Yeni TTK’da Finansal Yardım Yasağı
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) uyarınca şirketin kendi paylarını iktisabı belirli istisnai haller haricinde yasaktır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“Yeni TTK”) ise reform niteliğinde bir yenilik yaparak anonim şirketlerin kendi paylarını iktisabı ve rehnini bazı şartlara bağlayarak mümkün kılmıştır. Ancak bu değişiklik kapsamında getirilen yeni düzenlemelerden biri olan madde 380 ile şirketin, üçüncü bir kişiye kendi paylarını satın alması için avans, ödünç veya teminat vermesi yasaklanmaktadır (kısaca “finansal yardım yasağı”). 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek olan bu düzenleme, uygulamada sıkça rastlanan şirket hisse alım satımında şirket malvarlığından yararlanma (kaldıraçlı devralma, borçlanarak satın alma, leveraged buy-out) yönteminin akıbeti ve geçerliliği bakımından önem arz etmektedir. Bu ayki makalemizde şirketleri ve yatırımcıları yakından ilgilendiren finansal yardım yasağı incelenecektir.
Şirketin Kendi Paylarını İktisabı ve Finansal Yardım Yasağı
TTK madde 329, anonim şirketlerin kendi paylarını satın almasını veya rehin olarak kabul etmesini, maddede belirtilen beş istisna haricinde, tamamen yasaklamaktadır. Yeni TTK bu yasağın kapsamını daraltmaktadır. Yeni TTK madde 379 ve devamı maddeleri uyarınca artık anonim şirketler, kendi paylarını (doğrudan veya üçüncü kişi aracılığıyla dolaylı olarak) iktisap edebilir. Şirketlerin kendi paylarını iktisap etme imkânı bu ayki hukuk postamızda ayrıca irdelenmektedir.
Yeni TTK, şirketin kendi paylarını iktisap etmesine ilişkin bazı sınırlar ve koşullar öngörmektedir. Örneğin, 379. madde uyarınca iktisap edilen paylar, şirket sermayesinin yüzde onunu aşmamalıdır. Kanunun gerekçesine göre, bu gibi sınırlamaların dolanılmasını önlemek için 380. madde getirilmiştir. Bu madde uyarınca üçüncü kişilerin şirketin paylarını satın almasına yönelik bir işlemde şirket tarafından üçüncü kişiye avans, ödünç veya teminat verilmesi yasaklanmıştır. Yasağı düzenleyen maddenin gerekçesinde bu tür işlemlerin şirketin dolaylı olarak kendi paylarını kendisinin alması olarak kabul edildiği belirtilmektedir.
Madde 380’in Geliş Nedeni
Finansal yardım yasağını düzenleyen Yeni TTK’nın 380. maddesinin gerekçesinde Avrupa Birliği’nin 77/91 sayılı şirketlere ilişkin İkinci Yönergesi’nin[i] (“Yönerge”) esas alındığı belirtilmektedir. İngiltere’de özellikle Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kaldıraçlı işlemlerle hedef şirketin kaynakları kullanılarak hisse alımları yapılmış ve 1920-21’deki büyük ekonomik krizde birçok şirket batmıştır. Bu gelişme karşısında şirketin kendi hisselerinin satın alınması için finansman sağlaması tehlikeli görülmüş ve 1929 yılında kabul edilen İngiliz Şirketler Kanunu’na, bu tür bir finansman yardımlarını yasaklayan bir kural konmuştur. Kural İngiliz hukukunda bu güne dek devam etmiş ve oradan AB hukukuna girmiş ve tüm AB üyesi ülke hukuklarına yayılmıştır.
Gerçekten de, 2006 yılında yapılan değişiklik öncesinde bu Yönerge uyarınca, şirket kendi hisselerinin üçüncü bir kişi tarafından iktisap edilmesi amacıyla üçüncü kişiye avans, ödünç veya teminat verememekteydi. Ancak, banka veya diğer kredi kurumları tarafından olağan işletme faaliyetleri sırasında verilen krediler ile şirket (ve bağlı şirketlerinin) çalışanlarının pay iktisabı amacıyla verilen avans, ödünç veya teminat bu yasağın kapsamı dışındadır. Yeni TTK 380, bu düzenlemeyi benimsemiş, ayrıca bu hükme aykırı işlemlerin geçersiz olduğunu düzenlemiştir.
Bununla beraber, bu yasak finansman imkânını, amacı aşacak ölçüde kısıtladığı için eleştirilmiştir. Yönerge, 2006 yılında 2006/68/AT sayılı yönerge[ii] ile değiştirilmiştir. Bu değişiklik ile Avrupa Birliği üyesi devletlerin, Yönerge’de belirtilen şartlara uyarak finansal yardımı mümkün kılabileceği düzenlenmiştir. Yapılan bu değişiklik uyarınca, avans, ödünç veya teminat verme işlemi adil piyasa koşullarına göre yapılmalı, yönetim organı işleme ilişkin rapor hazırlayıp şirkete sunmalı, şirket üçte iki çoğunluk ile bu finansal yardım işlemine izin vermeli ve yapılan yardım sonucu şirketin aktifi sermaye ile dağıtılamayacak yedek akçelerin toplamından az olmamalıdır. Ayrıca yedek akçe ayrılması ve şirket menfaatlerinin gözetilmesi gerekmektedir.
Yeni TTK bu değişikliği benimsememiştir. Ancak Avrupa Birliği devletlerinin Yönerge’nin bu değiştirilmiş metnini benimsemek yükümlülüğü bulunmadığını belirtmek gerekir. Üye devletler finansal yardıma izin vermeyi ya da izin vermemeyi seçebilir. Dolayısıyla, Yeni TTK eleştirilen ve katı bir sistemi benimsemiştir ancak madde 380 mevcut haliyle Avrupa Birliği müktesebatına aykırılık teşkil etmemektedir.
Finansal Yardım Yasağının Kapsamı ve Yasağa Aykırılığın Sonuçları
Yeni TTK madde 380’de yasaklanan finansal yardım işlemleri, şirketin paylarını iktisap etmesi için üçüncü kişilere avans, ödünç ve teminat verilmesi işlemleridir. Konusu avans, ödünç ve teminat olan her türlü işlemin yasak kapsamına girdiği kabul edilmektedir.
Gerek şirketin doğrudan doğruya payı satın alan üçüncü kişiye menfaat sağlaması gerekse dolaylı olarak finansal yardımda bulunulması bu maddenin kapsamına girebilir. Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamada, şirketin, pay devri için yapılan hukuki ve finansal inceleme, denetim veya danışmanlık masraflarını karşılaması; pay devri için alıcının aldığı krediyi, şirketin malvarlığını teminat olarak göstererek aldığı başka bir kredi ile ödemesi; araya başka şirketler sokulması yoluyla finansal yardım yapılması işlemleri de finansal yardım yasağı kapsamında değerlendirilmektedir[iii].
Madde 380’in getirdiği bir diğer yenilik, yasaklanan finansal yardım işlemlerinin batıl olduğuna ilişkin düzenlemedir. Finansal yardım işleminin geçersiz olması için şirket aleyhine bir zarar doğmuş olması gerekmemektedir. Dolayısıyla, şirketin sağladığı bir finansman veya yardım, payları finanse edilen kişi tarafından alınmasaydı devir işlemi yapılmayacak idiyse, bu işlem madde 380 yasağına tabidir ve batıldır.
Finansal yardım kapsamında payın devredilmesi ve bu devredilen payın bedelinin ödenmesi için finansman sağlanması olmak üzere iki işlem bulunmaktadır. Madde 380, yalnızca finansman işleminin batıl olacağını düzenlemiş, pay devrine bir sonuç bağlamamıştır. Dolayısıyla, geçersiz sayılacak finansman yardımı ile yapılan pay devri işleminin geçerli olmaya devam edeceği görüşündeyiz. Ayrıca Yeni TTK’nın 385. maddesinde şirketin paylarını devralmasına ilişkin 379, 380 ve 381. maddelere aykırı olarak iktisap edilen paylara ilişkin böyle bir iktisabın geçersizliği (butlanı) yerine altı ay içinde elden çıkarma yükümlülüğü öngörülmüştür. Bu ifadeden, 380’inci maddeye aykırı olarak pay iktisabının mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Batıl olan işlem sadece finansman işlemidir.
Finansal Yardım Yasağının İstisnaları
Madde 380, finansal yardım yasağına iki istisna getirmiştir. Bu istisnalardan ilki, kredi ve finans kuruluşlarının işletme konuları gereği devamlı olarak yaptığı işlemlerdir. İkinci istisna ise, şirketin, kendi veya bağlı şirketinin çalışanlarına şirket paylarını iktisap etmesi için avans, ödünç ve teminat verilmesi işlemleridir. Bu işlemler, şirketin yedek akçelerini azaltmamalı ve 519 ile 520. maddelerdeki yedek akçelerin ayrılması ve harcanmasına ilişkin düzenlemelere uygun olmalıdır. 380. maddenin gerekçesi, finansman desteğine izin verilen hallere ilişkin olsa dahi şirketin serbest malvarlığından sağlanması gerektiğini belirtmektedir. Bu istisnalar kapsamındaki işlemler yasaklanmamıştır ve batıl değildir.
Kredi ve finans kuruluşlarına ilişkin getirilen istisna, Yönerge’deki düzenleme temel alınarak getirilmiştir ancak kapsamı tartışmalıdır. Doktrinde bir şirketin gösterdiği teminat karşılığında, bankaların üçüncü kişilerin bu şirketin paylarını satın alması için kredi verebileceğini savunan bir görüş bulunmaktadır. Ancak gerek madde 380’in amacı ve madde gerekçesi, gerekse Avrupa Birliği uygulamasına bakıldığında bu istisnanın sadece bankaların, üçüncü kişilerin banka (kendi) paylarını satın almaları için kredi ve finansman desteği verebilmesine ilişkin olduğunu savunan görüşlerin ağırlıkta olduğunu belirtmek gerekir.
Sonuç
Yeni TTK madde 380, kaldıraçlı devralma işlemlerinin akıbetini önemli ölçüde etkilemektedir. Bankaların kendi paylarının üçüncü kişiler tarafından iktisabı için yapılan veya şirket çalışanlarının pay iktisabı için yapılanlar haricinde finansal yardım yasaklanmıştır. Bu istisnalar haricinde, bir şirketin paylarını satın alması için üçüncü kişiye verilecek her tür avans, ödünç, teminat (yapılacak finansman) işlemi batıldır.
Bu düzenleme, pay iktisabı işleminin finansmanı bakımından önemli bir sıkıntı yaratmaktadır. Yönerge’de bu sıkıntıyı gidermek için 2006 yılında yapılan değişiklik ile finansmana belli şartlar altında izin verilebileceği düzenlenmiştir. Ancak Yeni TTK bu değişikliği benimsememiştir.
Bu düzenleme karşısında artık şirket paylarının alım satımı için şirket malvarlığı veya kaynakları kullanılamaz veya teminat olarak gösterilemez.
[i] 13 Aralık 1976 tarihli 77/91/AET sayılı İkinci Konsey Yönergesi (Second Council Directive 77/91/EEC).
[ii] 6 eylül 2006 tarihli 2006/68/EEC sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Yönergesi (Directive 2006/68/EC of the European Parliament and of the Council).
[iii] Gül Okutan Nilsson, Anonim Şirketlerin Kendi Hisselerini İktisabı Bağlamında Finansal Yardım Yasağı, Anonim Şirketler ve Sermaye Piyasası Hukukunda Güncel Gelişmeler Türk – Alman Uluslararası Sempozyumu (25-26 Haziran 2010), s. 96-97.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...