Joint Venture Sözleşmesinin Özellikleri
Giriş
Gerçekleştirilmesi planlanan ticari faaliyetin hacminin büyüklüğü veya teknik özellikleri nedeniyle tek bir kişi veya kuruluşun imkânlarını aşan durumlarda, ticari faaliyetin gerçekleştirilebilmesi için bir işbirliği gerekliliği doğar. Bu noktada özellikle altyapı projeleri, ulaşım, enerji ve inşaat sektöründe Joint Venture tipi ortaklıklara sıklıkla rastlanmaktadır. Özellikle şirketler, bir Joint Venture yapısı altında güçlerini birleştirerek geniş çaplı yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak isterler.
Joint Venture öğretide “Joint Venture, hukuken ve iktisaden birbirinden bağımsız birden fazla gerçek veya tüzel kişinin belirli bir işi ya da süreklilik arz eden bir faaliyeti, bir ticaret ortaklığı kurarak veya böyle bir ortaklık söz konusu olmaksızın gerçekleştirmek ve kazanç elde etmek amacıyla bir sözleşme çerçevesinde bir araya gelmeleri ve o faaliyetin rizikolarını her biri müteselsilen sorumluluk altına girmek suretiyle üstlenmeleridir.” şeklinde tanımlanmaktadır[1].
Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi uygulamada Joint Venture sözleşmesinin iki temel tipiyle karşılaşılmaktadır: "Salt Sözleşmeye Dayalı Joint Venture" ve "Sermayeye Katılmalı Joint Venture". Salt Sözleşmeye Dayalı Joint Venture modelinde, ilişki sadece taraflar arasında akdedilen bir borçlar hukuku sözleşmesinden ibaret kalır; müşterek amaca ulaşılabilmesi için ortakların katılma payı edimleri yeterli olup, tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketi kurulmasına ihtiyaç duyulmamaktadır. Sermayeye Katılmalı Joint Venture modelinde ise, ilişkiye katılan taraflar önce aralarında bir Joint Venture sözleşmesi akdederek adi ortaklık niteliği taşıyan bir ortaklık ilişkisi oluştururlar; ardından tüzel kişiliği haiz bir ticaret şirketi kurarlar veya zaten mevcut böyle bir ortaklığa katılırlar.
Salt Sözleşmeye Dayalı Joint Venture
Joint Venture’ların konu bakımından ayrımında ise, salt sözleşmeye dayalı Joint Venture tek bir işin veya geçici nitelikteki faaliyetin yürütülmesine hizmet ederken, sermayeye katılmalı Joint Venture uzun vadeli ticari faaliyetlerin ortaklaşa yürütülmesi amacıyla oluşturulur[2]. Joint Venture’ın oluşumu, türü ne olursa olsun, ilişkiye katılanlar arasında akdedilen bir sözleşmeye dayanır[3]. Aşağıda ise salt sözleşmeye dayalı Joint Venture tipi ele alınmaktadır.
Salt sözleşmeye dayalı Joint Venture; birbirinden ekonomik ve hukuksal yönden bağımsız, birden fazla gerçek veya tüzel kişinin belirli bir işin ifasını iş sahibine karşı her bir işin tamamından sorumlu olmak üzere üstlenerek gerçekleştirmek amacıyla bir sözleşme bağı çerçevesinde bir araya gelmeleriyle oluşan ilişki olarak da adlandırılır.
Salt sözleşmeye dayalı Joint Venture’da, Joint Venture’ın ömrü, çoğunlukla yürütülen proje ile sınırlıdır. Bu anlamda geçicilik, belirli bir süre ile ölçülememektedir; zira salt sözleşmeye dayalı Joint Venture; proje sona erdiğinde, diğer bir değişle sözleşmenin gayesi gerçekleştiğinde nihayet bulunur[4].
Bu açıklamalara paralel olarak uygulamada da salt sözleşmeye dayalı Joint Venture, hukuken ve iktisaden birbirinden bağımsız bulunan birden fazla şirketin aralarında akdettikleri bir sözleşme çerçevesinde, belirli bir işi, kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili kısımlarını ayırmaksızın işin tamamını birlikte yapmak ve işin rizikosunu müteselsilen paylaşmak üzere gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelmeleriyle oluşmaktadır. Salt sözleşmeye dayalı Joint Venture’ın bir risk ortaklığı niteliği taşıması ve teşebbüslerin bu ortaklığı kurarken iktisadi bir amaç gütmelerini gerekli kılar.[5]
Joint Venture’ın karakteristik vasfı ve onu konsorsiyumlardan ayıran yönü, ortakların iş sahibine karşı, işin belirli bölümleri için değil de tamamından sorumlu olmayı üstlenmeleridir. Bir bütün olarak iş, bir ortağın uzmanlık ve faaliyet alanına tümüyle girmese ve iç ilişkide işin paylaşımına gidilse bile, ortakların iş sahibine karşı işin tamamından müteselsil sorumlulukları söz konusudur. Joint Venture sözleşmesinde, ortakların her birinin, iş sahibi ile akdolunacak sözleşmenin konusuna ve kapsamına girecek işlerin ve taahhütlerin ve sözleşmeden doğup da ortaklığa yönelecek yükümlülüklerin yerine getirilmesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı açıkça hükme bağlanabilir.
Salt sözleşmeye dayalı Joint Venture, sözleşmesel bir birliktelik niteliği taşır ve sözleşmenin belirli bir şarta tabi olarak akdedilmesi zorunluluğu bulunur. Kural olarak, Joint Venture bir sözleşmeden ibaret olduğu için tüzel kişiliği bulunmaz. Ortakların her biri tek başına, söz konusu müşterek amaçta diğerini temsile yetkili olmakla beraber, sözleşmede de Joint Venture’ın temsiline ilişkin özel hükümler yer alması mümkündür[6].
Salt sözleşmeye dayalı Joint Venture’ın bir diğer özelliği ise genellikle ortaklığa özel bir sermaye tahsis edilmemesidir. Müşterek amaca ulaşılması, ortakların getirdikleri katılma payları sayesinde olur.[7] Sözleşmesel Joint Venture’ın avantajlarından biri de ortakların üstlendiği katılma payları uyarınca getirdikleri malvarlığı unsurlarını birbirlerinin ortak mülkiyetine tahsis etmemeleridir.[8] Bu tip Joint Venture’ın tek iş ortaklığı niteliği taşıması nedeniyle, iştirak halinde veya müşterek mülkiyetin tesis edilmesi veya tasfiye edilmesi gerekir ve bu da ortaklar için hem bir araya gelme hem de ayrılma konusunda zamandan ve masraftan tasarruf etme fırsatı sunar.
Salt sözleşmeye dayalı Joint Venture’ın önemli unsurlarından biri de ortakların Joint Venture’ın kâr ve zararına katılmalarıdır. Kural olarak Joint Venture sözleşmesinde ortakların kâr ve zarara katılma oranları belirlenir. Sözleşmede kâr ve zarar paylaştırılması konusunda özel hüküm bulunmuyorsa eşitlik esası geçerli olur[9].
Ortaklar, kâr ve zararın paylaşılması da dâhil olmak üzere ve fakat bununla sınırlı olmaksızın ortaklığın yönetimi konularındaki paylaşım esaslarını da Joint Venture sözleşmesi kapsamında düzenleyebilirler. İki bağımsız teşebbüsten oluşan ortaklığın yönetimi ve karar alması konularında esasların sözleşme ile belirlenmesi Joint Venture’ın işleyişi ve müşterek amaca en kârlı şekilde ulaşılması konusunda büyük önem arz eder. Oluşturulan Joint Venture’ın yönetiminde meydana gelebilecek tıkanmalar ve bu nedenle iş sahibine karşı oluşacak müşterek sorumluluğun önüne geçilebilmesi için sözleşmeye bir kilitlenme (“Deadlock”) maddesi eklenmesi yerinde olur. Ortaklığın yönetiminde meydana gelebilecek tıkanmalara rağmen işleyişin sürmesi ve müşterek amaca gecikmeksizin ulaşılması açısından detaylı bir şekilde kaleme alınmış kilitlenme maddeleri oldukça büyük önem taşır.
Sözleşmesel Joint Venture ortaklarının birbirine karşı yükümlülüklerinin ve bu yükümlülüklerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümlenmesi için ortaklık ilişkisinin tabi olduğu hukukun ve uyuşmazlık çözüm yolunun seçimi, müşterek amacın niteliğine göre dikkatle seçilmelidir.
Tüm bu açıklamalar ışığında görülmektedir ki, taraflar belirli bir amacın gerçekleştirilmesi için biraraya gelir ve sözleşmesel olarak yüklenilen edimlerin tümü müşterek amacın gerçekleşmesine ve kâr elde etmeye yöneliktir. Bu bakımdan, salt sözleşmeye dayalı Joint Venture’ın, tüzel kişiliği bulunmayan bir adi ortaklık ilişkisi teşkil ettiği açıkça görülür.
Sonuç
Özellikle alt yapı, inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak isterler. Şirketlerdeki bu eğilim de “Joint Venture” kavramının daha sık karşılaşılan bir kavram olmasına neden oldu.
Ekonomik açıdan bağımsız en az iki teşebbüsün biraraya gelerek tek veya geçici nitelikte bir işi, genellikle müşterek yönetim altında gerçekleştirme ve kâr elde etme amacını bir sözleşme uyarınca benimsedikleri, ortakların müşterek malvarlığına tahsis edilen bir malvarlığının bulunmadığı bir sözleşmesel birliktelik olarak karşımıza çıkan sözleşmesel Joint Venture, tüm büyük yatırım gerektiren ticari faaliyetlerde en çok kullanılan ortaklık aracı olarak karşımıza çıkmaya devam edecektir.[10]
[1] Prof. Dr. Nami Barlas, Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, 4. Bası, İstanbul 2016, s. 284.
[2] Dr. Sıtkı Anlam Altay, Anonim Ortaklıklar Hukuku’nda Sermayeye Katılmalı Ortak Girişimler,İstanbul 2009 S.38.
[3] Barlas S. 285.
[4] Altay S. 39.
[5] Altay S. 48.
[6] Doc. Dr. Kemal Dayındarlı, Joint Venture Sözleşmesi, 2. Bakı Ankara 1999 S. 54.
[7] Barlas S. 291.
[8] Altay S. 49.
[9] Dayındarlı, S. 54.
[10] Altay S. 49.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...