Yeni Türk Ticaret Kanunu Uyarınca Şirkete Borçlanma Yasağı
Giriş
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“Yeni TTK”) 13 Ocak 2011 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kanunlaştırıldı. Yeni TTK, diğer birçok yeniliğin yanı sıra ilk defa anonim şirketin pay sahipleri ile yönetim kurulu üyelerinin şirkete borçlanma yasağını düzenlemiştir.Yeni TTK’nın getirdiği yeni müesseseler, kanunlaştığı tarih ile yürürlüğe girdiği 1 Temmuz 2012 tarihi arasındaki süreçte kamuoyundan çokça tepki almıştır. Bu tepkilerin sonucunda Yeni TTK yürürlüğe girmeden önce kanunlaşan 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Tadil Kanunu”) ile 4 Temmuz 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 6353 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değişikliğe uğradı. Tadil Kanunu, şirkete borçlanma yasağının kapsamını büyük ölçüde daraltan düzenlemeler getirir. Bu ayki makalemizde Yeni TTK hükümleri uyarınca şirkete karşı borçlanma yasağı ve Tadil Kanunu ile bu müesseseye getirilen değişiklik irdelenecektir. Tadil Kanunu ile getirilen değişiklikler ve bu konudaki değerlendirmeler Hukuk Postası’nda ayrı bir makale ile ele alınacaktır.
Pay sahibinin şirkete borçlanma yasağı
Yeni TTK’nın m. 358 hükmü, pay sahibinin şirkete borçlanma yasağını düzenler. Kanunlaştığı haliyle ilgili madde pay sahibinin şirkete borçlanmasını tamamen yasaklarken Tadil Kanunu ile değiştirilmiş hüküm borçlanmaya belirli koşulların varlığı halinde cevaz verir. Aşağıda öncelikle Tadil Kanunu ile değişiklik yapılmadan önce Yeni TTK düzenlemeleri uyarınca pay sahibinin şirkete karşı borçlanma yasağı incelenecek ardından Tadil Kanunu ile getirilen değişiklik değerlendirilecektir.
Yeni TTK ile getirilen düzen
Yeni TTK pay sahibinin sermayeye iştirak taahhüdü haricinde şirkete karşı borçlanamayacağını ilk defa düzenlenir. Tadil Kanunu ile getirilen değişiklik öncesi ilgili madde ile şirket alacaklıları ile şirketi yönetebilecek konumda olmayan pay sahiplerinin korunması amaçlanmıştır. Maddenin gerekçesinde de Yeni TTK’nın yürürlüğe girmesinden önceki dönemde pay sahiplerinin şirketten borç alma imkânının sıkıntılı bir uygulama yarattığı, bu nedenle pay sahiplerinin kendi işleri için şirket sermayesini kullanmalarının önüne geçilmek istendiği belirtilir.
Bununla beraber ilgili madde, pay sahibinin yapacağı bazı işlemler sonucunda şirkete borçlanmasına imkân verir. 358. madde uyarınca pay sahipleri, şirketle, şirketin işletme konusu ve pay sahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğan bir borcu üstlenebilir. Bu istisna ile maddenin katı uygulaması sonucunda doğabilecek sıkıntıların giderilmesi amaçlanır.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un (“Yürürlük Kanunu”) 24. maddesi, yürürlük tarihi öncesi şirkete borçlanmış pay sahipleri bakımından bir geçiş süreci öngörür. Şirkete borçlanmış pay sahiplerinin borçlarını Yeni TTK’nın yürürlüğü tarihinden itibaren üç yıl içerisinde nakden şirkete ödemesi gerekir. Bu yükümlülüğe uyulmaması halinde pay sahibi Yeni TTK’da öngörülen yaptırımla karşı karşıya kalır. Yeni TTK, yasağa aykırı olarak şirkete borçlanan pay sahiplerinin üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılacağını düzenler.
Tadil Kanunu ile getirilen değişiklik
Tadil Kanunu gerek pay sahiplerinin şirkete borçlanma yasağına ilişkin düzenlemeyi gerekse ilgili düzenlemeye aykırılığa getirilen yaptırımı değiştirmiştir. Değişmiş 358. madde uyarınca artık şirketin pay sahipleri (a) pay sahibi, sermaye taahhüdünden dolayı vadesi gelmiş olan borcunu ifa etmedikçe ve (b) borçlanılacak şirketin serbest yedek akçeler ile birlikte kârı şirketin geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça, şirkete borçlanamaz. Tatbikat Kanunu’nda üç yıllık geçiş dönemini düzenleyen madde de Tadil Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Tadil Kanunu’nun bu değişikliğe ilişkin gerekçesi yasağın kaldırılmadığını belirtir. Değişiklik ile artık pay sahiplerinin acil kaynak ihtiyaçlarının şirket varlıkları ile karşılanması mümkün hale gelir.
Tadil Kanunu, şirkete borçlanma yasağının ihlaline ilişkin yaptırımı düzenleyen maddeyi de değiştirir. Buna göre, artık bu yasağa aykırı olarak şirkete borçlanan pay sahibi bir yaptırım ile karşı karşıya değildir, bu yasağa aykırı olarak pay sahiplerine borç verenler ise üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.
Her ne kadar, Tadil Kanunu’nun yasağı yumuşatan değişikliği getiren maddeye ilişkin gerekçesinde bu imkânın yalnızca pay sahipleri ve yöneticilerin acil kaynak ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğu belirtilse de, yapılan düzenlemenin bu amacı aştığı düşüncesindeyiz. Zira madde uyarınca vadesi gelen sermaye taahhüdünü ödemiş olan pay sahibi, kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayan şirkete, acil kaynak ihtiyacı olsun olmasın borçlanabilir. Bununla beraber Tadil Kanunu’nun gerekçesinde şirket varlıklarını uzun süreli ve yüksek oranda kullanan pay sahipleri ve yöneticilerin bulunması halinde durumun “şirketin içinin boşaltılması” teşkil edebileceğini ve Türk Ceza Kanunu’nun güveni kötüye kullanma veya hileli iflas suçlarının işlenmiş sayılabileceği belirtilir.
Yönetim kurulu üyelerinin şirkete borçlanma yasağı
Yeni TTK, yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapma yasağını düzenleyen 395. maddesi ile aynı zamanda ilk defa şirkete borçlanma yasağını öngörür. Kanunlaşan metin uyarınca yönetim kurulu üyelerinin şirkete nakit veya ayın olarak borçlanması yasaklanmıştır. Tadil Kanunu ise, pay sahibinin şirkete borçlanma yasağına ilişkin değişikliğe paralel olarak, yasağın kapsamını daraltır. Aşağıda öncelikle değişiklik öncesinde yönetim kurulu üyelerinin şirkete karşı borçlanma yasağı incelenecek; ardından Tadil Kanunu ile getirilen değişiklik değerlendirilecektir.
Yeni TTK ile getirilen düzen
Yeni TTK, pay sahibinin şirkete borçlanma yasağının yansıması olan bir düzenleme ile yönetim kurulu üyesi; yönetim kurulu üyesinin alt ve üst soyu, eşi veya üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dâhil) kan ve kayın hısımları; bu kişilerin ortağı olduğu şahıs şirketleri ile yüzde yirmi oranda katıldıkları sermaye şirketlerinin şirkete borçlanmasını yasaklar. Yasağın kişi bakımından kapsamı çok geniş tutulmuştur. Bu kişiler, şirkete ayın veya nakit borçlanamayacakları gibi, şirketin bu kişiler için kefalet, garanti ve teminat vermesi, sorumluluk yüklenmesi veya bu kişilerin borçlarını devralması da yasaktır. Madde yasağın bir istisnasını düzenleyerek, şirketler topluluğuna dâhil şirketlerin birbirlerine kefil olabileceğini ve garanti verebileceğini düzenler.
Bu yasağa aykırılık iki farklı yaptırıma tabidir. Yasağa aykırı olarak maddede sayılan kişilerin şirkete borçlanması (veya şirketin yukarıda belirtilen yükümlülükler altına girmesi) halinde, şirketin alacaklıları, şirkete borçlanılan miktarda bu kişileri takip edebilir. Ayrıca, bu yasağa aykırı olarak şirkete borçlanan kişiler üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır
Tadil Kanunu ile getirilen değişiklik
Tadil Kanunu, yasağın kişi bakımından kapsamını daraltır. Pay sahibi olan yönetim kurulu üyeleri ile maddede belirtilen yakınları bakımından bu yasak uygulanmaz. Keza, yönetim kurulu üyeleri ve yakınlarının ortağı bulunduğu şahıs ve sermaye şirketlerinin şirkete borçlanamayacağına ilişkin ibare tamamen çıkartılmıştır. Dolayısıyla şirkette pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yakınları şirkete borçlanamaz ve şirket bu kişiler için kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez veya bu kişilerin borçlarını devralamaz.
Tadil Kanunu, şirket alacaklılarının yasağa aykırı şirkete borçlanan kişileri takip edebileceğine ilişkin düzenlemeyi değiştirmez. Bununla beraber, takip imkânının Yeni TTK’da düzenlenmesi hâlihazırda eleştirilere sebebiyet vermiştir; zira İcra İflas Kanunu zaten şirket alacaklılarının alacakları ile sınırlı olacak şekilde şirkete borçlanan kişilerden borçlarını icra kapsamında yatırmalarına imkân tanır. Yeni TTK var olan bir imkânı yeniler, hatta sonradan yürürlüğe giren bir hüküm olması sebebiyle İcra İflas Kanunu’nun ilgili hükmünün uygulanması sonucunu dahi doğurabilir.
Yasağa aykırılık halinde maddeyi ihlal eden kişiler için öngörülen üç yüz günden az olmamak üzere adli para cezası yaptırımı da değişmez. Pay sahibi olması sebebiyle bu yasak kapsamına girmeyen yönetim kurulu üyeleri ile yakınlarının, yukarıda incelediğimiz 358. maddeye uygun olarak şirkete borçlanabileceği, aksi takdirde maddenin ihlali için öngörülen yaptırıma tabi olacakları aşikârdır.
Sonuç
Yeni TTK kanunlaştığı haliyle şirketin pay sahipleri, yönetim kurulu üyeleri ve yakınları ile yönetim kurulu üyesi ve yakınlarının ortak olduğu şahıs ve sermaye şirketlerinin şirkete borçlanmasını yasaklayan düzenlemeler içerir. Bu yasaklara aykırı olarak şirkete borçlanan kişiler en az üç yüz gün adli para cezası ile cezalandırılır. Acil ihtiyaçların bulunması halinde dahi şirkete borçlanmanın önüne geçen bu düzenleme ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Tadil Kanunu yasağın kapsamını büyük ölçüde daraltır.
Pay sahiplerinin şirkete borçlanmasının yolu açılarak, vadesi gelen sermaye taahhüdü borcunu ödeyen pay sahiplerinin kârı geçmiş yıl zararlarını karşılamaya yeten şirkete borçlanabileceği öngörülür. Bu koşullara aykırı olarak şirkete borçlanma halinde pay sahibi yerine borç veren kişiler en az üç yüz gün adli para cezası ile cezalandırılır. Her ne kadar değişiklik ile amaçlanan yalnızca acil ihtiyaçlar için şirkete borçlanılabilmesi olsa dahi, bu değişiklik sonucunda pay sahiplerinin, güveni kötüye kullanma veya hileli iflas sayılmadığı sürece acil olmayan ihtiyaçları için dahi şirkete borçlanabileceği görüşündeyiz.
Tadil Kanunu ayrıca yönetim kurulu ve yakınlarına ilişkin getirilen yasağın kişi bakımından kapsamını daraltır. Değişen düzenleme uyarınca pay sahibi olan yönetim kurulu ve yakınları, yukarıda belirtilen koşulları sağladığı sürece şirkete borçlanabilir. Yönetim kurulu üyesi ve yakınlarının ortak olduğu şahıs ve sermaye şirketlerinin şirkete borçlanmasını yasaklayan düzenleme kaldırılmıştır. Yalnızca pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile bu üyelerin yakınlarının şirkete borçlanması yasaktır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...