Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Payın Devrine İlişkin Yenilikler
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun (“Yeni TTK”) pay devri sınırlamasına ilişkin hükümleri, Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ile karşılaştırıldığında önemli değişiklikler içerir. Yeni TTK’nın ilgili hükümlerinin hazırlanmasında, İsviçre Borçlar Kanunu etkili oldu. Söz konusu tercihin yapılmasında, Türk anonim şirketler düzeninin İsviçre ile benzer özellik göstermesi ve İsviçre’de oluşturulan sistemin uygulanmasının olumlu sonuçlar vermesi gibi faktörler göz önüne alındı. TTK ile benimsenen pay devrinin pay defterine kaydından sebepsiz yere kaçınılması olanağı, Yeni TTK ile ortadan kalktı.Böylece, şirketlere tanınan geniş ve kimi zaman keyfiliğe yol açan yetkiler son buldu.
Hamiline ve nama yazılı payların devrinde temel ilke
Yeni TTK m. 489 uyarınca, hamiline yazılı pay senetlerinin devrinde temel ilke, senedin devrinin şirket ve üçüncü kişiler bakımından zilyetliğin devri ile gerçekleşmesidir. Söz konusu hükümle, TTK’daki düzen korundu. Ancak TTK, “zilyetliğin devri” ifadesi yerine “teslim” ifadesini kullanırdı. Yeni TTK ile, kavramı daha iyi anlatan “zilyetliğin devri” ifadesi benimsendi.
Nama yazılı pay senetlerinin devrinde ise temel ilke, nama yazılı payların serbestçe devridir. Yeni TTK m. 490 uyarınca, kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar herhangi bir sınırlamaya bağlı olmaksızın devredilebilir. Öte yandan, Yeni TTK m. 490/2 uyarınca hukuki işlemlerde devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devri ile gerçekleşir. TTK m. 416 ise, temel olarak aynı ilkeyi benimsemekle beraber, hukuki işlemle devir ve kanuni devir arasında herhangi bir ayrım yapmazdı. Bu durum, kanuni devirlerde de ciro edilmiş senedin devrinin gerektiği gibi yanlış bir düşünceye yol açardı. Yeni TTK ile hukuki işleme vurgu yapılarak kanunun ifadesi düzeltildi.
Nama yazılı pay devri sınırlamaları
Yeni TTK m. 491, nama yazılı payların devrinde uygulanacak kanuni sınırlamayı düzenler. Bu madde uyarınca, bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir. Ancak, devrin miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra yoluyla gerçekleştiği durumlar, bu kuraldan istisnadır. Görüldüğü üzere, nama yazılı payların serbestçe devri kural olmakla beraber, bu kurala bir istisna olarak, bedeli tamamen ödenmemiş paylar bakımından şirketin onayı aranır. Bu halde kanuni bağlam söz konusudur. Böylece, şirketin ödeme gücü yetersiz kişilerle karşı karşıya kalmasının engellenmesi amaçlanır. Ayrıca Yeni TTK m. 491/2 uyarınca, şirket yalnızca devralanın ödeme yeterliliği şüpheliyse ve şirket tarafından talep edilen teminat verilmemişse onay vermeyi reddedebilir. Şirket, devralanın ödeme gücü bulunuyorsa, devri onaylamayı reddedemez. Eğer devir miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra yoluyla gerçekleşmiş ise, şirketin onayı aranmaz.
Yeni TTK m. 492 ise, pay devirlerinde uygulanacak esas sözleşmesel sınırlamayı (“sözleşmesel bağlamı”) düzenler: esas sözleşmede nama yazılı payların ancak şirket onayıyla devredilebileceği öngörülebilir. Bu madde ile, esas sözleşmesel pay devri sınırlamaları bakımından geçerli olacak temel kural belenir. Söz konusu sınırlamanın, borsaya kote edilmiş ve edilmemiş paylar bakımından tabi olacağı farklı kurallar ise, kanunun izleyen maddelerinde düzenlenir.
Yeni TTK ile, esas sözleşmenin değiştirilmesi yolu ile pay devri sınırlaması getirilmesi, ağırlaştırılmış nisaplara bağlı tutulur. Yeni TTK m. 421/3/c uyarınca, nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına yönelik esas sözleşme değişiklikleri, sermayenin en az yüzde yetmiş beşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyları ile gerçekleştirilir. Böylece, pay devri sınırlamalarını öngören esas sözleşme değişikliklerinin, sermayenin önemli bir kısmını temsil eden pay sahiplerinin katılımı ile yapılabileceği ilkesi benimsenir.
Yeni TTK ayrıca borsaya kote edilmemiş ve kote edilmiş nama yazılı paylar bakımından da farklı devir sınırlamaları öngörür.
Borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylarda devir sınırlamaları
Yeni TTK m. 493, borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylar bakımından uygulanacak devir sınırlamalarını düzenler. Buna göre söz konusu payların devri, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebep ileri sürülerek, veya devredene payların başvurma anındaki gerçek değeri üzerinden satın alınması teklif edilerek reddedilebilir. Böylece, TTK m. 418/2’de düzenlenen şirketin pay devrinin pay defterine kaydedilmesinden sebep göstermeksizin kaçınabileceğine ilişkin düzenleme terk edildi.
Şirketin pay devrine onay vermesini engelleyebilecek önemli sebepler, ilgili maddenin ikinci fıkrasında, sınırlı sayı prensibine bağlı olmaksızın sayılır. Buna göre, pay sahipleri çevresinin bileşimine ilişkin esas sözleşme hükümlerinin, şirketin konusu veya işletmenin ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı göstermesi durumunda, şirket pay devrine onay vermekten kaçınabilir.
Pay devirlerinin engellenebileceği ikinci durum, şirketin payların gerçek değeri üzerinden, şirket veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına satın alınmasını önermesidir. Böylece şirkete, uygun görmediği pay devirlerinden kaçınma olanağı tanınır. Söz konusu kavram, doktrinde escape clause (“kaçış klozu”) olarak adlandırılır ve şirketlerde yabancılaşmanın önüne geçilmesi bakımından önemli bir rol oynar.
Yeni TTK m. 493/3 uyarınca, devralan payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmekten kaçınırsa, şirket devri pay defterine kaydetmeyi reddedebilir. Bu düzenleme, pay devri kısıtlamalarının muvazaalı olarak bertaraf edilmesini engellemek amacıyla getirildi.
Yeni TTK m. 493/4 uyarınca, payların miras, miras paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmeleri durumunda şirket ancak payların gerçek değeri üzerinden satın alınmasını önermek suretiyle devre onay vermeyi reddedebilir. Söz konusu düzenleme, TTK m. 418/4 ile aynı doğrultudadır.
Şirketin devre onay vermediği takdirde payların mülkiyetinin durumu, TTK döneminde tartışmalıydı. Şirketin devre onay vermediği durumlarla ilgili iki teori savunulur: Bölünme ve birlik teorileri.
Bölünme teorisine göre, şirketin devre onay vermediği ve devri pay defterine kaydetmekten kaçındığı durumlarda, devir şirkete karşı hüküm ifade etmez, ancak mülkiyet hakkı devralana geçer. Birlik teorisine göre, şirketin devre onay vermediği durumlarda, payın mülkiyeti dahi devralana geçmez. TTK döneminde Türk doktrinin çoğunluğu tarafından savunulan görüş, bölünme teorisinin desteklenmesi yönündedir. Ancak, söz konusu teori, payların mülkiyeti bakımından elverişsiz bir düzen yaratmakta olduğu gerekçesiyle eleştirilir. Malik olan pay sahibi, şirket tarafından pay sahibi olarak kabul edilmez veya şirketin pay sahibi olarak kabul ettiği kişinin malik olmaması gibi olumsuz durumlar ortaya çıkar. Bu durum da doktrinde bazı yazarlar tarafından eleştirilir.
Yeni TTK m. 494’de, şirketin pay devrine onay vermemesi halinde, payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm hakların devralanda kalacağı düzenlendi. Böylece, birlik teorisi benimsendi ve doktrindeki eleştirilere uygun bir çözüm getirildi.
Borsaya kot
e edilmiş nama yazılı paylarda devir sınırlamaları
Yeni TTK, borsaya kote edilmiş nama yazılı paylar bakımından uygulanacak devir sınırlamalarını, 495. maddede düzenler. Buna göre, esas sözleşmesinde iktisap edilebilecek nama yazılı paylar bakımından bir üst sınır öngören şirketler, bu üst sınırın aşılması durumunda payları iktisap eden kimseyi pay sahibi olarak tanımayı reddedebilir. Söz konusu üst sınır, esas sermayenin belli bir yüzdesi şeklinde belirlenir. Böylece, şirkette yabancılaşmanın meydana gelmesi, şirketin bağımsızlıktan çıkıp şirketler grubu dâhilinde bağımlı bir şirket haline gelmesi, şirketin bazı niteliklerini yitirmesi gibi olumsuz durumlar engellenmek istenir. Yine, borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylarda olduğu gibi, devralanın payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmemesi durumunda, şirket devri pay defterine kaydetmeyi reddedebilir.
Borsaya kote edilmiş payların devrinde, Yeni TTK ile paya bağlı hakların geçişi bakımından payların borsada ve borsa dışında iktisap edilmeleri arasında ayrım yapılır. Yeni TTK m. 497 uyarınca, payların borsada iktisap edilmeleri durumunda, paylara bağlı haklar payların devri ile devralana geçeceği düzenlenir. Böylece, devrin borsaya hâkim olan kurallar çerçevesinde gerçekleşmesi sağlandı. Payların borsa dışında iktisap edilmeleri durumunda ise söz konusu haklar, devralanın pay sahipliği sıfatının tanınması için şirkete başvurması anında devralana geçer.
Yeni TTK m. 497/2 uyarınca, devralan şirket tarafından tanınıncaya kadar, paylardan doğan genel kurula katılma hakkı, oy hakkı ve oy hakkına bağlı diğer hakları kullanamaz. Öte yandan, malvarlıksal haklar, devralanın şirket tarafından tanınmasına bağlı olmaksızın kullanılabilir. Payları devralan kişiler, pay defterine oy hakkından yoksun pay sahibi olarak kaydedilir. Böylece, pay defterine kayıtla açıklık sağlanmış olur. Pay defterine kaydolmuş pay sahibinin hukuki konumu, Yeni TTK tarafından düzenlenmedi, bu konu içtihatlara ve doktrine bırakıldı.
Yeni TTK, m. 498 aracılığıyla, bir faraziyeye yer verdi. Buna göre, devralanın pay sahibi olarak tanınması istemi, istemin alındığı tarihten itibaren yirmi gün içinde reddedilmezse, devralan pay sahibi olarak tanınmış sayılır. Söz konusu hüküm, taleplerin şirket tarafından yirmi gün içinde karara bağlanmasını teşvik eder.
Sonuç
Yeni TTK ile, TTK ile karşılaştırıldığında temel farklar içeren pay devri düzenlemeleri getirildi. Şirketin yeni maliki pay defterine kayıttan sebepsiz yere imtina edebilmesi imkânı kaldırıldı. Borsaya kote edilmiş ve edilmemiş pay ayrımı yapılarak, bu payların devirleri farklı hükümlerle düzenlendi. Yeni TTK’nın pay devirleri konusunda TTK’ya oranla daha elverişli bir düzen benimsediği tartışmasızdır.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...