Anonim Şirketlere Kayyum Atanması
Uygulamada gerek ortaklar arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle anonim şirket organlarının iş göremez hale gelmesi, gerekse şirketin organsız kalması durumlarında mahkemelerden şirket için kayyum atanması istendiğine sıklıkla rastlanır.
Uygulanacak Hükümler
Türk Ticaret Kanununda (TTK) anonim şirketlere kayyum atanmasına ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Bu nedenle Türk Medenî Kanunu (MK) m.403, m.426/3 ve m.427/4 hükümleri uygulanır.
- MK m. 403 uyarınca kayyum belirli işleri görmek ve malvarlığını yönetmek için atanır.
- MK m. 426/3 hükmü “yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa ilgilinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyumu” atanmasını öngörür.
- MK m. 427/4 hükmü ise “bir tüzel kişi gerekli organlarından yoksun kalırsa ve yönetim başka yoldan sağlanamazsa….” diyerek, tüzel kişinin organsız kalması yani, iş göremez hale gelmesini düzenler.
Belirli İşlerin Görülmesi
MK m. 403 belirli işlerin görülmesi için kayyum atanmasına izin verir. Anonim şirketlerde şirket işleri organlar tarafından görüldüğünden, organlar iş başında oldukları sürece bu hükmün uygulanmasına yer yoktur. Organ eksikliğinde ise aşağıda ele alacağımız, MK m. 427/4 hükmü uygulanır.
Uygulamada bir dönem yönetim kurulu ve denetçilerin görev süreleri dolduğu için genel kurulu toplantıya çağıramadığı durumlarda, genel kurulu toplantıya davet etmek ve bu toplantıyı gerçekleştirmek için kayyum atandığı görüldü. Ancak, daha sonra Yargıtay organın görev süresi sona erse dahi yeni organ seçimi için yapılan genel kurul çağrılarını ve bu çağrı üzerine toplanıp karar alan ve seçim yapan genel kurulları hukuka uygun buldu. Bu nedenle başka şartlar olmadıkça sırf organın görev süresi dolması, MK. M. 403 anlamında, belli işlerin görülmesi için kayyum tayinini gerektirmez. Zira organın süresi dolsa dahi, o organın görevi kural olarak, yeni üyelerin seçilmesi amacına yönelik olarak ve varolan işlerle sınırlı olacak şekilde devam eder.
Bununla birlikte anonim şirket organlarından birinin eksikliği nedeniyle TTK m. 435 uyarınca mahkemeden şirketin feshi istendiğinde, mahkeme organ boşluğunu doldurmak ve belli işlerin görülmesini sağlamak üzere kayyum atayabilir. Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.
Yasal Temsilcinin Görevini Yerine Getirememesi
Anonim şirketlerin yasal organları, genel kurul, yönetim kurulu ve denetçilerdir. Nasıl gerçek kişilerde organlar kişinin birer parçasıysa, tüzel kişilerde de organlar, tüzel kişinin bir parçasıdır. Bilindiği gibi tüzel kişi olan anonim şirketler ancak organları aracılığıyla haklarını kullanır ve borçlarını yükümlenir. Böylece organların yaptıkları eylemler ve giriştikleri işlemler tüzel kişinin eylemi ve işlemi kabul edilir. Bu nedenle anonim şirketlerin organları, anonim şirketin temsilcisi değildir. Zira organ, temsilci gibi üçüncü bir kişinin iradesini değil, bir parçası olduğu anonim şirketin iradesini açıklar.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, anonim şirketin organları MK m. 426/3 kapsamında değerlendirilmez ve bu hüküm anonim şirket organlarını kapsamaz. Zira anonim şirket organları yasal temsilci değildir.
Organlardan Yoksun Kalmak
MK m. 427/4’de düzenlenen organlardan yoksunluk, anonim şirketin yukarıda değindiğimiz zorunlu organlardan yoksun kalmasını vurgular. Organ eksikliği aynı zamanda TTK m. 435 çerçevesinde bir fesih nedenidir. Bu konuda çeşitli olasıklar düşünülebilir.
- Genel Kurulun toplantıya çağrılamaması;
- Genel kurulun yönetim kurulunu veya denetçileri seçememesi;
- Yönetim kurulu veya denetçilerde açılan üyeliklere atama yapılamaması ve bu nedenle nisap oluşmaması;
- Nisap yokluğu nedeniyle organın devamlı bir şekilde çalışamaması;
Yönetim kurulu düzenli olarak toplandıktan sonra, toplantıda karar nisabı oluşmaması veya karara bazı üyelerin muhalif kalması “organsızlık” olarak nitelendirilmez.
Yönetim kurulunun hiç toplanamaması veya toplanıp da karar alamamasına uygulamada “kilitlenme” denir. Kilitlenme konusunda genellikle şirket ana sözleşmesinde veya ortaklar sözleşmesinde özel düzenlemeler bulunur. Emredici hükümlere aykırı olmadıkları sürece, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde tarafların ortak iradelerini yansıtan bu hükümlere üstünlük tanınır. Kilitlenme konusunda tarafların bir düzenlemesi yoksa, kilitlenmenin “organsızlık” seviyesine ulaşabilmesi için uzunca bir süre devam etmesi ve şirketin çalışamaz duruma gelmesi gerekir. Hangi sürenin “uzunca” sayılacağı somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirlenir.
Ortaklar Arası Uyuşmazlıklar Kayyum Atanmasını Gerektirmez
Ortaklar arası uyuşmazlıklar veya farklı ilişkilerden doğan anlaşmazlıklar hiçbir şekilde kayyum tayinini gerektirmez. Ortakların her konuda aynı fikirde olmaları beklenemez. Kimisi bir yatırımı desteklerken, kimisi de karşı çıkabilir. Ancak bu tür fikir ayrılıkları kayyum atanmasını haklı göstermez.
Anonim şirketin temsil ve yönetiminde bir zaafiyet olsa dahi durum böyledir. Örneğin yönetim kurulunun şirketi iyi yönetemediği, temsil edemediği, ortaklığı zarara uğrattığı veya şirketin beklenen kârlılığa ulaşamadığı iddialarında da kayyum tayin edilemez. Şirketin yönetim ve temsili yönetim kuruluna aittir. Ortaklar bu yönetim ve temsilden mutlu olmadıklarında TTK gerekli çareleri öngörür. Yönetim kurulu üyeleri azledilerek yerlerine yenileri seçilebilir ve koşulları varsa yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilir. Ancak “yönetim beceriksizliği” kayyum atanması için haklı neden oluşturmaz.
Yönetimin devamlılığını sağlıyamayan ortakların şirketin feshi veya denetim kurullarının işletilerek şirketin çıkarlarına en uygun yönetim biçiminin temini yerine, kamusal müdahale ile şirketin kayyum tarafından idare edilmesini istemeleri doğru değildir.
Ticarî faaliyeti bulunmayan ancak tasfiye sürecine girmemiş bir şirket için de, organları iş başında olduktan sonra, kayyum tayini istenemez.
Kayyumun Görev ve Yetkileri
Kayyumun görev ve yetkileri mahkemece sınırları çok iyi çizilerek belirlenir. Kayyumun görevi her halde geçici olduğundan, süresi, yetkileri, ücreti kararda açıkça belirtilmelidir. Unutulmaması gereken nokta, kayyumun atanmasına yol açan durumlarla sınırlı yetkili olduğudur. Eğer kayyum atanması belli bir işin görülmesi için istenirse, yetki, görev ve süre de bu işe göre belirlenir. Eğer organ yokluğu nedeniyle atanırsa, kayyumun görevi bu organın seçimini sağlamak olmalıdır. Yoksa kayyum organın yerine geçecek şekilde atanamaz. Örneğin, yönetim kurulu, genel kurul toplantıya çağrılamadığı için seçilemiyorsa, kayyum genel kurulu toplamak ve yönetim kurulu seçimini gerçekleştirmek üzere yetkilendirilir. Yoksa kayyum yönetim kurulu yerine geçemez. Eğer kayyum genel kurulun toplanmasını da sağlayamazsa bu durum zaten TTK m. 435 çerçevesinde bir fesih nedenidir ve kayyumun görevi de yukarıda belirtildiği gibi bu çerçevede belirlenir.
Usul Hukukuna İlişkin Konular
Kayyum atanmasına ilişkin dava, anonim şirketi ilgilendirdiği için mutlak ticarî davadır. Asliye ticaret mahkemelerinde veya onların yokluğunda bu sıfatla hareket edecek asliye hukuk mahkemesinde açılır.
Görevli mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir.
Kayyum atanması davasında husumet diğer ortaklar yanında mutlaka şirkete karşı da yönetilmelidir. Yargıtay kararları da bu yöndedir.
Uygulamada kayyum atanması davalarında tedbir olarak dava sonuçlanmadan da kayyum atanması talep edildiği görülür. Burada hükümle aynı sonuca ulaşacak şekilde tedbir kararı verilmemesi gerektiği vurgulanmalıdır. Tedbir yoluyla ancak kayyuma, yapılmasında aciliyet ve zorunluluk olan bir görev için yetki verilebilir. Örneğin yönetim kurulu üyelerinin hepsi bir kazada ölmüştür, şirket yönetim organsız kalmıştır, bu nedenle kayyum atanması için dava açılmıştır. Ancak dava sırasında, örneğin süreli imza sirkülerinin süresi dolmuştur. Bu halde yeni bir imza sirküleri hazırlanması amacıyla tedbiren kayyum atanabilir.
Sonuç
Anonim şirketlere kayyum atanması istisnaî bir çözümdür ve aslında şirketi, başta organsız kalması nedeniyle sona ermekten kurtaran geçici bir çaredir. Bu nedenle mahkemeler kayyum tayini davalarında asıl amacın şirketin devamlılığını sağlamak olduğunu gözden uzak tutmamalıdır. Mahkemeler ortaklar arası çekişmelere alet olmamalı ve bu sorunları çözmek amacıyla da kayyum atamamalıdır.
Kayyum atanması gereken hallerde de kayyumun görevi, yetkileri, süresi ve ücreti ayrıntılı olarak belirlenmelidir. Kayyumun organın yerini alarak şirketi sürekli şekilde yönetmesine ve temsil etmesine yol açmamalıdır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...