Anonim Şirket Genel Kurulunun Batıl Kararları
Giriş
Anonim şirket genel kurul kararlarının hükümsüzlük halleri genel olarak yokluk, butlan ve iptal edilebilirlik olarak sınıflandırılır. Çalışmamızın konusu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu[1] (“TTK”) m. 447 ve devamı hükümlerinde ele alınan batıl genel kurul kararlarıyla sınırlıdır.
Madde gerekçesinde[2] de isabetli olarak belirtildiği üzere, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nun (“eTTK”) yürürlüğe girdiği ilk zamanlarda genel kurul kararlarının butlanının bir tespit davası ile ileri sürülüp sürülemeyeceği tartışmalıyken, izleyen yıllarda iptal edilebilir genel kurul kararlarının yanı sıra batıl genel kurul kararlarının da varlığı öğreti ve Yargıtay uygulamasında kabul edildi. Bununla birlikte, eTTK konuyu açıkça ele almadığından, öğreti ve uygulama, borçlar hukukunun genel hükümleri uyarınca bir çözüm arıyordu; bu durum, genel hükümlere göre belirlenen butlan nedenlerinin ön plana çıkmasına, buna karşılık anonim şirketlerin menfaat dengesinin korunması açısından büyük önem taşıyan anonim şirketin temel yapısından kaynaklanan, anonim şirkete özgü nedenlerin ikinci planda kalmasına yol açıyordu[3].
Bu gerçeği göz önünde bulunduran ve yerleşik uygulamayı da hükme bağlayan TTK m. 447, hangi kararların batıl olduğunu örnekseme yoluyla sayar. Bu Hukuk Postası makalesinde TTK m. 447 vd. uyarınca genel kurul kararlarının hangi hallerde batıl olacağının yanı sıra butlanın tespitinin nasıl ve kimler tarafından istenebileceği, ilan, teminat, kararın yürütülmesinin geri bırakılması ve kararın etkisi gibi usuli konular da kısaca ele alınır.
Butlan Nedenleri
TTK m. 447 uyarınca genel kurulunun özellikle (i) pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, (ii) pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, ve (iii) anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır.
Madde hükmünde “özellikle” ifadesi kullanılarak sayılan hallerin sınırlı sayıda olmadığı, bunlar dışında da batıl kararlar olabileceği düzenlenir. Madde gerekçesi, batıl kararların sınırlı sayıda sayılmamasının nedenleri ile kararların batıl olup olmadığının tespiti konusunda geniş açıklamalara yer verir. Kanun koyucunun amacını tam olarak aktarabilmek için ilgili bölüm aynen alıntılanır[4]:
“Tasarının bâtıl genel kurul kararları sınırlı sayı (numerus clausus) belirlemesi doğru olmazdı. Böyle yapılsaydı bâtıl sayılabilecek bir çok genel kurul kararı hükmün dışında kalabilirdi. Tüm butlan hallerinin ve sebeplerinin kanunda gösterilmesi veya tanımlanması ise imkânsızdır. Onun için bâtıl kararları iki kategoriye ayırmak, şekil yönünden bâtıl genel kurul kararlarını veya sebeplerini belirlemeyi içtihada ve öğretiye bırakmak, konu açısından bâtıl genel kurul kararlarına da sınırlayıcı olmamakla birlikte, örnekler göstererek - kesin çizgilerle işaret etmek en isabetli yol olarak değerlendirilmiştir. Şekil yönünden geçersiz kararların saptanmasında tehlike ve tehditlerden sakınma ilkesine ağırlık vererek - mahkemelerin gerekli özeni gösterecekleri inancı ile sistem benimsenmiştir. Bu sebeple, 447 nci madde genel kurulun özellikle bâtıl olan kararlarını kategoriler halinde göstermiştir. Hükümdeki, “özellikle” sözcüğü geçersiz genel kurul kararlarının sadece maddede belirtilen kararlardan ibaret olmadığını, yani maddenin sınırlı sayı (numerus clausus) niteliği taşımadığını ifade etmektedir. Ancak, hem “özellikle” sözcüğü nispî bir sınırı ifade etmekte hem de seçilen karar kategorileri, kanun koyucunun konuya sakınarak ve ihtiyatla yaklaştığını ortaya koymaktadır. Sakınma, hükmün içerdiği bir ilkedir. Özellikle sözcüğü bu sebeple sınırlayıcı bir işleve de sahiptir.”
Yukarıdaki temel ilke ve açıklamalar gözetilerek, hükümde sayılan butlan halleri ile olası diğer butlan nedenleri aşağıda ayrı ayrı incelenir.
Pay Sahibinin Vazgeçilemez Nitelikteki Haklarını Sınırlandıran veya Ortadan Kaldıran Kararlar
Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran kararlara örnek olarak, pay sahiplerinin kendilerini genel kurulda temsilci vasıtasıyla temsil ettirmesini önleyen, kanuni yedek akça ayrılmadan kar dağıtımı yapılmasını öngören, intifa senedi sahibine oy hakkı tanıyan, iki hafta olan yasal çağrı süresini azaltan kararlar verilebilir[5].
Pay Sahibinin Bilgi Alma, İnceleme ve Denetleme Haklarını Kanunen İzin Verilen Ölçü Dışında Sınırlandıran Kararlar
TTK’da belirtilen istisnalar haricinde pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme talebini veya bu amaçla dava açma hakkını sınırlayan, belirli pay sahiplerine bilgi sağlanmayacağını öngören kararlar batıldır.
Anonim Şirketin Temel Yapısını Bozan veya Sermayenin Korunması Hükümlerine Aykırı Olan Kararlar
Madde gerekçesi[6], bu butlan nedeni hakkında, yönetim kurulunun batıl kararlarını düzenleyen TTK m. 391’in gerekçesine atıf yapar[7]. Buna göre, emredici hükümlere aykırı genel nitelik taşıyan hukuk koyan kararlar geçersizdir. Anonim şirketin tanımına, pay sahiplerinin hakları ve borçları düzenine ve organsal yapısına aykırı kararlar temel yapıya aykırıdır. Örneğin, organların devredilmez görevlerini ihlal eden, kanunda belirtilen istisnalar dışında pay sahiplerine şirket zararlarının kapatılması külfetini yükleyen, pay sahiplerinin ödedikleri sermayeye faiz öngören, yönetim kurulu üyeleri ile denetçileri seçme ve azletme yetkisini başka bir organ ya da münferit pay sahiplerine devreden, itibari değersiz pay ihraç eden kararlar batıldır[8].
Sermayenin korunması ilkesi açısından ise, bu ilkenin somutlaştığı hükümlere, örneğin TTK m. 342’de öngörülen ayni sermaye olarak konulabilecek malvarlığı unsurları, TTK m. 344’te öngörülen nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin ödenmesi, TTK m. 376’da öngörülen sermayenin kaybı veya borca batıklık halinde alınması gereken önlemlere ilişkin hükümlere aykırı kararlar butlanla sonuçlanır.
Diğer Nedenler
Yukarıda açıklandığı üzere, butlan nedenleri TTK’da sınırlı olarak sayılmadığı için başka nedenler de söz konusu olabilir. TTK m. 447, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu[9] (“TBK”) m. 27 karşısında özel hükümdür; ancak bu durum genel kurul kararlarının butlanı konusunda TBK’da yer alan genel hükümlerin uygulama yeteneğini yitirmesi anlamına gelmez[10]. Buna göre, usul ve şekil kurallarına uyularak alınmış olsa da, içeriği yönünden konusu imkânsız olan veya kanun ya da esas sözleşmenin emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı genel kurul kararları batıldır.
TTK m. 447’de açıkça sayılmayan ancak batıl kabul edilebilecek kararlara şunlar örnek verilebilir: alacaklılara zarar vermek amacıyla bütün aktiflerin satılmasını öngören kararlar, akıl hastalığı olan bir kişinin yönetim kurulu üyesi olarak atanmasına ilişkin kararlar[11].
Butlanın Tespiti Usulü
Madde gerekçesinin bu konudaki açıklaması şu şekildedir[12]:
“Bâtıl genel kurul kararları baştan itibaren hüküm doğurmazlar ve daha sonra sağlığa kavuşturulamazlar; mahkemece resen dikkate alınırlar; def"i[13] olarak ileri sürülebilecekleri gibi süreye bağlı olmaksızın bir tespit davasının konusunu da oluşturabilirler. Diğer yandan, söz konusu kararlar işlem güvenliği yönünden bir önemli sakıncayı içerirler. Şirketin bir kararının, kararın alınmasından yıllar sonra bile butlanının ileri sürülebilmesi tehlikesi ve tehdidi, şirket yönetiminde pay sahiplerinde, alacaklılarda ve sermaye piyasasındaki potansiyel yatırımcılarda büyük tedirginliğe sebep olabilir. Yıllar sonra butlanın mahkemece tespiti ise o kararın kurduğu bir çok ilişkiyi çoğu kez geriye etkili olarak ortadan kaldırır. Bu sakıncası sebebiyle mahkemelerin geçersizlik kararlarını ayrıntılı ve çok yönlü değerlendirmeler sonucu sakınarak vermeleri yanında, kanun koyucunun da iptal edilebilirlik ile butlanın sınırlarını açıkça belirlemesi gerekir. Hükmün mehazı olan İsv. BK m. 706b, bu yönden İsviçre doktrininde eleştirilir. Anılan hükmün çizgiyi iyi çizemediği, tehlikeyi ortadan kaldıramadığı ileri sürülür. Ancak, daha iyi bir düzenlemeye ilişkin herhangi bir öneri de yapılmamıştır.”
Batıl genel kurul kararına ilişkin olarak açılacak dava şirkete yöneltilir ve menfaat sahibi tüm ilgililer (pay sahipleri, yönetim kurulu, alacaklılar vb.) tarafından açılabilir. Kanun koyucunun işlem güvenliğine bu kadar vurgu yaparken butlanın ileri sürülmesini belirli bir süreyle sınırlandırmamış olması öğretide eleştiriye konudur[14]. Dava açma süresinin sınırını dürüstlük kuralı çizmelidir.
İlan ve Teminat
TTK m. 448 uyarınca, şirket yönetim kurulu butlan davasının açıldığını ve duruşma gününü usulüne uygun olarak ilan eder ve şirketin internet sitesine koyar. Mahkeme, şirketin istemi üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir. Bu durumda, teminatın nitelik ve miktarını mahkeme belirler.
Kararın Yürütülmesinin Geri Bırakılması
TTK m. 449, uygulamada belki de en çok önem taşıyan konulardan birini hüküm altına alır. Buna göre, genel kurul kararı aleyhine butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.
Batıl genel kurul kararlarının uygulanması ileride telafisi güç ya da mümkün olmayan sonuçlara yol açabileceğinden çoğu zaman kararın yürütülmesinin geri bırakılması da mahkemeden talep edilir. Bununla birlikte, söz konusu imkânsızlık veya güçlük değerlendirilirken, yürütülmenin geri bırakılmasının sonuçları da mahkemece dikkatle ele alınmalıdır. Örneğin yönetim kurulu seçimine dair bir genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılması halinde şirketin ne şekilde yönetileceği ve temsil edileceği gibi.
Kararın Etkisi
Batıl bir genel kurul kararının hiçbir hukuki etkisi yoktur. Bununla birlikte, davaya taraf olmayan bir pay sahibinin veya alacaklının davanın sonucu hakkında kendiliğinden bilgi sahibi olamayacağı açıktır. Bu konuyu çözüme kavuşturmayı hedefleyen TTK m. 450, genel kurul kararının butlanına ilişkin mahkeme kararının, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade edeceğini ve şirket yönetim kurulunun bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline tescil ettirmek ve internet sitesine koymak zorunda olduğunu açıkça düzenler.
Kötü Niyetle Butlan Davası Açanların Sorumluluğu
Yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, bir genel kurul kararının butlanının tespiti veya yürütülmesinin geri bırakılması telafi edilemez sonuçlara yol açabilir. Bu kapsamda kötü niyetli kişilerin dava sonuçlanana kadar kararın yürütülmesinin geri bırakılmasını veya salt dava açılması yoluyla şirketin fiilen bazı işlemleri yapamamasını sağlamak gibi meşru olmayan amaçları olabilir.
Bu tip kötü niyetli davaların açılmasını önleyebilmek için TTK m. 451 bir sorumluluk rejimi öngörür. Madde uyarınca, genel kurulun kararına karşı kötü niyetle butlan davası açılması halinde, davacılar şirketin bu nedenle uğradığı zararlardan müteselsilen sorumludurlar.
Sonuç
Genel kurulun özellikle (i) pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, (ii) pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, ve (iii) anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. Batıl kararlar hükümde sayılanlarla sınırlı olmayıp içeriği yönünden konusu imkânsız olan veya kanun ya da esas sözleşmenin emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı genel kurul kararları da batıldır. Butlanın tespiti davası menfaat sahibi tüm ilgililer tarafından açılabilir. Batıl kararlar baştan itibaren hüküm doğurmazlar ve daha sonra sağlığa kavuşturulamazlar. TTK, davadan ve butlan sonucundan ilgililerin haberdar olması için ilan yükümlülükleri öngörür. Dava sürerken, yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmak suretiyle, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilebilir.
[1] TTK (RG, 14.02.2011, S. 27846) 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[2] TTK m. 447 Gerekçesi.
[3] Çamoğlu, Ersin (Poroy, Reha / Tekinalp, Ünal): Ortaklıklar Hukuku I, Yeniden Yazılmış 13. Bası, İstanbul 2014, s. 528.
[4] TTK m. 447 Gerekçesi.
[5] Üçışık, Güzin / Çelik, Aydın: Anonim Ortaklıklar Hukuku, I. Cilt, Ankara 2013, s. 344; Pulaşlı, Hasan: Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Güncellenmiş 2. Bası, Ankara 2013, s. 372.
[6] TTK m. 447 Gerekçesi.
[7] Yönetim kurulunun batıl kararları açısından ayrıntılı açıklamalar için lütfen yazarın önceki Hukuk Postası makalesine bakınız: Çetinyılmaz, Ecem: “Anonim Şirket Yönetim Kurulunun Batıl Kararları”, http://www.erdem-erdem.av.tr/yayinlar/hukuk-postasi/anonim-sirket-yonetim-kurulunun-batil-kararlari/ (erişim tarihi: 16.08.2021).
[8] Üçışık/Çelik, s. 346; Pulaşlı, s. 374.
[9] TBK (RG, 04.02.2011, S. 27836) 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
[10] Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), s. 528. Bu konuda farklı görüşler için bkz. Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), s. 529-530.
[11] Üçışık/Çelik, s. 348.
[12] TTK m. 447 Gerekçesi.
[13] Butlanın ileri sürülmesinin teknik olarak def’i değil itiraz olduğu yönünde bkz. Pulaşlı, s. 370.
[14] Kendigelen, Abuzer: Yeni Türk Ticaret Kanunu Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, İstanbul 2011, s. 299.
Bu makalenin tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın bu makale kullanılamaz, çoğaltılamaz, kopyalanamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz veya başka bir suretle yayılamaz. Kaynak gösterilmeksizin veya Erdem & Erdem’in yazılı izni alınmaksızın oluşturulan içerikler takip edilmekte olup, hak ihlalinin tespiti halinde yasal yollara başvurulacaktır.
Diğer İçerikler
Türkiye otomobil ve hafif ticari araç piyasası, 2000’li yılları sürekli yükselen, 2010’lu yılları ise yine yüksek ve stabil seyreden satış adetleriyle geride bıraktı. Bu dönemde pazarın büyümesinde, alım gücünün yüksekliği kadar, krediye kolay ulaşım ve ürün çeşitliliği de etkiliydi. Üretimin de benzer şekilde artmasıyla birlikte...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 638 ila TTK m. 640 arasında limited şirketlere özel düzenlenen çıkma ve çıkarılma kurumları ile anonim şirket yapısından farklı olarak limited şirket ortaklarına şirketten çıkma ve şirkete de ortağı çıkarma hakkı tanımaktadır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Aşağıda yetkinin devri başta olmak üzere, anonim şirketlerde temsil yetkisi...
Adi ortaklıklar Türk Hukuku’nda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK” veya “Kanun”) 620 ve 645. maddeleri arasında düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi Kanun’da, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanır...
Birleşme ve devralma süreçleri; şirketlerin benliklerini ve hukuki statülerini en ciddi şekilde etkileyen hukuki süreçlerin başında gelir. Hukuki, vergisel, finansal ve operasyonel incelemelerin yürütülmesinin ardından taraflar işlemin gerçekleştirilmesi konusunda bir mutabakata vardığı takdirde müzakere süreci başlar...
Franchising, pazar erişimini ve marka bilinirliğini dünya çapında genişletmek için kullanılan popüler bir iş modelidir. Tek marka satma koşulu içeren mağaza sözleşmeleri (mono-brand store agreements) şeklindeki dağıtım sözleşmelerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen franchising, lüks markaların dağıtım...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 2019/149 E. 2022/894 K. sayılı 14.06.2022 tarihli kararında tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlıkta kefil ile borç alan şirket arasındaki ilişki bağlamında değerlendirdi. HGK, tüzel kişilik perdesinin aralanması...
Avrupa Birliği yabancı yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi olmaya devam ediyor. Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı Avrupa Birliği’ne gelen doğrudan yabancı yatırımların izlenmesine ilişkin İkinci Yıllık Rapor’da yer alan verilere göre Avrupa Birliği 2021 yılında 117 Milyar Euro değerinde yabancı doğrudan...
Pay devrinin, bir sermaye şirketinin paylarına ilişkin hukuki işlemler arasında ilk akla gelen, uygulamada da en sık karşılaşılan işlem olduğu söylenebilir. Bununla beraber bir sermaye şirketinin payı, devir dışında işlemlere de konu olabilir. Bunlara ilişkin örnekler, uygulamada en sık görüldüğü ve öğreti tarafından...
Hızla büyüyen ve gelişen e-ticaret sektöründeki oyuncuların davranışlarını düzenlemek amacıyla 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun (E-ticaret Kanunu veya Kanun) kısa süre önce köklü bir değişime uğramıştı. 1 Ocak 2023 itibariyle yürürlüğe giren yeni düzenlemeler ile e-ticaret...
11 Haziran 2021'de Alman Federal Meclisi, yalnızca Alman şirketlerini değil, aynı zamanda bu şirketlerin yabancı ülkelerdeki (Türk kuruluşları dahil) tedarikçilerini de etkileyen Alman Tedarik Zinciri Uyum Yasası’nı (Lieferkettensorgfaltsgesetz) ("Yasa") onayladı. 1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren...
İsviçre Federal Konseyi, 21 Aralık 2007 tarihinde şirketler hukukuna ilişkin değişiklikleri de içeren İsviçre Borçlar Kanunu revizyon taslağını onayladı. Federal Konsey 28 Kasım 2014 tarihinde taslak revizyonu görüşe açtı. Kapsamlı tartışmalar ve uzun bir yasalaşma sürecinin ardından, İsviçre Borçlar Kanunu'nda...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun beşinci kitabı olan deniz ticaretine ilişkin hükümler altında dördüncü kısmı altında deniz ticareti sözleşmeleri düzenlenir. Bu bölümde düzenlenen sözleşme tipleri içerisinde uluslararası deniz taşımacılığı pratiğinde en sık kullanılan, üçüncü bölümde m.1138 vd. maddelerinde...
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“SerPK”) ile geniş şekilde düzenlemeye gidilen en önemli konulardan biri de örtülü kazanç aktarımı yasağıdır. Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 15nci maddesinden daha geniş bir düzenleme getiren SerPK madde 21 ile düzenleyici kamu otoritesi olan...
Gelişmekte olan ticari faaliyetler ve özellikle inşaat, enerji ve madencilik alanlarında yapılmakta olan geniş çaplı yatırımlar neticesinde şirketler, güçlerini birleştirerek bu yatırımlara iştirak etmek ve gerek uzmanlıklarını, gerekse finansman imkânlarını birlikte kullanarak daha güçlü bir şekilde projelerde yer almak...
Türk Ticaret Kanunu (“TTK veya Kanun”) 159’uncu ve devam maddelerinde bölünme hükümlerine yer vererek, şirketlere farklı yapılanma modellerini uygulama ve yeni hukuki oluşumları hayata geçirme imkanı tanımaktadır. Şirketler bölünme yöntemini kullanarak belirli bir malvarlığı unsurunu veya unsurlarını...
FIDIC (Fédération Internationale Des Ingénieurs-Counseils) kısaltılmış adıyla anılan Müşavir ve Mühendisler Uluslararası Federasyonu, 1913 yılında kurulmuş bir meslek örgütüdür. Üyeleri çeşitli ülkelerden usulüne uygun olarak seçilmiş müşavir-mühendis birlikleri olup Örgüt’e üyelik her ülkeden tek bir meslek birliği...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Anılan kuralların amacı, milletlerarası ticareti güvenli bir şekilde kolaylaştırmak ve hızlandırmaktadır...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Ekim 2012 tarihli Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe giren Limanlar Yönetmeliği (“Yönetmelik”) her bir liman için ayrı ayrı çıkarılmakta olan tüzük, yönetmelik ve talimatları tek bir Yönetmelikte bütünleştirmektedir. Bu yönde...
Kural olarak sözleşmeden doğan hak ve borçlar sadece sözleşmenin tarafı olan alacaklı ve borçlu arasında hukukî sonuç doğurur. Bu prensip hukukumuzda “sözleşmelerin nispiliği” olarak adlandırılır. Genel olarak, sözleşmenin tarafları dışındaki üçüncü kişiye bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği...
Dijitalleşen dünyada büyüyen ve gelişen e-ticaretin kuralları değişiyor. Önceleri dijital pazarın odak noktası olarak gösterilen e-ticaret, çok geçmeden dijital ekonominin itici gücü olarak ifade edilmeye başladı. Ancak e-ticaretin büyüme hızı ve kısa süre içinde geçirdiği dönüşüm dikkate alındığında...
Bir şirketin feshi, tescil ile kazanılan tüzel kişiliğin ortadan kalkmasına yol açarak, şirketin sona erme sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkan infisahın, özellikli bir görünümüdür. Hâkimin inşai hükmüyle bir şirketin feshine ve bunun doğal sonucu olarak sona ermesine yol açan bu özel dava türü...
Kontrol veya yönetimin bir ailenin üyelerine ait olduğu şirketler, aile şirketi olarak kabul edilir. Aile üyeleri, şirket kontrolünü sağlayan payları elinde tutabildiği gibi yönetim yetkisini de elinde bulundurur. Aile şirketleri, aile üyeleri için fırsat, güvence ve gelir demektir...
Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı Kanun ile Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı için Mukavele Sözleşmesi’ne (“CMR”) katılmayı uygun buldu ve CMR Türkiye’de 31 Ekim 1995 tarihinde yürürlüğe girdi. CMR’nin 1/1 maddesi uyarınca, tarafların tabiiyeti ve ikamet yerinden bağımsız olarak...
Türk hukukunda adi ortaklıklar 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 620 ve devamı maddelerinde düzenlenir. Adi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca (nihai olarak kazanç elde etme amacına) ulaşmak üzere...
Anonim şirketlerde örtülü kazanç aktarımı, geniş anlamda şirket malvarlığının ilişkili taraflara aktarılmasını konu alan ve birçok farklı görünümü barındıran bir kavram olarak karşımıza çıkar. Sermaye piyasaları hukukunda kanun seviyesinde ve...
Çoğunlukla start-up yatırımlarında karşımıza çıkan sermaye iştirak sözleşmeleri, bir yatırımcının bir şirkette sermaye artırımı ile çıkarılacak yeni payları taahhüt ederek sermaye artırımına katılması ve pay sahibi olmasına ilişkin hüküm ve koşulları düzenler...
Belirli koşulları taşıdığı takdirde ıslak imza ile aynı hukuki sonuçları doğuran elektronik imza, pek çok hukuk sisteminde kendine yer edinmiş ve ticari hayatın hız kazanmasını sağlamıştır. Farklı hukuk sistemlerinde çeşitli türleri ve uygulamaları bulunsa da elektronik imzanın...
INCOTERMS, milletlerarası ticarette sıklıkla kullanılan ticari terimleri açıklamak için Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) tarafından yayımlanan bir kurallar dizisidir. Incoterms kurallarının amacı milletlerarası ticaretin güvenli ve hızlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunmak ve bunu kolaylaştırmaktır...
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), anonim şirketleri yönetim kurulunun idare ve temsil edeceği kuralını korur. TTK, temsil yetkisinin nasıl kullanılacağını, temsile yetkili kişilerin tescil ve ilanını, temsil yetkisinin devrini ve sınırlarını düzenler. Bu ayki hukuk postası makalesi, yetkinin devri başta olmak üzere...