Şirket Bölünmelerinde İşçi Hak ve Alacaklarının Devri
Giriş
6012 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), bir şirketin belirli bölüm veya işlerini başka bir şirkete veya bölünme suretiyle kurulacak yeni bir şirkete devrettiği şirket bölünmelerine ilişkin hükümleri düzenler.
Bölünmeler bir tür yeniden yapılandırma yöntemi olup, şirketler farklı nedenlerle ve farklı şekillerde bölünme gerçekleştirebilirler. Örneğin bir şirket, risk yönetimi, pazarlama, finansal ve ekonomik nedenlerle bölünme yapmayı tercih edebileceği gibi, tam veya kısmı bölünmeyi de seçebilmektedir[1]. Tam bölünmede, şirketin tüm malvarlığı ve işleri bölünerek devralan şirkete devredilir ve devreden şirketin ortakları payları iktisap eder[2]. Devreden şirketin hukuki varlığı sona erer ve devralan şirket devredilen malvarlığı veya işlerle hukuki varlığa sahip olur. Kısmi bölünmede ise, şirketin bazı malvarlığı ve işleri bölünerek devralana geçirilir ve devreden şirketin ortakları payları iktisap eder[3]. Bu durumda, devreden şirket, devredilen malvarlıkları ve işler olmaksızın hukuki varlığını sürdürebilir.
Bunula birlikte, bölünme işlemlerinin doğası gereği, devralan şirketin ticari fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi için hem kısmi hem tam bölünme işlemleri, varlıkların, işlerin, sözleşmelerin ve işçilerin devredilmesini gerektirir. Bu hukuk postası makalesi kapsamında ise tam veya kısmi bölünmelerde işçilerin ve dolayısıyla işçi hak ve alacaklarının devrine yoğunlaşılacaktır.
Bölünmelerde İşçilerin Devri
Bölünme işlemleri devralma ve birleşmelerden nitelik olarak farklıdır. Önceden belirtildiği gibi, bölünme işlemlerinde, belirli varlıklar, sözleşmeler ve işçiler otomatik olarak devralan şirkete devredilir. Bu doğrultuda bölünme işlemlerinde devredilen işçilerin devreden şirkete karşı tüm hak, menfaat veya alacakları da devralan şirkete geçer. Bu nedenle, devreden şirketin, devredilecek işçilerini seçmeleri önem arz eder.
4857 Sayılı İş Kanunu Uyarınca İşçilerin Devri
Bölünme işlemlerinin özellikli yeniden yapılandırma nitelikleri nedeniyle ve bu işlemlerde işçileri koruma amacıyla, hem İş Kanunu hem de TTK’da işçi haklarının devrine ilişkin belirli hükümler bulunur.
İş Kanunu’nun 6(1). maddesi uyarınca “İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.” Görüldüğü üzere, bu madde uyarınca devralan şirket, işçilerin devrini içeren tüm işlemlerde, devredilen işçinin hak ve yükümlülüklerini de devralmakla yükümlüdür. Böyle bir durumda, işçinin tüm hakları, devreden şirkette işe başladığı tarihe göre devam eder. İş Kanunu’ndaki söz konusu bu özel koruyucu hüküm doğaldır, zira bir şirkette 15 yıldır çalışan bir işçinin, devralan şirkette yeni işe başlamış bir işçi gibi nitelendirilmemesi gerekir. Böyle bir durumda işçi kıdem, kıdem tazminatı, tatil gibi şirketteki haklarını yitirebilecektir. Bu koruma o kadar önemlidir ki, madde 6(3) uyarınca devralan şirketin devredilen işçilere ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde, devreden şirket de işçinin devirden önce doğmuş olan ücret, prim, tatil ve ilgili ödemelerinden 2 yıl boyunca devralan şirketle birlikte sorumludur.
Öte yandan, madde 6(4) uyarınca “tüzel kişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle sona erme halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz.” İlgili Madde, 2 yıl boyunca birlikte sorumluluk hükümlerinin uygulanmayacağı hukuki işlemleri sayar ve bu listelenen işlem türlerinin (birleşme, katılma, tür değişikliği) sonucunda devreden şirketin varlığının sona erdiği ve dolayısıyla devralan ile sorumluluğu paylaşabilecek bir hukuki varlık kalmadığı belirtilmelidir. Bu bağlamda, her ne kadar maddede listelenmemiş bir işlem türü olsa da, 2 yıl boyunca birlikte sorumluluk hükmünün tam bölünmelerde de uygulanmayacağı zira devredenin, devralan ile sorumluluk paylaşabilecek bir varlığı kalmadığı söylenebilecektir. Öte yandan, hükmün koruma amacı göz önüne alındığında, kısmi bölünmelerde 2 yıl boyunca birlikte sorumluluk hükümlerinin uygulanabileceği söylenebilecektir, zira m. 6 altında ilgili kuralın uygulanmayacağı işlem türlerinden biri olarak sayılmaz. Her halükarda, aşağıda açıklanacağı üzere, bir çalışan, devreden ile devralanın zaman sınırlaması olmaksızın birlikte sorumlu olacağını belirten TTK hükümlerinden de yararlanabilir.
TTK Uyarınca İşçilerin Devri
İş Kanunu’na ek olarak, yukarıda belirtildiği üzere, TTK’da bölünme işlemleri hallerinde işçi devirlerini düzenleyen özel hükümler bulunur. Dolayısıyla bu durum, pratikte hangi hükümlerin uygulanacağı konusunda belirsizlik yaratabilir. Bununla birlikte, ihtilaflı hükümler olması halinde, TTK hükümlerinin uygulanması gerektiği söylenebilecektir. Şöyle ki, İş Kanunu hükümleri herhangi bir türdeki işlemdeki işçi devirlerini düzenlerken, TTK hükümleri özellikli olarak bölünme işlemlerine özgüdür ve bölünme işlemlerinde bu işlemden etkilenecek işçilerin korunması amacını taşır[4].
Bu kapsamda, madde 178(1) uyarınca, tam veya kısmi bölünmede “işçilerle yapılan hizmet sözleşmeleri, işçi itiraz etmediği takdirde, devir gününe kadar bu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçlarla devralana geçer.” Açıkça görüldüğü üzere, TTK işçilere iş sözleşmelerinin devrine itiraz imkanı tanıyan özel bir hüküm içerir. Böyle bir durumda, işçinin iş sözleşmesi ihbar süresinin sonunda sona erer.
Ek olarak, madde 178(3) uyarınca TTK eski işveren ile devralanın, işçinin bölünmeden evvel muaccel olmuş alacakları ile hizmet sözleşmesinin normal olarak sona ereceği veya işçinin itirazı sebebiyle sona erdiği tarihe kadar geçen sürede muaccel olacak alacaklarından müteselsilen sorumlu olduğunu düzenler. Görülmektedir ki, İş Kanunu’ndan farklı olarak TTK, birlikte sorumluluk kuralını 2 yıl ile sınırlamaz. Bu durum ise işçiye ek bir koruma sağlandığı şeklinde yorumlanabilir. Ancak yukarıda belirtilen sebepler nedeniyle, bu hükmün tam bölünmelere uygulanamayacağı da söylenebilecektir.
Devredilecek Hak ve Yükümlülükler
Hem İş Kanunu hem de TTK, işçilerin hak ve yükümlülüklerine atıfta bulunmakla birlikte, bu hak ve yükümlülükleri tanımlamamıştır. Ücret, bonus, fazla mesai, tatil ve ilgili ödemelerin işçilerin devredilecek hakları olduğu söylenebilecektir. Ek olarak, ihbar ve kıdem tazminatı gibi işçinin sözleşmesinin sona ermesinden kaynaklı oluşan ödemelerin de işçilerin devredilecek hakları niteliğinde olduğu söylenebilir. Ancak işçinin madde 178(1) uyarınca devre itiraz etmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmaz. Yine de, işçilerin korunması olan hükmün amacı ve TTK’nın özellikle devre itiraz hakkı tanıdığı göz önüne alındığında, işçinin itiraz halinde herhangi bir hak kaybına uğramaması gerektiği söylenebilecektir[5].
Sonuç
İş Kanunu ve TTK bölünme işlemlerinde işçilerin hak ve alacaklarının devrine ilişkin hükümler içerir. Ancak, TTK’nın söz konusu bu bölünme işlemlerini düzenlemek için özel olarak tasarlanan ve devredilen işçilere daha fazla koruma sağlayan hükümleri göz önüne alındığında, İş Kanunu ile TTK hükümleri arasında bir itilaf olması halinde TTK hükümlerinin uygulanacağı söylenebilecektir. Bu kapsamda, ücret, bonus, fazla mesai, tatil ve ilgili ödemeler, ihbar ve kıdem tazminatları kısmi bölünmelerde devralana devredilir ve devreden de söz konusu bu alacaklardan sorumlu olur. Öte yandan tam bölünmelerde, devralan, işçilerin söz konusu alacaklarından tek başına sorumludur, zira devreden, işlem sonucunda hukuki varlığını yitirir.
[1] Helvacı, Mehmet: Anonim Ortaklıkların Bölünmesi, İstanbul, 2004, s. 9-14.
[2] TTK, m. 159(1)(a).
[3] TTK, m. 159(1)(b).
[4] Süzek, Sarper: İş Hukuku, İstanbul, 2013, s. 202.
[5] Süzek, p. 205; Y9HD, E: 2015/28060, K:2018/22719.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...