6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Uyarınca Acentenin Denkleştirme Talebi
Genel Olarak
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu[1] (“TTK”) uyarınca acente, “ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimse” olarak tanımlanır.
Bu şekilde, sürekli bir borç ilişkisi kapsamında faaliyetlerini yürüten acente, müvekkili için bir müşteri çevresi yaratır, var olan ilişkileri güçlendirir ve müşterileri müvekkilin markasına bağlar. Acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da müvekkil bu müşteri kitlesinden fayda sağlamaya devam ederse de, acente, sözleşme sona ermiş olduğu için ücret talep edemez. Bu durumu ortadan kaldırma amacıyla acenteye yapılacak hakkaniyete uygun ödeme, denkleştirme talebi olarak anılır. Denkleştirme talebi, doktrinde portföy tazminatı ve müşteri tazminatı adlarıyla da anılır. Ancak denkleştirme talebi esasen bir tazminat değildir; zira amaç klasik anlamda kusurlu davranıştan doğan bir malvarlığı zararının karşılanması değildir[2]. Amaç, devam eden portföyden hakkaniyet ölçüsünde acentenin yararlandırılmasıdır. Bu sebeple bir tazminattan farklı olarak denkleştirme için müvekkilin kusuru aranmaz[3].
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu[4] (“Mülga TTK”) döneminde acentenin denkleştirme talebine yönelik açık yasal bir düzenleme bulunmuyordu. Denkleştirme talebi Mülga TTK’nın 134. maddesinin geniş yorumlanması suretiyle uygulanmaktaydı. İlgili hükmün ilk fıkrasında, üç aylık ihbar süresine uyulmadan acentelik sözleşmesinin feshedilmesi durumunda başlanmış işlerin tamamlanamaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararın tazmin edilmesini; ikinci fıkrasında ise iflas, ölüm veya kısıtlanma sebebiyle acentelik sözleşmesinin sona ermesi hallerine özgü olarak işlerin tamamlanması halinde acenteye verilecek ücret miktarına göre belirlenecek bir tazminat ödenmesi öngörülmekteydi. Fakat bu madde, gerçek anlamda bir tazminat olmayan denkleştirme talebine amaç ve nitelik açısından uygun düşmemekteydi[5]. TTK, 122. maddesinde acentenin denkleştirme talebini açıkça düzenleyerek tartışmalara son verdi. İşbu Hukuk Postası makalesinde TTK madde 122 kapsamında denkleştirme talebi ve şartları incelenecektir.
Acentenin Denkleştirme Talebinin Şartları
Acentenin denkleştirme talebinde bulunabilmesinin şartları TTK madde 122’de düzenlenir. Tazminat için bu şartların birlikte (kümülatif olarak) var olması aranır.
Sözleşmenin Sona Ermiş Olması
Denkleştirme talebi acentelik sözleşmesinin sona ermesinin sonuçlarından biridir. Sözleşme fesih yoluyla veya kendiliğinden sona erebilir. Burada vurgulanması gereken, sözleşmenin acentenin kusuru olmaksızın sona ermesi veya acentenin, müvekkilin feshi haklı gösterecek bir eylemi sonucu sözleşmeyi feshetmiş olması gerektiğidir.
Müvekkilin feshi haklı gösterecek davranışı kusurlu olmak durumunda değildir. Buna örnek olarak acentenin ücretini haklı bir gerekçe olmaksızın geç veya eksik ödenmesi, acentenin yetkili olduğu bölgenin daraltılması, acentenin bağımsızlığına aykırı olarak düzenli ve kısa süreli rapor talep edilmesi verilebilir. Haklı bir sebep olmaksızın sözleşmeyi fesheden acente TTK madde 122/3 uyarınca denkleştirme talebini ileri süremeyecektir. Bu fıkra emredici nitelikte olmadığından müvekkilin feshi haklı gösterecek davranışı bulunmadan sözleşmeyi fesheden acenteye denkleştirme talebini ileri sürme hakkı tanınabilir[6].
Yine aynı fıkraya göre acentenin kusuru nedeniyle sözleşme haklı nedenlerle feshedilirse acente denkleştirme talebinde bulunamaz.
Yeni Müşterilerden Sözleşme Sona Erdikten Sonra Önemli Menfaatler Elde Etme
Acentenin denkleştirme tazminatına hak kazanabilmesinin bir diğer şartı, sözleşmenin sona ermesi akabinde müvekkilin, acentenin yeni bulduğu müşteriler sayesinde sözleşme sona erdikten sonra da önemli menfaatler elde ediyor olmasıdır.
Yeni müşteriler genel anlamıyla acentenin faaliyetine başlamasından sonra müvekkile kazandırılan müşterileri ifade eder. Bu, müvekkille ilk defa sözleşme yapması sağlanarak müşterilerin bağlanması suretiyle olabileceği gibi, müvekkil ile iş ilişkisi uzun zaman önce kopmuş eski müşterilerin tekrar kazandırılması şeklinde de olabilir. Müvekkilin daha önce edindiği ya da önceki acenteleri yoluyla kazandığı müşteriler bu kapsamda değerlendirilmez. Ancak var olan müşterilerle ilişkilerin önemli ölçüde genişletilmesi bu kapsamda kabul edilmelidir. Yeni müşteriler kazandırıldığı hususu acente tarafından kanıtlanmalıdır[7].
Müvekkilin yeni müşteriler sayesinde sözleşmenin sona ermesinden sonra da elde edeceği kazanç tahmini olarak yapılırken, sözleşmenin sona ermesi sırasında bilinen piyasa özellikleri, rekabet koşulları, piyasadaki olası değişiklikler, müvekkilin yeni müşterilerle olan ilişkisinin hangi kapsamda ne kadar süre devam edeceği gibi koşullar dikkate alınmalıdır[8].
Acentenin Ücret İsteme Hakkını Kaybetmesi
Acentenin denkleştirme talebinde bulunabilmesinin bir diğer şartı, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle acentenin ücret talep hakkını kaybediyor olmasıdır. Burada bahsedilen sözleşme sürecinde hak kazanılan ücretlerin kaybı değil, yeni müşterilerle sözleşme sona erdikten sonra kurulacak ilişkiler için acentenin ücret hakkı kazanamamasıdır. Sözleşme sona ermesine rağmen yeni müşteriler için bir şekilde ücret ödenmişse denkleştirme talebinde bulunulamaz[9].
Denkleştirme Talebinin Somut Olayda Hakkaniyete Uygun Olması
Bu kapsamda, son olarak, hakkaniyete uygunluk kriteri getirilmiştir. Şu kadar ki, münhasıran denkleştirme talebinin hakkaniyete uygun olmasından hareketle denkleştirmeye hükmedilemez, öncelikle diğer koşullar gerçekleşmelidir. Ancak koşulların gerçekleştiği teyit edildikten sonra son olarak hakkaniyete uygunluk denetimi yapılır. Talebin hakkaniyete aykırı olduğunu müvekkilin kanıtlaması gerekir. Bu değerlendirme yapılırken somut olay ve acentelik sözleşmesinin koşulları dikkate alınmalıdır. Benzer şekilde marka tanınırlığı ve gücü de denkleştirme bedeli tayin edilirken hakkaniyet uyarınca dikkate alınmalıdır[10].
Denkleştirme Ücretinin Hesaplanması
TTK madde 122/2 uyarınca “tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.” İlgili hüküm bir üst sınır belirler, ödenmesi gereken tazminat her zaman bu üst sınıra ulaşmayabilir. TTK’nın gerekçesinden de anlaşıldığı üzere bu hesaplama yöntemi acenteyi korumaya yöneliktir, hükmün emredici nitelikte olup olmadığı doktrin ve içtihatlarla açıklığa kavuşacağı da belirtilmiştir. Ancak acente için daha yüksek bir talebe olanak veren bir hesaplama yönteminin taraflarca kararlaştırılmasına olanak vermenin hükmün amacına uygun olacağı da eklenmiştir.
Denkleştirme Talebinin İleri Sürülmesi
TTK madde 122/4 uyarınca denkleştirme talebinden önceden vazgeçilmesi mümkün değildir. Bu düzenleme acentenin korunmasına yöneliktir. Denkleştirme talebi sözleşmenin sona ermesinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmelidir. Bu sürenin gerekçeden yola çıkarak hak düşürücü süre olduğu kabul edilmektedir[11].
Hükmün Benzer Nitelikteki Sözleşmelere Uygulanması
Denkleştirme talebi kural olarak acenteye özgüdür. Ancak TTK madde 122/5 uyarınca “Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.” Acenteden farklı olarak tek satıcı tacir yardımcısı değildir, işlemleri kendi nam ve hesabına yapar. Bu sebeple tek satıcı için de sözleşmenin sona ermesinden sonra müşteri çevresinin üreticiye devrediliyor olmasına dikkat edilmelidir[12].
Sonuç
TTK’nın 122. maddesiyle Türk hukukunda açık bir düzenlemeyle acentelere denkleştirme talebinde bulunma hakkı tanınmıştır. Buna göre acentenin müvekkile kazandırdığı yeni müşterilerden müvekkilin sözleşmenin sona ermesinden sonra da kazanç sağlıyor olması gerekir. Müvekkilin bu kazancına karşılık acentenin herhangi bir ücret almaması gerekir. Bu şartların yanında aynı zamanda somut olayda denkleştirme talebine hükmedilmesi hakkaniyete uygun olmalıdır. Bu kapsamda, üst sınırı acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşmayacak şekilde bir denkleştirme alacağı talep edilebilir. Bu talep sözleşmenin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmelidir ve ilgili talepten önceden vazgeçmek mümkün değildir. Acentenin denkleştirme talebine ilişkin bu hükümler hakkaniyete uygun düştüğü ölçüde tek satıcılık ve benzeri tekel hakkı sağlayan sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesinde de uygulanır.
[1] 14 Şubat 2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
[2] ARKAN Sabih, Ticari İşletme Hukuku, Ankara, 2011, s. 220.
[3] KAYA Arslan, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Acentelik, İstanbul, 2013, s.231-232.
[4] 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.
[5] ERDEM Ercüment, Türk İsviçre Hukukunda Denkleştirme Talebi, İsviçre Borçlar Kanunu’nun İktibasının 80. Yılında İsviçre Borçlar Hukuku’nun Türk Ticaret Hukuku’na Etkileri, İstanbul, 2009, s.212.
[6] ARKAN Sabih, Ticari İşletme Hukuku, Ankara, 2011, s. 224.
[7] KAYA Arslan, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Acentelik, İstanbul, 2013, s.238.
[8] ARKAN Sabih, Ticari İşletme Hukuku, Ankara, 2011, s. 222.
[9] KAYA Arslan, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Acentelik, İstanbul, 2013, s.243.
[10] KAYA Arslan, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Acentelik, İstanbul, 2013, s.244-246.
[11] ARKAN Sabih, Ticari İşletme Hukuku, Ankara, 2011, s. 225.
[12] KAYA Arslan, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Acentelik, İstanbul, 2013, s.261-262.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...