Beyan ve Tekeffül Sigortası
Giriş
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar. Müzakere süreçlerinin neredeyse hepsinde alıcı ve satıcı tarafların birbirlerine zıt talepleri mevcuttur. (örn: satış bedeli, satıcının sorumluluğu, beyan ve tekeffüller ile ifşa mektubunun kapsamı) Tarafların bu zıt taleplerini birbirlerine kabul ettirme arzularından dolayı, müzakere süreçleri hassasiyetle yönetilmediği takdirde doğan uyuşmazlıklar projenin rafa kaldırılmasına dahi yol açabilir. Birleşme ve devralmaların en önemli bileşenlerinden biri olan pay devir sözleşmelerinde yer alan “beyan ve tekeffüller” ise bu süreçte en çok müzakereye konu olan başlıklardan biridir. Satıcının şirkete ilişkin vaatleri olarak da değerlendirilebilecek olan beyan ve tekeffüller, aynı zamanda satıcının işlem kapsamındaki sorumluluk alanını da belirler. Söz konusu sorumluluk alanında tarafların mutabık kalamaması halinde, alternatif bir çözüm yolu olarak beyan ve tekeffül sigortası (“B&T Sigortası”) değerlendirilebilir.
Birleşme ve Devralma Süreçlerinde Beyan ve Tekeffüllerin Yeri
Birleşme ve devralma süreçlerinin belirli bir olgunluğa varmasının ardından taraflar pay satım sözleşmesi üzerinde müzakere etmeye başlar. Birleşme ve devralma sürecinin borçlandırıcı kısmını oluşturan pay devir sözleşmeleri; satış ve devir koşullarına, kapanış işlemlerine ve ayrıca hedef şirketin niteliğine ilişkin çeşitli düzenlemeler içerir. Bunlardan en önemlisi ise şirkete dair vaatler olarak değerlendirilebilecek olan beyan ve tekeffüllerdir.[1]
Söz konusu beyan ve tekeffüller, genel ve özel olarak iki ayrı türde değerlendirilir. Genel beyan ve tekeffüller; satışa konu payların hedef şirket tarafından usulüne uygun şekilde ihraç edildiği, varsa pay senetlerinin usulüne uygun şekilde çıkarıldığı, şirketin paylarının takyidattan ari olduğu gibi temel konulara ilişkindir. Özel beyan ve tekeffüller ise şirket bakımından özellik arz eden hususlara ve şirketin faaliyet alanına göre “özel dikim” şekilde oluşturulur. Örneğin; bir yazılım şirketi için oluşturduğu yazılımların fikri mülkiyet haklarına ilişkin beyan ve tekeffüller önem teşkil eder. Diğer yandan, enerji alanında faaliyet gösteren bir şirket için ise izin ve ruhsatlar ile çevresel konulara ilişkin beyan ve tekeffüller detaylandırılır.
Beyan ve tekeffüllerin en önemli boyutu, satıcı tarafın sorumluluğuna yol açmasıdır. Satıcı taraf, pay sayım sözleşmesi kapsamında verdiği beyan ve tekeffüllerden ötürü sorumludur.[2] Bu sebeple, müzakere aşamasında alıcı taraf mümkün olduğunca fazla beyan ve tekeffül almak isterken satıcı taraf ise genellikle beyan ve tekeffüllerin kapsamını daraltma eğilimi gösterir. Tarafların beyan ve tekeffüllerin (ve dolayısıyla satıcının sorumluluğunun) kapsamı üzerinde mutabık kalamaması halinde müzakere süreci tehlikeye girebilir ve hatta sona erdirilebilir. Bu sebeple, sorumluluk bakımından taraflara bir güvence sağlanması adına B&T Sigortası değerlendirilebilir.
Beyan ve Tekeffül Sigortasının Tarihçesi ve Genel Uygulaması
B&T Sigortası’nın çıkış noktasına ilişkin çeşitli bilgiler mevcuttur. Bazı kaynaklara göre 1980’li yıllarda Londra’da vergisel konulara ilişkin olarak ortaya çıkmıştır.[3] Başka kaynaklara göre ise 1990’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıktığı ve satıcı tarafın sorumluluğunu azaltmaya hizmet ettiği belirtilir.[4] Son yıllarda giderek yaygınlaşan ve uygulama alanı genişleyen bu sigorta türü, uluslararası birleşme ve devralma işlemlerinde de sıkça uygulama alanı bulmaktadır.
B&T Sigortası, yukarıda da belirtildiği üzere pay devir sözleşmesi kapsamındaki beyan ve tekeffüllerin ihlal edilmesi halinde ödenecek tazminatı konu alır. Poliçe kapsamındaki sigortalı, alıcı veya satıcı taraf olarak düzenlenebilir. Alıcı lehine düzenlendiği takdirde, satıcının beyan ve tekeffülleri ihlal etmesi durumunda sigorta tazminatı alıcıya ödenir. Satıcı lehine düzenlenmesi halinde ise ilgili tazminat satıcıya ödenir ve satıcı pay devir sözleşmesi tahtına alıcıyı tazmin eder.
Poliçe oluşturulurken sigortanın kapsamının ve zarar tanımının belirlenmesi büyük önem arz eder. Sigorta şirketlerinin genelde kapsam dışı bıraktığı belirli konular olduğu görülür. Bunlar arasında; alıcı tarafından bilinen ve veri odasında veya inceleme raporlarında yer alan hususlar, çevre ile ilgili konular, rüşvet ve yolsuzluk ile ilgili konular, geleceğe yönelik garantiler ve taahhütler, satıcının kastından veya hilesinden kaynaklanan ihlaller gibi başlıklar yer alır. Ayrıca zarar ise poliçe kapsamındaki tazminatın ödenmesi için aranan koşullardan biri olduğu için, poliçe ve pay devir sözleşmesinde ne şekilde tanımlandığı önem arz etmektedir.
Sigorta şirketleri, poliçe kapsamında tazminat ödemesi yapmak için çeşitli finansal mekanizmaları devreye sokabilirler. Örneğin, poliçede muafiyet miktarı belirlenmesi halinde sigorta şirketinin ödeme yapması için aşılması gereken bir tutar öngörülür. Söz konusu tutarın aşılamaması halinde doğacak zararlara pay devir sözleşmesi uyarınca belirlenen taraf katlanacaktır.
Son olarak uygulamaya ilişkin istatistikler incelendiğinde; sigorta şirketlerinin yaptığı analizler doğrultusunda en sık ihlal edilen ve sigortaya başvurulmasına yol açan beyan ve tekeffüller arasında finansal ve vergisel bilgiler ile mevzuata uyum konularının yer aldığı görülür.[5]
Türk Sigorta Hukuku Bakımından Beyan ve Tekeffül Sigortası
Türk mevzuatında sigorta hukuku temel olarak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu (“Kanun”) ile düzenlenir. Kanun’un amacı, sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir ortamda etkin bir şekilde çalışmasını temin etmektir. Kanun m. 5 uyarınca sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri faaliyete geçebilmek için faaliyet göstermek istedikleri her bir sigorta branşında Müsteşarlık’tan (Hazine ve Maliye Bakanlığı) ruhsat almak zorundadır. Maddeden anlaşıldığı üzere, sigorta şirketlerinin ruhsat almadıkları branşlarda sigortacılık faaliyeti göstermesi mümkün değildir. Söz konusu branşlar ise Sigorta Branşlarına İlişkin Tebliğ’de (“Tebliğ”) düzenlenir.
Tebliğ kapsamında sigorta branşları, hayat grubu ve hayat dışı grup olarak ikiye ayrılır. Her bir grubun altında branşlar listelenir. Tebliğ’in güncel halinde, B&T Sigortası açıkça sayılan bir sigorta branşı olarak yer almamaktadır.
Bu durum iki farklı şekilde değerlendirilmektedir. Uygulamadan görüldüğü üzere sigorta şirketleri genel olarak bu sigortanın Tebliğ’de açıkça sayılmaması sebebiyle bu alanda bir poliçe sağlamamaktadır. Diğer yandan, konunun genel sorumluluk sigortası gibi daha genel başlıklar altında sigorta edilebileceğine ilişkin yorum yapılabilmektedir. Nihayetinde, B&T Sigortası’nın Türk hukukunda henüz yaygın bir uygulaması bulunmadığını ve sigorta şirketleri tarafından faal bir şekilde poliçe akdedilmediğini söylemek mümkündür.
Sonuç
Pay devir sözleşmeleri kapsamındaki beyan ve tekeffüllerin ihlal edilmesi ihtimali, satıcının sorumluluğuna yol açar. Bu sorumluluk rejiminde alıcı ve satıcıların mutabık kalamaması halinde alternatif bir çözüm yolu olarak B&T Sigortası değerlendirilebilir. Alıcı veya satıcı lehine yapılabilen bu sigorta, zararların üçüncü bir taraf olarak sigorta şirketi tarafından karşılanmasına olanak sağlar. Uluslararası birleşme ve devralma süreçlerinde oldukça aktif şekilde kullanılan bu poliçenin Türk hukukunda da daha fazla kullanım alanı bulması beklenmektedir.
- Beyan ve tekeffüllerin hukuki niteliğine ilişkin daha detaylı bilgi için bakınız: Pay Devir Sözleşmelerinde Beyan ve Tekeffüllerin Hukuki Niteliği (Erişim tarihi: 01.04.2023)
- Beyan ve tekeffüllerden doğan sorumluluğa ilişkin daha detaylı bilgi için bakınız: Pay Devir Sözleşmelerinde Beyan ve Tekeffüllerden Sorumluluk (Erişim tarihi: 01.04.2023)
- https://ir.lawnet.fordham.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=1973&context=faculty_scholarship (Erişim tarihi: 01.04.2023)
- https://corpgov.law.harvard.edu/2020/10/24/the-next-frontier-for-representations-and-warranties-insurance-public-ma-deals/#1 (Erişim tarihi: 01.04.2023)
- https://www.aig.com/content/dam/aig/america-canada/us/documents/business/management-liability/aig-manda-2021-r-and-w.pdf.coredownload.pdf (Erişim tarihi: 01.04.2023)
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...