6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu M. 202/1 Uyarınca Şirketin Zararlarının Tazmini Davası
Genel Olarak
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan (“Eski TTK”) farklı bir sistem benimsenmiş ve şirketler topluluğuna ilişkin düzenlemeler yer almıştır. Bu düzenlemelerin en önemlilerinden bir tanesini sorumluluk hükümleri oluşturur. TTK’nun 202. maddesi 1. ve 2. fıkralarda iki farklı hukuka aykırılık hali öngörmekte ve bunlara farklı sonuçlar bağlamaktadır. Bu çalışmada m. 202/1’de düzenlenen hukuka aykırılık hali ve bu aykırılık sonucunda ilgili madde çerçevesinde açılabilecek dava incelenecektir.
TTK m. 202/1’de Düzenlenen Hukuka Aykırılık
TTK m. 202/1 uyarınca hakim şirket hakimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. Hakim şirketin hakimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanması TTK uyarınca hukuka aykırılık teşkil edecektir. Hakim şirketin bağlı şirketi, iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler yapmaya; karını azaltmaya ya da aktarmaya; malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya; haklı bir sebep olmaksızın tesislerini yenilememek, yatırımlarını kısaltmak, durdurmak gibi verimliliğini ya da faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemler almaya yöneltmesi kayıp oluşturabilecek iş veya işlemlere örnek olarak kanunda sayılır.
Bu şekilde bir kaybın oluşmasıyla birlikte TTK hakim şirkete denkleştirme yapma yükümlülüğü getirir. Hakim şirket denkleştirme yükümlülüğünü yerine getirmekle birlikte hukuka aykırılığı bertaraf eder ve sorumluluktan kurtulur. Denkleştirme, TTK m. 202/1 uyarınca ilgili faaliyet yılı içinde yapılabileceği gibi bağlı şirkete kaybın nasıl ve ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o faaliyet yılı sonuna kadar, denk değerde bir istem hakkı tanınmak şeklinde de yapılabilir.
TTK m. 202/1(a)’da öngörülen denkleştirme yapılmadığı takdirde hukuka aykırılık olduğu kabul edilir ve bağlı şirket pay sahipleri bağlı şirketin zararlarının tazmini amacıyla tazminat davası açabilir. Davaya ilişkin hususlar aşağıda kısaca inceleme konusu yapılacaktır.
Dava Açılmasına Sebep Olan Haller
TTK m. 202/1(b) bendinde düzenlenen davanın açılabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gerekir. Bunlardan ilki bir topluluğun varlığıdır. Ayrıca bu davanın açılabilmesi için TTK m. 195 anlamında bağlı ve hakim ortaklıklar bulunmalıdır. Bu davada amaç hakimiyetin kötüye kullanılması sebebiyle zarara uğrayan bağlı şirketin zararının tazminidir. Dolayısıyla burada hakim ve bağlı şirketin varlığı zorunludur. Davanın açılabilmesi için TTK m. 202/1(a)’da belirtildiği üzere bir hukuka aykırılığın varlığı gereklidir. Hukuka aykırılık ise bağlı ortaklığın hakimiyetin kullanılması sonucunda kayba uğramış olması ve kaybın süresi içinde denkleştirilmemiş olması halinde ortaya çıkar. Bu şartların varlığı halinde bağlı ortaklık pay sahiplerince şirketin zararlarının tazmini davası açılabilir.
Davanın Tarafları
TTK m. 202/1 uyarınca denkleştirme faaliyet yılı içinde fiilen yerine getirilmez veya süresi içinde denk bir istem hakkı tanınmazsa, bağlı şirketin her pay sahibi, hakim şirketten ve onun kayba sebep olan yönetim kurulu üyelerinden şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Kanunda davacı bağlı şirketin pay sahibi olarak düzenlenir, bağlı şirketin kendisine dava açma hakkı tanınmaz. Bu düzenlemenin nedeni TTK’nun gerekçesinde açıklanır. Gerekçede bağlı şirketin bu davayı hakim şirkete karşı açıp samimiyetle izleyebileceği konusunda şüpheye düşüldüğü belirtilir. Bu sebeple kanunda bağlı şirket değil, bağlı şirketin pay sahipleri davacı olarak düzenlenir.
İlgili madde çerçevesinde dava hakim şirkete ve kayba sebep olan hakim şirket yönetim kurulu üyelerine karşı açılabilir. Davada zararın tümünden asıl sorumlu olan hakim şirkettir. Bununla birlikte kayba sebep olan yönetim kurulu üyelerine karşı da dava açılabilir. TTK m. 202/1 bent (e)’de bulunan düzenleme sebebiyle bu davaya kıyas yoluyla TTK m. 553, 555 ila 557, 560 ve 561inci madde uygulanacaktır. İlgili maddeler anonim şirket yönetim kurulunun sorumluluğunu düzenlemektedir. Buna göre yönetim kurulu üyeleri ancak kusurlu olmaları halinde sorumlu tutulabileceklerdir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ise farklılaştırılmış teselsül esasları uygulanır.
Kurtuluş Kanıtı
TTK m. 202/1(d) hakim ortaklığın ve onun yönetim kurulu üyelerinin sorumluluktan kurtulmasına imkan tanır. Kayba sebebiyet veren işlemin, aynı veya benzer koşullar altında, şirket menfaatlerini dürüstlük kuralına uygun olarak gözeten ve tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket eden, bağımsız bir şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından da yapılabileceği veya yapılmasından kaçınılabileceğinin ispatı halinde tazminata hükmedilemez.
Talepler
Hakimiyetin hukuka aykırı kullanılmasına bağlı açılan davada pay sahibi bağlı şirketin zararlarının tazminini talep edebilir. Tazmini talep edilen tutar bağlı şirketin malvarlığının içinde bulunduğu durum ile hâkimiyetin uygulanması sonucu gerçekleştirilen iş ve işlem gerçekleştirilmeseydi malvarlığının içinde bulunacağı durum arasındaki farktır. Bu zararın hesaplanmasında kayba sebebiyet veren işlem ile nedensellik bağı olan hususlar dikkate alınır. Tazminin nakden mi aynen mi yapılacağına ise hakim karar verir.
Davacı pay sahibi tazminat talebi yerine paylarının hakim şirket tarafından satın alınmasını da talep edebilir. Ancak bu çözümün uygulanması için tazminat talebinin mümkün olmaması gerekir. Ayrıca hâkim resen somut olayda hakkaniyete uygun düşecekse, tazminat yerine davacı pay sahiplerini paylarının hakim şirket tarafından satın alınmasına veya duruma uygun düşen kabul edilebilir başka bir çözüme karar verebilir. Bu düzenleme ile hakime geniş bir takdir yetkisi tanınmaktadır. Hakim, talep olmadan durumun koşullarını göz önünde bulundurarak payların satın alınmasına veya başka bir çözüme karar verebilecektir. Payların satın alınma değerinin tespiti için TTK m. 202/2 uygulanır. Buna göre paylar varsa en az borsa değeriyle, böyle bir değer bulunmuyorsa veya borsa değeri hakkaniyete uygun düşmüyorsa, gerçek değerle veya genel kabul gören bir değerle satın alınır.
Görev, Yetki ve Zamanaşımı
Davada görevli mahkeme m. 561 atfı dolayısıyla asliye ticaret mahkemesi olarak belirlenmiştir. Anılan maddede sorumlular aleyhine davanın şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinde açılacağı ifade edilir. Ancak maddeden hakim şirketin mi bağlı şirketin mi merkezinde dava açılacağı anlaşılmamaktadır. 202/1(e) hakim şirket merkezinin yurt dışında bulunması halinde tazminat davasının bağlı şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılacağını belirtir. Bu sebeple dava bağlı şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Zamanaşımı konusunda ise kıyasen TTK m. 560 uygulanacaktır. Buna göre sorumlu olanlara karşı tazminat isteme hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Sonuç
TTK m. 202/1 sorumluluk hukukuna farklı bir boyut getirir ve hakim şirketin yöneltmesiyle bağlı şirketin yaptığı, kayba yol açan ve kanunda öngörülen sürede denkleştirilmeyen iş ve işlemler için bağlı şirketin zararının hakim şirket tarafından tazminini öngörür. Dava bağlı şirket pay sahibi tarafından bağlı şirketin zararının tazmini amacıyla açılır ve davanın davalısı hakim şirket veya onun kayba sebep olan yönetim kuruludur. Topluluk hukukunda sorumluluğu düzenlemesi sebebiyle TTK m. 202/1 Türk hukukunda yeni ve önemli bir madde olarak değerlendirilmiştir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...