Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda İmtiyazlı Paylara İlişkin Yenilikler
İmtiyazlı paylar, adi paylara oranla daha geniş haklar sağlamaları bakımından büyük önem taşır ve özel hükümler çerçevesinde düzenlenir. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun (“Yeni TTK”) imtiyazlı paylara ilişkin hükümleri, bir yandan halen yürürlükte olan Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) uygulanması sırasında ortaya çıkan eksiklikleri giderme amacı taşır, diğer yandan kurumsal yönetim ilkesini güçlendiren düzenlemeler arasında yer alır.
Genel Olarak
Kural olarak anonim şirketlerde paylar sahiplerine eşit haklar tanır. Ancak bu kural aynı nitelikteki paylar için geçerlidir. Yoksa, paylar arasında mutlak bir eşitlik yoktur. Esas sözleşme ile pay sahipliği haklarının içerik itibariyle bazı pay veya pay grupları lehine farklılaştırılması mümkündür. Böyle bir farklılaştırma sonucu ortaya çıkan imtiyazlı paylar, imtiyazlı pay sahiplerine adi paylara oranla daha geniş haklar sağlar. İmtiyaz, kişilere değil, paylara tanınır. Kişilere tanınan üstün haklar ise, sözleşmesel bir nitelik taşır ve imtiyaz olarak nitelendirilmez.
TTK, imtiyazlı payları düzenlemekle birlikte, imtiyazlı paylara ilişkin bir tanım vermez. TTK m. 401 hükmü, “Esas sözleşme ile bazı nevi hisse senetlerine kar payı veya tasfiye halindeki şirket mevcudunun dağıtılması vesair hususlarda imtiyaz hakları tanınabilir.” ifadesini içerir. TTK’nın bu hükmünde, paylara tanınacak imtiyazlara örnekler verilmekle birlikte, herhangi bir tanım yer almaz.
Yeni TTK m. 478/2’de imtiyaz kavramı, “kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği hakkı” şeklinde tanımlanır. Böylece, imtiyaz kavramı için verilebilecek tanımların çerçevesi çizilir ve aynı terim için farklı tanımların kullanılması engellenir. İmtiyaz bir paya diğer paylara göre üstün hak verilmesi veya kanunda öngörülmeyen yeni bir pay sahipliği hakkı tanınmasıdır. Yeni TTK ile imtiyazlar bakımından sayılan örneklere, rüçhan hakkı ve oy hakkında imtiyaz da eklendi. TTK m. 401’de bu iki imtiyaz açıkça sayılmasa da, doktrin tarafından “vesair hususlar” kapsamında değerlendirilir.
İmtiyazların Esas Sözleşmeyle Tanınması
Yeni TTK uyarınca imtiyazlar, ilk esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşme değişikliği yapılarak da tanınabilir. TTK m. 401 açısından, esas sözleşme değişikliği yoluyla imtiyazlı pay çıkarılıp çıkarılamayacağı, doktrinde tartışmalıdır. Yeni TTK, esas sözleşme değişikliği yoluyla da imtiyazlı pay çıkarılabileceğini açıkça belirtir. Öte yandan, Yeni TTK ile imtiyazlı payların ancak esas sözleşmede öngörülerek çıkarılabileceği ilkesi pekiştirilir.
Yeni TTK m. 421/3, imtiyazlı pay çıkarılmasına ilişkin esas sözleşme değişikliğinde ağırlaştırılmış karar nisabı öngörür. İmtiyazlı pay oluşturulmasına ilişkin esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az yüzde yetmiş beşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır. Söz konusu nisaba ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde, izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır.
Oyda İmtiyazlı Paylara İlişkin Düzenlemeler
Yeni TTK m. 479’da oyda imtiyazlı paylar ayrıca düzenlenir. Yeni TTK m. 479 uyarınca oyda imtiyaz, eşit itibarî değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek tanınabilir. Bu yolla imtiyaz tanınabileceği doktrinde tartışmasız kabul ediliyordu. Böylece doktrindeki görüş kanuna yansıtıldı. Oyda imtiyaz tanınmasının bir başka yolu da, farklı itibari değerdeki paylara eşit oy hakkı tanınmasıdır. Bu şekilde, daha düşük itibari değerde olan paylar bakımından bir imtiyaz oluşur. Ancak Yeni TTK’da, bu şekilde imtiyaz tanınmasına dair düzenleme yer almaz. Böylece Yeni TTK’nın bu yöntemle imtiyaz tanınmasını benimsemediği sonucuna varılır.
TTK’da, bir paya tanınabilecek oy hakkı bakımından herhangi bir sınırlama yoktur. Yeni TTK ise oyda imtiyaz açısından bir sınır getirir. Yeni TTK m. 479/2 uyarınca, bir paya en çok on beş oy hakkı tanınabilir.
Ancak bu sınırın da ayrık durumları vardır. Oyda imtiyaz bakımından öngörülen üst sınır, kurumlaşmanın gerektirmesi veya haklı bir sebebin ispatlanması durumunda uygulanmaz. Bu hükümle Yeni TTK’nın kurumlaşmaya verdiği önem öne çıkar. Böylece, profesyonel yöneticilere verilecek belki az sayıda ancak oyda imtiyazlı paylar aracılığıyla, özellikle aile şirketlerindeki oy gücünün dışına çıkılabilir ve profesyonelleşme sağlanabilir.
Oyda imtiyaz bakımından öngörülen üst sınırın uygulanmamasına yönelik talep, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine yöneltilir. Mahkemenin, kurumlaşma projesini veya haklı sebebi inceleyip, sınırlamanın uygulanmaması yönünde karar vermesi gerekir. Kurumlaşma projesi, ancak mahkeme kararıyla değiştirilebilir. Yeni TTK ayrıca, kurumlaşmanın gerçekleşmeyeceğinin anlaşıldığı veya haklı sebebin ortadan kalktığı hâllerde sınırlamanın uygulanmaması yönündeki kararın, mahkeme tarafından geri alınabileceğini öngörür. Böylece, sayılan sebeplerin ortadan kalkmasına rağmen sınırın uygulanmaması yönündeki kötü niyetli uygulamalar önlenebilir.
Yeni TTK m. 479/3’de oyda imtiyazın kullanılamayacağı kararlar sayılır. Bu kararlar; esas sözleşme değişikliği, işlem denetçilerinin seçimi ve ibra ve sorumluluk davası açılması yönündeki kararlardır. Bu kararlar, içerikleri gereği önem arz eden kararlar olmalarının yanı sıra, şirketlerde hâkimiyet kurulmasına yol açabilecek niteliktedir. Yeni TTK’daki bu düzenleme, oyda imtiyaz kavramının, şirketlerde hâkimiyet kurulmasına yol açabilecek şekilde kullanılmasını engelleme amacı taşır.
Belirli Grupların Yönetim Kurulunda Temsil Edilmesi
Yönetim Kuruluna (“YK”) aday gösterme hakkı, TTK m. 401’de açıkça öngörülmese dahi, doktrin tarafından “vesair hususlarda imtiyaz” kapsamında kabul edilirdi. Yeni TTK m. 360 uyarınca, esas sözleşmede öngörülmek şartı ile (a) belirli pay gruplarına; (b) özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve (c) azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu yeni düzenlemeyle YK’da temsil edilme hakkı gerçekte sadece paya tanınan bir imtiyaz olmanın ötesinde Yeni TTK m. 478’e ayrık bir düzenleme oluşturacak şekilde daha geniş bir çerçeveye oturtuldu. Zira bu hak hem pay sahibi gruplarına, hem azlığa, hem de pay gruplarına tanındı. Bu grupların belirlenebilir olması yeterlidir. Söz konusu hak, her paya değil, belirli pay sahipleri grupları, belirli pay grupları ve azlığa bir bütün olarak tanınır. TTK’da bu tür bir ayrık uygulama yer almaz. Ancak, Yargıtay’ın uzun süreden beri uygulanan yerleşik içtihadı, “grup imtiyazı”nın tanınması yönündedir.
İmtiyazlı Pay Sahipleri Özel Kurulu
Yeni TTK m. 454, TTK’ya paralel olarak, genel kurulun (“GK”) imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal edecek nitelikte bazı kararlarının pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda alacakları bir kararla onanmadıkça uygulanamayacağını düzenler. Bu kararlar, esas sözleşmenin değiştirilmesi kararı, YK’ya sermayenin arttırılması konusunda yetki verilmesine dair karar ve YK’nın sermayenin arttırılmasına ilişkin kararıdır. Söz konusu kararlar, imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunda (“İPSÖK”) onaylanmadıkça uygulanamaz.
Yeni TTK ile, TTK çerçevesinde ortaya çıkan birçok boşluk dolduruldu. Yeni TTK, İPSÖK toplantısına çağrının, YK tarafından yapılacağını açıklığa kavuşturdu. Öte yandan, YK’nın çağrı süresinin sona ermesine rağmen İPSÖK’nun toplantıya çağırılmaması tehlikesine karşı her imtiyazlı pay sahibine İPSÖK’yı toplantıya çağırmak üzere yetkili mahkemeden talepte bulunma hakkı verildi.
Yeni TTK m. 454/3’te, İPSÖK’nın toplantı ve karar yeter sayıları düzenlendi. TTK’da, İPSÖK’nın toplantı ve karar yeter sayıları ayrıca belirtilmez ve esas sözleşme değişikliklerine ilişkin toplantı ve karar yeter sayılarını düzenleyen m. 388’e atıf yapılır. TTK m. 390’da esas sermayenin arttırılmasına ilişkin GK kararının onaylanması için toplanacak İPSÖK’nın toplantı ve karar yeter sayıları açısından TTK m. 388’e gönderme atıf yapılmaması, tartışmalara yol açmaktaydı. Yeni TTK ile tüm bu sorunlar açıklığa kavuşturuldu.
Yeni TTK m. 454/4 uyarınca GK’da, imtiyazlı payların sahip veya temsilcileri, esas sözleşmenin değiştirilmesine, üçüncü fıkrada öngörülen toplantı ve karar nisabına uygun olarak olumlu oy vermişlerse ayrıca özel toplantı yapılmaz. TTK, bu konuda herhangi bir düzenleme içermediğinden konu doktrinde tartışmalıydı. Yeni TTK m. 454/4 hükmüyle bu tartışmalar da çözüme kavuşturuldu.
Yeni TTK m. 454/7 ile İPSÖK kararları aleyhine iptal davası açılabileceği düzenlendi. TTK’da bu konuda herhangi bir hüküm yoktur, ancak doktrinde GK kararlarının iptaline ilişkin TTK m. 381 hükmünün kıyasen İPSÖK kararlarının iptaline de uygulanacağı kabul edilir. Yeni TTK m. 454/7 uyarınca YK, İPSÖK’nın onaylamama kararı aleyhine, karar tarihinden itibaren bir ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilir. Davada, GK kararının tescili de talep edilir. Bu düzenlemeyle imtiyazlı pay sahiplerinin kendilerine tanınan hakkı kötüye kullanmalarını engellemek amaçlanmıştır.
Sonuç
Yeni TTK ile imtiyazlı pay kavramı, paya tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmeyen yeni bir pay sahipliği hakkı olarak tanımlandı. Oyda imtiyaz sınırlandırılarak, bu imtiyazın keyfi bir biçimde kullanılması önlendi. Ancak ayrık durumlar da belirtilerek özellikle kurumlaşma gereği ve mahkeme kararıyla sınırlamadan vazgeçilebileceği öngörüldü. Yönetim Kurulunda temsil edilme hakkı belirli pay gruplarına ve azlığa da tanınan bir imtiyaz olarak, ayrı bir maddede düzenlendi. Böylece doktrin ve Yargıtay tarafından benimsenen grup imtiyazı kavramı kanuna da taşındı. İmtiyazlı pay sahipleri özel kuruluna ilişkin hükümler geliştirilerek, tartışmalı konular açıklığa kavuşturuldu.
Tüm bu yeni düzenlemelerle gerek pratik gerek teorik açıdan çok önemli olan imtiyazlı paylar daha ayrıntılı düzenlemelere kavuştu. Uygulamada görülen aksaklıklar giderilerek tartışmalı konulara yasal düzenlemeler getirildi.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...