Şirket Bölünmelerinde Malvarlığının Geçişi
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını, kanun hükümleri çerçevesinde, mevcut bir veya birkaç ortaklığa ya da bu amacı gerçekleştirmek için yeni kurulmuş ortaklığa devredebilir. Bu sayede şirketler artık bünyelerinde bulundurmak istemedikleri malvarlığı unsurlarını, halen kontrol edebilecekleri bir şekilde aktiflerinden çıkarabilmektedirler.
TTK m. 159/1 bölünme işlemini, tam ve kısmi bölünme olmak üzere iki tür olarak tanımlamaktadır. Tam bölünmede, malvarlığının tümü bölünerek, mevcut veya kurulacak olan bir ya da birkaç şirkete geçer. Bölünen şirket ortadan kalkar ve şirket ortakları, devralan şirketin ortağı haline gelirler.
Kısmi bölünmede ise, bir ticaret ortaklığının malvarlığının bir veya birden fazla bölümü halen mevcut veya yeni kurulmuş diğer ortaklıklara devrolunur. Bölünen şirket ortakları, devralan şirketin ortağı haline gelir. Kısmi bölünen şirket ortadan kalkmaz, elinde kalan malvarlığı değerleriyle varlığını sürdürür.
TTK m. 160, geçerli olarak gerçekleştirilebilecek bölünmeleri düzenler. Bu madde uyarınca, sermaye şirketleri ve kooperatifler, yine sermaye şirketleri ve kooperatiflere bölünebilir. Geçerli olmayan bölünmelerin tür değiştirme yoluyla aşılması mümkündür.
TTK, bölünmede şirket payları ve haklarının korunması hususunda, birleşmeye ilişkin m. 140’a atıf yapar. Bu madde uyarınca, şirket paylarının devamlılığı ilkesi gözetilir. Bölünen şirket ortaklarının, bölünmeden sonra ortaya çıkan şirket yapısı içinde de, mevcut pay sahipliği haklarının karşılanması gerekir. Bu kapsamda, bölünen şirketlerin malvarlıksal değeri ve oy haklarının dağılımı gibi önemli hususlar dikkate alınır.
Bölünmenin uygulanması esnasında sermayenin azaltılması, TTK m. 162’de düzenlenir. Bölünen şirketin malvarlığı unsurlarından bir kısmının şirket bünyesinden çıkarılması nedeniyle sermayesinde bir azalma meydana gelebilmektedir. Sermayenin azaltılması, kısmi bölünmede devreden şirkette bölünen malvarlığının neden olacağı sermaye kaybının önüne geçilmesi ve sermayenin yeni duruma uygunluğunun sağlanması için gerekli olabilir. Hangi koşullarda sermayenin azaltılabileceği ve oranı hakkında, Kanun’da açık bir düzenleme yer almamaktadır. Sermayenin azaltılmasının gerekip gerekmediği, yönetim organı tarafından belirlenir. Yine TTK m. 162’de yer alan sermaye azaltımına ilişkin “Kanunun 473 ve 474’üncü maddeleri uygulanmaz.” düzenlemesi ile sermaye azaltılması işlemleri arasında yer alan yönetim kurulu raporu hazırlanması ve alacaklılara çağrı işlemleri yapılmadan sermaye azaltılmasına izin verilerek bölünme işlemi daha pratik bir hale getirilmiştir.
Bölünme işlemi neticesinde bölünen şirketin bünyesinden çıkarılan malvarlığı unsurunun devralan şirketin bünyesine geçişi nedeniyle, devralan şirketin malvarlığında bir artış meydana gelecektir. Bu sebeple gerçekleştirilecek sermaye artışı TTK m. 163 ile düzenlenmektedir. Bu madde uyarınca devralan şirket, sermayesini bölünen şirketin pay sahiplerinin haklarını koruyacak ölçüde artırır. Sermaye artırımı kararının, esas sözleşme değişikliklerine ilişkin usule göre alınması gerekir. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken en önemli husus TTK m. 163/2’de yer alan “Bölünmede ayni sermaye konulmasına ilişkin hükümler uygulanmaz” düzenlemesidir. Böylece bölünme yoluyla yeniden yapılandırmaya gitmek isteyen şirket için bir kolaylık daha sağlanmaktadır.
Yukarıda da bahsedildiği gibi bölünme, bölünen ortaklığın kendisinden ayrılan bir malvarlığı bölümünün, mevcut veya bölünme için yeni kurulmuş bir ortaklık ile birleşmesi; önce bir bölünme ve daha sonra birleşme işlemidir[1]. Bölünme işleminde bölünme yoluyla şirket bünyesinden çıkarılacak malvarlığı unsurlarının her birinin büyüklüğünün ve değerinin Türk Lirası olarak saptanması ve devir olunacak şirketlere hangi malvarlığının aktarılacağının açıkça belirtilmesi ve listelenmesi gerekir. Bu işlem bölünme sözleşmesinin taraflarınca veya bölünme planını hazırlayan tarafından gerçekleştirilir[2].
Tam ve kısmi bölünmelerde bölünen ortaklığın malvarlığı parçalara bölündüğü için, bölünmede devrolunan ortaklığın malvarlığı bir bütün halinde değil, bölünmüş parçalar şeklinde devralan veya yeni kurulan ortaklığa intikal eder. Bu sebeple, bölünmede “kısmi külli halefiyet” ilkeleri söz konusu olur. Kısmi külli halefiyet, külli halefiyetin ilkelerine bağlıdır. Tek farkı külli halefiyetin parçalara özgülenmiş hali olmasıdır[3]. Ek olarak TTK md. 159’un madde gerekçesinde de kısmi bölünmede devredilen malvarlığının bölünme sonucunda kısmi külli halefiyet yolu ile devralan şirkete geçtiği belirtilir.
Bölünmenin pratik uygulanabilirliği bakımından en önemli konulardan biri de, bölünmenin geçerli olmasıyla birlikte hukuki geçişin gerçekten, kanundan kaynaklanan şekilde, tek işlemle (“uno actu” ve “ipso iure”) sonuçlanmasıdır. Böylece, doktrindeki yerleşik görüş uyarınca bölünmeye dahil olan ve bölünen şirkete bağlanmış bulunan tüm sözleşmeler, tek bir işlem ile yasa gereği kendiliğinden devralan şirkete veya şirketlere geçer.
İşlem sırası açısından bakıldığında yönetim organı, onaylanan bölünme kararının tescilini ister. Yine kısmi bölünmede, devreden şirketin sermayesinin azaltılması gerekiyorsa, sermaye azaltımına ilişkin esas sözleşme değişikliği de tescil ettirilir. Bölünme kararının tescilinin birçok sonucu vardır. İlk olarak, bölünme tescil ile geçerlilik kazanır. Ayrıca, tescil anında külli intikal gerçekleşir ve envanterde kayıtlı aktif ve pasifler devralan şirkete geçer. Son olarak, tam bölünmede tescil ile devrolunan şirket infisah eder.
Ek olarak, doktrinde sadece kişiye sıkı surette bağlı bulunan veya niteliği gereği devri mümkün olmayan ya da devir yasağına tabi olan sözleşmelerin bu geçişe dahil olup olmayacağı da tartışmalıdır[4].
Bunun yanında, bölünmenin temel prensibi olan, malvarlığının tek bir işlem ile yasa gereği kendiliğinden devralan şirkete geçmesi prensibi nedeniyle sözleşmelerin de, aksi yönde hüküm bulunmaması halinde, bölünme sebebiyle yeni kurulacak şirkete geçeceğinin kabul edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Bölünme işlemi gerçekleştirilirken aktif ve pasif dengesinin de gözetilmesi gereklidir. Bölünme işlemine konu olan malvarlığı unsurunun aktif ile pasifinin dengeli bir şekilde belirlenmesi gerekir. Bölünme işlemi ile ayrılacak malvarlığı unsurunda hem aktif hem de pasif bulunmalıdır. Sadece pasif devri mümkün değildir. Aksi halde bölünen ortaklığın ortaklarının, devralan ortaklıkta iktisap edecekleri paylar için gerekli karşılık mevcut olmaz. Ancak aktif ve pasifin bir birine denk olması şartı aranmamaktadır[5].
Bölünmeye konu olmayan, bölünmenin dışında kalan malvarlığı özellikle tam bölünme açısından önem arz etmektedir. Bölünme Sözleşmesi veya bölünme planında bu bölünme dışında kalan malvarlıkları için düzenlemeler getirilebilir. Eğer böyle bir düzenleme mevcut değilse TTK m. 168’de yer alan hükümler uygulanır. Hükmün birinci fıkrası tam ve kısmi bölünme halinde uygulanacak kuralları düzenlemektedir. Buna göre, bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında tahsisi yapılmayan malvarlığı konuları üzerinde; a) Tam bölünmede, devralan tüm şirketlerin, bölünme sözleşmesi veya planına göre kendilerine geçen net aktif malvarlığının oranına göre, devralan tüm şirketlere paylı mülkiyet hakkı düşeceği; b) Kısmi bölünmede söz konusu malvarlığı, devreden şirkette kalacağı öngörülmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasında, alacaklara ve maddi olmayan malvarlığı haklarına da birinci fıkra hükmü kıyas yoluyla uygulanacağı düzenlenmektedir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de, tam bölünmeye katılan şirketler, bölünme sözleşmesi veya bölünme planına göre herhangi bir şirkete tahsis edilmeyen borçlardan müteselsilen sorumludurlar.
Sonuç olarak, ticaret ortaklıklarına yeniden yapılanma ve hatta mali durumlarını düzenleme imkanı tanıyan bölünme işlemi halihazırda ticari hayatta çokça uygulanan bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bölünme işleminin ana unsuru olan malvarlığının geçişi ve buna bağlı olan sonuçlar uygulamada sıkça tartışma konusu olmaktadır. Halbuki, bölünme işleminin sağladığı imkanlardan en efektif şekilde istifade edilmesi, yeniden yapılanmak isteyen şirketler için oldukça pratik çözümlere ulaşılmasını sağlayacaktır.
- Tekinalp Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2015, s. 731.
- Tekinalp Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2015, s. 731.
- Tekinalp Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, İstanbul 2013, s. 666.
- Pulaşlı Hasan, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Şirketler Hukuku Şerhi, Ankara 2011, s. 203.
- Tekinalp Ünal, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2015, s. 727.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...