Türkiye’deki Hisse Opsiyon Planları
Hisse Opsiyon Planı (“HOP”) şirketlerin, özellikle yüksek maaşları ödeyemediği durumlarda, çoğunlukla kilit çalışanları cezbetmek, motive etmek ve elde tutmak için, başvurduğu son derece popüler bir yöntemdir. Bu yöntem genellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde kullanılmaktadır. HOP’lara ilişkin hukuki kısıtlamalar ve mevzuat eksikliği nedeniyle, bu opsiyon planları Türkiye’de henüz gelişmemiştir. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, HOP’lar Türkiye’de uygulanabilir hale geldiyse de çoğunlukla halka açık şirketlerde tercih edilmektedir.
HOP, işçilere, memurlara, yöneticilere, müşavirlere ve danışmanlara hisse opsiyonu sunulması için şirkete esneklik sağlayarak, onların şirketin hisselerini edinmelerine olanak sağlar. Yerel ve yabancı çoğu şirket, çalışanları ödüllendirmek ve elde tutmak için bu sistemi esaslı bir araç olarak kullanmaktadır. Günümüzde, yeniden yapılandırmanın bu şekli, en çok asıl kazancın işgücü olduğu start-up şirketleri ve bilişim şirketlerinde yaygındır.
HOP’lar ciddi bir meblağ harcayarak start-up işletmesi kurulması gerekmeksizin çalışanlara şirketin başarısına ortak olma olanağı sunarlar. Hatta çalışanlar opsiyonları için edinim bedelini ödediğinden HOP’lar aslında şirketin sermayesine katkıda bulunur. Hisse opsiyonu olan çalışanların ekonomik refahı, çalışanların şirketin uzun soluklu başarısında çalışmaları için HOP’ları güçlü bir motivasyon aracı kılmaktadır.
Aslında, HOP’lar şirketlerin üst yönetim ve “kilit” çalışanlarını ödüllendirdiği ve şirketin ve diğer pay sahiplerinin menfaatlerini birleştirdiği bir yöntem olarak kullanılıyordu. Fakat gün geçtikçe daha fazla şirket, şimdilerde tüm çalışanlarını “kilit” olarak değerlendirmektedir. 80’lerin sonlarına doğru, hisse opsiyon sahibi işçilerin sayısı yaklaşık on katı kadar arttı.
Opsiyonların hisse başına kar azalışı ya da hisse başına zarar artışı etkisi, bu opsiyonların çoğu çalışana verilmesi durumunda dahi, genellikle çok küçüktür ve potansiyel verimlilik ve çalışanları elde tutma faydaları ile bu eksi dengelenebilmektedir. Fakat opsiyonlar var olan sahiplerin hisse satması için bir mekanizma değildir ve genellikle gelecekteki gelişimleri belirsiz şirketler için pek uygun değildir. Ayrıca, halka açılmak istemeyen veya hisseler için piyasa yaratmanın zor olacağını düşünen küçük, halka kapalı şirketler için HOP’lar daha az ilgi çekicidir.
HOP’ların Dezavantajları
HOP’ların birçok avantajı olmasına rağmen, HOP’ların dezavantajlarına değinmekte fayda olacaktır. Bu kapsamda, en genel olan çalışanların HOP’ları kullanabilmeleri için nakit ödeme yapmak zorunda olmalarıdır. HOP’lar kullanılırken, yargı yetkisine ve HOP’ların tipine bağlı olarak bir vergi tahakkuk edebilir. HOP’u kullandığınızda, hisseleri elde edilen şirket hali hazırda halka kapalı bir şirket ise ya da önemli devir kısıtlamaları söz konusu ise, kolayca satılamayan hisseler edinilmiş olur.
Hissenin değeri hisse için ödediğiniz edinim bedelinin altına düşebilir ve bu nedenle, birçok opsiyon sahibi opsiyonlarını kullanmak için bir tasfiye anına kadar bekleyebilir. HOP’ların bir şirket için asıl dezavantajı çalışanların hisse opsiyonlarını kullandığında diğer pay sahiplerinin öz kaynak oranlarının olası azalmasıdır. Çalışanlar açısından, prim ya da daha yüksek tazminat bedelleri ile kıyaslandığında, HOP’ların halka kapalı bir şirkette asıl dezavantajı ise likidite yetmezliğidir. Şirket hisseleri için halka açık bir piyasa oluşturmadıkça veya elde etmedikçe, HOP’lar nakit kazancı karşılamayacaktır. Ayrıca, eğer şirket büyümezse ve hissesi daha değerli hale gelmezse, opsiyonlar nihayetinde değersiz hale gelecektir.
Standart Bir HOP’un Aşamaları
Standart bir HOP üç aşamadan oluşur. İlk aşama vaat etmedir. Şirket tarafından belli bir çalışan grubuna belirli şart ve koşulları gerçekleştirmeleri durumunda şirket hisselerine düşük bedelle ya da bedelsiz olarak sahip olma hakkının verildiği, işçinin hisse edindirme planına dâhil edildiği, hisse planının vaat edildiği tarihtir.
İkinci aşama ise hak edim sürecidir. Bu aşama, tarafların iradesiyle sözleşmede belirlenen şart ve koşulların yerine getirilmesi sonucunda hisse opsiyon hakkının kazanılması anıdır (ör. çalışanın belirli bir süre boyunca şirkette çalışmaya devam etmesi, belirlenen performans kriterlerini tutturması).
Üçüncü aşama ise hakkın kullanılmasıdır. Opsiyon planında belirlenen şart ve koşulların sağlanması ile hisse opsiyonu planına dâhil edilen çalışanların kazandıkları bu haklarının kullanılması yoluyla şirket hisselerini iktisap etmesidir.
Türkiye’deki HOP’lar
HOP’lar nispeten Türk iş hayatında daha yenidir ve bu nedenle yaygın olarak tercih edilmemektedir. Fakat yabancı yatırım oranının artmasıyla ve Türkiye’ye olan piyasa girişleri ile yakın zamanda HOP’lar daha yaygın hale gelecek gibi gözükmektedir. Yukarıda açıklanan dezavantajlar ve diğer hukuki kısıtlamalar nedeniyle, bu şekildeki opsiyonların Türkiye’de faaliyetlerini yürüten yabancı şirketler tarafından tercih edilmesi daha sık rastlanan bir durumdur.
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar (“32 Sayılı Karar”) madde 15(c) uyarınca yabancı ana şirket Türkiye’deki iştirakindeki çalışanlarına yabancı menkul kıymetler ve sermaye piyasası araçları teklif edebilir. Aşağıdaki durumlar olmadıkça, bu şekildeki hisse satışı Türk sermaye piyasası mevzuatına tabidir ve Sermaye Piyasası Kurumu’na (“SPK”) başvuru gerektirir (Yabancı Sermaye Piyasası Araçları ve Depo Sertifikaları ile Yabancı Yatırım Fonu Payları Tebliği(VII-128.4)) (Yabancı Sermaye Piyasası Kanunu):
- Satış Türkiye’de gerçekleşmez ise;
- Halka arz niteliğinde hiçbir işlem yürütülmedi ise;
- Çalışanlara sağlanan bilgilendirmeler halka arz izlenimi yaratan beyanlar içermiyor ise;
Türkiye’de HOP’lara ilişkin uygulanabilecek özel bir mevzuat ya da düzenleme yoktur. Fakat Türk mevzuatının belli kısımlarında hisse planlarına atıflar yapılmıştır. 32 Sayılı Karar ve Yabancı Sermaye Piyasası Kanunu’na ek olarak Türkiye’deki HOP’lar için aşağıdaki düzenlemelerin uygulanması olasıdır:
- Türk Borçlar Kanunu madde 403 uyarınca, özellikli olarak çalışanların hisse opsiyonlarına sahip olması belirtilmemiş olsa da, bu hükümde çalışanlara ücretle birlikte ek menfaat ve faydalar sağlanmasının kararlaştırılabileceği düzenlenmiştir.
- HOP’lara ilişkin en çok hüküm 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) düzenlenmiştir. TTK madde 522 ve 523 uyarınca, şirketlerin çalışanları için yardım kuruluşları kurulması maksadıyla yedek akçe ayırabileceği, bu amaca özgülenen yedek akçelerin şirketten ayrılması kaydıyla da bir vakıf veya kooperatif kurabilmesine olanak sağlanmıştır. Bu yapıyla, çalışanların katkılarıyla kurulan bu yapıların ana şirkette hissedar olabilmelerinin önü açılmış, böylece çalışanların dolaylı olarak ana şirketin hisselerinin bir kısmına sahip olabilmelerine zemin hazırlanmıştır.
- Ayrıca, TTK madde 463 uyarınca, sermayenin şarta bağlı olarak arttırılabileceği düzenlenmiş ve şirketler tarafından çalışanların menfaati için yürütülen HOP’lara doğrudan atıfta bulunulmuştur. Bu yapıda, yeni payları edinme hakkının çalışanlara verilmesi şartıyla şirketler sermaye artırımına gidebilmektedir.
- Aynı zamanda, TTK’nun 379. maddesi uyarınca, şirketler kendi hisselerini (paylara bölünmüş sermayenin %10’una kadar) iktisap edebilirler. Bu doğrultuda, şirketler yeni hisseler çıkarabilir, bunların değerlerini ödeyebilir ve çalışanlarına avans veya prim olarak devredebilirler.
- Dahası, TTK madde 380 uyarınca, bir şirket çalışanlarının şirket hisselerini iktisap etmesini sağlamak için, finansal yardımda bulunabilir.
Türkiye’de bu şekildeki planlar nispeten piyasada yeni olduğundan uygulamada yerleşik bir hisse opsiyon planı bulunmamaktadır. Güncel mevzuat ile paralel olarak, Türk şirketleri çalışanlarına hisse sunmak için aşağıdaki üç genel yapıdan birini kullanabilir:
Sermaye Artırımı ve Yeni Hisselerin Çıkarılması: Sermaye artırımının ardından paylar çalışanlara verilir. Mevcut pay sahiplerinin rüçhan hakları kısıtlanır ve çalışanlar sermaye artırımından kaynaklanan yeni payları edinir;
Hisse Geri Satın Alımı ve Yeniden Hisse Çıkarma: Bu yapıda şirket, TTK ve halka açık şirketler için Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”) düzenlemelerine tabi olarak kendi paylarını iktisap eder ve daha sonra bir plan altında çalışanlarına bu payları devreder;
Opsiyon Anlaşması: Bu yöntem yukarıda açıklanan iki yöntemin karışımıdır. Bu yapıda, şirket ve çalışan bir opsiyon anlaşmasına girer. Şirket çalışana belirli bir süre için belirli tutar aralığında belirli sayıdaki payların iktisap edilmesi hakkını verir. Sermaye artırımı yoluyla şirkette yeni paylar oluşur veya ihraç edilen paylar şirket tarafından geri satın alınır ve daha sonra opsiyon anlaşmasındaki koşullar altında çalışana devredilir. Bu payların finansmanı şirket veya çalışan tarafından karşılanır.
Türkiye’deki Diğer HOP’lar
Türkiye açısından hisse planları genel olarak; Türkiye’de faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin, global politikaları kapsamında uygulama alanı bulduğundan Türk şirketlerinde çalışan özellikle yönetim kadrolarındaki lokal ve yabancı çalışanlara, ücret paketlerinin bir parçası olarak sunulan, Hisse Senedi Opsiyon Planları dışında diğer tercih edilen planlar şunlardır:
- Hisse Senedi Satın Alma Planları
- Hisse Senedi Teşvik Planları
- Hisse Senedi Değerleme Hakları
- Kısıtlı Hisse Birimleri
HOP’ların Vergilendirilmesi
Vergilendirme herhalde HOP’ların kullanımında hem şirket hem de çalışan açısından en önemli konudur. Bu kapsamda, öncelikle vergilendirme kurallarının HOP’ların verilmesi ve satışında nasıl uygulanacağı belirlenmelidir. Gelir Vergisi Kanunu'nun (“GVK”) 61. maddesi ücreti para ile temsil edilebilen menfaatler, ayınlar, ya da işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para olarak tanımlamıştır. Bu tanım para olarak verilmeyen tüm menfaatleri ve ödemeleri (ödenek, tazminat, kasa tazminatı, tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında olan) de kapsamaktadır. Kazancın belli bir şekilde tayin edilmiş olması da (bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile) bu tanım altına girmekte olup, ücret olarak değerlendirilmelidir.
Çalışanın hukuken ve ekonomik olarak menfaatten tasarruf hakkı doğduğunda ya da ödemeyi aldığında ücretin vergilendirilmesi söz konusu olacaktır. GVK'nun 63. maddesi uyarınca söz konusu hisselerin çalışan tarafından iktisap edildiği andaki piyasa değeri ile çalışana maliyeti arasındaki fark net ücret ödemesi olarak dikkate alınacağından bu miktar üzerinden vergilendirme yapılacaktır. GVK’nun 94.maddesi uyarınca, ödenen hisse bedeli ve kazanımdaki değerin arasındaki fark olarak tanımlanan menfaat, stopaja tabidir ve muhtasar vergi beyannamesinde Türkiye’de mukim şirket tarafından beyan edilmesi zorunludur. Gelir vergisinin oranı menfaatin toplam değerine göre %15 ve %35 arasında değişen oranlarda uygulanır.
GVK madde 80’deki tanımın altında, değer artışı kazançları muafiyetleri şu hallerde uygulanır; (i) Türkiye’de mukim tüzel kişilerin iki yıldan fazla süre ile elde tutulan hisse senetlerinin tasarrufundan kaynaklanan kazançlar ve (ii) Borsa İstanbul’da listelenen hisselerin satışından kaynaklanan ve 1 yıldan fazla süre ile elde tutulan kazançlar stopaj vergisine tabi değildir.
Yukarıdakilere ek olarak, GVK madde 80 uyarınca, bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, satılabilir menkul kıymet ve listelenen hisse senetleri dâhil diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 11.600 TL’ye kadar (2017 yılı için) gelir vergisi muafiyeti tanınmaktadır. Bu muafiyet satılabilir menkul kıymetler için uygulanmayacağından, Türkiye’de mukim olan ya da olmayan bir tüzel kişiliğe ait olması gözetilmeksizin satılabilir menkul kıymetlerden kaynaklanan kazancın toplam değeri sermaye kazancı olarak vergilendirilecektir.
SPK’nın Kurumsal Yönetim Tebliği’nin (II-17.1 sayılı) halka açık şirketler ve listelenen kurumlar için uygulanan kurumsal yönetimi düzenlediğinden de bahsetmek gerekir. İşçiler bu şirketlerde pay sahipleridir. Tebliğ, çalışanlar dâhil (örn, eşit işlem kuralı ve işçiler arasındaki ayrımın engellenmesi) tüm pay sahipleri için yüksek düzeyde ilkeler getirmektedir. Tebliğ aynı zamanda bu şirketlerin çalışanlara hisse senedi planları sunabilmesine olanak tanımaktadır.
Vergilendirmede Yabancılık Unsuru
Türkiye'de mukim bir şirket tarafından yabancı bir çalışana bu tip menfaatler sağlanması durumunda, çalışanın mukimi bulunduğu ülke ile Türkiye arasında bir Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması (ÇVÖA) bulunuyorsa, vergilendirme işlemi ilgili anlaşma hükümlerine göre yapılacaktır. ÇVÖA'nın mevcut olmadığı durumlarda yerel mevzuat geçerli olacaktır
Vergilendirmenin ÇVÖA kapsamında yapılacağı durumlarda, OECD'nin (Organization for Economic Co-operation and Development) yaklaşımı önem kazanmaktadır. Buna göre, çalışanın elde ettiği hakkı kullanarak çalıştığı şirketin hisselerini iktisap etmek suretiyle sağladığı menfaat, ücret; bu şekilde elde edilen hisselerin ileriki bir tarihte elden çıkarılmasından doğacak kazanç ise değer artış kazancı olarak vergilendirilecektir.
Kısaca, üç tip kazanç uygulanabilir: (i) meslek kazancı, (ii) sermaye kazancı, (iii) ve hisselerin devrinden sonra çalışan tarafından elde edilen kar payı varsa kar payı kazancı. Türk gelir vergisine tabi olan Türkiye’de mukim olmayan gerçek kişilerin kazancı ise “Türkiye kaynaklı” olarak sayılmak zorundadır. Örneğin:
- Türkiye’de mukim olmayan gerçek kişiler için, eğer iş Türkiye’de görüldü ya da kazanca konudan Türkiye’de yararlanıldıysa meslek kazancı Türkiye kaynaklı (vergilendirilebilir) sayılır;
- Türkiye’de mukim olmayan gerçek kişiler için, eğer işlem Türkiye’de gerçekleştirildi ya da yararlanıldıysa sermaye kazancı Türkiye kaynaklı (vergilendirilebilir) sayılır;
- Kar payı kazancı için ise eğer sermaye Türkiye’ye yatırılmış ise.
Hisse opsiyonu planları uygulamalarının ülkemizde de gelişebilmesi için öncelikle basit, uygulaması kolay bir yasal düzenleme yapılarak hukuki alt yapı oluşturulmalı ve hisse opsiyonu planları uygulayan şirketlere ve bu uygulamalara finansman sağlayan kuruluşlara ABD’de olduğu gibi çeşitli vergi teşvikleri getirilmelidir. Hisse opsiyonu planlarının yurt dışındaki gelişimine baktığımızda, vergi teşviklerinin önemli rolü olduğu açıkça görülmektedir. Buna ek olarak, şirketler tarafından aktarılan fonların ve katlanılan maliyetlerin kurumlar vergisi matrahından düşülmesi, çalışanların gelir vergisine tabi tutulmaması veya özel indirimler uygulanması ve hisse opsiyon planlarının daha geniş tabanlı uygulanmasına olanak sağlamak bu sistemin ülkemizde de sık kullanılacak bir model olarak kabul edilmesi açısından önem arz etmektedir.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...