme gerçekleştirilmesi halinde, bölünmeye katılan şirketlerin alacaklılarının alacakları ve teminatları çeşitli nedenlerle tehlikeye düşebilir. Söz konusu sakıncanın önüne geçilmesi için iki dereceli bir sorumluluk yapısı öngörülür. Bu kapsamda TTK m. 176/1; “Bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla kendisine borç tahsis edilen şirket, bu suretle birinci derecede sorumlu bulunan şirket, alacaklıların alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer şirketler, ikinci derecede sorumlu şirketler, müteselsilen sorumlu olurlar” ifadesini taşır.
Kanun koyucu bu hükümle, bölünmeye katılan şirketlerden birine tahsis edilen borçların ifa edilmemesi halinde, söz konusu bölünmeye konu malvarlığı grubunu paylaşmış olan diğer bir deyişle bölünmeye katılan şirketler için bir müteselsil sorumluluk öngörür. Burada amaç söz konusu borcun birinci derecede sorumlu olan, yani söz konusu borç kendisine tahsis edilen şirketin bu alacağı ifa edememesi halinde alacaklılara ek bir imkân sağlamaktır. Bu minvalde, birinci derecede sorumlu şirkete başvurmadan diğer (ikinci derecede) sorumlu şirkete başvurulamaz.
Ayrıca alacaklılar tarafından ikinci derecede sorumlu şirkete başvurulabilmesi için söz konusu alacağın teminat altına alınmamış olması gerekir. Alacağın teminat altına alınmasına ilişkin şart bakımından her ne kadar TTK m. 175’e atıf yapılmasa da doktrinde bu şart bölünme prosedürü kapsamında teminat altına alınmamış olma olarak değerlendirilir.
Bu iki şarta ek olarak TTK m. 176 ayrıca birinci derecede sorumlu şirketin;
- İflas etmiş,
- Konkordato süresi almış,
- Aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğmuş,
- Merkezi yurt dışına taşınmış ve artık Türkiye’de takip edilemez duruma gelmiş veya
- Yurt dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu sebeple hukuken takibinin önemli derecede güçleşmiş olmasını arar.
Tüm bu şartların gerçekleşmesi halinde, bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla kendisine borç tahsis edilen şirket, alacaklıların alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer şirketler (ikinci derecede sorumlu şirketler) müteselsilen sorumlu olur.
Söz konusu sorumluluk kapsamında dikkate değer bir konu, söz konusu sorumluluğun kapsamının maddede belirlenmemiş olmasıdır.
Şu kadar ki, madde metni ifa edilmeyen alacaklar bakımından bir sınırlama içermediği gibi ikinci derecede sorumlu şirketlerin sorumluluklarının kapsamı bakımından da bir sınırlama içermez. Madde lafzi yorumlandığında, bölünmeye katılan şirketin herhangi bir alacağını ifa etmemesi (söz konusu alacağın kendisine bölünme ile tahsis edilmiş olup olmadığına bakılmaksızın) ikinci derecede sorumlu şirketlerin sorumluluğuna neden olabilecektir. Bununla birlikte maddenin amacı dikkate alındığında ikinci derecede sorumluluğun yalnızca bölünmeden önce doğan alacaklar bakımından gündeme gelmesi gerekliliği değerlendirilebilir. Madde gerekçesi de buna paralel olarak, sorumluluğu açıklarken devredilen, intikal eden borca atıf yapar[3].
Öte yandan, ikinci derece sorumluluğun kapsamının kısıtlanmamış olması nedeniyle, ikinci derecede sorumlu şirketler de birinci derecede sorumlu şirketin alacaklılarının alacaklarını ifa etmemesi halinde, kendilerine bölünme ile tahsis edilen malvarlığı ile sınırlı olarak değil tüm malvarlığı ile sorumlu olacaktır.
Yine madde metninde söz konusu birinci derecede sorumlu şirketin bölünmeye konu (devreden) şirket olup olamayacağına ilişkin açıklık bulunmamaktadır. Bununla birlikte madde gerekçesinde birinci derece sorumlu şirketler açıklanırken devralan denmekle, birinci derecede sorumlu şirketin devreden şirket olmadığı anlaşılmaktadır[4].
Son olarak, maddede ikinci derecede sorumluluğa ilişkin bir zamansal sınırlama getirilmediğinden söz konusu ikinci derece sorumluluk ilgili alacağın tabi olduğu zamanaşımına tabi olacaktır[5].
Sonuç
Bölünmede, devreden ortaklığın alacaklılarının teminatı olan şirket malvarlığının bir parçası onların rızası olmaksızın devredilmektedir[6]. Buna ek olarak bölünmeye konu malvarlığı unsurlarının aktif-pasif dağılımına bağlı olarak devralan şirkette de alacaklıların alacaklarının durumlarında kötüleşme meydana gelebilir. Bu kapsamda TTK bölünme işlemi sırasında ilan yapılması, alacaklılara teminat sağlanması ve müteselsil sorumluluk düzenlemeleri içerir.
Bölünmeye katılan şirketlerin müteselsil sorumluluklarına ilişkin TTK m. 176, yukarıda açıklanan konular bakımından açıklık içerir. Bu nedenle de maddenin mahkemelerce orijinal amacının aşılarak uygulanması riski bulunur.
[1] Pulaşlı, Hasan: Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Ankara 2017, s. 130.
[2] Pulaşlı, s.131.
[3] Türk Ticaret Kanunu Gerekçesi. https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss96.pdf. (Erişim tarihi: 01.04.2019).
[4] Coştan, Hülya: Bölünmeye Katılan Şirketlerin Müteselsil Sorumluluklarının Sınırlandırılması, s. 234. http://dspace.marmara.edu.tr/bitstream/handle/11424/2102/5000001563-5000000614-PB.pdf?sequence=1 (Erişim tarihi: 01.04.2019).
[5] Çebi, Hakan: Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’na Göre Anonim Ortaklıkların Bölünmesi, İstanbul 2011, s. 264.
[6] Pulaşlı, s. 130.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...